Sinan Ateş Cinayetinde Hokus Pokus iddianamesi: MHP bağlantısı nasıl gizlendi?
Eski Ülkü Ocakları Başkanı Sinan Ateş cinayetinin iddianamesi ortaya çıktı. İddianame, bilirkişi raporu dahil olayın organizasyonunu ortaya koyan onlarca delili değerlendirilmediğini gösterdi
Eski Ülkü Ocakları Başkanı Sinan Ateş cinayetinin iddianamesi ortaya çıktı. İddianame, bilirkişi raporu dahil olayın organizasyonunu ortaya koyan onlarca delili değerlendirilmediğini gösterdi.
İddianamede, şüphelilerden eski Ülkü Ocakları Yöneticisi Tolgahan Demirbaş ile Gülsuyu Çetesi lideri Doğukan Çepazmettirici olarak gösterilmesine karşın, cinayeti azmettirme gerekçelerine yer verilmedi. Soruşturmanın en önemli delillerinden olan telefon yazışmalarına ilişkin bilirkişi raporundan neredeyse hiç bahsedilmeyen iddianamede, rapordaki tespitlere de olayın bağlamından koparılarak kısmen değinilmesi dikkat çekti.
T24'ten Asuman Aranca'nın haberine göre, şüpheli Demirbaş’ın, eski MHP Milletvekili Olcay Kılavuz’un kullandığı evde yakalanmasından bahsedilmeyen 145 sayfalık iddianamenin 103 sayfası şüpheli beyanlarından oluştu. İddianamenin yaklaşık 35 sayfalık bölümünde ise şüphelilerin hts/baz bilgileri ile cinayet anı ve sonrasına ilişkin görüntülerin bilgilerine yer verildi.
Yalnızca 7 sayfada delillerin değerlendirildiği iddianamede, Demirbaş ve Çep’in, cinayeti neden azmettirdiklerine ilişkin tek bir değerlendirme de yapılmadı. Savcılığın iddianamesine göre, cinayetin sebebi de yok.
Defalarca savcılar değişti
Eski Ülkü Ocakları Başkanı Sinan Ateş, 30 Aralık 2022’de, Ankara’nın en merkezi yerlerinden Çukurambar’da uğradığı silahlı saldırı sonucu hayatını kaybetti. Üzerinden 16 ay geçen cinayete ilişkin soruşturma kapsamında aralarında tetikçi Eray Özyağcı, silahlı eylemi organize eden Doğukan Çep, eski Ülkü Ocakları yöneticileri Tolgahan Demirbaş, Emre Yüksel ve avukat Serdar Öktem ile 3 polisin de aralarında bulunduğu 22 kişi tutuklandı. Soruşturma sürerken defalarca savcı değişti. Son olarak geçen Temmuz ayında, MHP eski Milletvekili Olcay Kılavuz, Ülkü Ocakları genel başkanı Ahmet Yiğit Yıldırım ve Ülkü Ocakları Ankara İl Başkanı Ömer Şanlı’yı şüpheli olarak kaydeden ve bilirkişi raporunu dosyaya kazandıran Başsavcı vekili Durdu Özer soruşturmadan alındı. Dosya, MHP Milletvekili İzzet Ulvi Yönterile Yargıtay üyeliği konusunda pazarlık yaptığı iddia edilen Başsavcı vekili Ahmet Altun’a devredildi.
Başsavcı vekili Altun iddianameye imza atmadı
İlk günden itibaren siyasi baskı iddialarının bitmediği soruşturma dosyası, Altun’a devredilmesinden 9 ay sonra ikiye bölündü. Haklarında “yurtdışına çıkış yasağı” bulunan ve aralarında Ahmet Yiğit Yıldırım’ın da olduğu 17 kişinin dosyası ayrılırken, 22 tutuklu şüpheli hakkında iddianame düzenlendi. Ancak iddianameye Temmuz ayından bu yana soruşturmayı yürüten Başsavcı vekili Ahmet Altun yerine savcı Mehmet Aykut Cihangir’in imza atması dikkat çekti.
Ayşe Ateş ve cinayetin tanığının ifadesi iddianamede yok
İddianamenin detayları ise, cinayetin arkasındaki organizasyonu gösteren onlarca delilin değerlendirilmediğini, bir kısım delilin ise bağlamından koparılarak sıradan bir cinayetin deliliymiş gibi basitleştirildiğini gösterdi. İddianamede, müşteki olarak görünen Sinan Ateş’in eşi Ayşe Ateş’in, eşinin ölümüyle sonuçlanan sürece ilişkin verdiği ifade ile cinayet sırasında Ateş’in yanında bulunan iki isimden biri olan Ahmet Keçik’in tanık sıfatıyla verdiği ifadesi dahi yer bulmadı.
Cinayetin nedeni açıklanmadı
Gülsuyu çetesi lideri Doğukan Çep ile eski Ülkü Ocakları yöneticisi Tolgahan Demirbaş’ın azmettirici olarak gösterildiği iddianamede, her iki ismin de cinayeti önceden tasarlayıp planladıkları anlatılmasına karşın, ikili arasında bir bağlantı dahi kurulmadı. İddianamede, Ateş’in neden bu iki kişinin hedefi olduğu ve cinayetin nedenine ilişkin tek bir değerlendirme de yer almadı. Azmettirici olarak görünen Demirbaş’ın, MHP eski Milletvekili Olcay Kılavuz’un evinde yakalanmasına da değinilmeyen iddianamede, Demirbaş’a ait cep telefonundan elde edilen yazışmalarda, Ateş’in adresini istediği ortaya çıkan Ülkü Ocakları Başkanı Ahmet Yiğit Yıldırım’ın isminin de hiçbir yerde geçmemesi dikkat çekti.
Bilirkişi raporu “yok gibi”
İddianamede, dosyanın en önemli delilleri arasında yer alan “bilirkişi raporu” sadece 6 kez ve sadece “kelime” olarak geçti. Rapordan sadece, Demirbaş’ın, dosyanın Altun’a devrinden önce ikinci kez alınan ifadesinde 5 kez, dosyanın delillerinin yazıldığı bölümde de bir kez olmak üzere toplam 6 kez bahsedildi ancak raporun içeriğine dair hiçbir bilgiden bahsedilmedi. Bilirkişi raporunda Demirbaş’ın, hem Ahmet Yiğit Yıldırım ile Ateş hakkında yaptığı yazışmalar hem de Ankara Emniyetinde cinayet büro komiseri olan ve Ateş soruşturmasında da görev aldığı ortaya çıkan komiser M.E.A ile yaptığı yazışmalara da yer verilmişti.
“Aynen reis onun ipini çekmişler”
Bu yazışmalarda Demirbaş’ın komiser M.E.A’dan, “Genel Başkan istedi de” diyerek, Ateş’in adresini istediği yansımıştı. Yazışmaların devamında komiser M.E.A’nın “Reis önceki gbye çıkıyor bu numara” dediği, bunun üzerine Demirbaş’ın da “Aynen reis, onun ipini çekmişler” yanıtını verdiği görülüyordu. Raporun devamında ise, bu yazışmadan yaklaşık 1,5 saat sonra Demirbaş’ın telefonunun “notlar” bölümüne Ateş’in adresini kaydettiğine dikkat çekilerek, “M.E.A’nın sistemden Ateş’in adresini sorguladıktan sonra Demirbaş’ı arayarak adresi verdiği değerlendirilmektedir. Ayrıca M.E.A ile Demirbaş arasında Sinan Ateş’in öldürülmesi olayından 1 gün önce 5 kez görüşme yaptıkları tespit edilmiştir” ifadeleri yer alıyordu.
Öktem’e suçlama yok
İddianamede, Gülsuyu Çetesi ile Ankara arasındaki bağı kurduğu ve tetikçinin kaçırılmasında da rol aldığı iddialarıyla gündeme gelen tutuklu avukat Serdar Öktem “cinayete yardım” ile suçlanmasına karşın, ne yaparak yardım ettiğine de açıklama getirilmedi. Öktem’in sadece cinayetin işlendiği günün akşamında Bolu’ya gittiği ve buradan döndüğü yazılan iddianamede, tetikçinin Ankara’dan Tolgahan Demirbaş ve Emre Yüksel tarafından alındıktan sonra ilk olarak Bolu’ya götürüldüğüne dahi yer verilmemesi dikkat çekti.
Sorular ayıklandı
145 sayfalık iddianamenin 103 sayfasında şüpheli beyanlarına, 35 sayfasında ise cinayet anı ve sonrasına ilişkin telefon trafikleri, plaka tanıma sistemi bilgileri ile kamera görüntülerinin saat bilgilerine yer verilen iddianamenin yalnızca 7 sayfası “delillerin değerlendirilmesi” bölümüne ayrıldı. Bazı tanık ifadelerinin yanı sıra şüpheli beyanlarının da sorulan sorular yönünden ayıklandığı anlaşıldı.
İddianamede, Sinan Ateş’e isabet eden 5 kurşundan 4’nün öldürücü nitelikte olduğu, bunlardan birinin başına, diğerinin ise çene altına isabet ettiği anlatılarak, Ateş’i öldürmek üzere azmettirici Doğukan Çep ve Tolgahan Demirbaş'ın planlama ve tasarlama yaptıklarına yer verildi. Cinayet büro komiseri M.E.A’nın Tolgahan Demirbaş’ın isteği üzerine Sinan Ateş’in cep telefon numarasını olaydan 8 ay önce sorguladığı ve ev adresini Tolgahan Demirbaş’a ilettiği belirtilen iddianamede, Ülkü Ocakları Genel Başkan Yardımcısı Emre Yüksel’in de Sinan Ateş’in avukatı Ali Yücel’in araç plakasını sorgulatmasını istediği, bunun üzerine Demirbaş’ın M.E.A’dan aldığı buna ilişkin bilgileri Yüksel’e gönderdiği ifade edildi.
Demirbaş, Çep ve Özyağcı’ya ağırlaştırılmış müebbet istendi
İddianamede, Sinan Ateş’i öldüren Eray Özyağci ile tetikçiyi olay yerine getiren ve kaçıran Vedat Balkayaile Suat Kurt “tasarlayarak kasten öldürme” suçundan ağırlaştırılmış müebbet, olay sırasında yaralanan Selman Bozkurt’u da öldürmeye teşebbüs ettikleri gerekçesiyle 20 yıla kadar hapis cezası istendi. Silahlı eylemin organizasyonunda rol alan Doğukan Çep ve Tolgahan Demirbaş hakkında da cinayeti azmettirme suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istenen iddianamede, Demirbaş’ın ayrıca Ateş’in kişisel verilerini ele geçirmesi nedeniyle 4 yıl daha hapsi talep edildi. Ülkü Ocakları Genel Başkan Yardımcısı Emre Yüksel, MHP’li avukat Serdar Öktem, polisler Aşkın Mert Gelenbey, Murat Can Çolak, M.E.A., eski MİT mensubu Çağlar Zorlu’nun arasında bulunduğu 17 şüpheli hakkında ise cinayete yardım suçundan 15 yıldan 20 yıla kadar hapis cezası talep edildi.