İçimiz yangın yeri, dışardan nasıl görünüyoruz?
Toprak bizi almadan haklarımızı alsak olmaz değil mi!
Uzun süredir yazmak istediğim, çekimser olduğum bir diziden söz etmek istiyorum. Çünkü dizide sadece Türkiye değil, dünya gerçeğini gözler önüne seren çok önemli, ciddi konular ele alınmış. Paranın, statünün gücü ile kadına veya herhangi bir insana yapılan şiddetin boyutunu gözler önüne seriyor.
Zengin, tanınmış bir iş insanı olan Çelebi ile evli olan Cemre’ nin hayatta kalabilme savaşı ve kızına kavuşabilme konusu çok ince bir şekilde işlenmiş. Yaptığı şiddeti söylediğinde, sahte, akıl sağlığının yerinde olmadığına dair raporlara, zorla ağır dozda anti depresan ilaçlara maruz kalması psikolojik şiddeti bir kez daha gündeme getirdi. Cemre’nin tüm yaşam haklarının, vesayetinin eşine verilmesi ve kızından ayrılmamak için bu hayata bir süre devam etmek zorunda kalması ile başlayıp sonrasında dayanamayıp bu duruma başkaldıran bir kadının hayata tutunmaya çalışması, hukuk süreci, her şey gözler önüne seriliyor. Çünkü gerçek hayatta da bu tür şeyler var ve yaşanıyor.
Gerçek akıl hastaları ya da ruhsal problemleri olan eşler, boşanma döneminde karşı tarafı da delirtmek için elinden geleni yapıyor. Kimisi mal varlığı için, kimisi intikam için (terkedilmenin verdiği öfke, ego) çocuğu kullanarak, velayet savaşlarıyla güç gösterisi yapıyorlar.
Ve tüm bu çeşitli bezdirme politikalarını erkeklerimize öğreten maalesef yine kadın avukatlar oluyor. Kadının kadına mesleği ve parası uğruna yaptığı şiddet ne kadar ahlaklıdır tartışılır. Açıkçası ben bunun etik olduğunu düşünmüyorum. Üç kuruş fazla kazanacağım diye şeytanın avukatlığını yapmak insanın karakteri ve ruhu ile ilgilidir. Ve en önemlisi de duruşu ile!
Son yıllarda velayet anneye verilmeden önce, erkeklerin anneleri AMATEM’e akıl sağlığı yerindedir Heyet Raporu almaya göndermesi durumunun (8 HAFTA) moda haline geldiği söyleniyor. Hangi adam çocuğunun annesine akıl sağlığı yerinde oldu halde bunu yapabilir ki! Bir insanı heyet raporu almaya göndermek çok ciddi bir şeydir. Akıl sağlığın ile sınanıyorsun. Ancak delirmiş bir adam bunları yapabilir ve artık doktorlar da bu durumun farkında.
Ayrıca bu durumun psikolojisi bile kötü. Tabi ki bunun yanında kişinin madde vs. kullanıp kullanılmadığına da bakılıyor.
Peki tüm bunlar olurken çocukları düşünüyorlar mı acaba? Açıkçası ben inanmıyorum. Çocuğunu düşünen babalar bunları yapmaz. Hiçbir açıklamayı kabul etmiyorum. Parası ve gücü olan erkelerin kanunlara müdahale edebilmesinin dönemi de geçti. Ben ve benim gibi birçok anne bu süreçlerden geçtik. Çelebi gibileri gözünden tanırım. Belki ileride bir gün kitap olarak yazarım.
Biz kadınlar Çelebi gibi adamlara boyun eğmemeliyiz. Sadece kadın değil, kimse boyun eğmemeli. Psikolojik, ekonomik, fiziksel ve her türlü şiddeti reddetmeli, hakkımızı aramalıyız. Biliyorsunuz ki görüp şahit olan ve müdahale etmeyen kişi de dinimizde o kişi kadar suçlu ve günahkâr sayılıyor.
Yazımı Cemre nin heyet karşısında yaptığı etkileyici konuşması ile bitirmek istiyorum;
‘’Artık birileri benim sesimi duysun istiyorum.
Ben annem değilim. (Annesinin ruh sağlığı bozulduğu için)
Onun mirasını taşımıyorum.
Üzerime yapışmış etiketten kurtulmak istiyorum
Evladıma kavuşmak istiyorum, her anne gibi evladının yanında olmak istiyorum!
Dışarıya adımını attığı anda öldürüleceğini düşünen kadınlar için istiyorum. Bizim görmediğimiz duymadığımız, bilmediğimiz, çoğu zaman görmezden geldiğimiz, katledilen kadınlar için ve annesi gözünün önünde öldürülen çocukları için de istiyorum.
Taktığı kravatı, fikrini canını aldığı kadından daha değerli gören erkeklere inat için istiyorum.
Bir kadını haklı görmek için deli, ama bir adamı haklı görmek için bahane arayan adalete inat için istiyorum.
Bir kerecik olsun inanılan olmak istiyorum!