Ünlü Modacı Barbaros Şansal: Türkiye ile Boşandık...

Cumhurbaşkanına hakaretten aldığı cezanın ardından Kıbrıs'a yerleşen ünlü modacı Barbaros Şansal, ''“Şiddetli geçimsizlikten dolayı yollarımızı Türkiye ile ayırdık. Boşandık. Ona karşı hiçbir şey hissetmiyorum” dedi.

Alın Ozininan'ın gerçek tv deki ropörtajı şöyle

AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın şikâyeti üzerine 2017 yılındaki bir sosyal medya paylaşımı nedeniyle "Türkiye Cumhuriyeti hükümetini alenen aşağılama" suçundan yargılanan ünlü modacı Barbaros Şansal hakkında karar çıktı.

Barbaros Şansal, TCK 301. maddesi uyarınca 3 ay 22 gün hapis cezasına çarptırıldı.

2000’lerin ortalarında Hrant Dink, Orhan Pamuk ve Elif Şafak başta olmak üzere “Türklüğü aşağılama” iddiası ile “kullanılan” 301’i, tabir yerindeyse hortlatmış oldu Şansal.

Uzun süredir, “terzi yamağı” ile bir sohbet yapmak istiyorduk, hapis cezasının gündeme gelmesi vesile oldu ve uzun uzun konuştuk Şansal ile.

Davalardan bahsetmek istemesekte, konu döndü dolaştı oraya geldi. Yargıçların onun gözünün içine bakamadığını, savcının her gelişmeyi cep telefonunu kullanarak attığı mesajlarla “birilerine” ilettiğini anlatan Şansal “Düşünün artık kafalarının üzerinde sallanan kılıcı, kendileri de farkında. Olup bitenin ne olduğunu çok iyi biliyorlar” diyor.

Şansal, “Siyasi bir holding” olarak nitelediği Türkiye’de, devletin her nesli farklı bir “ideal” ile zehirlediğini; cuntalar, ihtilaller, daha sonra ise “devrimsel denilen” adamlar ile hukukun üstünlüğünün rafa kaldırıldığını söylüyor. Bugün ise otokrat tuhaf bir düzenin diktatörlüğe doğru yol alınan bir bilinmezlikte ilerlediğini, doğal olarak ifade özgürlüğünden artık söz edilmediğinin altını çizen Şansal’ın verdiği örnek manidar.

“Bana ‘Ateist Şeytan’ diyen kişiye ifade özgürlüğünü kullanmış deyip ceza verilmezken, muhalifler konu olduğunda öküz altında buzağı arıyorlar, her an, olmadık bir sebeple bir dava çıkarabilirler.”

Türkiye’de başarıları, başarısızlıkları, sevinç ve hüznü, her insan gibi inişler ve çıkışlar yaşadığını anlat Şansal; ülke ile ilişkisinin bittiğini “Şiddetli geçimsizlikten dolayı yollarımızı Türkiye ile ayırdık. Boşandık. Ona karşı hiçbir şey hissetmiyorum” sözleriyle ifade ediyor.

“Zamanımı, enerjimi Türkiye’ye harcamak istemiyorum. Ne hissediyorum çok sordum kendime? Nefret mi, kızgınlık mı, intikam mı? Adını koyabileceğim bir duygum kalmadı, sıfırlandı duygularım. Orası benim ülkem çok acı...”

İnsanın uğraştığı meslekten zevk alması, takdir görmesi ve hayatınızı kazanabilmesi gerektiğini, aksi takdirde iş yapmanın bir anlamı olmadığını söyleyen Şansal “Türkiye artık moda konusunda söz sahibi değil, her alanda kalitesizleşme ve anlam kaybı, modada da kendini gösteriyor. ‘Bunlar modacı’ diyerek sanat sahtekarlığı yapılıyor. Sadece modacılar değil, ekranlarda gördüğümüz gazeteciler, yorumcular, sunucular... Hepsi kolay yönlendirilebilen insanlar oldukları için oradalar, durum böyle olunca nitelikten bahsetmek mümkün değil.”

Kıbrıs’ta kurduğu yeni hayatının eskisinden daha güzel olduğunu, Kıbrıs’ta sevildiğini, onu “Türkiyeli Türk” olarak değil, dünyaya ait biri olarak gördüklerini anlatan Şansal, Türkiye’nin Kuzey Kıbrıs’a sömürge gibi davranmasını hoş görmediğini söylüyor.

“Anlatıldığı gibi değil Kıbrıs halkı, Kuzey Kıbrıs Türkiye’nin parası ile dönmüyor ama belli ki Türkiye hükümeti Kıbrıs’ta hala kültürel ve ekonomik bir dönüşüm hedefliyor” diyor.

Dingin, huzurlu, can ve mal varlığının olduğu, şiddete maruz kalacak mıyım korkusunun olmadığı Kıbrıs’taki yeni hayatından çok memnun Şansal.

“Bilgimi, eğitimimi, görgümü neden harcayayım Türkiye’de. Ben milletvekili değildim, bakan olmadım, ihale almadım, uyuşturucu satmadım, devlet kredisi almadım. Dürüst ve ilkeli kalmaya çalıştım. İğne ve iplikle, dikiş dikerek hayatımı kazandım, bunları hak eden toplumlar ile paylaşmak istiyorum, Türkiye bunu hak etmiyor.” diyor.

Bu saatten sonra Türkiye’ye dönmesinin pek mümkün olmadığını, Türkiye’deki kalabalık ve ışıltılı hayatı ise özlemediğini, aksine Türkiye’den çıkınca derin bir nefes aldığını söylüyor hak savunucusu, modacı.

“Ömür boyu nefesimi tutmuşum, ömrümü heba etmişim, 65 yaşındayım ama vazgeçmiyorum hayallerimden! Yeniden başlamak güzel, hem de her şeye; yeni aşklara yelken açmak, yeni bir ‘beden’ bulmak ya da bulmamak, belki de sadece hayal etmek... Hayaldir ama önemli olan yenidir, yeni hayaller güzeldir ...”

artıgerçek