Yobaz Yazar Karahasanoğlu Şimdi De Ertuğrul Özkök'e Saldırdı: Ahlaksız, Sahtekar...
Yeni Akit Yazı İşleri Müdürü Ali Karahasanoğlu, Ertuğrul Özkök'ü hedef aldı. Karahasanoğlu, Özkök'e "ahlaksız, sahtekâr adam" dedi.
Karahasanoğlu, "Sen gerçek cevabı, 2007, 2011, 2015, 2018'de aldın, 2023’te tekrar alacaksın!" yorumunu yaptı.
Karahasanoğlu yazısında, "Gerekirse silah bile kullanırız” manşetini atan adama, onun hesabı sorulmazsa.. “411 el kaosa kalktı” manşetini atıp, bu ülkede başörtü yasağının kalkmasını, kaos olarak nitelendiren adam, hakim önüne çıkarılmazsa.. O da cesaretlenir, böyle yapar.. Ne yapmış, yıllarca Hürriyet gazetesinin genel yayın yönetmenliği ve köşe yazarlığı yaparken, bu milletin dindar insanlarını tahkir eden Ertuğrul Özkök? Daha ne yapsın.. Konjonktür’e uyumlu şekilde, “gerekirse silah bile kullanırız” manşetinin bir benzerini, bugünkü tabanlarının ses volumüne uyarlayarak atmış.." görüşünü savundu.
Karahasanoğlu şu ifadeleri kullandı:
"Askeri vesayet zirvede ise..“Gerekirse silah bile kullanırız” manşeti uygundur.. Derin devlet devrede ise.. “411 el kaosa kalktı” başlığı uygundur.. Askeri vesayet kaldırılmış, derin devlet de büyük oranda tasfiye mi olmuş? O zaman.. “Eyy o üç beş sivri akıllı ‘milli hassasiyetçi’..” Dindar insanlara “sivri akıllı” diye hakaret ederken, neyi kastediyor, Ertuğrul Özkök? Esas sorunlu ifadeye gelelim.. Özkök devam ediyor: “İşte tam o an, konserleri yasaklayan kaymakamları, Gülşen’i içeri atan savcıları, hakimleri düşündüm.” İşte ahlaksızlık burada.. İşte sahtekarlık burada.. “Konserleri yasaklayan kaymakamlar” öyle mi? Ahlaksız adam.. Sahtekâr adam. Kaymakamlar, keyfi olarak, konserleri yasaklayabiliyorlarsa.
Tarkan’ın konseri de, o konserlerden birisi değil miydi? Onu niye yasaklamadılar? Siz, PKK propagandası yapan bir kişinin konserini, milliyetçi damarı ağır basan bir ilde yaptırmak isterseniz.Parasını da, devletin kuruluşlarına ödettirmek isterseniz.. Kaymakam da, “ben burada huzursuzluk istemiyorum” diyebilir..
Ya Gülşen’deki sahtekarlık ne?Özkök’ü okurken, sanırsınız ki, savcının birisi çıkmış, CHP’li Edremit Belediye Başkanı’nın yarı alkollü şekilde, “Sibel Can’a çiçek vereceğim, sahnede bir konuşma yapacağım” demesin ve engellenmek istendiğinde kavga çıkartmasında olduğu gibi.. Belediye başkanı özelinde değil de, olay bir savcının ekseninde yaşanmış.. Savcı da.. Gülşen’i tutuklatmış..
Böyle özel bir durumdan, tutuklama kararı çıkmış gibi, algı oluşturuyor..
Gülşen’in, “İmam Hatipliler için sapık” dediğini, yazmıyor. Yazamıyor.. Bunun için tutuklandığını söylemiyor.. Çünkü onlar küfrederlerse, “boşalma hakkı”nı kullanmış olurlar..
Ama hutbede Mustafa Kemal ismi bırakın saygısız bir ifade ile kullanılmasını.. İsmi hiç geçmediği bir ortamı bile provoke ederler, “M. Kemal’i niye anmadınız lan” diye, cami içinde gösteri yaparlar.. Sorarsınız, “İmam Hatihpliler yerine, sapık ifadesi şu liseliler için kullanılsaydı, yine Gülşen’i savunur muydunuz” diye.. Tısss. Cevap veremezler.. Ve tehditlerine devam ederler.. Savcı ve hakimlere yönelik olarak.... “Onların iki üç yıl sonraki hallerini görüp onlar için değil ama aileleri için üzüldüm” küstahlığını bile yaparlar..
Küstahlık ne demek? Adliye içinde şehid edilen savcı Selim Kiraz örneğindeki gibi.. Savcı ve hakimleri, hedef bile gösterirler.. Sen gerçek cevabı, 2007’de sandıkta aldın, 2011’de aldın, 2015’te, 2018’de aldın. 2023’te tekrar alacaksın! Bekle, gör Özkök!"