Yılmaz Özdil: Papa'nın Müslüman olma ihtimali, AKP'nin memlekete adalet getirme ihtimalinden fazla

Sözcü yazarı Yılmaz Özdil, 2001 yılında trafik kazası geçirdikten sonra engelli kalan Hediye'nin hikâyesini kaleme aldı.

Hediye'ye çarpan şoförün serbest bırakıldığını, hastane tarafından MR olmadığı için çekilmeyerek “Hayati tehlikesi yok” diye rapor verildiğini, bu süreçte iki defa mahkeme, 16 defa hâkim değiştiğini ve Hediye'nin bu süreçte hayatını kaybettiğini anlatan Özdil, 18 yılın sonunda Hediye'nin babasının suçlu bulunarak mahkeme masraflarını ödemesine hükmedildiğini yazdı.

Hediye'nin hikâyesinden yola çıkarak dün Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda gerçekleştirilen Adli Yıl Açılış Töreni'ni eleştiren Özdil, "Papa'nın Müslüman olma ihtimali, AKP'nin bu memlekete adalet getirme ihtimalinden fazladır!" dedi.

Özdil'in, "Akp’den yargı reformu bekleyenlere bu fotoğrafı 'Hediye' ediyorum…" başlığıyla (3 Eylül 2019) yayımlanan yazısı şöyle:

2001'di.
18 yıl önceydi.

Hediye…
Beş yaşındaydı.
Gayet sağlıklı bir çocuktu.
Hayat doluydu.
Evinin önünde oynuyordu.
Otomobil çarptı.

Çarpan kişi kaçtı.

Hediyecik acilen hastaneye kaldırıldı.
“Hayati tehlikesi yok” raporu verildi.
Çarpan kişi yakalandı ama…
Bu rapor üzerine, serbest bırakıldı.

Oysa…
Hediye, kafasına aldığı darbe nedeniyle hem zihinsel, hem bedensel engelli olmuş, yatağa bağımlı hale gelmişti.

Babası, inşaat işçisiydi.
Kızının hakkını aramak için, kızını bu hale getiren kişiye hesabını sormak için mahkemeye başvurdu, dava açtı.

Hediye'ye dört ay önce “hayati tehlikesi yok” raporu verip, çarpan kişinin kurtulmasını sağlayan hastane… Dört ay sonra “trafik kazası neticesinde yüzde 90 zihinsel ve bedensel engelli” raporu verdi!

Hediye'ye otomobiliyle çarpan kişi bu rapora itiraz etti.
“Kaza sonrasında engelli kaldığını kabul etmiyorum, kızın bu halinin kazayla alakası yok”dedi.

Adli Tıp Kurumu'ndan rapor istendi.
Adli Tıp Kurumu inceledi.
“Hediye'nin bu hale gelmesinin kazayla alakalı olduğunu söyleyemeyiz, çünkü elimizde röntgen filmleri yok, bunları görmeden karar veremeyiz” dedi.

Halbuki, söz konusu röntgen filmleri dosyada vardı.
Hediye'nin babası söz konusu röntgen filmlerini Adli Tıp'a göndermek için mahkemeden talep etti.

O da ne?
Filmler buhar olmuştu, yoktu!

Ne kadar sonra bulundu biliyor musunuz?
İki yıl sonra!
Evet, dosyada zaten varolan ve aniden kaybolduğu söylenen röntgen filmleri, babanın sabırlı ve inatçı takibi sonrası iki yıl sonra bulundu.
Adli Tıp'a gönderildi.

Adli Tıp gene inceledi.
“Hediye'nin bu hale gelmesinin kazayla alakalı olduğunu söyleyemeyiz, çünkü elimizde MR çekimleri yok, röntgen filmleri yeterli değil, MR'ı görmeden karar veremeyiz” dedi!

Yıllar yılları takip ediyor, Hediye büyüyor, fotoğrafta gördüğünüz gibi, gariban babacığı sırtına alıyor, mahkeme mahkeme taşıyordu.

İki defa mahkeme değişti.
16 defa hakim değişti.
Dört defa savcı değişti.
Üç defa Adli Tıp raporu değişti.
74 defa duruşma ertelendi.

Hediye'nin babası, 2012 yılında, yani trafik kazasından 11 yıl sonra, 75'inci duruşmada dayanamadı, sesini yükseltti, adalet istiyorum dedi.
Vay sen misin…
“Hakime bağırdı” suçuyla tutuklandı.
Yargılandı.
Dokuz ay hapis cezası verildi.
İçeri atıldı.
Beş ay cezaevinde yattı!

Hapisten çıktı, kızını yeniden sırtına aldı, mahkeme mahkeme taşıyarak hukuk mücadelesini
sürdürdü.

2015…
Hediye öldü!

Evet, biz de ilk duyduğumuzda şu an sizin hissettiklerinizi hissetmiştik.

Beş yaşından beri tüm motor fonksiyonlarını yavaş yavaş kaybeden Hediyecik, 19 yaşına gelmişti, çiğneme yutma yeteneğini bile kaybetmişti, mamayla besleniyordu, soluk alıp vermekte güçlük çekiyordu, davasının sonucunu göremedi, son nefesini verdi.

Yılbaşına iki gün vardı.
Babası Hediye'ye yılbaşı hediyesi olarak kırmızı bir palto almıştı.
Kızı konuşamıyor, derdini anlatamıyordu ama, mahkemeden mahkemeye giderlerken üşüdüğünü, titrediğini hissediyordu.
İnşaat yevmiyelerinden biriktirmiş, kızına o paltoyu almıştı.
Hediye'nin cenaze namazı kılınırken, tabutunun başındaki çaresiz baba paltoya sarıldı,
hıçkıra hıçkıra, haykıra haykıra ağladı, ağladı, ağladı.

Hediye gitmişti ama…
Baba peşini bırakmadı.

Hediye'ye ilk müdahaleyi yapan doktor hakkında suç duyurusunda bulunuldu, 15 yıl geçmişti, doktor emekli olmuştu, 15 yıl sonra ilk defa duruşmaya çıktı.
“Adli Tıp Kurumu karar verebilmek için MR çekimlerini görmek istiyor, neden MR çektirmediniz?” diye sordular.
Emekli doktor “MR'ı nasıl çektirseydim, MR cihazı yoktu” dedi.
Bunun üzerine Adli Tıp Kurumu'nun tekrar rapor hazırlaması istendi.
Adli Tıp Kurumu ne dedi biliyor musunuz…
“Hediye'nin bu hale gelmesinin ve sonra da ölmesinin, kazayla alakalı olduğunu söyleyemeyiz, çünkü elimizde MR çekimleri yok, MR'ı görmeden karar veremeyiz” dedi!

Beş defa adalet bakanı değişti.
Altı defa yargıtay başkanı değişti.
Dört defa anayasa mahkemesi başkanı değişti.

18 defa adli yıl açılışı yapıldı.

2019'a geldik.
Kazadan 18 yıl sonra…
Hediye öldükten dört yıl sonra…
Dava nihayet sonuçlandı.

Hediye suçlu bulundu!

“Hediye'nin zihinsel ve bedensel engelli haline gelmesiyle, ölmesiyle, o trafik kazasının alakası yok” kararı verildi.
18 yıldır devam eden mahkeme masraflarının, Hediye'nin babası tarafından ödenmesine hükmedildi.

Hal böyleyken…

Saray'da adli yıl açılışı yapıldı.
“Yargı Reformu” yapılacağı açıklandı.


Hakim savcı avukat olarak değil, bir müvekkil olarak yazıyorum…
Gazeteci olarak değil, bir baba olarak yazıyorum…

Adaletin bağımsızlığını savunarak, adli yıl açılışının sarayda yapılmasını protesto eden barolar gibi barolarımız olmasa, hepimizi diri diri gömerler, üste cenaze masraflarımızı bize ödetirler!

Saraya tıpış tıpış giderek, hukuk tarihine hayal kırıklığı olarak geçen Metin Feyzioğlu yargı reformunu pek beğenmiş ama…
Papa'nın müslüman olma ihtimali, Akp'nin bu memlekete adalet getirme ihtimalinden fazladır!