Reha Muhtar'ı Ömercik aradı, acı gerçek ortaya çıktı!
Vatan yazarı Reha Muhtar, geçtiğimiz gün cep telefonuna gelen bir çağrıya geri döndü. Arayan Yeşilçam'ın unutulmaz karakteri Ömercik'ti..
Reha Muhtar, Türk sinemasının Ömercik’i, Ömer Dönmez’i aradı, geri konuştu. Bakın o konuşmada neler ortaya çıktı. Anlatılanlar nasıl yürek burktu..
İşte Reha Muhtar’ın yazısındaki o bölüm..
İki gün önce, cep telefonum 212’li bir sabit numarayla çalmış, cevapsız kalmıştı...
Cevapsız çağrıyı görüp aramaya karar verdiğimde, duyacağım sesin “benim ve Türkiye’nin, çocukluğunun unutulmayacak nahif görüntüsünün sesi” olacağını bilemezdim...
Bir gece önce Habertürk televizyonunda “Beşiktaş’ın artık diğer büyüklerle arasının açıldığı ve büyük sayılamayacağını” söyleyen, tezlere karşı satır satır, kelime kelime mücadele ettiğim iki saatlik ağır bir programa konuk olmuştum...
- “Fenerbahçe, Beşiktaş ve Galatasaray’ı ayıramazsınız...” demiştim...
- “Onlar Cumhuriyet’in kuruluşundan önce beraberdiler... Şimdi de beraberler...”
***
Telefondaki ses, “Reha Abi” diyordu; “Dün gece konuştuklarından dolayı sana minnetarım... Beşiktaş’ı gönüllerimizden kopartıp, büyüklüğüne gölge düşürmeye çalışanlara karşı verdiğin temiz mücadeleden dolayı gönül dolusu teşekkürler... Ben Ömercik...”
Söylediklerini duyunca bir an tereddüt ettiğimi gördü ve devam etti;
- “Ben Ömercik... Bildiğin Ömercik... Artık eski halimde değilim... Ama oyum işte...”
Hayatta kendinize rol modeli aldığınız insanlar, kimlikler, artistler ve kahramanlar vardır...
İdolleştirdiğimiz kahramanlarımızı, hep gençlik yıllarımızdan itibaren saymaya başlarız...
***
Aslında ilk rol modellerimiz “çocukluğumuzdaki“lerdir...
Onlar “esas çocuklardır...”
Kalbimize şekil verenlerdir...
Nahifliğimizi paylaştıklarımızdır onlar...
Temiz ve dürüst olursak, her şeyin sonunda iyi olacağını bize onlar anlatır...
Annelerimizi ve babalarımızı çok seversek, bir gün mutlaka onlara kavuşacağımızı onlar öğretir bize...
Kalbimizin iyiliğinin ve güzelliğinin, yaşamakta olduğumuz hayat filmlerini “mutlu sonla” bitireceğini onlar işlerler küçük beyinlerimize...
Ömercik telefonda konuşurken, “hayatta dürüst olmayı, sevgi dolu yaşamayı, ne olursa olsun sevgiden, merhametten ve güzelliklerden vazgeçmemeyi” ablası ile ondan öğrendiğimi hatırladım...
***
- “Ağır sağlık sorunları geçirdim abi...” dedi...
Biliyordum gözlerinden birini bir kazada kaybetmişti Ömercik...
Zor günler geçirmişti...
Sesinden anlıyordum ki hala da zor günler geçirmeye devam ediyor...
Kaderin garip cilvesi yüreğimi burktu...
Onun telefon ettiği saatlerde, filmlerdeki biricik ablası, dünya iyisi, güzeller güzeli Ayşecik yirmi beş yıllık kocası, Fenerbahçe’nin unutulmaz futbolcusu Serkan Acar’ı toprağa veriyordu...
Ayşecik iki çocuğunun babası, beyaz atlı prensi Serkan Acar’ı toprağa verirken ağlıyordu resimlerde...
Ömercik bir kaza geçirmiş bir gözünü kaybetmişti...
Hayat filmlerden geriye, bir gözünü kaybeden Ömercik‘le, kocasını kaybeden Ayşecik‘i bırakmıştı şimdi bizlere...
***
Şimdi Ömercik telefonda zor günlerin dehlizinden, tuttuğu ve sevdalısı olduğu Beşiktaş’ı anlatarak, “Onun Fenerbahçe ve Galatasaray’la birlikte büyüklüğünü televizyonda anlattığım” için bana gönül teşekkürlerini sunuyordu...
Ayşecik Fenerbahçe, Ömercik Beşiktaş’tı... Beşiktaş’la Fenerbahçe’nin kağıt üstünde değil, yüreklerimizde bile ayrılamayacağını daha başka kim anlatabilirdi ki bizlere?..
***
Hayatımın ilk kahramanlarıydı onlar...
Bana sevgiyi, iyiliği, mermaheti gösteren ilk rol modeller...
İyi ve temiz kalpli çocuk olursam, gün gelip bütün sevdiklerime kavuşacağımı onlar anlattı bana...
Filmin başında “Öldü dense bile” annelerin aslında ölmediğini onlar gösterdi bana... Bir gün uzaklardan gelip çocuklarını sevgiyle kucaklayacaklarını onlar anlattılar yüreğime...
Babaların, sert ve acımasız olmadıklarını, çocukları için dünyada her şeyi yapabileceklerini onlar gösterdiler bize...
Filmin hep “mutlu son”la biteceğini söylediler...
Yaşanan uğursuzların bir gün mutlaka biteceğini, bir yanlış anlamanın kurbanı olduğumuzu aşıladılar bilincimize...
Kötü günler geçiriyorlar gibi görünse de onlar aslında bizim kalbimizin “nihai ve evrensel kahramanları...”
Hiçbir zaman değişmediler...
Hiçbir zaman değişmeyecekler...
Ömercik ve Ayşecik nihai bir “mutlu son” için hep bizimle el ele yürüyecekler...
Reha Muhtar / Vatan