WSJ: TL, Dolar veya Euro'ya sabitlensin, Erdoğan'ın seçenekleri tükeniyor
Wall Street Journal'ın Türkiye'yi ele aldığı bugünkü başyazısında, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Türk Lirası'nın çöküşünü önlemek için elinde bulunan seçeneklerin tükenmekte olduğu yazıldı.
Wall Street Journal (WSJ) gazetesinin bugünkü başyazısında Türkiye'ye ilişkin konular ele alındı. Türkiye ekonomisine ilişkin tavsiyelerin yer aldığı başyazıda, "En iyi çözüm yolu, lirayı dolar ya da Euro'ya sabitleyecek bir para kurulu oluşturmak" denildi.
Amerika'nın Sesi'nin haberine göre, Wall Street Journal'ın Türkiye'yi ele aldığı bugünkü başyazısında, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Türk Lirası'nın çöküşünü önlemek için elinde bulunan seçeneklerin tükenmekte olduğu yazıldı.
"Türkiye'nin İran'ın ekonomik yaptırımlardan kaçınmasını sağlamaya yardım ederek ve Rusya'yla olan askeri entegrasyonu pekiştirerek NATO müttefikinden çok bir düşman gibi davrandığını" kaydeden gazete, "Amerika'nın çıkarlarına yönelik en büyük tehdidin Erdoğan'ın ekonomiyi yönetmedeki beceriksizliği" olabileceği yorumunda bulunuyor.
Türk ekonomisinin Recep Tayyip Erdoğan'ın 2003'te iktidara geldiği dönemden bu yana durumunu değerlendiren Wall Street Journal, Erdoğan'ın o yıllarda Uluslararası Para Fonu (IMF) programını uyguladığını, basın özgürlüğünü güçlendirdiğini, ordunun siyaset üzerindeki rolünü geri plana çektiğini ve Avrupa Birliği'ne girme emellerine sahip olduğunu hatırlatıyor.
Bu reformların yanı sıra ucuz ve kolay erişilebilir krediler sayesinde Erdoğan'ın iktidardaki ilk on yılında Türkiye'nin gayrisafi yurtiçi hasılasının üç kat arttığı, bu sayede Erdoğan'ın geniş bir popülariteye 'kavuştuğu' belirtiliyor.
"Gelişmekte olan ekonomilerde sıklıkla rastlanan bir durum"
Ancak o zamandan bu yana Türkiye'nin Batı'dan uzaklaşmaya başladığı ve Erdoğan'ın iktidara daha sıkı tutunduğu kaydedilen gazetenin başyazısında, "15 Temmuz 2016'daki başarısız darbe girişiminden sonra muhalefete ve basın özgürlüğüne yönelik baskıların arttığı, ancak yabancı yatırımcıların hukukun üstünlüğünün ihlali ve liranın güçsüzlüğüyle ilgili kaygılarının göz ardı edildiği" belirtiliyor.
Bu durumun 2018'de çözülmeye uğradığı kaydedilen başyazıda, 'bunun gelişmekte olan ekonomilerde sıklıkla rastlanan bir durum olduğu' belirtiliyor.
"Enflasyon oranı aslında yüzde 35'e yakın"
Başyazıya göre, Türkiye'deki borçların büyük çoğunluğu döviz cinsinden olduğu için liranın değerinin düşmesi, bu borçların finanse edilmesini zorlaştırıyor. Yatırımcıların geri adım atması ve enflasyonun yükselmesiyle kısır döngü devam ediyor. Nisan ayı enflasyon oranının yüzde 19 olarak açıklanmasına rağmen Amerikalı iktisatçı Steve Hanke, bu oranın yüzde 35'e yakın olduğunu, Merkez Bankası'nın yüzde 24'lük politika faiz oranınınsa dünyanın en yüksekleri arasında yer aldığını kaydetti.
Öte yandan başyazıda, Rus yapımı S-400 füze savunma sistemi satın alınmasının, Türkiye'nin ABD Kongresi'nin yaptırımlarıyla karşı karşıya kalabileceği, Türkiye'nin ikinci büyük kamu bankası olan Halkbank'ın ise İran yaptırımlarını ihlal ettiği gerekçesiyle ABD Maliye Bakanlığı tarafından milyarlarca dolarlık para cezasına çarptırılabileceği belirtiliyor.
"Erdoğan'ın elindeki seçenekler tükenmeye başladı"
31 Mart yerel seçimlerine de değinen başyazıda, "bu seçimlerde kayıp veren Erdoğan'ın elindeki seçeneklerin tükenmeye başladığı" söylendi. Türkiye için bazı önerilerde bulunan başyazı, ekonomiyi düzeltmenin şu yollarla mümkün olabileceğini savundu:
"Erdoğan her ne kadar sorun çıkarsa da mali krizin Türkiye'nin sınırları dışına taşması, dolar borcuyla yüklü bir dünyada Amerika'nın çıkarlarına ters düşen bir durum olur. En iyi çözüm yolu, lirayı dolar ya da euroya sabitleyecek bir para kurulu oluşturmak. Parasal tabanın dondurulmasından sonra lira, kur sabitleninceye kadar bir süre oynaklık gösterir.
Erdoğan gibi kendini güvensiz hisseden bir liderin para politikalarının denetimini Washington ya da Frankfurt’a teslim etmesi zor olabilir, ama bu liranın yaşadığı sıkıntılara son verebilir. Erdoğan, IMF'ye gitmek istemediğini söylüyor. Para kurulu oluşturmak IMF seçeneğinden sakınmanın bir yoludur. Para kurulu ayrıca Ankara'yı mali sorunları çözmeye zorlayabilir.
Yargı ve iş piyasasında yapılacak reformlarla birleştirildiğinde, bu, Türkiye'yi zengin bir ülke olma yoluna yönlendirir. Ancak Erdoğan, lira meselesinde kendisinin nasıl bir rol oynadığını anladığına dair hiçbir sinyal vermiyor. Bu durumda yatırımcılar ve dünyanın dört bir yanındaki maliye bakanlıkları, liranın çökmesi olasılığına karşı hazırlıklı olmalı."