Yılmaz Özdil'den Çarpıcı Uyarı: Afgan Göçü, Suriyeli Göçüne Benzemez

Türkiye'ye kontrolsüz Afgan göçünün tehlikelerini anlatan Sözcü yazarı Yılmaz Özdil, okurlarına uyarıda da bulundu.

Sözcü yazarı Yılmaz Özdil, Türkiye'ye kontrolsüz Afgan göçünün tehlikelerini anlattı. “Saray zihniyeti feci bir şey yapıyor…” diyen Özdil, “Herkesin aklını başına toplaması, herkesin sesini yükseltmesi lazım” ifadelerini kullandı.

Özdil'in bugünkü yazısı şöyle:

“Afganistan…

Narko-devlet'tir.

– Dünya eroin pazarının yüzde 90'ı tek başına bu ülkede üretiliyor.

– Afganistan'dan çıkan eroinden her yıl 65 milyar dolar gelir elde ediliyor, her yıl 65 milyar dolar… Bunun sadece üç milyar doları Afganistan'da dağıtılıyor, gerisini bu işi organize edenler kırışıyor.

– Afganistan'da fabrika yok, iş yok güç yok, bir milyon kişi uyuşturucu üretimiyle geçiniyor. Afyon hasadı nisan ayında yapılıyor, bir milyon kişi haşhaş tarlalarına koşuyor, çalışıyor, yevmiye alıyor, geriye kalan 11 ay yine işsiz kalıyor, hasat zamanının gelmesini bekliyor.

– ABD'deki eroin pazarını Meksika besliyor, Avrupa ve Asya pazarının tedarikçisi Afganistan… “Balkan rotası” denilen bir karayolu güzergahıyla, İran ve Türkiye üzerinden Avrupa'ya gidiyor.

– Havayoluyla sevkiyat uzun süredir sadece Kabil havalimanı'ndan yapılıyor. Çünkü, Afganistan'da irili ufaklı 60 küsur havaalanı var ama, sadece dördünden uluslararası uçuş yapılabiliyor, ABD kontrolünde sadece Kabil havalimanı kaldı, diğerleri Taliban kontrolüne geçtiği için, başka uluslararası uçuş yok.

– Denizyoluyla sevkiyat Pakistan üzerinden yapılıyor. Afganistan'dan Pakistan'a geçiriliyor, Umman denizi'nde gemilere yükleniyor, Somali limanlarına indiriliyor, karayoluyla Akdeniz kıyılarına çıkarılıyor, Libya, Tunus, Fas üzerinden, yine deniz yoluyla Avrupa'ya sokuluyor.

– Haşhaş Afganistan'da elbette hep vardı ama, bizzat ABD tarafından eroin üssü haline getirildi.

Nasıl derseniz?

2000 yılında Taliban fetva çıkardı, haşhaş ekimini yasakladı.

Şak…

2001 yılında ABD işgal etti.

Feodal savaş lordlarını uyuşturucu trafiğini yönetmeleri için şehirlere “vali” yaptılar, böylece, 2002 yılından itibaren haşhaş ekimi tam gaz yeniden başladı, Afganistan eroin devleti haline getirildi.

– 2001 yılında haşhaş ekilen arazi yedi bin hektarken, bugün 300 bin hektara çıktı.

– 2001 yılında yılda 150 ton uyuşturucu üretilirken, bugün yedi bin ton uyuşturucu üretiliyor.

– Afganistan'da güya “uyuşturucuyla mücadele bakanlığı” var ama, hükümetin, generallerin, polis şeflerinin uyuşturucuya bulaştığını, bu zehirli parayla servet kazandıklarını bütün dünya biliyor.

– Afganistan sağlık bakanlığının verilerine göre, Afganistan'da her on kişiden biri uyuşturucu bağımlısı haline geldi, yaklaşık dört milyon kişi uyuşturucu kullanıyor, bunların bir milyonu kadın… Nüfusuna oranla, dünyada en fazla uyuşturucu bağımlısı olan ülke, Afganistan.

– Kabil'de eroin satın almak, bakkaldan ekmek almak kadar kolay… Uyuşturucuya başlama yaşı altı'ya kadar düştü. Cehalet öylesine feci boyutlarda ki, emzirme sırasında öksürüğünü kessin diye bebeğine afyon verip, çocukları neredeyse doğuştan bağımlı yapanlar var.

– Kırk yıldır bitmeyen savaş, bitmeyen terör, şiddet, yoksulluk ve kolayca ulaşabilme imkanı, uyuşturucu kullanımını arttırıyor.

– Ülke savaşla-terörle “taş devri”ne döndükçe, uyuşturucu üretimi kolaylaşıyor, üretim kolaylaşınca kullanım ucuzluyor, yayılıyor.

– Afganistan, eroinin yanısıra metamfetamin'in dünyadaki en önemli üreticisi konumuna geldi. Çünkü, doğada kendiliğinden yetişen efedra isimli bitkiden metamfetamin'in hammaddesini elde edebileceklerini keşfettiler, pahalı kimyasallara gerek kalmadı, bir anda yüzlerce metamfetamin laboratuvarı kuruldu.

– “Kristal meth” tabir edilen metamfetamin'e “gariban kokaini” deniyor, eroinden ucuz, eroinden daha kuvvetli bağımlılık yapıyor. Kırılmış kristal, kırık cam/buz parçaları, limon tuzu gibi görünüyor. Avrupa'da, ergenlik çağındaki çocuklar arasında hızla yayılıyor.

– Kristal meth, Türkiye'de ilk kez 2009 yılında İstanbul'da ele geçirilmişti, bugün maalesef 81 şehrimizin 81'inde de yakalanıyor, ücra ilçelerimize kadar yayıldı. Torbacıların sokak jargonunda, meth'ten yola çıkarak “Metin amca” ismiyle satılıyor.

– Pakistan istihbarat teşkilatı, Sovyet işgali sırasında CIA tarafından maşa olarak kullanılmıştı, Afganistan'daki silahlı direniş, komşu Pakistan tarafından örgütlenmişti. Pakistan'dan Afganistan'a gizlice silah ve savaşçı götüren kamyonlar, dönüşte uyuşturucu balyalarını yükleyip getiriyordu. Örtülü askeri operasyon bu uyuşturucuyla finanse ediliyordu. Kaçınılmaz olarak Pakistan'a da sirayet etti… İşgalden önce Pakistan'da uyuşturucu kullanımı neredeyse sıfıra yakınken, bugün uluslararası raporlara göre 10 milyon civarında Pakistan vatandaşının uyuşturucu kullandığı biliniyor.

– Pakistan'da üç milyondan fazla Afgan mülteci yaşıyor. Bunlar resmi olarak bilinenler… Pakistan'da kimliği bile olmayan, herhangi bir kaydı olmayan en az bir milyon Afganlı daha olduğu tahmin ediliyor.

– Sıkı durun lütfen… Sovyet işgalinden beri, 40 yıldır Pakistan'da yaşayan Afganlar var! Geçiçi olarak sığındılar, 40 yıldır oradalar!

– Bir milyondan fazla Afganlının Pakistan'da dünyaya geldiği, çeşitli vatandaşlık yollarıyla Pakistanlı haline geldikleri tahmin ediliyor.

– Taa en başında 340 mülteci kampı kurulmuştu, Afgan göçmenler buralara yerleştirilmişti, bugün sadece 54 kamp var, göçmenlerin gerisi şehirlere dağıldı, Pakistan şehirlerinde Afgan ilçeleri oluştu.

– Amerikan ve İngiliz televizyonları, Pakistan'daki Afgan mülteci kamplarında uyuşturucunun ne kadar yaygın olduğunu gösteren belgeseller yayınlıyor, sayın medyamız bunları asla göstermiyor.

Afgan göçü, Suriyeli göçüne benzemez!

Afgan göçüyle sadece kaçak göçmen gelmez.

Saray zihniyeti feci bir şey yapıyor…

Bu iş tıpkı orman yangını gibi, herkesin kapısına dayandı.

Herkesin aklını başına toplaması, herkesin sesini yükseltmesi lazım.

(Şimdilik iyi kötü idare ediyoruz ama, beş yıl sonra tıpkı Latin Amerika'da olduğu gibi, bunları yazacak gazeteci de bırakmazlar.)

Henüz hâlâ yazabiliyorken haykırırcasına yazalım…

Bu iş derhal durdurulmazsa, bu memleketin çocuklarını kimse kurtaramaz!”