Soner Yalçın: Sosyal medya kadınlara ideal bedeni dayatıyor
Sözcü'den Soner Yalçın, 'kadın' üzerinden yaratılan 'ideal beden' algısının günümüzde sosyal medya tarafından 'örnek kadın' temsiliyle yeniden üretildiğini belirtti.
Bayramda kadınların cep telefonlarıyla aralıksız fotoğraf çekmelerini ele alan yazar, tüketim endüstrisinin güzelliği hiyerarşiye dönüştürdüğünü kadınlar için artık 'görünmek' ten de öte 'daha güzel görünmek' fikrinin geçerliliğini vurguladı.
Yalçın, kadınların tüketim kültürünün dayattığı güzellik idealini satın almaya çabaladığını ve güzelliğini iktidar aracı olarak gördüğünü kaydederek, "Gözetleme kulesi olan sosyal medya, kadınlardan itaatkar beden istiyor!
Kadın 'ölçüye' boyun eğdiriliyor: Günümüzde 'ezikliği' yok etmenin en birincil aracı, sosyal medya: Gelsin 'kusursuz' gösteren 'filtreli güzellik…'dedi.
Soner Yalçın "Kendini sergileme arzusu" başlığıyla yayımlanan yazısında kadın bedeninin endüstri tarafından kullanılma temsillerine yer vererek şu noktalara dikkati çekti:
"Bayramda ilginizi en çok ne çekti:
İnsanların cep telefonlarıyla aralıksız fotoğraf çekmeleri olabilir mi?
Peki… Kadınlara ne oluyor?
Buluğ çağını çoktan aşmış kadınlar da like/beğenilme peşinde!
Farkında değiller:
Keyfiyetten zorunluluğa dönüşen Instagram'da fotoğraf-video paylaşma / görünme hissiyatı insanı kendinden uzaklaştırarak yabancılaşmaya neden oluyor.
“Olmak” değil, önemli olan “görünmek” oldu artık!
Beğenme sayısı, neredeyse kadının sosyal statüsünü belirleme aracı yapıldı. İnsanlar buna kendini kaptırdı. Bu nedenle…
Güzellik, kimliğin damgası haline getirildi: “Güzel- bakımlı- şık olmazsan like/beğenme alamazsın/saygın olamazsın!”
Yani “görünmek” de yetmiyor. “Görünmenin” tek kıstası “daha güzel görünmek” sayılıyor!
“Daha güzel” ise şu anlama geldi: “Daha mutlu!”
Bunun yolu Instagram'dan geçer oldu; beğeni sayısı güzelliği tescilliyor artık!
Bu niye böyle salgın hal aldı?
Tüketim endüstrisi güzelliği hiyerarşiye dönüştürdü!
Ölçüye yenilen kadın
Gözetleme kulesi olan sosyal medya, kadınlardan itaatkar beden istiyor!
Kadın “ölçüye” boyun eğdiriliyor:
-Topuğundan göbeğine mesafe ölçüsü şu olmalıdır…
-Göbeğinden başucuna kadar mesafe ölçüsü şu olmalıdır…
-Omuzdan dirseğe, dirsekten bileğe mesafe ölçüsü şu olmalıdır.
-Kaşların iki köşesi arasındaki mesafe ölçüsü şu olmalıdır…
-İki gözbebeği arasındaki mesafe ölçüsü şu olmalıdır…
Bu oranlar-ölçüler bitmez; dişler, eller, parmaklar…
Daha büyük göğüs- daha küçük göğüs…
Daha kalın belli – daha ince belli…
Daha iri kalçalı-daha çıkık kalçalı…
Sonu yok.
Batı toplumlarında “beden güzelliği”; ve muhafazakar toplumlarda “yüz güzelliği” aranıyor! (İnancı gereği başını örten kadının yüzünün boya küpüne dönmesi ve estetik ameliyat olmasının başka açıklaması olabilir mi?)
Ortaçağ Avrupa'sında kadınlar vücutlarını beyazlatmaya çalışırken, 20'nci yüzyıl başında Coco Chanel örnek alınarak bronzlaştırmaya çabaladı/çabalıyor.
1950'lerde “balık etli” Marilyn Monroe güzellik ikonu iken, 1960'larda çok zayıf manken Twiggy rol model oldu! Hem de özgürlüğün sembolü yapılıverdi!
İşte…
Kadının “çilesi” bugün Instagram ile sürüyor. Bedenle kurulan ilişki bugün -Instagram sayesinde- gitgide zorlayıcı şekilde uğraş istiyor!
Kadın tüketim kültürünün dayattığı güzellik idealini satın almaya çabalıyor. Çünkü kadın da güzelliği, iktidar aracı olarak görüyor.
Onun için güzellik, şöhret ve zenginlik için takas edilen bir “değer”! (Hoş geldin Kant: “Kadın sadece güzelleşmeyle uğraşmalıdır; kendini geliştirmesine gerek yok!”)
Kadını sadece cinsel işlevle sınırlı tutan bu anlayışla kadın her daim kendini eksik görecektir!
Şöyle:
Filtreli güzellik
“Örnek kadını” sosyal medya yaratıyor…
Güzelliğe para harcamayan kadın üzerinde büyük baskı oluşturuluyor; özgüveni yok ediliyor ve sonuçta kendini “kusurlu” görmesi sağlanıyor.
Unilever kişisel bakım markası Dove, 2017 yılında Türkiye'de “özgüven” araştırması yaptı:
-Genç kızların sadece yüzde 11'i kendini güzel buluyor. (Dünyada kadınların yüzde 4'ü kendini güzel buluyor.)
-Genç kızların yüzde 72'si güzel olması gerektiğine dair inanılmaz baskı hissediyor.
-Kadınları yüzde 80'i her kadında bir güzellik olduğunu düşünüyor ancak bunu kendinde görmüyor.
Bu ruh halindeki kızlar/kadınlar ne yapıyor: Kusursuzluk beklentisi içindeki kadınlar/kızlar, güzellik endüstrisine yenik düşürülüyor.
Zaten…
“Makyaj”ın kelime anlamı, “aldatmak” değil mi?
Kapitalizm kozmetik endüstrisini her geçen yıl büyütmeye devam ediyor.
Ya tıp dünyası? Acımasız ve sürekli rekabet ile yorulan-bıkkın hale gelen kadın soluğu ameliyathanede alıyor…
Sonuçta olan şu:
Psikoloji profesörü E. Tory Higgins'e göre kişilerin üç benlik bölgesi var:
-Gerçek benlik…
-Olunmak istenen ideal benlik…
-Olunmak zorunda olduğu düşünülen mecburi benlik…
Bu kişilikler arasındaki çatışma insanın kendini değersiz hissetmesine sebep oluyor.
İnsan bu olumsuz duygusundan kurtulmak için çabalayıp duruyor. Günümüzde “ezikliği” yok etmenin en birincil aracı, sosyal medya: Gelsin “kusursuz” gösteren “filtreli güzellik…”
İki güzel kadın; arkadaşım Dr. Ebru Güzel ile Dr. Esra Çizmeci harika bir araştırma yapıp, kitap yazdılar:
“Filtreli Güzellik.”
Okumanızı tavsiye ederim…"
Soner Yalçın/ Sözcü