Referanduma 13 gün kaldı! Kürtler ne diyecek?
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Diyarbakır mitinginde yanında yer alan eski milletvekili İhsan Arslan, referandum öncesi Kürt oylarıyla ilgili bilgi verdi. Arslan, "1 Kasım'dan daha yüksek olacak" dedi
Referanduma sayılı günler kala siyasetçiler de ellerindeki rakamları açıklamaya devam ediyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Cumartesi günü Diyarbakır'daki mitinginde Kürt seçmenler 'evet' dedi. Bölgenin nabzını tutan eski vekil İhsan Arslan'ın yorumları ise oldukça çarpıcı.
Yeni Şafak'tan Mehmet Acet'e konuşan Arslan, 1 Kasım seçimlerine göre oy oranında ciddi bir artış olacağını belirtti.
İşte o yazı:
Diyarbakır eski milletvekili İhsan Arslan, 'Kürt mahallesinin' nabzını iyi tutan, görüşlerine, gözlemlerine kulak kabartılabilecek bir isim.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, Diyarbakır mitinginde kendisini yanı başında tutmasının bir sebebi de bu.
Ayrıca, çok eski zamanlardan beri, Cumhurbaşkanı ile dostluğu, yakın teması biliniyor.
Dün bu yazıya başlamadan önce Arslan'ı aradım, hem Diyarbakır mitingini hem de bölgenin referandum refleksini ölçmeye çalıştım.
“Son seçimden (1 Kasım 2015) daha iyi bir sonuç bekliyorum” dedi.
“Devlet bölgeye hakim. Özellikle kırsaldan ciddi miktarda oy akışı olacak” diye devam etti.
-Diyarbakır?
-Cumhurbaşkanı miting alanına gelirken özellikle balkonlardan el sallayanların çokluğu dikkat çekiciydi. Oralarda zorlama olmaz. İnsanlar özgürce tavırlarını ortaya koyarlar.
“KİMSENİN ELİNDE SİLAH OLMAYACAK”
Önce şu tespiti yapalım.
Kürtlerin temel hak ve özgürlükleri, kimlik sorunları, insan hakları ihlalleri gibi konularda Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan daha cesur, nitelikli, sonuca götüren adımlar atmış ikinci bir siyasi lider yok.
Zihni melekelerini propagandaya esir etmeden hüküm vermek isteyen her vicdan sahibi bu hakkı teslim eder.
Erdoğan, önceki gün, Diyarbakır'ın, Kürt mahallesinin vicdanına hitap eden önemli bir açıklama daha yaptı.
Şunları söyledi: “Söyleyecek sözü, projesi, derdi olan herkesle konuşmaya, görüşmeye hazırız. Tek şartımız var. Kimsenin elinde silah olmayacak, kimse bu ülkeyi bölmeye, bu milleti parçalamaya kalkmayacak. Bu kalleş örgüt, çocuğuyla, kardeşiyle, ana babasıyla tehdit ederek kimsenin siyasi iradesini rehin alamayacak”.
Erdoğan'ın bu cümleleri iki tür hatırlatmada bulunuyor: Temmuz 2015'te yine Erdoğan'ın kendi tabiriyle “Buzdolabında beklemeye alınan” çözüm sürecinin şartlarını, yani, PKK terör örgütünün silahları bırakması, ya da Türkiye sınırlarını terk edip gitmesi şartını.
Özellikle Kürtlere, Kürt mahallesine, gelinen bu noktanın sorumlusunun, emperyalist güçlerin vaatlerine kanarak çözüm sürecini Kürtlerin hayatını da zehir edecek şekilde alan kazanma çabasına dönüştüren tarafın PKK olduğu gerçeğini.
İhsan Arslan'ın da işaret ettiği gibi, 16 Nisan yolunda Erdoğan'ın yukarıdaki sözlerinin Doğu/Güneydoğu seçmeni nezdinde olumlu bir dalga üreteceğini bekleyebiliriz.
“MEYDANI ORGANİZASYON, SOKAKLARI SEVGİ BELİRLER”
Mehdi Eker ile de konuştum.
Diyarbakır'da doğup büyüyen, şehrin kalp atışlarını sokak sokak ölçebilen bir siyasetçi Mehdi Eker.
Cumartesi yapılan Diyarbakır mitingini anlatırken, “mitinglerin başarısını organizasyon belirler. Sokakların başarısını ise sevgi” dedi.
Bu sözleriyle o da, miting meydanına giderken sokaklardan ve balkonlardan Erdoğan'a gösterilen yakınlığa, sevgi gösterilerine atıf yapıyordu.
Kamuoyu araştırma şirketlerinin verilerine göre, Türkiye'de toplam seçmenin yüzde 17'si Kürt seçmenden oluşuyor.
Dolayısıyla referandum sonuçlarına Kürtlerin göstereceği refleks doğrudan etki edecek.
MESELE SİSTEM MESELESİNDEN Mİ İBARET?
Referandum sonuçlarının birinci derecede bu bölgede yeni etkiler üreteceğini öngörebiliriz.
Nasıl mı? PKK'nın lider kadrosu, dağdan aktif bir şekilde “Hayır” kampanyası yürütüyor.
“Evet çıkarsa biz biteriz” diyenler bile oldu.
Bu böyle olunca, mantığımız bizi şöyle bir noktaya götürüyor.
16 Nisan akşamı çıkacak sonucun “Hayır” olması, PKK'ya yeni 'taşeron hizmetlerinin!' verilmesi, terör eylemlerinin alevlenmesi gibi bir sonuç üretebilir.
Bir tehdit ya da korkutma değil, 7 Haziran sonrası örgüte bunu yaptıranların kafasının nasıl çalıştığını yakından izleyen bir gazeteci gözlemi benimkisi.
16 Nisan akşamı sandıktan “Evet” çıkması halinde de terörün biteceğinin bir garantisi yok tabii.
Ancak böyle bir tabloyu, ülkeyi yönetenler açısından “zafiyet” olarak okumakta güçlük çekecek olan uluslararası çevrelerin “Hayır” sonucuna oranla daha az hareketlilik alanı bulabilecekleri bir gerçek.
Sözün özü şu: Önemli bir bölümü hala derin bir sessizlik içerisinde olan Kürt seçmenin 16 Nisan'da alacağı tutum, salt bir anayasa değişikliği paketini oylamaktan ibaret olmayacak.
Referandum sonuçlarının siyasi, ekonomik, güvenlik gibi başlıklarda da bir etki üreteceğini görmek için şu geçen birkaç yılı göz önünde tutmak yeterli olacaktır.