TİP Lideri Erkan Baş: Erdoğan dünyanın en yalnız insanı
Türkiye İşçi Partisi Genel Başkanı Erkan Baş, ''AKP’nin aklını Zaman gazetesi simgeliyordu. Bana göre ne kadar içi boş olsa da görüntüde vizyon sahibi akıl üretiliyordu. Şimdi galiba Yeni Akit’e daraldı. Ben mesela Erdoğan’ın dünyanın en yalnız insanı olduğunu düşünüyorum'' dedi.
Cumhuriyet'ten İpek Özbey'in sorularını yanıtlayan Türkiye İşçi Partisi Genel Başkanı Erkan Baş, yeni tip koronavirüs salgınıyla birlikte Türkiye'de yaşanan ekonomik krize ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Tek tek kapanan iş yerleriyle işçi kesiminin büyük bir ekonomik sıkıntı içine girdiğini hatırlatan Baş, resmi işsizliğin yüzde 14 civarında olduğunu ancak kendi iktisatçılarının yaptığı araştırmaya göre haziran ayı itibariyle bu rakamın yüzde 25'lere çıkacağını söyledi.
Göçmen işçilerle kayıt dışı çalışan işçileri de hatırlatan Baş, işverenlerin işçi çıkarmalarının 'yasaklandığı' yasaya ilişkin olarak da değerlendirmelerde bulundu. Baş, "Normalde yasaya göre, patronunuz sizi ücretsiz izne çıkarabilir ama işçinin bunu kabul etmesi gerekiyordu. Ancak çıkardıkları yasada işçinin onay yükümlülüğü kalktı. Fiilen işten çıkarma hakkı bu aslında" ifadelerini kullandı.
Dindar seçmeniniz var mı?
Var, çok fazla var. İktidarın en öcü gösterdiği kesimlere bile ulaşıyorsa bu tepkiler, bizimle buluşuyorsa bunun önemli olduğunu düşünürüm. AKP aklı, Saray ve Saray etrafına sıkışmış durumda. Daha önceden Fethullahçılarla falan ittifakının da esprisi buydu. AKP’nin aklını Zaman gazetesi simgeliyordu. Bana göre ne kadar içi boş olsa da görüntüde vizyon sahibi akıl üretiliyordu. Şimdi galiba Yeni Akit’e daraldı. Ben mesela Tayyip Erdoğan’ın dünyanın en yalnız insanı olduğunu düşünüyorum. Sarayına sıkışmış durumda. Meclis’e gelmemesini eleştirirken, gelemiyor oluşunu da vurgulamak istedim aslında. Etrafında nemalanan bir topluluk var, gerçekten güvenebileceği biri olduğunu düşünmüyorum. Tayyip Erdoğan cezaevine girdiğinde “Erdoğan ile cezaevine girerim, yalnız bırakmam” diye sıraya giren insanlar vardı. Şimdi elindeki gücü kaybetsin, yanında kaç kişi kalacak çok merak ediyorum. Şimdi dost bildiklerinin hepsi onun elindeki güce dost.
23 Nisan’da TBMM’deki konuşmanız esnasında yayın kesildiğinde ne anlatıyordunuz?
Egemenliğin artık millette değil, tek adama ait olduğunu söylediğim noktada kesilmiş. İlgili kanalların yöneticilerine teşekkür mesajlarımı gönderdim. İyi ki kestiler, böylece konuşma çok daha geniş kesimlerin dinleyebildiği bir hal aldı. O konuşmayla ilgili benim için birkaç durum var. Biri, biz parlamentoda grubu olmayan partilerin söz hakkı konusunda ciddi bir mücadele veriyoruz.
Laiklik tartışmaları uzun süredir yapılıyor, gerginlik giderek de tırmanıyor. Diyanet İşleri Başkanı’nın son açıklamaları, sonrasında Cumhurbaşkanı’nın desteği… Bu tartışmaları nasıl okuyorsunuz?
AKP ne zaman sıkışsa bunu yapıyor. Ne zaman sıkışsa tartışmayı din eksenine kaydırıyor. Türban istismarıyla, yoksul, emekçi insanların masum dini duygularını kullana kullana bu günlere geldiklerini kendileri de biliyor.
18 yıllık iktidarına rağmen hâlâ bir mağduriyet yaratmak üzere eline geçen her fırsatı değerlendiriyor. İşe yarıyor mu, artık çok değil. Örneğin türbanlı bir tekstil işçisi AKP’nin ne olduğunu görüyor. 18 yıl önce sadece türbanı için AKP’ye oy verebiliyordu. Ama şimdi, ben türbanlıyım ama cipe binen türbanlıyla aynı değilim fikri bence fazla. Bize dönük ilgiden de görüyorum. İktidarın komünistlere karşı en temel silahlarından biri din düşmanı olduğu algısıydı.
Bir yandan da yeni sistemin Meclis’i yok saydığı düşünülürse, çare ne peki?
Örneğin infaz yasasında 7-8 gün çok yoğun bir muhalefet sergilendiği için, en azından iktidarı zorladık. Toplum, o infaz yasasının arkasındaki gerçek niyeti algılayabildi. Bugünkü güç dengeleriyle biz elbette halk lehine yasalar çıkaramayız ama halk düşmanı bazı yasaların çıkmasını engelleyebiliriz, zorlaştırabiliriz. Bu arada sokaktaki muhalefetin nefes alacağı bir zemin yaratırız.
Sokaktaki ve parlamentodaki muhalefet birleşirse de engelleyici bir güç haline gelebiliriz. İktidar parlamentoyu bir noter makamına çevirmek istiyor. Toplumda da maalesef bunu kabul etmiş gibi bir yaklaşım var. Muhalefetin bunu kabul etmemesi lazım. Bana göre AKP, yeni bir rejim inşa etti. Muhalefet şuna karar verecek: Ya bu yeni rejimin içine girip orada muhalefet edecek ya da bu rejimi topyekûn karşıya alıp daha kararlı bir muhalefet çizgisi geliştirecek.
Ropörtajın devamı için TIKLAYIN