Survivor çalışanından Acun Medya itirafları: Cezaevine girmiş gibi...
Türkiye'nin en popüler programı olan Survivor yarışmasında ve Dominik Adası’nda yaşananların arka planını adada 10 ay çalışan bir isim anlattı.
Acun Ilıcalı'nın Dominik'te düzenlediği yarışma programı Survivor'da işe giren ve yaşadıkları nedeniyle 10 ay sonra istifa kararı alan Umut Kara, başından geçenleri tüm ayrıntılarıyla SoL’dan Ali Ufuk Arikan’a anlattı.
Yaşadıkları zorlukları sıralayan Kara, "Orada sanki yarışmacılar değil de biz yarışıyorduk. Survivor bizdik orada adeta, yarışmacılar değil… Gerçek Survivor’ı işçiler yaşıyordu. Gerçekten aç mıydı yarışmacılar deniyor, aç olan ve sıkıntı yaşayan onlar değildi, bizdik diyebilirim” diyor.
İşte Kara’nın sorularımıza verdiği yanıtlar ve Survivor adasında yaşananlar:
'KURUMSAL BİR YERDE ÇALIŞACAĞIMI DÜŞÜNDÜM'
İşe başlangıç sürecinden başlayalım istersen. Acun Medya’da işe başlama sürecin nasıl gelişti?
İşe başlangıç sürecim aslında sonrası için beni umutlandırmıştı. Daha önceki işlerimin hepsinde referans istendi ancak ilk kez burada referans olarak yazdığım tüm isimler teker teker arandı, görüş alındı. Haliyle ben de çok kurumsal bir yerde çalışacağımı düşündüğüm için mutlu oldum.
Sonra İstanbul’da iş görüşmesine gittim, satın alma bölümü için iş başvurusu yapmıştım. Oranın zorluğundan söz ettiler, Venezuela Büyükelçiliği’nde çalışmıştım daha önce, o nedenle zorluk derecesinin beni çok etkileyeceğini düşünmedim açıkçası.
Sonra bana iki ay oryantasyon alacağım, İstanbul’da bir eğitime tabi tutulacağım ve bu sürecin sonrasında Dominik’e gönderileceğim söylendi. Ancak günler sonra beni arayıp Dominik’e göndereceklerini söylediler.
Oryantasyon süreci olmadı yani?
Hayır, doğrudan çağırdılar.
Peki, tam olarak hangi işi yapmak üzere Dominik’e gittin?
Yarışmalarda kullanılan oyun alanlarında ihtiyaç duyulan malzemelerin temini için gittim. Oyun tahtaları, boyalar, villaya koltuk… A’dan Z’ye ne gerekiyorsa alım işi aslında.
Başlangıçta nasıldı işleyiş?
Gittiğim anda orada bir düzen olmadığını anladım. Satın alma dediğin işin içinde direkt para var, bir sisteme ihtiyaç var burada. Ben gittikten kısa süre sonra satın alma müdürü de işten çıktı. Benim için işler daha da karıştı bu nedenle.
'BEYLİKLER VARDI'
Mesai saatlerin nasıldı?
Mesaim 9-5 ama prodüksiyon işi bu, bir saatte yarışmacı bir şey istedi, bir ihtiyaç oldu, onu temin etmen lazım, dolayısıyla her an bir ihtiyaçla ilgilenmen gerekebiliyor. Sürekli şemsiye alıyorduk kameramanları koruması için örneğin.
Oranın gerçekten en kötü departmanı diyebilirim satın alma için. Ben Art bölümüne bakıyordum, oyunları Arjantinliler hazırlıyordu ve ağırlıklı olarak onlarla çalışıyordum. Beylikler gibi düşünün orayı… Arjantinliler, Dominikliler ve Türklerden oluşan ayrı ayrı beylikler vardı.
Arjantinliler oyunları hazırlıyordu, o yüzden diğer çalışanlara çok yukarıdan bakıyorlardı.
Sürekli bu ekiple birlikte çalıştın sanıyorum?
Sürekli boya alıyorum, Arjantinliler oyun alanları için boya istiyor. 50 kutu boya alıyorum örneğin gelen talep doğrultusunda. Bu kez de yukarıdan gelip neden bu kadar boya aldın diye hesap soruyorlardı. Az alınca Arjantinliler neden az alıyorsun diye çıkışıyordu. Boya orada oldukça pahalıydı, yeri geliyordu 10 bin dolarlık alımlar yapıyorduk.
'BİRİSİ AL, DİĞERİ ALMA DİYOR'
Alma diyenler kim peki?
Yöneticiler. Acun Ilıcalı’ya yakın olan yönetici isimler. Mesela fiyatları görünce 10 kutu alma 8 kutu al, biraz azalt diyorlar. 8 kutu alınca Arjantinliler ertesi gün iki kutu daha istiyor haklı olarak. Örneğin maket bıçakları gerekiyor, ödül oyunda bir şey kesilecek, bu yüzden iyilerinden alayım, tekrar istenmesin dedim. Neden bunu aldın, neden bu kadar pahalı diyorlardı bu kez de…
Sürekli bu talepler arasında sıkışmaktan yoruldum ve bölümünü değiştirmek istedim. Boşluk olduğu ve İspanyolca da bildiğim için için beni ulaştırmaya verdiler. Yani satın alma bölümündeki maceram 5 ay sürdü.
Orada işler nasıl gitti peki?
Aslında burada daha düzenli ve sistemli olacağını düşünmüştüm her şeyin ama yine olmadı.
Yaptığın işin kapsamı neydi?
Oyun alanlarına gidecek ekiplerin ulaşımını sağlıyorduk. Doktorlar, kameramanlar, ekip sevki işlemleri, malzeme gidecekse onların ulaşımı sağlanıyordu.
'HERKES EFSUNLANMIŞ GİBİ ACUN ABİ DİYEB GEZİYORDU'
Burada yaşadığın sorunlar neler oldu?
Burada yaşadığım sorunların başında şoförlerin ve araçların ücretlerinin ödenmemesi geliyordu. Dominiklilerle aram iyiydi, bizi zengin zannediyorlardı ama ben yakın bir ilişki kurup durumu anlatınca güzel bir diyalog kurduk.
Hak veriyordum onların taleplerine.
Orada çok ilginç bir ortam vardı. Herkes Acun Abi Acun Abi diye efsunlanmış gibi geziyordu.
Kadrolu çalışanlar “Acun Abi” diyor ve büyük bir sevgi gösteriyordu ama sözleşmeliler için, en azından benim için Acun Ilıcalı’ydı o.
Biz orada Acun Medya şirketi üzerinden değil başka bir şirket üzerinden çalışıyor gösterildik bu arada.
Bundan haberiniz var mıydı?
Hayır, bu konuda bilgilendirilmemiştim, şirket isminin farklı olduğunu görünce şaşırmıştım hatta. Dominik’te 90 gün vizesiz kalabiliyordun, 90 gün sonrasındaki kalımlar için para ödeniyor, benim için de öyle yapıldı.
Orada 6 ay kuralı var, şu an değişti mi bilmiyorum ama 6 aylık süre bitene kadar oradan ayrılamıyorsun.
'SANKİ CEZAEVİNE GİRMİŞ GİBİ'
Nedir bu kural tam olarak?
Dominik’e gittikten sonra 6 ay orada çalışman gerekiyor. 6 aydan sonra izin alabiliyorsun. Sanki cezaevine girmiş gibi 6 ay boyunca oradan ayrılamıyorsun.
Ben 10. ayda anneannemin vefatı nedeniyle gitmek istediğimde 6 ay dolmadı diyerek engel de çıkarılmıştı.
Gideceğimi söyledim, durumumu anlattım, sonrasında da istifa ettim.
Zaten silmiştim artık Acun Medya’yı.
HARCIRAH ÜCRETLERİ TASARRUF ADI ALTINDA KESİLDİ
Başka nedenleri var mıydı bu kararın?
Bir kez Acun Ilıcalı herkesi toplayarak bir konuşma yaptı. Tasarruf dönemine gireceklerini söyledi. Orada çalışanlar için oldukça önemli olan bir harcırah vardı, 150 dolar veriliyordu bizlere. Bunun kaldırılacağını açıkladı. Bunun kaldırılma haberi geldiğinde ben de tamam artık burada çok zorlamanın manası yok diye düşündüm.
Harcırah neyi kapsıyordu?
Senin oradaki temel gereksinimlerini karşılamanı sağlayan bir ödemeydi bu. Temizlik, hijyen ürünleri ve diğer ihtiyaçlar için. Orada otel gibi bir yerde kalıyorsun, her şey çok pahalı, erzak yardımı gibi düşünün. Dominik sanıldığı gibi ucuz bir yer değildi, orada temel ihtiyaçlar için oldukça önemliydi bizim için. Maaşı TL olarak alıyorduk ve bir anlamı da olmuyordu orada açıkçası.
'TEPKİLER SÖNÜMLENDİ'
Tepki gösteren olmadı mı bu karara?
Tepki gösteren oldu ama bir işe yaramadı.
Bu arada tepki ekipten biri Dominik’te bir saldırı sonrası ölünce de oldu. Alper diye 24 yaşındaki bir arkadaşımız öldürülmüştü.
Bu olay sonrası ayrılanlar, istifa edenler oldu.
Sonra taşınıldı o bölgeden. Tepkiler oldu ama sonra sönümlendi.
'KAOSUN İÇİNE DÜŞTÜK'
Senin istifa kararında bu yaşananlarda etkinli oldu, doğru mudur?
Evet, tüm bu yaşananların sonucunda istifa kararı aldım. Ben kendimi geliştirebileceğim, kurumsal bir yer olduğu kansındaydım ancak baştaki hayallerin hiçbirinin gerçek olmadığını gördük.
Kaosun içine düştük ve çözüm üretebilecek bir kişi bile yok. Orada herkes kraldan çok kralcı.
Çok sıkıntı yaşadım çalıştığım 10 ay içinde. Mesela boya isteniyor, orada çok az nalbur var ve yüklü miktarda borç olduğu için adam boya vermek istemiyorlar bize. Ben durumu iletiyorum ama buna rağmen niye çözemiyorsun diye azar işitiyorum. Adadayız sonuçta, çok fazla seçenek yok, çok fazla temin edebileceğimiz yer de yok.
Neden ödenmiyor peki?
Hiçbir fikrim yok.
İlginçtir, kimse birbirine maaşını söylemiyor orada, bir arkadaşla, kadrolu bir arkadaşla maaşı konuştuk, benim maaşımın daha yüksek olduğunu duyunca yıkılmıştı.
'SURVİVOR BİZDİK, YARIŞMACILAR DEĞİL'
Dönüşün nasıl oldu peki?
Bana vefat ve ölüm dışında bilet almıyoruz dediler, anneannem öldü ne olsun daha dedim. Almıyorlar, bilet çok pahalı. Ben alacağım ama param yetmiyor.
İstifa edeceğimi söylüyorum, yöneticiler bana Acun Medya savunuyor, sanki istifa etmiyorum da dava açıyorum, herkes inanılmaz bir şekilde Acun Ilıcalı savunusu, övgüsü yapıyor.
Eleştirenler, tepki gösterenler ise susuyor. Başa konulan yöneticiler gerçekten çok kötüydü. En sonunda bir yönetici tamam, istemiyorsan seni burada tutmanın anlamı yok dedi ve süreç hızlandı.
İstifa ettiğimi duyanlar şaşırdı, genelde kovuluyor insanlar sen neden istifa ediyorsun diyenler oldu.
Sürekli bir gerginlik, yetişmeyen işler, aksaklıklar.
Orada sanki yarışmacılar değil de biz yarışıyorduk. Survivor bizdik orada adeta, yarışmacılar değil… Gerçek Survivor’ı işçiler yaşıyordu. Gerçekten aç mıydı yarışmacılar deniyor, aç olan ve sıkıntı yaşayan onlar değildi, bizdik diyebilirim.