Yılmaz Özdil'den sosyal medyayı sallayan yazı

Sözcü yazarı Yılmaz Özdil, meydana gelen terör saldırılarıyla ilgili çarpıcı bir yazı kaleme aldı.

Yılmaz Özdil, "En son, Kayseri'deki canlı bomba saldırısında 13 arkadaşıyla birlikte şehit olan Zonguldaklı er Kenan'ın annesi… Cenazeye yazlık bez ayakkabısıyla gelebildi, hava eksi iki dereceydi, önce kağıt havluyla sarmaya çalıştılar, sonra akıl ettiler, bot alıp giydirdiler. Mesele, Türk Kürt Ermeni meselesi değildir. Alevi Sünni Musevi meselesi değildir, asla. Bu ülkede mesele daima ayakkabı meselesidir" dedi.

Yılmaz Özdil'in "Ayakkabı" başlığıyla yayımlanan (20 Aralık 2016) yazısı şöyle:

Şırnak'ta şehit düşen Şanlıurfalı onbaşı Kasım'ın çocukları, iki yaşındaki Zeliha'nın çorapları yırtık pırtıktı, üç yaşındaki Güneş'in çorabı bile yoktu.


 Hakkari Çukurca'da 16 şehit verdiğimiz karakol baskınında sol bacağını kaybeden İzmirli Bülent'in haciz konulan ve faiziyle birlikte geri istenen protezi.
Hakkari Yüksekova'da mayına basarak iki bacağını kaybeden Bursalı gazi Selçuk'un, akil adamlar toplantısında, akil adamların kafasına fırlattığı protezi.
 Hrant Dink'in ayakkabısı, tabanı delikti, kalemini satıp ballı kredilerle villa kapacağına, 10 senedir aynı ayakkabıyı giyiyordu.


 Danıştay'da, görevi başında katledilen Mustafa Yücel Özbilgin'in ayakkabısı, 35 senelik hakimdi, malum, o maaşla ne uzarsın ne kısalırsın, anca çocuklarını namusunla büyütürsün, bu nedenle değiştirememişti, devamlı giyilmekten köselesi erimişti.


 Adapazarı'nda bir marketin arka sokağı… Çöp konteynerine boşaltılan bozuk sebze meyveyi, beline kadar konteynerin içine sarkarak toplamaya çalışan bir annenin kara lastik ayakkabıları.


Denizli'deki tekstil işçilerinin çıplak ayakları… İşten atıldılar, üç senedir haklarını alamıyorlardı, hiç kimse ilgilenmiyordu, dertlerini anlatamıyorlardı, belki bi Allah'ın kulunun dikkatini çeker diye yalınayak protesto gösterisi yaptılar.
İsmi Gül, yedi yaşında, Van'ın Ortanca köyünde 23 Nisan Çocuk Bayramı'nda Hadise'nin düm tek tek şarkısı eşliğinde dans ediyor, önden bakınca çizmeye benziyor, arkadan bakınca topukları yok.


 İsmi Melek, 12 yaşında, Şanlıurfa'nın Kayalar köyünde yaşıyor, köyde okul yok, Siverek'e okula gitmeye çalışıyor, yerde kar var, ayakkabısı yok, terlikle.
Ermenek'te 17 arkadaşıyla birlikte rahmetli olan madencimiz Tezcan'ın 75 yaşındaki babası Recep amcanın cızlavetleri.

Ayakkabı kutuları… Devlet bankasının genel müdürünün evinden çıktı, balya balya istiflenmiş vaziyette 2.5 milyon euro ve 2.5 milyon dolar vardı, üstüne faiz ödendi, imam hatip lisesi yapılmak üzere geri verildi. Paralar iade edildi ama, adli emanete teslim edilen ayakkabı kutularını kimse almadı, ayakkabı kutuları sayın devletimize kaldı.

Şırnak'ta el yapımı patlayıcı tuzağıyla şehit düşen Sivaslı uzman çavuş Yıldırım'ın babası… Cenaze törenindeki ayakkabıları, hem evladı gibi, hem duygularımız gibi, paramparça.


En son, Kayseri'deki canlı bomba saldırısında 13 arkadaşıyla birlikte şehit olan Zonguldaklı er Kenan'ın annesi… Cenazeye yazlık bez ayakkabısıyla gelebildi, hava eksi iki dereceydi, önce kağıt havluyla sarmaya çalıştılar, sonra akıl ettiler, bot alıp giydirdiler.

Mesele, Türk Kürt Ermeni meselesi değildir.

Alevi Sünni Musevi meselesi değildir, asla.
Bu ülkede mesele daima…
Ayakkabı meselesidir.