Yeni Şafak yazarı: Dinin çökmesi depremden tehlikeli
Yeni Şafak yazarı Yusuf Kaplan, bugünkü yazısında İstanbul'da geçen hafta yaşanan depremin ardından 'dini değerleri aşağılayanların türediğini' belirtti ve bunun GSM operatörlerinin çökmesinden daha tehlikeli bir sorun olduğunu savundu.
Yeni Şafak gazetesi yazarı Yusuf Kaplan, 'Depremi yaşamadan büyük depremi yaşamak' başlıklı yazısında geçen hafta İstanbul'da gerçekleşen 5.8 büyüklüğündeki depremin arından 'dini değerleri aşağılayanların türediğini' iddia etti.
Yaşanan depremi 1999 yılındaki depremle karşılaştıran Kaplan, Marmara depreminin ardından 'bütün toplumun kenetlendiğini', ancak bu sefer toplumun ikiye bölündüğünü öne sürdü.
Kaplan, bahsettiği söz konusu bölünmenin ve dini değerlerin aşağılanmasının GSM operatörlerinin çökmesinden daha tehlikeli bir sorun olduğunu belirtti.
Kaplan'ın yazısının ilgili kısmı şu şekilde:
"Ancak bu depremde GSM operatörlerinin çökmesinden daha tehlikeli bir sorun da gün yüzüne çıkmış oldu: Depremde, acıların sarılması sürecinden travmanın atlatılmasına kadar en belirleyici rolü oynayacak olan bu toplumun dînî inançlarının, anlam haritalarının ve değerlerinin fenâ hâlde aşağılanması depremden daha büyük asıl depremin bir ön-işaretiyle, ürpertici bir sosyo-kültürel fay hattıyla karşı karşıya olduğumuzu gösterdi!
Deprem gibi kitlesel, büyük ölçekli travmalara yol açan felâket zamanlarında insanları tesellî edici, tedavi edici, direnç noktalarını pekiştirici muazzam bir güce sahip dinin, dini uygulamaların, duanın vesaire aşağılanması, kelimenin tam anlamıyla toplumun kafasına sıkmaktan başka bir anlam ifade etmez!
Böyle büyük felâket zamanlarında dinin rolü, konumu, gücü her şeyin üstündedir ve teşvik edilir, bizde olduğu gibi kurşuna dizilmez ahmakça, insafsızca ve ruhsuzca!
Ayrıca tam da toplumun dine, dinin gücüne ihtiyaç duyduğu bir zaman diliminde dinin ayaklar altına alındığı bir Türkiye manzarasının da emperyalistler tarafından not edildiğinden de aslâ şüphe etmeyin, diyorum.
Allah göstermesin ama 7.5 ve üzeri büyük ölçekli bir depremin ülkeyi kaosa, hercümerce sürükleyebileceğini ve bu durumun Türkiye’nin bağımsızlığını bile tehlikeye sokacağını düşünmek ve bu toplumu dimdik ayakta tutan değerlerimizi, inançlarımızı aşağılamak yerine, o muhkem değerlerin etrafında kenetlemek zorundayız.
İşte o zaman emperyalistlerin oyunlarını ve Türkiye üzerindeki iğrenç emellerini püskürtmüş oluruz.
Sözün özü: Deprem üzerinden bile ikiye bölündü Türkiye! Ve bu toplumu bin yıldır ayakta tutan İslâmî değerler topa tutuldu bazı türedi tipler tarafından!
İnanılır gibi değil gerçekten!
Deprem gibi en temel bir ülke meselesi üzerinden bile karpuz gibi bölünen ve toplumu en zor zamanda birbirine kenetleyecek İslâmî değerleri yerle bir edilen bir ülkede olabilecek en yüksek şiddette deprem olmuştur zaten!
Basîret lütfen."