Savaşçı'nın Gündüz Göktürk'ü Ediz Hun'dan Erotik Film Furyası İtirafı

Ediz Hun 100’den fazla filmde ve pek çok dizide oynadı. Şimdi de ekranda ‘Savaşçı’ dizisinde, Emekli Albay Gündüz Göktürk rolüyle karşımızda. Ediz Hun hayatı ve sinemayla ilgili çarpıcı açıklamalar yaptı.

Posta Gazetesinden Oya Çınar, Ediz Hun ile geçmişten bugüne keyifli bir sohbet gerçekleştirdi.

İşte o röportaj:

Neredeyse 60 yıla yayılan bir sanat hayatınız var. Nasıl bir yolculuktu?

İnsan hayatının yüzde 50’den fazlası şanstır. Onu iyi değerlendirmek sizi başarıya götürür. Hayatın sihirli anahtarı budur. 1963’te Almanya’da talebeydim. Yaz tatilinde adaya, ailemin yanına geldim. Babam bir gün “Sabahattin Sürmeligil seninle tanışmak istiyor” dedi. “O kim?” dedim. “Acar Film’in genel müdürü” dedi. Şaşırdım, ne münasebetle diye düşündüm.

Direkt başrol teklifi değil herhalde…

Yok, o zaman belirli mecmualar yarışmalar düzenliyor. Kazananlar, film camiasına giriyor. Bunu anlattı, şaşırdım. Babam makine mühendisi, annem felsefe öğretmeni, ben diş hekimliği okuyorum. Ama 22 yaşında bir çocuğum daha. O da yeni bir heyecan. Merak ettim. “Ne yapmam gerekiyor?” dedim. “Fotoğraflarını çektireceksin, mecmuaya göndereceğiz” dediler.

Sonra?

Beş gün sonra “Birinci elemeyi geçtiniz, sizi şu gün, şurada bekliyoruz” diye bir cevap geldi. Gittim, ikinci elemeyi de geçtim. “Son eleme Bayramoğlu Plajı’nda olacak” denildi. 10 gün sonra da oraya gittim.

BİR SÜRÜ KASLI ÇOCUĞUN ARASINDA BENİM NASIL BİR ŞANSIM OLABİLİR Kİ DİYE DÜŞÜNDÜM

Bu kez nasıl bir ortam bekliyordu sizi?

Asıl şoku orada yaşadım. Biraz da gözüm korktu. Hepsi kaslı çocuklar, bronzlaşmışlar. Ben aralarında bembeyaz, zayıf bir çocuğum. Boyum 1.87, biraz da omuzlarım var ama “Benim bunların arasında nasıl bir şansım olabilir ki? Ne işim var burada?” diye düşündüm.

Ama birinci oldunuz…

“Birinci Ediz Hun” cümlesini duyunca şoke oldum. Hiç beklemiyordum. Kızlardan da Ajda Pekkan seçildi. Hülya ile (Koçyiğit) biraz çekişmeli oldu ama Ajda kazandı.

İlk ne geçti aklınızdan?

“Okulu ne yapacağım?” diye geçirdim içimden. Bir heyecana kapılıp, sonucunu hiç düşünmeden katılmıştım ama her şey farklı gelişti tabii. Okulu dondurdum. Yapamazsam bir yıl sonra gider devam ederim dedim.

İLK FİLMİMDE KARŞIMDA 60 TANE KIZI GÖRÜNCE HEYECANDAN ELİM AYAĞIM TİTREDİ

İlk filminiz ‘Genç Kızlar’dı sanırım…

Evet ve beni hiçbir eğitime tabi tutmadan kameranın önüne bıraktılar. İlk gün elim ayağım titriyordu. Bir de ben utangacımdır. Karşımda 60 tane kız, ben hocayım. Filmi izlediğimde de kendimi hiç beğenmedim. Kasıldığımı hissettim. Bunu da söyledim yönetmene. “Zamanla geçecek, seyirci seni sevdi, sabret” dedi. İkinciyi yaptık sonra. Gerçekten bu kez kendimi beğendim. “Vay Ediz, sende iş var, adam olursun” dedim. (Gülüyor)

EROTİK FİLM FURYASI ÇIKINCA ‘BANA BULAŞMAYIN İĞRENÇ HERİFLER’ DEYİP NORVEÇ’E GİTTİM

Ama 1976’da erotik film furyası başlayınca her şeyi bırakıp Norveç’e Biyoloji ve Çevre Bilimleri okumaya gittiniz…

Maalesef, “Parçala Ahmet, Mehmet” gibi saçma sapan açık saçık filmler yapılmaya başlandı. Yapan isimler de belli. “Para için yaptık” dediler ama sanat, sanat içindir, sanat aynı zamanda insan içindir. Çok kötü bir dönemdi. Bir yandan Yılmaz Güney içeri girdi. Muhteşem bir aktör ve yönetmendir. Çok yakın tanır ve severdim. Velhasıl sinema adına her şeyin suyunun çıktığı, tadının kaçtığı bir dönemdi.

Size de gelmiş miydi erotik film teklifleri?

Beni bilen bilir. Bana öyle bir şeyi teklif etmeye cesaret dahi edemezlerdi. Bakmayın benim böyle yumuşak göründüğüme. Saygısızlığa, haksızlığa, hayvanlara, çevresine kötü davrananlara tahammül edemem. Ben Çerkezim. Kafam atınca 20 kişinin arasına girerim. Ya karakolda ya hastanede biter.

Dışarıdan hiç öyle görünmüyorsunuz…

Herkese saygı gösterir, sırtımda taşırım. Bana iyi ol, gece üçte ara “Şuradayım, kötüyüm” de. Gelmezsem namerdim. Pijamamla düşerim yola. Ama bana kötü olana ben de kötü olurum. Gelmişim 80 yaşına, zaten bundan sonra ne için yaşayacaksın ama ben gençken de böyleydim. Diyeceğim, “Bana bulaşmayın iğrenç herifler, ne haliniz varsa görün” deyip gittim. Eğitimime devam ettim.

Sonra nasıl dönmeye karar verdiniz?

Okulu ikinci olarak bitirdim. Amerika’dan teklif aldım. Ama babam 80 yaşındaydı ve ben tek çocuktum. “Ben, kendimi iyi hissetmiyorum oğlum, buraya gel, beraber olalım” deyince geri döndüm.

ROL İCABI BİLE 40 YAŞINDA BİR KIZ ÇOCUĞUYLA AŞK YAŞAMAM, BANA İNANDIRICI GELMEYEN SEYİRCİYE DE GELMEZ

Sanatta doyum noktası diye bir şey oluyor mu peki? İstediğiniz her şeyi yapabildiniz mi?

Ne kadar doyum hissederseniz hissedin, her yeni işte aynı heyecanı baştan yaşıyorsunuz. Şimdi oynadığım ‘Savaşçı’ dizisi mesela. Bir emekli istihbarat albayını, Gündüz Göktürk’ü canlandırıyorum. Oyun gücünü ortaya koyan, çok şahsiyetli ve onurlu bir karakter. Zaten o yüzden kabul ettim. Çekimler için Eskişehir’e kendi arabamla gidip geliyorum.

“Senaryo konusunda çok seçiciyim. Genç bir kızla aşk filmi çekecek halim yok” demişsiniz.

Evet, diyelim ki ben şimdi bir filmde 40 yaşında bir kız çocuğuyla aşk yaşıyorum. Ben 80 yaşındayım. Olacak şey mi? Ne kadar geleceği var bunun? Bana inandırıcı gelmeyen bir role seyirciyi inandırmaya çalışmak doğru olmaz.

BANA İLGİSİNİ HİSSETMEDİĞİM KADINA BİR YÖNELİMİM OLMAZ

Hemen her yaştan insan, özellikle kadınlar size bayılıyor…

Çok teşekkür ederim. Sağ olsunlar, var olsunlar… Beğenmeyenler de vardır mutlaka.

Ben denk gelmedim. Ama merak ediyorum, özel hayatınızda hiçbir kadın tarafından reddedildiniz mi?

Çok özel bir sual. (Gülüyor) Vallahi hiç hatırlamıyorum ama o şundan kaynaklanıyor. Ben, hayatımda hiçbir zaman bu konularda saldırgan olmadım. Bana ilgi göstermeyen bir kadına bu yönde bir eğilimim olmadı. Bunun aksi yönde hareket eden beyler de henüz olgunlaşmamıştır. Onlar, biraz daha güneşte kurumalı. (Gülüyor)

Tüm bu başarılı kariyerinizle birlikte 40 yılı aşkın süredir evlisiniz. Evliliğinizdeki istikrarı neyle açıklıyorsunuz?

Karşılıklı anlaşma, saygı, sevgi ve emekle. Misal eşim kızıma gitti. Asla mutfakta kirli tabak biriktirmem. Hemen yıkarım. Bu en küçük örnek. Karşılıklı nezaketle ve saygıyla olur her şey. Kavga olmaz mı? O da olur ama belirli dozu aşmayacak şekilde. Misal kadın konuşuyorsa sen susacaksın. Her alanda kadına daha çok hak tanıyacaksın. Ben böyle düşünüyorum.

Röportajın devamı için tıklayın