Türkan Şoray'ın bilinmeyen anneliği
Türkân Sultan kızı Yağmur’a “Kumrum” diyor, bazen de “Sıcak kurabiyem”. Anne-kız, dostluğunu sinemaya taşıyor.
21 Ekim 1984 yani Yağmur’un doğduğu gün nasıl bir gündü?
Türkân Şoray: O gün hayatımın milattan öncesi ve milattan sonrası. Kırılma noktası, dönüm noktası, o noktaların en üst seviyesi neyse o işte. Çünkü anlatılır bir duygu değil!
Onu ilk kucağınıza verdiklerinde ne hissettiniz?
T.Ş.: “Kameralar nerede acaba” dedim. Daha önce filmlerde sayısız doğum yaptığım için yine rol gereği doğurdum zannettim. Kucağıma verdikleri o minicik mucizenin benim canımın canı olduğunu ilk anda idrak edemedim. Ne zamanki hastaneden çıkıp eve geldik dank etti. Baş başa kalınca anladım gerçekten anne olduğumu. Zaten bence evlat sevgisi katmerlenerek artıyor. Şimdi Yağmur 29 yaşında, benim ona olan sevgim 29 bin defa katlanmış durumda. Neler yaşamadık ki beraber. Bence çocuk yetiştirmek bir sanat, hamurunu siz şekillendiriyorsunuz.
Bir de siz babasız yetiştirdiniz...
T.Ş.: Evet, bütün sorumluluk bendeydi. Belki de bu yüzden dünyanın en evhamlı annesi oldum. En küçük hastalığında sabahlara kadar telaş telaş telaş... O kadar telaşlı bir anneydim ki, Yağmur dört yaşındayken beni teselli ediyordu. 39 derece ateşle “Annecim telaşlanma, bir şeyim yok” diyordu.
Olgun bir çocuktu yani..
T.Ş.: Bir gün balkonda oturuyoruz, Yağmur üç yaşında. Nefis bir gün, güneşli, sıcacık, gökyüzü pırıl pırıl. Durdu durdu, derin bir nefes aldı, “Bütün gökyüzünü içmek istiyorum” dedi. O yaşta bir çocuğun böylesine şiirsel konuşması beni şaşkına çevirdi.
Yağmur’a hamileyken çalıştınız mı?
T.Ş.: Tabii, beş buçuk aylıktı. İlk kameralarla tanışması... Filmin ismi ‘Bir Sevgi İstiyorum.’ Babasıyla yapmıştık...
Yağmur Ünal: Zor sahnelerde babamın ödü patlıyormuş.
T.Ş.: Zavallım rolünü oynayacağına beni korumaya çalışıyordu. Tehlikeli sahneler vardı,böyle suların içinde falan... Karnımı oraya buraya çarpmayayım diye rolündeki repliklerden çok bana “Dur yapma” diyordu. Ama mecburduk o filmi yapmaya. Çok önceden anlaşmamız vardı. Güzel bir hatıra oldu. İzlerken Yağmuş orada diyorum. Karnım görünüyor, iki metre önde gidiyor.
Yağmur kaç aylıktı setlere döndüğünüzde?
T.Ş.: Üç aylıktı. ‘Körebe’yi çektik. O da mecburen, anlaşmamız vardı. İşte aklım onda kala kala sete gidiyordum. Emzirmeyi çok önemsiyordum. 1000 kilo olmuştum, hiç umurumda değildi. Çünkü annem beni iki buçuk yaşına kadar emzirmiş. Ben Yağmur’u sadece dört ay.
Boşandıklarını okulda öğrendim
Çocukluğunu nasıl hatırlıyorsun?
Y.Ü.: Hep koyun koyunaydık, annem hep benimleydi. Üç buçuk yaşında sosyalleşmem için yuvaya yolladıklarında birbirimizden kopmamız çok zor oldu. Sokakta oynayarak büyüdüm. En çok dokuz taş oynardım mesela. Bacaklarım yara bere içinde eve dönerdim. Hâlâ izi vardır. Ve ben o izleri çok seviyorum.
Annenin efsane bir oyuncu olduğunu ilk ne zaman idrak ettin?
Y.Ü.: O hissi anlatmak zor. Bir şeyler olduğunu anlıyorsun ama pek öyle de göremiyorsun. Çünkü evindeki annenin başka annelerden farkı yok.
İzlediğin ilk filmi hatırlıyor musun?
- Evet oldukça travmatikti. Gerçekle filmi ayırt edemeyecek yaştaydım. Televizyonda ‘Hayallerim, Aşkım ve Sen’ oynuyordu. Filmde annemin balondan atlayıp öldüğünü gördüm. Annem öldü zannedip kıyametleri koparmıştım. Ancak telefonda konuşunca sakinleştim.
Okul arkadaşların sürekli anneni soruyor muydu?
Y.Ü.: Bir merak vardı tabii. Gazetelerde haber çıkınca çocuklar hemen söylüyordu. Annen şöyle yapmış, baban böyle yapmış diye. Hatta annem bile bilmez, ben sizin boşanmanızı okuldaki arkadaşlarımdan öğrenmiştim.
Türkân Şoray: Nerede, nasıl? Bak bunu ilk defa duyuyorum.
Yağmur Ünal: Okula gittiğimde çocuklardan biri söylemişti.
T.Ş.: Ne demişti?
Y.Ü.: Çünkü siz tam olarak bana boşanmayı anlatmamıştınız.
T.Ş.: Anlatmadık tabii tabii...
Y.Ü.: Babanın çalışması lazım başka evde gibi bir şeyler demiştiniz. Okulda bir çocuk söyledi bana. “Senin annenle baban boşanmış” dedi.
TŞ: E sen onun ne anlama geldiğini anladın mı?
Y.Ü.: E o ara anladım herhalde. Ama kesin söylememişimdir gelip de size. Ben çok ketum bir çocuktum, tuhaftım biraz. Farkettiğim şeyleri de söylemezdim. Konuşulan şeyleri hep içimde tutardım, bilirdim falan.
Mutlu muydun?
Y.Ü.: Mutlu bir çocuktum. Sadece fazla dışa vurumcu değildim. Bir şeyleri anlasam da anlamazlıktan geliyordum. Bunun biraz tek çocuk olmakla, kendi kendine arkadaşlık etmekle ilgisi olabilir mi?
Y.Ü.: Olabilir
TŞ.: Olabilir. Doğru söylediniz. Çünkü en yakın arkadaşı kendisi aslında.
Y.Ü.: İlerleyen yıllarda kardeş gibi arkadaşlarım oldu. Üç yaşımdan beri arkadaşım olan insanlar var. Onlar kardeş oldu bana. Irmak ile abla-kardeş ilişkim de geç yaşlarda başladı. Çünkü farklı şehirlerde büyüdük. Şimdi kenetlendik.Mutlu muydun?
Y.Ü.: Mutlu bir çocuktum. Sadece fazla dışa vurumcu değildim. Bir şeyleri anlasam da anlamazlıktan geliyordum. Bunun biraz tek çocuk olmakla, kendi kendine arkadaşlık etmekle ilgisi olabilir mi?
Y.Ü.: Olabilir
TŞ.: Olabilir. Doğru söylediniz. Çünkü en yakın arkadaşı kendisi aslında.
Y.Ü.: İlerleyen yıllarda kardeş gibi arkadaşlarım oldu. Üç yaşımdan beri arkadaşım olan insanlar var. Onlar kardeş oldu bana. Irmak ile abla-kardeş ilişkim de geç yaşlarda başladı. Çünkü farklı şehirlerde büyüdük. Şimdi kenetlendik.
Yağmur sizi hiç üzdü mü?
T.Ş.: Hiç hiç hiç... O kadar sakindi ki... Aşırı yaramazlığını görmedim. Bazen kendine dikkat etmediği zaman kızıyordum. Hatırlıyor musun, havuz kenarında yalınayak koştuğunda düşüp, bir de benden tokat yediğini.
Y.Ü.: Tabii hatırlıyorum. Tokat, düşmenin acısını unutturdu zaten. Küçükken senden çok korkuyordum anne. Hakikaten ödüm patlıyordu.
T.Ş.: Hiç korkutucu bir anne değildim ki.
Y.Ü.: Hayır paniğinden evhamından çok korkuyordum. Bir kere Club Med’de kayboldum, gerçekten kalp krizi geçiriyordu.
T.Ş.: Paniğim tabii. Aklıma bin bir şey geliyor.. Allah’ım yani, Allah korusun. Ya annelik çok başka bir duygu. Zaten okulda adım çılgın anneydi.
Türkan Şoray’ın kızı olmanın en eğlenceli yanı nedir?
Y.Ü.: Biz büyürken annemin bütün film kıyafetleri çatıdaydı. Bütün kızlar devamlı onun o kıyafetlerini, peruklarını, küpelerini takıp kendi kendimize şov yapardık, kameraya çekerdik. O oda bizim için cennetti.
Peki gerçekten sultan olmayı, annen baban gibi kameraların önünde yıldızlaşmayı düşünmedin mi?
Y.Ü.: Üniversitede sosyoloji okudum. Aslında sosyolojiyle birlikte psikolojinin bütün derslerini de aldım. New York’ta medya master’ı yaptım. Sonra döndüm buraya TBWA’de işe başladım, iki sene orada kaldım. Şimdi kendi yapım şirketimi kurdum. Televizyonla başladık ama asıl hedefim sinema yapmaktı. Ve ilk film projem annemin bir hikâyesi. Yıllar sonra Türkân Şoray tekrar yönetmen koltuğunda oturacak ve ben de yapımcılığın yanı sıra ilk kez kamera önünde olacağım.
T.Ş.: Yağmur’a çok inanıyorum, ekibine çok inanıyorum. Çok ileri görüşlü ve sinema bilgisi müthiş. Bu onun ilk sinema filmi olacak. Bu bir ana-kız dayanışması. Yağmur bana çok benziyor, hatta en çok benzediği dönem bu dönem.
Y.Ü.: Annemin yönetmenlik yaptığı filmlerini çok başarılı buluyorum. Dört filmi var. Onun üstüne bir de yılların birikimi... Çok okuyor. İyi bir iş çıkacağına eminim.
Göz önünde olmayı hiç sevmedim
Türkân Hanım, Türkiye’deki oyuncuları değerlendirmenizi istesem...
T.Ş.: Bir kere işlerini aşkla yapıyorlar. Bu arada tabii yıllardır en büyük hayalim Yağmur’u oyuncu olarak görmek. Önce okulunu bitirdi, erkenden heveslenmedi, şimdi tam zamanı. Geç değil. Her yaşın bir hikâyesi var. İnanılmaz yetenekli ve müthiş bir gözlemci. Küçükken bizi yerlere yatırırdı. Taklitçi, böyle durduğuna bakmayın.
Sinemada oynadıktan sonra daha ünlü olmaya hazır mısın?
Y.Ü.: Göz önünde olmayı hiç sevmedim. Çünkü insanlar çok acımasız olabiliyor. Sinemayı çok istiyorum ama karşılığında şöhret gelirse nasıl başa çıkarım bilmiyorum.
Her konuyu konuşan bir anne kızsınız. Peki erkekler?
Y.Ü.: Tabii her şeyi konuşuruz. Bana hep yol göstermiştir. Yuvaya gittiğim yıllarda bile konşumuzun oğlu Can’ın arkasından ağladığımda “Sen niye ağlıyorsun, o senin için ağlasın” diye azarlamıştı.
T.Ş: Tabii ki öyle diyeceğim, sen benim kıymetlimsin. Bir damla gözyaşına dünya yansın. Hiç unutmam yağmur yüzmeyi çabuk öğrendi. Üç yaşında onu havuzda yüzerken görenler “Minicik şey bir de yüzüyor” derlermiş. Yağmur’un cevabı çok komik: Evet kadınlar da yüzebilir, ben feministim annem öğretti.
Peki evlilik?
T.Ş: Ben asla baskı yapmıyorum yapmayacağım, zamanı geldiğinde evlenecek biliyorum.
Y.Ü.: Evlenmek istiyorum, çocuğum olsun da istiyorum. Ama ben annemin de evlenmesini, tekrar hayatına birinin girmesini çok istedim. Hâlâ da istiyorum. Kilolar da gitti, hiçbir şey için geç değil.
T.Ş: Peki bir 10 kilo daha vereyim, sonra tekrar konuşalım.
Türkan Şoray
Bundan altı sene önce anormal şişmanladım, yüzüm değişti. Kendimi çok kötü hissetmeye başladım, moralsiz ve yorgun. Bütün gün koltukta yatmak istiyordum. Altı sene sonra kondu hastalığımın teşhisi: Cushing sendromu... Ameliyat sonrası hızla kilo veriyorum. Hayranlarımın sevgisi ve kızımla yapacağımız film beni hayata döndürdü.
Yağmur Ünal
Her genç gibi ben de tarzımı oturturken çok git gel yaşadım. Bir ara rap’çi takıldım. Peercing taktırdım, şimdi hiç istemediğim dövmeler yaptırdım. 20 yaşından sonra ise sade bir tarz benimsedim. En ufak bir abartı sevmiyorum. Annem biraz daha makyaj yapayım, kırmızılar morlar giyeyim istiyor ama sade iyi bana göre.
Yağmur, kameralarla tanıştığında beş buçuk aylıktı. Filmi babasıyla çekmiştik. Adı ‘Bir Sevgi İstiyorum’du.
Hürriyet