Türbanlı Mine Time'a kapak oldu!!! İşte Time muhabirinin gözüyle Türkiye!!!
Hem laik hem de muhafazakar gençlerle konuşan derginin, "Büyük İkilem" başlığıyla yayımladığı 22 sayfalık haberden çarpıcı yorumlar...
hem laik hem de muhafazakar gençlerle konuşan derginin, "Büyük İkilem" başlığıyla yayımladığı 22 sayfalık haberden çarpıcı yorumlar
Utku Köseoğlu birkaç ay önce akşamlarını futbol oynayarak ya da Boğaz kıyısında bir gece kulübünde bira içerek geçirirdi. Okuduğu en ciddi kitap Dan Brown'un 'Da Vinci Şifresi'ydi... Ama bugün sabahın erken saatlerine kadar e-posta mesajları yazıyor, blog metinleri hazırlıyor. Vakti kalırsa Atatürk'ün yazdıklarını okuyor. Birden bire politikayla ilgilenmesinin nedenini "Türkiye'de laiklik son 50 yıldır ilk kez bu kadar büyük bir tehditle karşı karşıya" diye açıklıyor. Ona göre AKP, Türkiye'nin laik prensiplerini tehdit ediyor. "Ülkemizi korumak istiyorsak onları sandıkta yenmeliyiz. Hiçbir oy boşa gidemez. Herkese AKP'nin gerçek yüzünü göstermeliyiz" diyor. Köseoğlu yaklaşık 1 yıl önce kurulan Kemalist Politika Topluluğu'nun üyesi... Geleneksel olarak politikaya dahil olma ihtiyacı duymayan orta sınıftan gelen bu kesim, şimdi milyonları sokaklara döken gösteriler düzenliyor.
Gül: Asıl reformcu biziz
Bu cesaretli gençlerin şanssızlığı, birçok muhafazakar gencin de aynı şeyi hedefliyor olması... 5 yıldır iktidarda olan AKP, laiklerin muhalefetiyle güçlendi. Şimdi yüz binlerce AKP'li, 81 ilde destek toplamak için ayaklarını yere vuruyor. Cumhurbaşkanı olma girişimi, eşi türban taktığı için ordu tarafından engellenen Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, Time'a yaptığı açıklamada "Eğer partimiz kazanırsa yine aday olacağım" dedi. "Son 5 yılda yaptıklarımız her şeyi ortaya koyuyor. AB yasalarına uyum sağladık. Bu Doğulu bir ülkenin yasaları mı? Şeriat mı? Hayır. Avrupa yasaları! Biz bu ülkeyi yeniliyoruz, gerçek reformcular biziz!" diye ekledi.
En çekişmeli seçim
22 Temmuz, hafızalardaki en çekişmeli seçim olacak. Katılımın rekor seviyeye çıkması bekleniyor. Partiler birbirlerini suçlamaya devam ederken, ortada Türkiye ve çevresini etkileyecek çok önemli meseleler duruyor: Kuzey Irak'a operasyon, Türkiye'nin tıkanan AB görüşmeleri ve ülke içindeki ekonomik-demokratik politikaların geleceği... Bu konuların çoğunda Türkiye derinden bölünmüş durumda. Üstelik bu bölünme kendini en çok gençler arasında gösteriyor.
Tehdit algılaması
Yıllar boyunca Utku Köseoğlu gibi genç laikler güçlerini garantili zannetti. Kendilerini Atatürk'ün haklı varisleri olarak gördüler. Atatürk'ün kökenlerini yargı ve orduda bulan 'laik sistem' neredeyse 'yöneten sınıf' haline geldi. Politik partiler bu prensiplerden çok uzaklaştığında ise devreye ordu girdi. 1997'de İslamcılar'ın yönettiği hükümeti indirmeleri bunun en büyük örneği... Ancak daha önceki dinci partilerin aksine AKP, şimdiye kadar İslami bir doktrini açıkça savunmaktan geri durdu. Demokratik ve ekonomik kurumları AB standartlarına getirdi. Amaç Türkiye'nin refah seviyesini artırmak ve ülkeyi AB'ye sokmaktı. Bunun yan etkisi ordunun politik hayattaki etkisini azaltmak, dini kesim de dahil azınlıkların haklarını artırmak oldu. Sonuç: Ülke kurulduğundan beri Türk toplumuna egemen olan laik düzen tehdit altında hissetti!
Laikler duygusal
Laikler şimdi bu tehdide karşı koyuyor. Mantıktan ziyade duygulara dayanan yanıtları, AKP'nin yaptıklarından çok olduğu şeyle ilgileniyor. Oysa partinin en büyük karşıtları bile Erdoğan'ın bazı şeyleri doğru yaptığını kabul ediyor. Yüzde 7 oranında büyüyen bir ekonomi, düşük enflasyon ve işsizlik, AB ile müzakerelerin 40 yılın ardından başlaması... Kemalist Politika Topluluğu'nun e-posta mesajları ve blog yazıları ise Gül ve Erdoğan'ın geçmişte İslami politikayla flört ettiği varsayımına dayanıyor. Partinin şu ana kadar İslami bir gündemi olmaması, laiklere göre, hiçbir zaman olmayacağı anlamına gelmiyor. En çok ise genç laik kadınlar endişeli. Kemalist Politika Grubu'nun üyesi 23 yaşındaki Pınar Özkan, çalıştığı şirketin AKP'liler için bir toplantı düzenlediğini, misafirlere çay ikram ettiğinde "Saçları açık bir kadından servis almayacaklarını" söylediklerini iddia ediyor ve "İkinci sınıf vatandaş gibi hissettim" diyor.
'Bu, cadı avına benziyor'
AKP'liler ise kökenlerinin İslami partilerde olduğunu kabul ediyor ama değiştiklerini, artık Atatürk'ün din ve devletin birbirinden ayrılması ilkesine inandıklarını söylüyor. Laiklerin 'korkutucu muhafazakarlık' iddialarının tek amacının seçmeni korkutmak olduğunu düşünüyorlar. "Bu bir cadı avına benziyor" diyor Ali Kemal Ekşioğlu... 30 yaşındaki Ekşioğlu genç bir AKP'li. İstanbul'un en büyük ve en zengin bölgesi olan Kadıköy'den oy toplamaya çalışıyor.
'AKP'yle rahatım'
Laikler batılı yaşam tarzları için korkuya düşmüş olabilir. Genç dindarlar ise AKP'de nefes alma imkanı görüyor. Mine Karakaş (27) 10 yaşından beri türban takıyor. Bu yüzden üniversiteye gidememiş. Çünkü Türkiye'de kamuya açık alanlarda türban takmak yasak. Yasaya 2 yıl boyunca her gün üniversitenin kapısına dayanarak karşı koymuş. Ama sonunda vazgeçmiş. Onun yerine ABD'ye okumaya gitmiş, oradan da 11 Eylül'den sonra geri dönmüş. Şimdi Müslüman yetimler için yardım toplayan özel bir vakıfta çalışıyor. Ona göre Erdoğan ve Gül'ün dini değerleri güven verici: "Onlarla daha rahat hissediyoruz" diyor. Ama tüm bu duyguların sandıkta nasıl bir sonuç doğuracağı hala bilinmiyor. Anketler AKP'nin yüzde 35-42 oyla kazanacağını, CHP'nin yüzde 18-25, MHP'nin ise yüzde 15-25 oy alacağını gösteriyor.
AKP batıya daha dönük
En ironik olan ise AKP'nin politikalarının laik ve milliyetçi rakiplerine göre çok daha batıya dönük olması... MHP-CHP koalisyonu, türbanı Çankaya'dan uzak tutabilir ama ekonomik politikaları ve AB'ye girmeyi riske atabilir. Türkiye'nin Kürt azınlığına darbe vurabilir. AKP eğer kazanırsa AB'ye girme konusunda çalışmalara, AB Türkiye'yi istese de istemese de- devam edeceğine söz veriyor.
Kapağı görünce şoke oldum
TIME'ın kapağını görünce Mine Karakaş da çok şaşırmış. VATAN'a konuşan Karakaş, "2 ay önce Time'ın Almanya bürosundan bir gazeteciden türban nedeniyle okulunu bırakan birçok insanla konuştuğunu, benimle de görüşmek istediğini belirten bir telefon aldım. Kendisi çalıştığım vakfın İstanbul'daki ofisine geldi ve 2 saati aşkın bir süre okulu bıraktıktan sonra Amerika'da ve Türkiye'de neler yaşadığımı anlattım. Fotoğrafımı çektiler ancak ben kapakta kullanacaklarını bilmiyordum. Derginin kapağını görünce, bu tür şeyler karakterime de uymadığı için mutlu olmadım, aksine şoke oldum."
Türkiye 11'inci kez kapak
TIME, kurulduğu 1923 yılından bu yana Türkiye'yi tam 11 kez kapak yaptı. 1923'te ve 1927'de kapağını 2 kez Atatürk'e ayırdı. Ardından İsmet İnönü, Şükrü Saracoğlu, Adnan Menderes, Papa'ya suikast girişimi yapan Mehmet Ali Ağca, Naim Süleymanoğlu kapak oldu. Türkiye, 17 Ağustos depremi ve çeşitli defalar da Doğu-Batı köprüsü temasıyla Time dergisinin kapağına yerleşti.
"En azından bizi sokağa döktüler"
TÜM bunlar olurken Türkiye, gençlerin ülkenin geleceğini belirleme konusunda bu kadar tutkulu olmalarından memnuniyet duyabilir. Utku Köseoğlu sabaha kadar süren eğlenceleri bırakıp oy toplamaya çalışması konusunda hiçbir pişmanlığı olmadığını söylüyor. "Mitingler eğlenceli" diyor, "Sanki hepimiz birbirimizi yıllardır tanıyoruz. AKP'ye tek bir şey için teşekkür edebiliriz: Bizi sokağa çıkarmayı başardı!"