Sosyal medyada sanatçıların kampanyası İmamoğlu'na yarar getirir mi?
Türkiye Gündemi yazarı Enis Ersoy yazdı: İmamoğlu'nun çağrısı üzerine sosyal medyada kendisine destek mesajı yayınlayan isimlerin çoğunun Gezi’de de öne çıkmış olması, AKP’den emanet aldığı oyları geri çevirecek bir etki yaratır mı? Karşısında o bloğu gören kitle, kendi içine döner mi?
İşte o yazı:
YSK’nın iptal kararı sonrasında Ekrem İmamoğlu, çağrı yaptı. İlk mesajı seçmenlerine yönelikti, “demokrasi adına yaşadığımız haksızlığı herkese anlatın” dedi. Ardından iş ve sanat dünyasına seslendi, “sanatçıymış konuşamazmış; iş insanıymış, konuşamazmış, konuşacak!” dedi.
Sanatçılardan anında cevap gelince, öne çıkan da doğal olarak, ikinci mesajı oldu. İşadamlarının yanısıra oyuncu, müzisyen, yazarların da içinde olduğu geniş bir kesim, “her şey çok güzel olacak” sloganı altında buluştu.
Enis Ersoy |
İmamoğlu’na destek sadece popüler isimlerden değil, CHP’li belediyelerden de geldi. Ama burada da öne çıkan, “23 Haziran’da sahillerimizde köpek balıkları olacak”, “23 Haziran’da burada deniz kuruyacak” gibi esprilerle vatandaşları İstanbul’da kalıp oy kullanmaya çağıran sahil bölgelerindeki belediyeler oldu.
Buraya kadar her şey güzel. Kamuoyunda öne çıkan isimlerin korku duvarını aşmış olmaları, CHP’li belediyelerin İmamoğlu ile dayanışma örneği sergilemiş olmaları, gerçekten özlenen bir tabloydu. İnsanlar risk alarak, gördükleri bu büyük haksızlık karşısında seslerini yükselttiler. Kendi adıma da kutluyorum ama bir de mikrofonlarımızı, şeytanın avukatına tutalım isterseniz. Bu destek İmamoğlu’na ne getirir, ne götürür?
Ekrem İmamoğlu, kampanyasını sessiz sedasız yürüttü. Büyük mitinglerde değil, sokakta, halkın içinde boy göstermeyi tercih etti. Dindar kesime uzak olmadığını, Kuran okuyarak, camilerde namaz kılarak gösterdi. CHP’li olduğunu hiç öne çıkarmadı, Kemal Kılıçdaroğlu ile birlikte fazla görüntü vermedi.
Bu sayede, AKP seçmeninden de oy almayı başardı ve partisinin aldığının çok üzerinde bir oy oranını yakaladı. Bu başarıda tabi ki İyi Parti ve HDP oylarının da payı var. Ama konumuz, daha önce AKP’ye oy verip, 31 Mart’ta İmamoğlu’na mühür basanlar.
Din ile kavgası olmayan, toplumun her kesimini kucaklayan bir aday profilindeki Ekrem İmamoğlu, YSK’nın iptal kararıyla beğenilen imajına bir de “mağdur” sıfatını eklemişken, etrafında kenetlenen kesim, kendisine oy veren AKP seçmeninde nasıl bir his uyandırır?
Yanlış anlaşılmasın, ben Gezi’yi terör eylemi olarak görenlerden asla değilim, tam tersine o çevre duyarlılığı karşısında sergilenen zalim tutumun sonuna kadar karşısındayım. Hem de öyle “ilk 3 gün, son 5 gün” gibi ayrımlar yapmadan.
Ama bugün sosyal medyada İmamoğlu’na destek mesajı yayınlayan isimlerin çoğunun Gezi’de de öne çıkmış olması, AKP’den emanet aldığı oyları geri çevirecek bir etki yaratır mı? Karşısında o bloğu gören kitle, kendi içine döner mi?
Bir diğer soru, sahillerden gelen destek, İmamoğlu’nun ‘halk adamı’ imajını, ‘beyaz Türklerin adayı’ görüntüsüne çevirir mi? Alt-orta gelir grubuna mensup kesimde “bunlar oylarını kullanıp plajlara dönecek” dedirtir mi ya da bu yönde bir propagandanın etkili olmasına yol açar mı?
İptal edilen ilk tur, bıçak sırtında sonuçlanmıştı. Şimdi durum daha da kritik, İmamoğlu’nun tek koruması gereken, HDP oyları değil. AKP’den emanet aldığı oyları daha da artırması gerekirken, “konuşun” çağrısının yarattığı sonuçla bir imaj kargaşasına kurban gidebilir mi?
Kafamda deli sorular…