Tepkiler çığ gibi! Gazeteciler içeride, tecavüz sanığı dışarıda
Bir genç kıza tecavüz ederek intiharına sebep olmakla suçlanan uzman çavuş Musa Orhan'ın serbest bırakılması adalete olan inancı yeniden tartışmaya açtı. Bu durum ‘Libya şehidi haberinden dolayı tutuklanan gazeteciler neden hâlâ hapiste’ sorusunu gündeme getirdi.
Ülkemizde adalete olan güvenin sarsılması ve verilen kararların vicdanları kanatması yıllardır tartışılırken, Batman'da yaşanan cinsel saldırı sonrası tahliye kararı, kamuoyunu yine ayağa kaldırdı. Sadece yazdıkları haberden dolayı 6 aydır cezaevinde olan Murat Ağırel, Barış Pehlivan, Barış Terkoğlu, Hülya Kılınç, Aydın Keser ve Ferhat Çelik, Mart ayı başından bu yana tutuklu bulunuyor.
Tutuklu gazetecilerin, tutukluluğa itirazları “Kaçma ve delil karartma şüphesi var” denilerek reddedildi. 34. Ağır Ceza Mahkemesi Barış Pehlivan, Hülya Kılınç ve Murat Ağırel'in tutukluluk halinin devamına karar verdi. Yani gazetecilere tahliye çıkmadı.
Oysa Batman'da verilen bir karar, “Adalet nerede” dedirtti. 18 yaşındaki İpek Er, Uzman Çavuş Musa Orhan tarafından tecavüze uğradığını belirttiği bir mektup yazarak intihar etti. Tutuklanan Orhan bir hafta sonra serbest kaldı.
Orhan için Siirt 2. Ağır Ceza Mahkemesi'ne yapılan başvuruda ‘kaçma şüphesi olmadığına' yönelik itirazda bulunuldu. Mahkeme de bu talebi yerinde görerek, Orhan'ın tahliyesine karar verdi.
Tepki çeken tahliyeye Siirt Cumhuriyet Başsavcılığı itiraz etti, mahkeme ise itirazı ve yeniden tutuklama talebini reddetti. Sosyal medyada çığ gibi büyüyen tepkiler üzerine 19 Ağustos'ta tutuklanan Orhan'ın “Kaçma şüphesi yok'' denilerek tahliye edilmesi isyan ettirdi. Sosyal medyada bir kez daha #MusaOrhanTutuklansın kampanyası başlatıldı.
Haber yaptıkları için cezaevinde yargılanan gazeteciler için verilen karar ise sosyal büyük yankı buldu. Haber ve tweetlerle suçlanan gazeteciler “Kaçma ve delil karartma şüphesiyle” tutsak. Oysa haklarında toplanacak delil kalmadı. Tanıkların hiçbirisi aleyhlerine bir beyanda bulunmadı.
Kararda yazan ‘delil karartma ihtimali' de sadece soyut bir varsayımdan ibaret. Sosyal medyada, Adalet Bakanlığı ve yetkililere, “Düşman hukukuna son verilmeli” çağrısı yapıldı.
İÇİŞLERİ BAKANLIĞI'NDAN AÇIKLAMA
İçişleri Bakanlığı'ndan Batman'da intihar eden 18 yaşındaki İpek Er'e cinsel saldırıda bulunduğu iddia edilen Uzman Çavuş Musa Orhan hakkında açıklama geldi. Bakanlık, Orhan'ın ihraç işlemlerinin başlatıldığını belirterek “Sayın bakanımızın tutuklanma veya adli kontrol kararlarında etki ve müdahalesinin olduğuna dair paylaşımları iyi niyetli olarak değerlendirmemiz, elbette ki mümkün değildir” ifadelerine yer verdi.
Açıklamada, “Gerek bakanlık, gerekse İçişleri Bakanı Süleyman Soylu hakkında mesnetsiz, hiçbir yasal ve fiili dayanağı olmayan, haksız ve iftiraya varan birtakım paylaşımların yapılması üzerine açıklamalara gerek duyulmuştur” denildi.
TEPKİLER ÇIĞ GİBİ: BU ÇÜRÜMÜŞ DÜZEN ÜSTLERİNE YIKILACAK
CHP'li Oğuz Kaan Salıcı: Tecavüz edip ölümüne sebep olduğu İpek Er'e, “İstediğin yere şikayet et, bana bir şey olmaz” demişti ve gerçekten dediği gibi oldu! Kadına şiddet konusunda gelinen noktadan, şiddet göstereni koruyanlar da sorumludur!
CHP'li Aykut Erdoğdu: Musa Orhan tecavüzcü ve katil. Musa Orhan serbest. Her şeyi çürüttüler. Bu çürümüş düzen üstlerine yıkılacak…
CHP'li Gürsel Tekin: 18 yaşında gencecik bir kadına tecavüz edip, intihara sürüklemekten yargılanan adam dışarıda. Gerekçe: “Kaçma şüphesi yok.” Türkiye'nin 26'ıncı Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, Cumhurbaşkanı adayı Selahattin Demirtaş, sayısız gazeteci, yazar bu nedenle tutuklandı. AKP rejimi bu.
MÜYESSER YILDIZ HAKKINDA SKANDAL GEREKÇE: TAHLİYESİ HALİNDE ADALETİN İŞLEYİŞİNE ZARAR VEREBİLİR
OdaTV Ankara Haber Müdürü, gazeteci Müyesser Yıldız da 11 Haziran'dan bu yana tutuklu bulunuyor. Yıldız'ın avukatı Erhan Tokatlı, “tutukluluğa devam” kararı veren Ankara 5. Sulh Ceza Hakimi'ni, Hakimler ve Savcılar Kurulu'na (HSK) şikâyet etti. Hakimin ‘'Şüphelilerin salıverilmesi halinde adaletin işleyişine zarar verecek faaliyetlerde bulunma tehlikesi” şeklindeki gerekçesine tepki gösterilen dilekçede, bunun “iftira” niteliğinde olduğu vurgulandı.
Dilekçede “Müvekkil, 15,5 ay haksız hapis yatmasına rağmen beraat ettikten sonra, devlete karşı tazminat davası dahi açmamıştır. Böyle bir kişiliğe karşı, ‘salıverilmesi halinde adaletin işleyişine zarar verecek faaliyetlerde bulunma tehlikesi' olduğu şeklinde gerekçe yazılması hukuki değerlendirmeyle açıklanamaz'' denildi. Müyesser Yıldız'ın itibarsızlaştırmak istendiği de vurgulandı.