Rıdvan Dilmen'in Erdoğan sevdası: Çocuksu, sıfır kini olan bir insan...
16 Nisan öncesi "evet" propagandası yaparak tepkileri üzerine çeken Eski Milli futbolcu ve futbol yorumcusu Rıdvan Dilmen Hürriyet gazetesinden Cengiz Semercioğlu'na konuştu.
Federasyonun Terim’i göndermeden önce Lucescu’yla anlaştığını öne süren Dilmen, İzmir Marşı’ndan evet kampanyasına dair de kendisini savundu: Ben omurgalıyım, Recep Tayyip Erdoğan’ın yönetimini de, ailesini de, kendisini de çok seviyorum.
İşte Cengiz Semercioğlu'nun Rıdvan Dilmen röportajından başlıklar
"Hiçbir şey yoktu da ortalık benim yüzümden mi karıştı?"
"Türkiye futbolu insan kaynaklarıyla, sistemleriyle, tüzükleriyle tarihinde yönetilmediği kadar iyi yönetiliyor da... Arda krizi abartıldı, hiç kriz filan yoktu aslında, sanal bir olaydı da... Fatih Hoca ve prim krizi tamamen senaryoydu da... Hiçbir şey yoktu da ortalık benim yüzümden mi karıştı? Ben o dönem neler yaşandığını anlatıyordum sadece. Açıkçası her şeyin pozitif olmasını istiyordum ama olmadı. Ortalığı karıştıran adam ilan edildim."
"Konya'daki bıçaklı taraftar en az suçlu olandır"
Futbol bir oyun değil Türkiye’de. Herkes kimin ne yaptığını biliyor ama kimse sesini çıkarmıyor. Adalet var mı? Yok. Şeffaflık var mı? Yok? İftira var mı? Var. Hakaret var mı? Var. Bu dört unsur olduğu zaman fair (adil) olma şansı hiç yok. Konya’daki bıçaklı taraftar en az suçlu olandır."
"Herkes ego, para ve güç peşinde olunca problemler çıkıyor"
"Arda, Fatih Terim olayları insanların meşguliyeti oldu. Yoksa bunlar sporun içinde olabilecek şeyler. Herkes hata yapabilir. Ama bizde herkes ego, para ve güç peşinde olunca problemler çıkıyor. Medyadaki spor müdürleri.
"Taraftar federasyon ve Kulüp yöneticilerinin umurunda değil"
"Federasyon’u yönetenler ve kulüpleri yönetenler. Hiçbirinin taraftar filan umurunda değil. Çok açık söylüyorum; evet kandırılıyoruz. Ben de taraftarım, kandırılıyorum. Gözümüzün içine baka baka hem de kandırıyorlar bizi. Mesela Fatih Terim’in gönderilmesi... Pazar günü bu röportajı okuduklarında “Rıdvan iftira atıyor” diyebilirler, tekzip yayınlayabilirler. Hatta savcılığa da verebilirler. Çünkü çok iddialı konuşuyorum; her türlü yalan yanlış iftirayı atıyorlar. Hatta yalan belge bile düzenliyorlar. Savcı çağırabilir bu söylediklerimden sonra. Herhangi bir şahısla ilgili “Terör örgütü üyesi” bile diyebiliyorlar. Evet, federasyondaki bazı kurumlar atıyor bu iftirayı. Birkaç kişi için atıldı. Hem de önemli insanlardı. Federasyondan uzaklaştırıldılar o raporlarla. Ben bunlara “sahte raporlar” diyorum. Federasyon, “Hayır, bunlar devletin raporlarıdır” diyorsa beni savcılığa şikayet etsinler. Eğer savcı bunu ciddiye alıyorsa beni çağırsın."
"Ben olmayayım diye futbol direktörlüğü kaldırıldı"
" Fatih Terim “Büyük büyük adamların aldığı kararları küçük küçük adamlara uygulatmayacağım” dedi. Açıkça çıkıp söylesin “Şu karar şöyle uygulandı” diye. Benim biraz önce anlattığım, Federasyon’un içindeki olayları kastetmiş olabilir. Bana bir yararı var mı bunların? Yok. Bana bu yüzden mi NTV’de program yaptırıyorlar? Hayır. Futbol direktörlüğü mü bekliyorum? Hayır. Ama benim bu görevi beklediğimi düşünüyorlardı, o yüzden de Fatih Terim gider gitmez Futbol Federasyonu’nun aldığı ilk karar futbol direktörlüğünü kaldırmak oldu. Hiç kendilerini kandırmasınlar, benim yüzünden yaptılar bunu. Ola ki gelir Rıdvan, birtakım rezaletleri deşifre eder diye o makamı kaldırdılar. Benim gelebileceğimden korktular. O göreve gelmek gibi bir niyetim yoktu benim."
"Benim için federasyon başkanlığı defteri kapandı"
"Asla olmayacağım. Ben yeminimi ettim ve o konu kapandı. Yıllar önce Reha Muhtar’ın “Ateş Hattı” programına katılmıştım. O zaman Fenerbahçe’nin teknik direktörlüğünden ayrılmıştım. “Tekrar yapar mısın?” dediğinde “Asla, taraftar olarak kalacağım” dedim. Ondan sonra en az 8 kere teklif geldi ama yapmadım. Federasyon başkanlığı konusu da benim için aynı şekildedir."
"Futbol direktörlüğü ile teknik direktörlük aynı şey değil"
"Ben futbol direktörlüğü ile teknik direktörlüğünü bir arada doğru bulmuyorum. Teknik direktör A Milli Takım’la birlikte mücadele edecek. Futbol direktörü ise üstte oturacak, ne sıkıntılar varsa onları görecek. Futbol direktörlüğü var. Ama şu anda böyle konuştuğum, eleştirdiğim insanlarla birlikte bunları düzeltemeyeceğime göre mümkün değil. Şimdi başlamış olsam futbola zarar veririm. Çünkü beğenmediğim bir yönetim tarzı var."
"Erdoğan olmasaydı, Katar ile ilişkiler böyle olmasaydı ihaleye bir firma bile giremezdi"
"Görev süreleri 2019’da bitiyor. Yıldırım Bey’le benim şahsi problemim olamaz. Hiçbir yöneticiyle olamaz. Aylardır bu konuların altını çiziyorum. Bir tane medya kuruluşu yazmıyor. Neden yazmıyorlar biliyor musun? Turkcell televizyonu ve BIP Sport var. Gazete müdürlerinin pek çoğu, etkin insanlar burada çalışıyor ve maaş alıyorlar. Anaların ak sütü gibi helali hoş olsun. Örneğin “Galatasaray şöyle oynadı” diye video gönderiyor ve maaş alıyorlar. Herkes ekmek yesin. Ama Turkcell’in CEO’su Kaan Terzioğlu Futbol Federasyonu Yönetim Kurulu Üyesi, nasıl yapacağız şimdi? “Ligin değerini 500 milyon dolara çıkardık” diyorlar. 500 milyon dolara 20 tane firma girdi de mi değerini çıkardınız?Bu ülkenin Cumhurbaşkanı olmasaydı, Katar’la ilişkilerimiz böyle olmasaydı ihaleye giren bir tane firma yoktu."
"Fatih Terim'de davul bende tokmak bende durumu vardı"
“Davul bende tokmak başkasında” durumunu gördüm Hoca’da. Keşke sadece antrenör olarak kalabilseydi. Onun değiştirmek istediği şeyleri ben de değiştirmek istiyorum. Ama şu andaki konjonktür buna müsait değil. Siyaseti katıyorlar ya. Gerçekten şu söylediklerimle Cumhurbaşkanı’na gitseler ve bu projeyi doğru aktarsalar hemen uygular."
"Erdoğan'a mı şikayet edeyim?"
"Erdoğan'a anlatmıyorum çünkü bu dedikoduya girer, sanki insanları şikayet ediyormuşum gibi olur. Ben Spor Bakanı’na, Yıldırım Bey’e ve Göksel Gümüşdağ’a söyledim. Daha kime söyleyeceğim? Tayyip Bey’e mi şikayet edeceğim?
Bize yakışık almaz. Spor adamıyız sonuçta. Ben 1.5-2 yıldır bekliyorum. Ve soruyorum... İki sene önce bir futbol yasası hazırlandı, ona ne oldu? Nerede? Yok. Çünkü o yasada şahıslar sorumlu değildi. Bugünlere gelmek için her şeyi yaptılar ve kulüpleri batırdılar."
"İstiklal marşını sahada 3-4 oyuncu okuyor artık"
Bittik. Aykut Kocaman’ın sözlerini yapıştırın, “Türk futbolu bitti” diyor. O yasada şahıslar sorumlu tutulmadı. O zaman ben de başkanlık yaparım, sen de yaparsın. İşte gördük. İstiklal Marşı’nı sahada üç-dört oyuncu zor okuyor artık."
"Fatih Terim'e kırıldım"
"O kırıldı. Kendine göre haklı olabilir. Ben de kırıldım. Arda’yı savunma meselesi değil. Ben Arda’yı severim. Fatih Hoca da çok uzun yıllardır tanıdığım, dostluğunu gördüğüm, evine girip çıktığım bir abimizdir. Türkiye’de işin sıkıntısı şu, şeffaf değiliz. Herkes birbirinin arkasından konuşuyor. Arayıp da “Böyle bir durum oldu mu” diye soracak kadar mesafemiz yakındır Fatih Hoca ile...
"Terim'i gönderneden Lucescu ile anlaşmışlardı"
"Yıldırım Demirören aHaber’de Serkan Korkmaz’ın programına çıktı. “31’inde biz hoca ile görüştük” dedi. Lucescu için söylüyor. Bu arada bir parantez açayım. 31’inden çok daha önce anlaştılar. Bunda iddialıyım. Hatta şunu söyleyeyim, Fatih Terim’i göndermeden anlaştılar Lucescu’yla. Hadi yalanlasınlar... Teknoloji var. Daha da ileri gidiyorum, Şenol Güneş’le formaliteden görüştüler. Abdullah Avcı’yla hiç konuşmadılar. Abdullah Avcı’ya teklifi Göksel Gümüşdağ ayın 1’inde yapıyor. Adamla dalga mı geçiyorsunuz? 31’inde Lucescu’yu açıkladılar. Üşenmedim Abdullah Hoca’yı aradım ve görüşüp görüşmediklerini sordum. “Yoo” dedi. Ayın 1’inde Göksel Gümüşdağ “İki takımı çalıştırman zor olmaz mı?” demiş. Ya Abdullah Hoca “Olmaz” deseydi? Lucescu ile anlaşmışlardı zaten. İşin daha dramatik yani şu: Lucescu Galatasaray’la görüşüyor. “Ayın 1 ya da 2’sinde görüşelim” diyorlar. 31’inde anlaşmış ama Milli Takım’la. Lucescu sen bunu neden Galatasaray’a söylemiyorsun? Romanya’ya kadar gitti yöneticiler. Bir kahve içip döndüler. Ben bunu söylediğim zaman neden gazete müdürleri haber yapmıyor? Önemli bir haber değil mi bu? Uçak yoldayken, Galatasaraylı Ali Dürüst’ün de olduğu, Yıldırım Demirören’in de bindiği uçak Lucescu’yu almaya gidiyor. Ben Galatasaray’da antrenörlük yaptım, siz gelmeyin ben Milli Takım’la anlaştım” demesi gerekirdi. Sakın bana “Daha anlaşmamıştık” demesinler. Bildiğimi biliyorlar. Bildiğimi bildikleri için futbol direktörü yapmazlar zaten beni. Bu son konuşmam ama eğer bunları inkar ederlerse tekrar sana söyleyeceğim. Bak çok çarpıcı örnekler veriyorum sana.
"Bir yerlerin gazını almak için Lucescu'yu getirdiler"
"Türk ya da yabancı. En az 10 Türk antrenör sayarım A Milli Takım antrenörlüğünü yapabilecek. Ama istemediler zaten. Milletin ve kendilerine göre bir yerlerin -karışmadığı halde- gazını almak için Lucescu’yu getirdiler.
Ben Şenol Güneş’in Yıldırım Demirören ve Servet Yardımcı ile buluştuğunda yapılan teklifi kabul edip etmediğini çok merak ediyorum. Ne dedi? Teklifi kabul etti de Fikret Orman mı istemedi?
1.5 saatte Şenol Güneş’in adı geldi ve gitti. Abdullah Hoca hiç konuşulmadı.
Hop karambol oldu, Lucescu geldi. Şunu söyleyeyim, müthiş bir antrenödür. Neden buradaki hocalara dört maçlık anlaşma öneriyorsunuz da Lucescu ile 2.5 sene anlaşma yaptınız?"
"Beyefendi onu dedi, Beyefendi bunu dedi' atasözü oldu"
" Spor camiasındaki durum muhtemelen ekonomide de var. Sürekli “Beyefendi onu dedi, Beyefendi bunu dedi” deniyor. Atasözü oldu.
Halbuki Beyefendi’nin haberi yok. Bir poz veriyorlar, sonra misal “Beyefendi 14 yabancı dedi” diyorlar. Atıyorum bunu ama genelde böyle. Kimse de gerçeğini sormuyor nasıl olsa.
Benim başıma da geldi. Çok önemli bir televizyon kanalının CEO’su “Beyefendi ile görüştük, aman NTV’de kalsın” demiş.
Ben de hemen “Beyefendi öyle şeylere girmez” dedim.
Öyle bir tarzı yok. Fatih Hoca’ya da aynısını yapıyorlar işte. “Biz vereceğiz tazminatı ama yukarıdan gelen mesaj”, “Biz sarılıyoruz sana ama Beyefendi’nin takdiri”...
"Cumhurbaşkanı Trump'la görüşüyor, o rada Rıdvan oraya gitmesin diyor"
"Cumhurbaşkanımız da “Yok o NTV’de kalsın” demiş. Cumhurbaşkanı o ara Trump’la görüşüyor. Bir yandan da Rıdvan oraya gitsin gitmesin diye uğraşıyor, olacak iş mi! Bunun gibi daha neler var. Ben senin 2020’de futbol direktörü olabileceğini düşünüyorum. Allah sağlık verirse. Ben önce sağlığımı düşünüyorum. Hayat bakalım neler gösterecek.
Bu işler benim sağlığımı daha da olumsuz etkiledi. Sonra düşündüm bir yere de varamıyorum, destekçi de göremiyorum..."
"Arda siyaseten bir tepki gördü. Kavgaya giden yolu açtım"
“Arda’yı evet kampanyasına dahil ettiğim için benim de hatam var. Kavgaya giden yolu açtım. Arda için ona isyan edenlerin yüzde 50’lik kısmı ‘evet’le ilgiliydi. Siyaseten tepki gördü. Bu Murat Boz ve Burak Yılmaz için de geçerli. Benimki yüzde 100 öyle."
"Referandumda yaptığım kampanyayı bugün olsa yine yaparım"
"Referandumda yaptığım kampanyadan hiç pişman değilim, bugün olsa yine yaparım. 2019’da ihtiyaç olursa yine yaparım. Çünkü Tayyip Bey’in bu ülke için çok önemli bir değer olduğunu düşünüyorum. Ama diğer taraftan benim sağcısıyla, solcusuyla hiçbir problemim yok. Olmadı da. Bu ülkenin kurucu değerleriyle de yok. Ben Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu büyük Cumhuriyet’in evladıyım.
"Hem Atatürk'ü hem Tayyip Bey'i seviyorum"
"Ne yazık ki “Atatürk’ümüzü seven Tayyip Bey’i sevemez, Tayyip Bey’i seven Atatürk’ü sevemez” gibi bir ortam oluşturuldu. Hayır kardeşim ben ikisini de seviyorum. Tayyip Bey’i de bu Cumhuriyet’i daha da ileri taşımak isteyen biri olarak görüyorum. Bu sadece duygusal ilişkimden kaynaklanmıyor, yaptıklarına da bakıyorum."
"Tayyip Bey çocuksu,sıfır kini olan, hayata pozitif bakan bir insan"
"Bu benim görüşüm, beğenmeyebilirler. Ama ben Recep Tayyip Erdoğan’ın bu ülke için bir şans olduğunu ve içinde müthiş derecede çocuk ruhu olduğunu biliyorum. Onu görmüyorlar. Son derece çocuksu, sıfır kini olan, hayata pozitif bakan bir insan."
"Hidayet Basketbol federasyonu'nun başına geçince bana da yakışıtırdılar"
- Bilemiyorum. Ama asla başkanlık gibi bir düşüncem yok. Bugüne kadar bir gün bile Cumhurbaşkanımız bana “Federasyon başkanı ol” demedi. Doğru, Hidayet Basketbol Federasyonu Başkanı olduktan sonra benim için de böyle bir imaj oluştu.
Federasyon bile telaşlandı “Acaba olur mu?” diye. Yok öyle bir şey. Tam aksine Tayyip Bey’in ailesi bana “Sakın ha, sağlığına bak, hiç bulaşma bu işe” dediler. Benim çok sevdiğim ve saygı duyduğum Cumhurbaşkanımızın kardeşi Mustafa Abi “Sakın kardeşim, sen sağlığına bak” dedi. Düşündüklerinin tam tersi yani durum."
"Tayyip Bey bazen evine davet eder. sohbet ederiz"
" Belediye başkanlığı döneminden. O zaman karşılıklı top da oynamıştık. Hiç unutmayacağım bir de anımız var. Ben bir yıl gecikmeli jübile yapmıştım. Kar, kış kıyametti. Tipi yağıyordu. Ve belediye başkanı olarak Tayyip Bey plaket vermek için gelmişti. Fakat rakibimiz Bursaspor gelememişti. Maç ertelendi. Ertesi güne alındı. Yine ertelendi. Ve üçünde de Tayyip Bey o karda kışta gelmişti. Bana onur verdi. Daha sonra spor ortamlarında, Samandıra Tesisleri’nde filan karşılaşmıştık. 12 yıl önce de kardeşiyle ve ailesiyle tanıştım. Sayın Cumhurbaşkanımızı çok fazla rahatsız eden biri değilim. Bayramlarda ve kandillerde ararım. Bazen evine davet eder sağ olsun. Sohbet ederiz."
"Bana insanlar yalaka diyebilir, hatta kızabilirler"
"Cumhurbaşkanımızın vereceği görev benim için her zaman önemlidir. Ben geçmişimden, Nazilli’den ve Dilmen soyadından gurur duyarım. Ama özellikle 12 yıl öncesinde Erdoğan ailesinden başta Mustafa Abi ve Ziya Enişte ile samimiyet kurduktan sonra hayatımda eksik kalan şeyleri de görme şansım oldu. Bu sadece dinle ilgili değil.
Hayata bakış açısında da... Bana insanlar yalaka diyebilir, hatta kızabilirler.
Özellikle Bodrum tarafına giderken bu röportajı uçakta okuyanlar beni eleştirecek.
Ama bunlar gerçek. Ben onların demokrat ve adaletli olduklarını gördüm. Ofislerinde hamal da gördüm, Koç Ailesi üyelerini de gördüm. Gardiyan da gördüm, Aziz Yıldırım’ı da gördüm. Onlar için herkes aynı. İnsanların siyasi görüşleri ne olursa olsun."