RTÜK üyeliğine seçilen Bildirici: Cezalandırma yerine yönlendirme öne çıkarılmalı
RTÜK üyeliğine seçilen Medya Ombudsmanı Faruk Bildirici, RTÜK yönetici ve çalışanlarına e-posta yoluyla "başlama mesajı" gönderdi.
Bildirici mesajında “Demokrasiyi, laikliği, medya özgürlüğünü, ifade ve düşünce özgürlüğünü, halkın haber alma hakkını ve editoryal bağımsızlığı savunmaya devam edeceğim” ifadesini kullandı.
Evrensel'de yer alan habere göre RTÜK’ün siyasi iktidarın kontrolünden uzak olmasının zorunlu olduğunun altını çizen Bildirici, “RTÜK’ün yasada belirtilen ‘yayın hizmetlerinin düzenlenmesi ve denetlenmesi, ifade ve haber alma özgürlüğünün sağlanması’ görevi, önce kendisinin özgür, özerk ve tarafsız davranabilmesini gerektirir” dedi.
11 Temmuz’da, Meclis Genel Kurulunda, Radyo Televizyon Üst Kurulunun (RTÜK) 15 Temmuz’da görev süresi dolan 3 üyesi için AKP, CHP ve HDP’nin önerdiği isimlere ilişkin oylama yapılmıştı. 330 üyenin katıldığı oylamada, HDP’nin adayı olan Genel Başkan Yardımcısı Ali Ürküt 278 oyla, CHP’nin adayı Hürriyet gazetesinin eski Ombudsmanı Faruk Bildirici 283 oyla ve AKP’nin adayı mevcut üye Nurullah Öztürk ise 305 oyla RTÜK üyesi seçildi. 9 üyeden oluşan RTÜK Üst Kurulunda 5 üyesi bulunan AKP'nin HDP kontenjanından bir üyenin seçilmesiyle birlikte üye sayısı 4'e düştü.
Bildirici’nin mesajının tamamı şöyle:
“Sayın RTÜK üye, yönetici ve çalışanları,
Yeni üyelerin seçimiyle birlikte RTÜK’ün yaklaşık 25 yıllık tarihinde yeni bir dönem başlıyor. Benim bireysel tarihimde de yeni bir sayfa açılıyor.
40 yıla yaklaşan gazetecilik yaşamımın son dokuz yılında Okur Temsilcisi (Ombudsman) olarak görev yaptım. RTÜK’e üye seçilmeden önce de kendi web sayfamda “Medya Ombudsmanı” olarak medya eleştirileri kaleme alıyordum.
Gazeteci olarak barış, demokrasi, basın özgürlüğü, ifade ve düşünce özgürlüğü, halkın haber alma hakkı ve editoryal bağımsızlık kavramları benim için her zaman büyük önem taşıdı. Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’nde gazetecilerin sorumluluğunu anımsatan şu madde hep pusulam oldu:
“Gazeteci; başta barış, demokrasi ve insan hakları olmak üzere, insanlığın evrensel değerlerini, çok sesliliği, farklılıklara saygıyı savunur. Milliyet, ırk, etnisite, cinsiyet, dil, din, sınıf ve felsefi inanç ayrımcılığı yapmadan tüm ulusların, tüm halkların ve tüm bireylerin haklarını ve saygınlığını tanır. İnsanlar, topluluklar ve uluslar arasında nefreti, düşmanlığı körükleyici yayından kaçınır. Bir ulusun, bir topluluğun ve bireylerin kültürel değerlerini ve inançlarını (veya inançsızlığını) doğrudan saldırı konusu yapamaz. Gazeteci; her türden şiddeti haklı gösterici, özendirici ve kışkırtan yayın yapamaz.”
Ombudsmanlığım sırasında da evrensel gazetecilik etik ilkelerini muhatabım kim olursa olsun aynı kriterlerle ve ödünsüz uyguladım; adil oldum, değerlendirmelerde bulunurken kişisel duygu ve düşüncelerimi dışarda tuttum. Tek amacım çalıştığım kuruma, mesleğime ve ülkemin bu alandaki birikimine eleştiriler üzerinden katkıda bulunmaktı.
RTÜK’te görev yaparken de ombudsman olarak edindiğim deneyimler ışığında davranacağımı ve aynı çizgiyi ödünsüz biçimde izleyeceğimi bilmenizi isterim. Yine demokrasiyi, laikliği, medya özgürlüğünü, ifade ve düşünce özgürlüğünü, halkın haber alma hakkını ve editoryal bağımsızlığı savunmaya devam edeceğim. Şiddete, ayrımcılığa, cinsiyetçiliğe, nefret söylemine karşı mücadele edeceğim. Kadınların toplumda -ve tabii bu Kurul’da- hakettikleri yeri alabilmeleri için kadınlara, bu uğurda mücadele veren kadın örgütlerine destek olacağım; kadın haklarını gözeteceğim.
Dayanağını Anayasa’dan alan RTÜK’ün radyo ve televizyon yayınlarını “düzenleme ve denetleme görevini” yerine getirirken yasalar, yönetmelikler ve etik ilkelerin herkese, her koşulda, her zaman aynı kriterlerle, adil ve eşit biçimde uygulaması benim için her tür kaygıdan çok daha önemlidir.
"Siyasi iktidarın kontrolünden uzak olmalı"
RTÜK’ün siyasi iktidarın kontrolünden uzak olmasının kurumun saygınlığı ve evrensel yayıncılık standartlarını hayata geçirebilmesi açısından zorunlu olduğunun da altını çizmek isterim. RTÜK’ün yasada belirtilen “yayın hizmetlerinin düzenlenmesi ve denetlenmesi, ifade ve haber alma özgürlüğünün sağlanması” görevi, önce kendisinin özgür, özerk ve tarafsız davranabilmesini gerektirir. Ülkemiz yayıncılığı ve insanlarımıza katkı için bu yasa hükmünün yerine getirilmesi şarttır. Kaldı ki, milli iradenin yansıması olan TBMM tarafından seçilen Üst Kurul üyelerinin yasal düzenlemelere uyma yükümlülüğü bulunduğu açıktır.
Ayrıca RTÜK’ün cezalandırma yerine denetleme ve düzenleme, yönlendirme işlevinin öne çıkarılması gerektiğine inanıyorum. Radyo ve televizyonlara sürekli ceza vermenin evrensel yayıncılık standartları ve etik ilkelerin uygulanmasında yeterli bir araç olmadığını geçmiş deneyimler kanıtlıyor.
Bu duygu ve düşüncelerle tüm RTÜK üye, yönetici ve çalışanlarına “Merhaba” diyorum. RTÜK’ün çeyrek asırlık birikiminin bugüne kadar görev yapan Üst Kurul üye ve yöneticilerinin yanı sıra bulundukları birimlerde yıllardır emek ve mesai harcayan kurum personelinin çalışma ve deneyimlerinden süzülerek oluştuğuna inanıyorum.
Görevde bulunduğum süre boyunca kapım Üst Kurul personeline daima açık olacak. Görüş ve önerileri benim için her zaman büyük değer taşıyacak.
Heyecanla, mutlulukla, dostlukla…”