Şevval Sam: Özgürlüğümden taviz vermem
Tek başına sahnelediği Müzeyyen Müzikali’yle adından söz ettiren ve başrolünde yer aldığı Yasak Elma dizisiyle de beğeni toplayan Şevval Sam sanatı; kendini ve varoluşu keşfedebilmek için kullandığını söyleyerek, “Özgürlüğümden taviz vermem” dedi.
Şevval Sam, Vatan gazetesinden Melis Güvenç'in sorularını yanıtladı:
Müzeyyen müzikaliniz çok sevildi ve gün geçtikçe artan bir ilgi var bu durum size neler hissettiriyor nasıl bir heyecan oluyor?
Müzeyyen Türkiye’de o kadar çok insanın yüreğine dokunmuş bir sanatçı ki; zamansız ruhu, hikâyesiyle de bize dokunmaya devam ediyor. Eskiler, radyo dönemine şahit olanlar daha iyi biliyor ama yeni jenerasyon o şarkıları neden sevdiğini bilmiyor.
Müzikalde, Müzeyyen’in hikâyesini de izlediklerinde anlıyorlar o şarkılar neden öyle içten, neden o kadar gerçek ve yüreklerine dokunuyor. Gelen bir daha geliyor. Ben nasıl her defasında aynı heyecanla anlatıyorsam onlar da yeni bir hikâye gibi aynı heyecanla izliyorlar.
Sahnede bu müzikalle sizi izlediğimde Şevval olduğunuzu tamamen unutturup Müzeyyen’le bütünleşiyorsunuz onun karakterine hayat vermek böyle bir işin altından kalkıyor olmak size neler kattı mental olarak sizi nereye taşıdı?
Aslında ben hikâye anlatıcılığı yapıyorum. Ama ben anlattıkça hikâyenin içine girmeye başlıyoruz izleyiciyle. O vakit, gerçekten bende de, izleyicide de Şevval gidiyor ve o mucizevi hikâyeyi Müzeyyen’den dinlemeye başlıyoruz. Hayatta hiç bir şey tesadüf değil herhalde. Gençliğimde onun kayıtlarının peşinde boşa koşmamışım; onun hikayesini anlatırken, kendi hikayemi de izliyorum.
Müzeyyen’den sonra sizi şaşırtan neler oldu? Beklemediğiniz sürprizler yaşadınız mı?
Radi Dikici’nin Müzeyyen Senar Efsanesi adlı kitabını ilk okuduğumda Müzeyyen’in hikâyesi beni oldukça şaşırtmıştı. Başlangıcı, geçirdiği süreçler, Atatürk’le karşılaşması, müzikle olan ilişkisi. Sahneye koymaya karar verdikten sonraki süreçte karşılaştığım her şey, sanki bu projenin hayata, en mükemmel şekilde geçmesine hizmet ediyordu.
En büyük sürpriz de Engin Alkan’ın projede mucizeler yaratması ve Fahrettin Yarkın’ın, Müzeyyen ile aynı sahneyi paylaşmış üstatları bu projeyle buluşturmasıydı. Sanki Müzeyyen Hanım da yukarıda, en az bizim kadar istiyordu müzikalin böyle olmasını.
Hırs ve güç sarmalına düşenler acınacak halde
Canlandırdığınız Ender karakteriyle ters köşe yaptınız. Siz böyle düşünüyor musunuz?
Tabii ki. Bazen senaryoyu okurken utanıyorum. Tabiatıma ya da bu zamana kadar hayata ve egoya dair çalıştıklarıma, öğrendiklerime taban tabana zıt. Ama yine de laboratuvar çalışması gibi. Çünkü insan karmaşık bir varlık ve her şey bizde mevcut. Gerçek hayatta hangisini beslerseniz, sizde de o tezahür eder.
Gerçek hayatta Ender karakterinde olan kişiler çok fazla. Bu karakter üzerinden bu tipteki kişiler için bir yorumunuz ne olur?
Nefsinden bağımsızlaşamamış herkese acırım ben. Kendim de dahil. Hayatın küçük detaylarına saklanır şeytan ve oralarda düşeriz tuzağa. Nefs dipsiz bir kuyudur. Doymaz.
Doymadıkça daha da taviz verir, daha da hatalar yapar. Ender’i bu noktaya getiren de onun bu güç ve sahip olma arzusu. Bu dünyada hırs ve öfke sarmalına düşmüş herkes acınacak haldedir bana göre.
Botoksu bir kez denedim bana uymadı
Bu arada zaman sizin için durmuş sanki bu güzellik ve gençliğiniz bir sırrı ritüeli var mı?
Güzellik nosyonu hayatımın merkezinde değil. Sağlıklı ve olgunlaşmanın peşinde olan bir zihin, tabiat, sağlıklı ve doğal beslenme ve insanın sevdiği işi yapması, yaydığı enerjiyi güzelleştiren unsurlar.
Formunuzu nasıl koruyorsunuz?
Çok fazla bir şey yaptığım söylenemez. Et ve tavuk yemiyorum. Sağlıklı ve hafif yemek mutlu ediyor. Spor yapmaktan çok sıkılıyorum. Dağ bayır keçi gibi dolaşayım, yorulmam ama bir merkezde spor yapınca yoruluyorum. İştahım açılıyor. Stres benim için.
İnce olmak önemli ama sağlıklı olmak, bakımlı ve temiz bir cilt önemli. Doğallığı bozmayacak küçük manipülasyonlar olabilir. Botoks hariç tabii. Bir defa denedim hiç olmuyor bende. Bakışlarım değişiyor. Gözlerimdeki kaz ayaklarını, onların hikâyelerini daha çok seviyorum.
Şevval Sam ve Müzeyyen Senar’ın benzerlikleri neler?
Burnunun dikine gitmesi, içinden geleni yapması, müzikle kurduğu ilişki, özgürlüğüne düşkün olması, inatçı ve başına buyrukluğu bence. Hayata kafa tutmuş bir kadın Müzeyyen. Müziği iyileştirici bir güç olarak var etmiş hayatında hep. Hem iyileşmiş hem iyileştirmiş.