Reha Muhtar'dan yavruları Mina ve Poyraz'a mektup!
Deniz Uğur Amerikan Hastanesinde zorlu bir ameliyata girerken, Reha Muhtar çocukların başında kaldı. O zor günü, ileride ikizlerine hatırlatacak bir mektup yazdı.
Uzun zamandır mektup yazamadım sizlere...
Artık görüyorum çünkü sizleri...
Beraber oynuyoruz beraber gülüyoruz...
Dün yılbaşı kukuletalarınızı takmış, konfetilerle oynarken nasıl içten kahkahalar atıyor mutlu resimler çiziyordunuz...
Sanki annenizin, mutlu haberini kimsecikler size söylemeden kendiliğinden alıvermiştiniz...
Katıl katıla gülmeniz, mutlu mutlu oynamanız ondan olsa gerek...
Size annenizin bir ameliyat geçirdiğini söyleyemedim...
Sakladığımdan değil...
Ameliyat kelimesini daha bilmediğinizden...
Onu anlatmak zor geldi bana...
Onun yerine dışarı çıktık oyunlar oynadık...
***
Çok sevdiğiniz bir restorana götürdüm sizi öğleyin...
Herkes size baktı...
Uzaktan sizi sevdi...
Bazıları yanınıza kadar geldi sizi okşadı, öptü, kokladı...
Anneniz ameliyattaydı o sırada...
Uzun sürecekti ameliyat...
Onun için telefona pek bakmadım o sıralar...
Yemekten sonra çok sevdiğiniz DVD’lerden almaya götürdüm sizi...
Mina sen Red Kit’i seçtin...
Poyraz sense Toy Story’yi...
Fakat Ayı Kardeş’i de aldınız...
Arabalar’ı da...
***
Ses çıkarmadım...
Dört DVD’yi birden istediğinize göre, dördünü birden size alacaktım...
“Neden bu bonkörlük” diye sormadınız...
Keyfinize diyecek yoktu...
Arabayı beklerken, vale parkında duran insanlar sizi sevdiler, konuşmak istediler...
Poyraz; konuşmak isteyen kızlar güzel diye gülümsedin...
Mina’cık sen DVD’leri poşetin içinden çıkarmadın...
“Onlar benim” diye sıkı sıkıya sarıldın...
Arabaya bindiğimizde “baba parçamızı çalsana” dediniz...
***
Sabah geç kalkmıştınız...
Geç kahvaltı etmiştiniz...
Öğlen yemeği geç yedik onun için...
DVD, yılbaşı oyuncağı derken, zaman ilerledi...
Uyku saatiniz geçti...
Arabada “istediğiniz şarkı çalarken, Mina sen uyudun...”
Poyraz yolu seyrediyordu...
Eve geldik, saat öğleden sonra 4.30 sularıydı...
O saatte telefon beklemiyordum, akşama doğru gelecekti telefon...
Melekler gibi hemen uyudunuz...
Dışarı çıktım...
Uzun bir yürüyüş yapıp, bir dostumla biraz konuşup kafamı boşaltacaktım...
Telefon o yürüyüşten soluklandığım esnasında geldi...
“Annenizin ameliyeti çok güzel geçmişti... Herşey çok iyiydi... Ameliyat yerinin çevresinde kötü bir bulguya rastlanmamıştı... İyiydi... Daha da iyi olacaktı...”
Eve gelip hemen sizi kucaklamak istedim...
Ne olduğunu söyleyemesem de, mutlu haberi sizinle doya doya paylaşacaktım...
***
Önce annenizin doktorunu aradım...
Çok başarılı bir ameliyat geçmişti...
Doktor mutluydu...
Onu sizin minik yüreklerinizden gelen teşekkürü ilettim...
Allah’a annenizi size bağışladığı için şükrettim...
Eve geldim...
Sanki birisi size benden önce haberi ulaştırmış gibiydi...
Deliler gibi gülüyor, oynuyor, kahkahalar atıyordunuz...
Oysa kimsecikler birşey bilmiyordu...
Belli ki “evren” müjdeli haberi size aksettirmişti çoktan...
Önce sen geldin Poyraz...
“Baba, baba” diyerek...
Yukarıdan Mina’nın sesi geliyordu...
O da bağırıyordu “baba” diye...
Ablası üzerini giydiyordu Mina’nın...
Önce senle başbaşa kaldım Poyraz...
Yanaklarından dakikalarca öptüm öptüm öptüm...
***
Sonra üzerini giymiş şekilde sen geldin Mina...
Sana sarıldım, saçını okşadım, saçlarından öptüm... Sen de bana sarıldın...
Kafanı omzuma dayadın...
“Beni bırakma babacağım” dedin...
Sonra yine sen geldin kucağıma Poyraz...
Elinle sırtıma vurdun birkaç kez, bana sarılmış haldeyken...
Sanki “Bunu da hallettik babacağım” der gibiydi o halin...
Böyle bir gündü dün...
2011 Aralığının 19’u...
Annenizin yeniden hayata ‘merhaba’ dediği gün... Kim bilir ne zaman nerede okuyacaksınız bu mektubu...
Kimler olacak yanınızda?..
Belki de çocuklarınızla okursunuz...
İnşallah mutlusunuzdur...
Sizi çok seven babanız...
REHA MUHTAR/ VATAN