Yobaz Akit yazarı kadın güreşçilerden tahrik oldu
Yeni Akit yazarı Ahmet Gülümseyen, kadın sporcuları hedef almaya devam ediyor.
Gülümseyen, "Yapılan çalışmalar, batıl inancını İslami değerleri yok etme üzerindeki kurgu üzerinden, öyle sinsi ve haince uygulama/uyutma yoluna gidiliyor ki, uyandığımızda iş işten geçmiş oluyor, maalesef. Çok iyi hatırlıyorum, bundan tam 15-20 yıl önce bayanın güreştirilmesine şiddetle karşı gelinir, bayanlar güreş adı altında mindere çıktığında, tribünde yer alan sporcu ve seyirciler inancı gereği, ‘hayâ’ dan (utanma, çekinme) sayıldığı için, tribünlerde yer almazdı" görüşünü savundu.
Gülümseyen, yazısında, şu ifadeleri kullandı:
"Sporun siyasete alet edilme boyutu, her geçen artıyor. Hain hainliğini, şeytan şeytanlığını yapacak ya! Kefere (Müslüman olmayan kâfirler) mesai mefhumu, yer ve mekân tanımadan çalışıyor. Böyle bir manzara karşısında, toplumumuzun dini ve ahlaki ortak değerlerinin daha fazla zedelenmemesi için, konunun hassasiyetini her defasında gündeme taşımak/yazmak, ilgili ve yetkililerin (uyarı mahiyetinde) dikkatine sunmak, mütedeyyin ailelerin dikkatini çekmek gibi görev ve sorumluluğumuz var.
Yapılan çalışmalar, batıl inancını İslami değerleri yok etme üzerindeki kurgu üzerinden, öyle sinsi ve haince uygulama/uyutma yoluna gidiliyor ki, uyandığımızda iş işten geçmiş oluyor, maalesef. Çok iyi hatırlıyorum, bundan tam 15-20 yıl önce bayanın güreştirilmesine şiddetle karşı gelinir, bayanlar güreş adı altında mindere çıktığında, tribünde yer alan sporcu ve seyirciler inancı gereği, ‘hayâ’ dan (utanma, çekinme) sayıldığı için, tribünlerde yer almazdı. O günler lisanslı sporcu yazısı altmış-yetmiş gibi çift rakamla sınırlıydı.
Bayanları güreştirmek için ülkemizin Trakya ve Güneydoğu gölgeleri pilot bölge seçilirken, belediyeler düzeyinde öncülüğü Cumhuriyet Halk Partili İzmir Büyükşehir’e ait olması, gerçekleşen uygulamanın ‘ideolojik’ ve ‘siyasi’ olduğunun somut örneği. Temel amaç, kız çocuklarına açık saçık kıyafetleri giydirip, bayanın inancını hiçe sayarak, fıtratı ve anatomik yapısına uygun olmayan şekilde uygulamaya koyulur.
Gelinen son durum ise çocuk ve gençlerimiz, toplumumuzun milli ve manevi değerleri açısından endişe verici boyutta, maalesef. Söz konusu uygulama topluma spor yaptırmaktan daha çok, sporun araç olarak kullanıp, modern sporlar adı altında batılı, siyasi anlayışı toplum üzerinde hakîm kılmak. Benzer durum sporun birçok dalı üzerinden gerçekleşir. Mesut Özil de böyle/benzer bir süreci ‘futbol’ dünyasında yaşayanlardan…"