Ünlü sunucudan rakamlarla aşkın ekonomisi!
Sevgililer günü deyip geçmeyin! Dünya milyarlarca doları Aşk’a harcıyor. Bloomberg Ht sunucusu ekonomist Mine Uzunyol, aşkın ekonomisini kaleme aldı.
Bloomberg Ht sunucusu ekonomist Mine Uzunyol, aşkın ekonomisini Çankaya Üniversitesi’nin dergisi Gündem için rakamlarla kaleme aldı.
İŞTE O YAZI
AŞIK MISINIZ, YOKSA EKONOMİK Mİ?
Hem bir ekonomist hem bir profesyonel âşığım ben...
İşime, sevdiğime, anneme, babama, ablama, dostlarıma, vatanıma, şehrime, gezmeye...
Âşık olmazsam yaşayamam sanki…
Bu nedenle bu yazı beni önce tanımlara ardından, hayata ne kadar ekonomik baktığım ya
da bakmadığım gerçeğinin tam karşısına getirdi...
Sanırım ekonomik değilim; ama kesinlikle âşığım…
Yüzyıllar boyu hep aşkın peşinde koşmuşuz... Öyle ya da böyle.. Ağlamışız, savaşmışız, almışız, vermişiz, biriktirmişiz, harcamışız...
Sadece Google’a sorduğunda aşk için kaç sonuç veriyor biliyor musun? Tam 1,7 milyar
popüler sonuç!
Bir sevgililer günü için kredi kartıyla borç harç, 700 milyon liralık harcama yapılıyor. Sadece
sevgilinin yüzü gülsün diye... Nakit harcamaları hesaplamıyorum bile.. Bu senin benim
cebimden çıkan... Eee bu kadar pazarın olduğu yerde elbet bir de karşı tarafı var bu işin...
Üreticiler, reklam verenler, reklamı alanlar, yayınlayanlar…
Yaşayamıyorsak, başkalarınınkini okuyalım diyoruz bazen... Avrupa ve Amerika’da geçen
sene satılan aşk romanlarının cirosu 500 milyon euroyu aşkın... Sen bir de bu işin dizisini,
filmini, çiçeğini, böceğini düşün...
Son zamanlarda sosyalleşmenin sanal ortamlara taşınmış olması bir başka pazarı tetikledi...
Sen aşkını ararken birileri de bu arayışını paraya çeviriyor... Dünyada flört sitelerinin
büyüklüğü, 4 milyar dolara varıyor... Türkiye’de ise pazarın yaklaşık büyüklüğü, 20 milyon
dolar...
Senin yerine sana en uygun aşkı bulmak için bile onlarca site var. Bunun Türkiye’deki ilk
örneği, 2009 yılında kuruldu... Enteresan hizmetleri var... Tanıştırma hizmetinin yanı sıra,
ilişki koçluğu ve sosyal hayat rehberliği hizmeti de sağlıyor... İnanmazsın; ama platonik
servisi bile var... Sana sosyo-ekonomik eşitliği sağlayacağın aşkını buluyor... Bu sitenin –Mymacchiato-nun yıllık cirosu, 700 bin TL! Buna ne dersin? boyu hep aşkın
Eee buldun aşkını; bunun giyinmesi, süslenmesi, makyajı, iç giyimi, gidilecek sineması, binilecek arabası var... Türkiye’deki yaklaşık 2.5 milyar
dolarlık hacimle iç giyim sektörünün yaklaşık % 30’unu fantezi çamaşırlar oluşturuyor mesela...İlginç değil mi?
Ya, güzellik amacıyla bıçak altına yatanlara ne demeli... Hadi kandırmayalım birbirimizi... Sadece kendileri için mi? Dünyada 70 milyar dolarlık bir ekonomi yaratıyor. Burun, göğüs büyütme ve liposuction ameliyatları plastik cerrahinin ilk üç sırasını oluşturuyor. Daha geçenlerde öğrendim; kadınlar altın günü yerine estetik günü düzenliyor ve ayda bir birinin estetik operasyonlarını karşılıyorlarmış...
Günlere bir de plastik cerrah davet ediyorlarmış (Nerede o eski altın günleri, al çeyreği git komşuya kekini ye, iç çayını, çocuğunun beğendiği böreğin tarifini de yazdın mı tamam...)
Pesss, dedim; ama.Türkiye’de estetik operasyonlara harcanan para, yılda 2 milyar dolar
civarında…Bir de aşk deyip geçme! İnsanın dengesini fena bozar... Eşine güvenmeyenler, sektör yarattı dünyada... Dedektiflik büroları, yaklaşık 20 milyon lira civarında bir pazar büyüklüğüne sahip. Baktın denge fena kaydı... O zaman doğru bir bilenin yanına... Psikologlara yapılan başvuruların % 80’i, aşk ve evlilik sorunlarından kaynaklanıyor.
Bu danışanlar, 6–8 seans psikologa gidiyor, seans başına 150–300 TL ödeme yapıyor. Var buradaki ekonomiyi de sen hesapla...Hal böyleyken piyasaya yeni sürülecek ürünlerin
reklamları, seni işte hep aşka davet ediyor... Şöyle iki saniye gözünü kapat, geldi mi gözünün önüne, dondurma reklamları?.. GSM operatörleri?..
Buraya kadar ikili ilişkilere ve yarattığı ekonomiye baktık söyle bir göz ucuyla... Ya diğer aşklar... Çocuğuna, annene, babana, kardeşine dostlarına... Sürekli aklında onlar... Bir yerde bir şey görürsün, gözün dolar... Yemek yerken bir lokması ona gider... Bazen soluk alırsın, yarısı içine onu çeker...
Çeker de... Niye ekonomik davranırsın yine de... Ekonomi diyince aklına parasal bir şey geldiyse şimdi iyi dinle... Burada zamandan ekonomi başlıyor...
Mesela ne zaman adam akıllı vakit ayırdın annene babana?.. Bütün bir gününü ne zaman dizinin dibinde geçirdin?.. Hep bir yerlere yetişme telaşını ne zaman bir kenara bıraktın?..
Kelimelerden tasarruf etmeden en son bir dostunla kaç saat sohbet ettin saate bakmadan?..
Zamandan ne kadar kredi kullandın?.. Çocuğunun ısrarlarından bıkmadan, bir daha, bir
daha kaç kere havaya atıp tuttun?.. Düşün bakalım şimdi: Satın alamadığın tek şeyde;
“zaman”da ne kadar ekonomiksin?..
Ya da “iş aşk”ın; şık mısın işine? Her sabah atıyor mu kalbin aynı yere gitmeye? Uğruna sağlığını, zamanını, kendini bırakıyorsun... Her şeyini harcıyorsun hesapsız... Ama karşılığını alıyorsun hesaplı...
İş yerine zammını, pirimini düşünmeden gittiğin kaç sabah oldu?
Hımm... Bir de şu meşhur renklere aşk var değil mi... Sen bağırırken statta milyarlarca dolarlık bir ekonomi dönüyor o yeşil sahanın ardında... İster siyah beyaz, ister sarı lacivert ya da sarı kırmızı...
Sen pozisyonu tartışırken hâlâ... Kaça dönüyor o yayın havada da geliyor senin TV ekranına?..
İşte böyle hayat...
Bir yanda ekonomi...
Bir yanda aşk...
Yürütebiliyorsan bir arada ne ala...
Yürütemiyorsan ya yeterince âşık değilsin...
Ya da ekonomiksin haddinden fazla...
kaynak: ÇANKAYA Ü. GÜNDEM DERGİSİ