Yemek yedikten sonra başlayan karın ağrısına dikkat!
Bağırsak damarında darlığın, yemek sonrası şiddetli karın ağrısı, ciddi kilo kaybı ve ağrı endişesiyle yemek yemeden kaçınma davranışı ile görüldüğünü belirten Yrd. Doç. Dr. Mustafa Yazıcı, bunun ciddi sonuçlara varabilen bir durum olduğunu belirtti.
Medicana International Samsun Hastanesi Kardiyoloji Bölümünden Yrd. Doç. Dr. Mustafa Yazıcı, İnferior Mezenter Arter(Bağırsak Damarı) darlığının tanı ve tedavisi konusunda bilgi verdi.
Yemek sonrası karın ağrısı ve kilo kaybına dikkat edilmesi gerektiğini belirten Yazıcı, bağırsak damar tıkanıklığının karın ağrısının ender ancak önemli bir nedeni olduğunu söyledi. Belirtilerinin en az iki veya daha fazla ana bağırsak damarı etkilendiğinde ortaya çıktığını vurgulayan Yazıcı, "Karın ağrısı, kilo kaybı, ağrı endişesiyle yemek yeme davranışında kaçınma sık karşılaşılan klinik özelliklerdir. Tanı sıklıkla tomografik anjiyografi, manyetik rezonans anjiyografi ve dupleks ultrasonografi ile konabilir. Tanıda altın standart konvansiyonel anjiyografidir. Tedavide cerrahi bypass ve endovasküler balon anjiyoplastisi yapılabilir. Tedavi edilmediğinde ölüme kadar gidebilen ciddi komplikasyonlara yol açabilir. Kronik karın ağrısı birçokbarsak sistemi sorunu veya sistemik hastalığa bağlı olabilir. Ancak bunlar arasında farkına varılması en zor olanı barsak damar yapıların kronik iskemisine bağlı olarak ortaya çıkan ağrılardır. Bağırsak iskemisi, bağırsağa gelen kanın azalmasıyla, bu bölgede oksijenlenme ve beslenme bozukluğunun ortaya çıkması sonucu oluşur. Hastalar sıklıkla algılanması zor olan şikayet ve bulgularla görüldüklerinden, tanı konmaması durumunda bu durum iskeminin ilerlemesi ile sonlanabileceği gibi daha da kötüleşip bağırsak infarktüsüne de yol açabilir" dedi.
"VAKALARIN ORTALAMA YAŞI YAKLAŞIK 68’DİR"
Kronik bağırsak iskemisi tüm bağırsak iskemisi durumlarının sadece yüzde 5’ini oluşturduğunu söyleyen Yazıcı, "Bunların ise yüzde 90 gibi büyük bir kısmı aterosklerotik nedenlerden kaynaklanmaktadır. En önemli risk faktörleri hipertansiyon (yüzde 57), kardiyovasküler hastalık (yüzde51), renal yetmezlik veya nefropati (yüzde 30) ve diyabettir (yüzde 25). Vakaların ortalama yaşı yaklaşık 68’dir. Erkek ve kadınlada eşit oranlarda görülür. Bağırsaklara giden kan açlıkta yüzde 25 dolayındayken, yemek yeme sonrasında yüzde 35’lere çıkmaktadır. Bu nedenle, iskemi yemek sonrasında şiddetlenmekte ve bulgular özellikle bundan sonra ortaya çıkmaktadır. Kronik iskemide kollateral dolaşım oldukça iyi geliştiğinden belirtiler çoğu zaman bu üç arterden en az ikisinde lezyon olduğunda ortaya çıkmaktadır. Vakaların büyük bir kısmında yüzde 50 ve üzeri lezyon olmasına rağmen belirti görülmez. Altın standart olan konvansiyonel anjiyografi ile bağırsak damarı ve dallarının seçici incelenmesi mümkündür. Anjiyografik yöntemler, daha az girişim gerektirmesi ve cerrahi revaskülarizasyona göre daha az komplikasyon riskinin olması nedeniyle son yıllarda yaygınlık kazanmış etkin bir tedavi yöntemidir" diye konuştu.
"CİDDİ DARLIK YAŞAYAN HASTAYA ANJİYOPLASTİ UYGULANDI"
Klinikte görmüş oldukları hastaya uyguladıkları bağırsak damarı anjiyografisi ve anjiyoplasti konusunda da bilgi veren Yazıcı, "Hastamız kliniğimize yemek sonrası şiddetli karın ağrısı ve ciddi kilo kaybı ile başvurdu. Yaptığımız anjiyografide bağırsak damarında ciddi darlık tespit ettik. İnce tel ile geçilen darlığa balon anjiyoplasti uyguladık. Tam açıklık sağlanarak işlemi tamamladık. Sonuç olarak karın ağrısının değerlendirilmesinde nadir ama önemli bir neden olan kronik bağırsak iskemisi, tanı yöntemlerinin yaygınlaşması sayesinde daha sık karşılaşılan bir durum olmuştur. Tanıda öncelikle şüphelenmek önemli rol oynar. Ölümcül olabilecek komplikasyonlardan kaçınmak için tedavisi ve takibinin yakından yapılması çok önemlidir" şeklinde konuştu.