Tecavüzcü Coşkun olmasaydı Çiçek Bar olmazdı!

Hürriyet yazarı İzzet Çapa, sinema dünyasının kara kutusu Çiçek Arif, Arif Keskiner ile çarpıcı bir söyleşiye imza attı.

İŞTE O RÖPORTAJDAN KISA BİR BÖLÜM

* Masrafsız olmuştur yazıhaneyi bara çevirmek...

- Masrafsız iş olur mu hiç? Hiç kimse borç vermedi ama Tecavüzcü Coşkun var ya, ondan 40 bin mark borç aldım. O desteğinin hatrına 26 sene bizim mekana Coşkun, ne zaman gelse konuğumuz olurdu. Yani Tecavüzcü Coşkun olmasaydı bugün Çiçek Bar olmazdı. Yaşar Kemal’den bile para istemiştim.

* Vermedi mi manevi babanız?

- O zaman parası yoktu ama romanı Hürriyet’te tefrika edilince bir kese kağıdı dolusu para getirmişti, ama geç kalmıştı, artık Çiçek Bar çoktan açılmıştı.

* Sezen deyince gözünüzün içi gülüyor...

- Özel insandır Sezen. Bak aklıma ne geldi... Yıl 1987... Memduh Paşa Yalısı’nda Sezen’in doğum günü davetine gitmiştik. Sahnede Aşkın Arsunan orkestrası. Ekipte de yok yok... Vurmalı ve nefesli sazlarda Fatih Erkoç, basta Levent Yüksel ve Aykut Gürel. Solist kimdi biliyor musun?

* Yok nereden bileyim?

- Sertab (Erener). Geceyi organize eden arkadaşımız Vehbi’nin asıl amacı Sezen’e Sertab’ı dinletmekti ama Sezen, Sertab’ı görür görmez “Ay ne rüküş kız böyle” deyince Vehbi ne yapacağını şaşırdı.

* Sezen öyle bir laf edecek kadın değildir halbuki...

- Sertab hakikaten bir solist gibi giyinmemişti. Ama zaten Sezen de kötü niyetli değildi, hemen arabadan kıyafetlerini getirtti “Şunu doğru dürüst giydirin de öyle dinleyelim” dedi.

İZZET ÇAPA’NIN RÖPORTAJINI OKUMAK İÇİN TIKLAYIN