Tarikatlar Yurtlara Nasıl Sızdı?
Oda tv'ye konuk olan Eğitim Uzmanı Ali Taştan, tarikatların bugüne akdar yurtlara nasıl sızdığını grafiler ve tablolarla anlattı.
Türkiye, üniversite öğrencilerinin kampusa dönmeye başlamasıyla birlikte, öğrencilerin barınamama sorunuyla acı bir şekilde yüzleşti.
Öğrenciler parklarda yatarak başlattıkları “barınamıyoruz” eylemleri siyasetin gündemine yerleşti.
Türkiye gibi bir ülkenin öğrencilerini ağırlayacak yeterli sayıda yurdunun olmamasının yanında her ile üniversite açmakla övünen hükümetin amacı başka olabilir mi?
AKP iktidarları döneminde, cemaat ve tarikat büyük bir sıçrayış yaşadı. Bürokrasinin kritik kadrolarına yerleşen müritler, kendilerine kadro yetiştirmek için eğitim alanına büyük yatırım yaptı. Tabi, bu yatırımların önü iktidar tarafından da açıldı.
15 Temmuz darbe girişimiyle FETÖ sürekli gündemdeydi ancak tek sorun onlar değildi; Süleymancılar, Menzilciler, Hakyolcular… Liste uzayıp gidiyor. Hemen hepsi öğrencilere yönelik büyük hamleler yapıyorlar.
YURTLARDA OLAĞANÜSTÜ ARTIŞ: DEV RAKAMLAR AKTARILDI
Türkiye’de 2006 sonrasında özellikle yurt sayılarında olağanüstü artış gerçekleşti.
Tarikat ve cemaatlere ait vakıf ve dernekler AKP’li belediyelerden de çok ciddi destekler aldılar. Bu oluşumlara belediyeler tarafından ayni ve nakdi yardımlar yapıldı.
2018 öncesi İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından vakıf-dernek ve okullara 852 milyon lira bütçe aktarıldığı raporlara yansıdı. Sadece İstanbul Büyükşehir Belediyesinden aktarılan 852 milyon lira, MEB’in yatırım bütçesinin yedide biri kadar olması rakamın büyüklüğünü gözler önüne sermeye yetiyor.
Türkiye'deki dini kurumsal yapılar…
Tablo 1. Türkiye'deki dini kurumsal yapılar
ANAYASA’YA RAĞMEN AÇILAN KURUMLAR
“Tekke, zaviye ve türbelerin kapatılması”, 30 Kasım 1925 tarihinde kabul edilip 13 Aralık 1925 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 677 sayılı kanun ile uygulamaya kondu. 677 sayılı kanun ayrıca Anayasanın 174’üncü maddesi ile koruma altına alındı.
677 sayılı kanun yürürlükte olmasına rağmen yasa dışı oluşumlar tarafından eğitim-öğretim faaliyeti yapılan, sayısız kurum açıldı.
Cemaat ve tarikatlar vakıf, dernek gibi örgütlenme biçimleri ile ülke genelinde okul, yurt, kurs gibi binlerce merkez kurdular. Bu merkezlerin denetim altında olmadıkları tüm kamuoyu tarafından biliniyor.
BAKANLIĞIN DENETİMİNİN KALDIRILMASI
2012 yılında Milli Eğitim Bakanlığı’nın Kuran kurslarını denetim görevine son verilmesi ve kurslardaki yaş sınırının kaldırılması ile bu yapıların açtıkları yasal-yasa dışı kurum sayıları hızla artmaya başladı.
4+4+4 olarak bilinen 6287 sayılı Kanunun yürürlüğe girmesi ile sistem tamamıyla yasa dışı dini oluşumların lehine evrildi.
2013 yılında Türk Ceza Kanununun 263.maddesinin yürürlükten kaldırılması ile Kanuna Aykırı Eğitim Kurumu açan, çalıştıran ve bu merkezlerde çalışanlara verilen 6 aydan 3 yıla kadar hapis cezasının uygulanma şansı kalmadı. Bu düzenleme merdiven altı sözde eğitim kurumları ve yurtların sayısını arttı.
Dini yapılara ait sibyan mektepleri, medreseler, yurt ve evlerle ilintili çocuk sayısının 2 milyona yaklaştığı tahmin ediliyor.
Özellikle 2006 yılından sonra bu yapıların yurt sayılarındaki artış dikkat çekici…
Tablo 2. Özel öğrenci yurtları. (2006-2021)
Tablodan anlaşılacağı üzere, KYK yurtlarının yetersizliği durumu biraz elverişli olan öğrencileri özel yurtlara, yoksul ailelerin çocuklarını ise dernek/vakıf yurtlarına itti. Tabloya göre; 2006'da 1723 olan vakıf/dernek yurtları sayısı, 2021'de 3.331'e çıktı; neredeyse iki katı artış yaşandı.
KYK YURTLARININ DURUMU
Burada KYK yurtlarındaki artış oranının yeterli olup olmadığına da bakmak gerekiyor.
Tablo 3. 2002-2021 Kredi Yurtlar Kurumuna Ait Yurt Sayısı ve Kapasitesi
2002’de 191 olan KYK yurtlarının sayısı 773’e, kapasitesi ise 185.085’ten 695.834’e yükseldi. 2021’e geldiğimizde yükseköğretim düzeyindeki örgün eğitim öğrencilerinin sadece yüzde 18,3’üne yurt imkanı sağlanabildiği ortaya çıktı.
Bu kapasite aşağıdaki grafikten de anlaşılacağı üzere sadece İstanbul’daki öğrencilerin ihtiyacını karşılayacak düzeyde.
Grafik 1. İstanbul örneği.
Grafik 1’de, İstanbul’da üniversite düzeyindeki öğrencilerin sadece %3’üne yurt imkanı sağlandığı açıkça görülüyor.
Eğitim alanın tarikat ve cemaatlerin yurt açmalarını ve eğitim kurumlarına girmelerini hızlandıran bazı düzenlemeler yapıldı.
Okurlarımız için yapılan düzenlemeleri tek tek sıralarsak tablo net bir biçimde ortaya çıkacaktır:
Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) 7 Nisan 2012 tarihine kadar Kur’an kurslarının denetiminden sorumlu bir kurum iken, bu tarihte Diyanet İşleri Başkanlığı Kur’an Eğitim ve Öğretimine Yönelik Kurslar ile Öğrenci Yurt ve Pansiyonları Yönetmeliği’nde yapılan değişiklikle, MEB’in denetim yetkisine son verilmiştir. Denetim konusu da Diyanet’in uhdesine alınmıştır. Aynı düzenlemeyle kış Kur’an kurslarında “ilköğretimi bitirmiş olma”, yaz Kur’an kurslarında da “ilköğretim 5. sınıfı tamamlamış olma” şartı da kaldırılmıştır. Yaş sınırı kaldırıldığı için okulöncesi çağdaki (3-6 yaş) çocuklarda Kur’an kurslarına alınmaya başlanmıştır.
11.04.2012 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren İLKÖĞRETİM VE EĞİTİM KANUNU İLE BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN ile zorunlu eğitim 12 yıla çıkarılmış, eğitim sistemi 4+4+4 şeklinde kademeli hale getirilmiştir.
Vakıf ve derneklerin kaçak eğitim merkezi açmalarını kolaylaştırmak için bir takım çalışmalar yapılmıştır. Bunlardan en önemlisi 2013 yılında Türk Ceza Kanununun 263. maddesi yürürlükten kaldırarak, Kanuna Aykırı Eğitim Kurumu açan, çalıştıran ve bu merkezlerde çalışanlara verilen 6 aydan 3 yıla kadar hapis cezasını ortadan kaldırmıştır. Cumhuriyet Halk Partisi TCK’nın 263.maddesinin yürürlükten kaldırılmasını Anayasa Mahkemesine götürmüştür. 4 karşı oya rağmen Anayasa Mahkemesi iptal kararı verememiştir.
14.03.2014 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren MİLLÎ EĞİTİM TEMEL KANUNU İLE BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN ile MÜSTEŞAR HARİÇ, MEB’in merkez ve taşrada çalışan tüm yöneticileri görevden alınmıştır.
14.03.2014 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanan MİLLÎ EĞİTİM TEMEL KANUNU İLE BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN ile özel okullara giden öğrencilere Eğitim ve Öğretim Desteği sağlanmıştır.
Maliye Bakanlığınca hazırlanan Kamu Taşınmazları Üzerinde Eğitim ve Yurt Faaliyetleri İçin Üst Hakkı Tesis Edilmesine İlişkin Yönetmelik, 21.07.2017 tarihinde Resmi Gazete yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Yönetmelik, Bakanlar Kurulunca vergi muafiyeti tanınan vakıflardan öğrencilere yönelik eğitim ve yurt temini faaliyeti bulunanlardan Gençlik ve Spor Bakanlığı, Maliye Bakanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığı tarafından müştereken belirlenen şartları sağlayanlar lehine, kuruluş amaçlarına uygun kullanılmak üzere mülkiyeti Hazineye veya kamu kurum ve kuruluşlarına ait taşınmazlar üzerinde 49 yıl süre ile bedelsiz irtifak hakkı tesis edilmesi, devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerler üzerinde ise bunlar adına bedelsiz kullanma izni verilmesine ilişkin usul ve esasları düzenlenmiştir.
Vergi Muafiyeti Tanınan Vakıf Ve Kamu Yararına Çalışan Derneklere Ait Yükseköğrenim Yurtlarında Barınan Öğrencilere Yapılacak Beslenme Ve Barınma Yardımına Dair Yönetmelik 8.11.2017 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanmıştır. Yönetmelik ile, vergi muafiyeti tanınan vakıf ve kamu yararına çalışan derneklere ait yurtlarda kalan öğrencilere, “barınma ve beslenme” yardımı yapılması sağlanmıştır.
11.09.2018 Kamu Taşınmazları Üzerinde Eğitim Ve Yurt Faaliyetleri İçin Üst Hakkı Tesis Edilmesine İlişkin Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik ile Kamu yararına derneklere de okul, üniversite, Kuran kursu gibi eğitim faaliyetleri ve yurt için Hazine arazileri ile kamu kurum ve kuruluşlarına ait taşınmazların 49 yıllığına bedava verilmesi düzenlenmiştir. Bu derneklere, tabiat varlıkları ve doğal sit alanları ile özel çevre koruma bölgeleri de eğitim ve yurt için bedelsiz kullandırılabilmesi sağlanmıştır.
12/9/2019 tarihinde Sosyal Etkinlikler Yönetmeliğinde yapılan değişiklik ile sivil toplum kuruluşlarının “her tür ve seviyedeki resmî ve özel örgün ve yaygın eğitim kurumlarında” sosyal etkinlik yapmasının önü açılmıştır. Bu hamle, 4+4+4 süreci sonrası, eğitim alanında yaşanan en önemli girişimlerden birisi olmuştur. Sivil Toplum Kuruluşu adı altında bahsi geçen tarikat ve cemaatler, okul öncesinden üniversiteye kadar tüm okullara, protokol yapmasına gerek kalmaksızın girmeye başlamışlardır. Ayrıca, okul öncesi düzeyde, Sibyan Mektepleri adı altında, tarikat ve cemaatlere bağlı vakıf-dernekler faaliyetlerine hız vermişlerdir.
SORUNLARIN ÇÖZÜMÜNE ATILMASI GEREKEN ADIMLAR
Peki, bu tablo karşısında neler yapılmalı?
Milli Eğitim Bakanlığı, Yüksek Öğretim Kurulu öncülüğünde eğitim öğretim faaliyetleri ve öğretim programları hızlıca denetim altına alınmalıdır.
Ayrıca vakıf ve dernek yurtlarının denetimlerinin Milli Eğitim Bakanlığına devredilmesi yeniden tartışılmalıdır.
Yurt meselesi artan öğrenci ve üniversite sayısına paralel olarak çoğalamadı. Özellikle büyük kentlerimizde öğrenci yurtları yetersiz kaldı. Acilen yurt sayısının ve kapasitesinin artırılması ve bu süreçte yurtlardan yararlanamayan öğrencilere yaşadıkları şehirlerdeki ev kiraları göz önünde bulundurularak maddi destek sağlanması sorunu bir nebzede olsa hafifletecektir.
Türkiye, kimi yapıların çıkarlarını korumak için çocuklarını sokakta, zorda bırakmamalıdır.
Ali Taştan