Arınma Gecesi: Anarşi’nin ince masajı

Günümüzde bir ülkenin gelecekle ilgili plan üretme gücü en kolay şekilde nasıl gözlemlenir? Net cevap; kurgu dünyasındaki işlerin içeriklerine bakarak! Çünkü gerçek sanılanların çoğu da arka planları net olmayan birer kurgudan ibarettir aslında.

Anibal Güleroğlu Yazar guleranibal@yahoo.com

İnanmayanlar, ekranlardaki insan saflığıyla kurgulanmış sohbetlerde ‘büyük günah’ olarak tanıtılan ‘sosyal medya’ başta olmak üzere, pek çok mecrada önümüze konan haberlere, çevremizdeki gelişmelere bir göz atıversin…

Kimileri, medyayı sudan haberlerde deşifre edilen korkunç(gülünç) planlarla sulandırıyor. Kimileri, milyonların izlediği ekranda şeytanla ateistleri kıyaslayıp nikahları boşa çıkartıyor. Kimileri de, ya toplumun duygu tellerini titretmek isterken tarihleri şaşırıp kafaları karıştırıyor ya da 2023’ü de aşıp 2053’teki dünya liderliğinin hayallerine kapılıyor.

Dahası… Rusya’nın ‘Dünyanın sonu’ denilen bölgesinde bilim insanlarının sebebini belirleyemedikleri devasa çukurun düşündürücü gizemi bir yanda… Küresel ısınma, açlık, işsizlik, çocuk kıyımlı savaş gibi olumsuzlukların artan oranda yaşanması diğer yanda… Çivisi çıkmış dünya manzaralarının var mı izlediğimiz filmlerden bir farkı? Hani bir iki televizyon dizisi, yaşanacak kritik olayları henüz oluşmadan kurgusunda işliyordu ya… İşte aynen öyle. Filmler, gerçeklerin aynası!

Dolayısıyla günümüz yapımlarının neyi işaret ettiğini iyi değerlendirmek lazım. Zira bizler, dizi oyuncularının aşklarını dilimize dolayıp 2006 yapımı Binbir Gece’nin pembe dizilerin anavatanı Şili’de reyting rekorları kırmasına sevinmekle meşgulken… Ya da Nuh’tan kalma konusuyla ödül alan yapımlarımızın sinemasal sarhoşluğunu yaşayıp ekranlarımızı da dizilerin kafa yapıcı gırgırına teslim ederken… ‘Dünyanın geleceğini ben şekillendiririm’ demekteki ustalığını her alanda ispatlayan Amerika’nın yapımcıları, harıl harıl geleceğe dair toplumsal projelerin prototipleri sayılabilecek filmleri insanlığa enjekte etmekle meşgul. Canlı aşı misali.

Geçtiğimiz yıl vizyona çıkan ve 3 milyon dolar maliyetli ilk bölümüyle devasa gişe rakamına ulaşan ‘Arınma Gecesi’nin devamı olan ‘Arınma Gecesi: Anarşi’ de, bu anlamda fazlasıyla ayakları yere basan ve üstünde ciddi ciddi düşünülmesi gereken bir olabilirlik senaryosu!

2023’ÜN ARINMA VİZYONU AMERİKA’DAN

Yıl 2023… Bu tarih insanlık için oldukça önemli. Ama bu önem, ekranlarda sıkça duymaktan beynimize işlenen 2023 hedefimizden çok farklı. 2023 yılı; yoksulluğun çözümünü arayan, işsizliği azaltıp evsizlerin devlete yükünü hafifletmek isteyen Amerika’nın kurgusal hedefi.

Eh bizim 2023 hedefimiz olur da dünyanın süper gücünün 2023 refah taktiği olmaz mı? En acımasızından oldurulmuş ve filmleştirilip önümüze konmuş.

Bu hedef, sanki 16. yüzyılda yaşayan ve ‘gelecek mühendisi’ sıfatıyla anılan Nostradamus’un ‘Ortadoğu çok karışacak, yöresel savaşlar küreselleşecek’ vurgusuyla yaptığı ‘‘21´inci yüzyılın başı yeni olaylara gebedir’’ kehanetini doğrulamak istercesine, yaşananlara karşı insanlığın acilen bir arınma sürecine girmesi gerektiğini işaret etmekte.

Peki, nasıl gerçekleşecek bu arınma? Üstelik dünyanın neresinde olursa olsun arınmaya en çok ihtiyacı olanlar, yüksek korumaların zırhlarıyla dimdik ayakta dururken?

Bunun cevabını, 2013’te ‘yaz hiti’ne dönüşen ve özellikle gençlerden büyük ilgi gören ‘Arınma Gecesi’ni spekülatif bir gerilime çevirerek sokaklara taşıyıp halka indiren James DeMonaco, ‘Yeni Kurucular’ tarafından yeniden şekillendirilen Amerikan yönetim ve adalet sistemiyle ortaya koymakta... Hem de paralarına para katmaya heveslenenlerin iştahını kabartan, sapkın ruhlara ‘Neden gerçeğe dönüşmesin’ diye düşündüren bir yöntemle.

‘Arınma Gecesi: Anarşi’deki mantığın özü; devletin, toplumdaki suç oranını, işsizliği, insanların saldırganlığını ve hesaplaşma isteğini aşağı çekmek için yılın 12 saatini, öldürmek de dahil her türlü suç ve şiddete açık hale getirmesi! Bu vesileyle insanlar içlerindeki canavarı bir geceliğine serbest bırakıp kurtlarını dökecekler, sonrasında da ‘Ölen ölür kalan sağlar bizimdir’ dercesine hayat devam edecek. Yani bir nevi toplumsal sintine boşaltma süreci…

Ne de olsa öncelikli amaçları ‘para’ olan yönetimlerin sorunlara, barışçıl ve insani çare üretmeleri zor. Buna karşılık hedef saptırarak dikkatleri yönlendirmek, birbirlerine ‘Güvende ol’ demenin ötesine geçemeyen vatandaşın menfaatlerinden ziyade zenginlerin çıkarlarına hizmet edip sömürüye yoğunlaşan insan beyninin en rahat yaptığı iş. Bir de, gerçek niyetlerden habersiz halkın, kendilerine haksızlık yapanları elleriyle cezalandırma isteği doğrultusunda, katılımcı desteği kısmen alınmışsa… Tam manasıyla kaymaklı ekmek kadayıfı.

2023’teki Yeni Kurucuların arınma vizyonunun yıkıcı hikâyesindeki gelişmeler de, bu kadayıfı gerçekte kimlerin yediğini görmek için karakterlerden, mekanlardan bağımsız bir yansıma… Tabii olaya salt ‘gerilim filmi’ mantığının ötesine yaklaşmak kaydıyla!

TOPLUMLAR YILDA BİR GECEDE ARINIR MI?

‘Arınma Gecesi: Anarşi’nin teknik özenden yoksun olmasına karşın çekici gelen içeriğini izlerken aklıma takılan soru, ‘Kanı kaynayan gençlere, anarşiklere, birilerinden hıncını çıkartmak isteyenlere ve en önemlisi de sıradan vatandaşı ezme alışkanlığını kan dökerek sürdürme hevesindeki zenginlere 12 saatlik deşarj olma fırsatı tanıyan bir yönetimin bundan ne oranda fayda sağlayacağı’ oldu.

Çünkü polisin, sağlık ve itfaiye hizmetlerinin devre dışı bırakıldığı bu ‘insan avı’na dönüşen saldırganlık sürecinde yılın 364 günü geçim derdine düşüp sorunlarla boğuşan sıradan halkın güç bela kendini korumaya gayret etmekten başka yapacağı bir şey yok. Öyle her türden silah temin edip manyakça ortalığa dökülmek halk işi değil, her ne kadar halka serbest bırakılsa da.

Nitekim yönetimin menfaatçi icadı olan ‘Arınma Gecesi’ne hoşgörünün sınırları da meydanda… Yeni düzenin Che Guevara’sı olarak sunulan zenci liderin korsan medya aracılığıyla sesini duyurma gücü sayesinde, tepede oturanların tüm özendirici gayretine rağmen toplumun böyle bir sisteme pek de sıcak bakmadığı daha net çıkıyor karşımıza.

Ayrıca toplumların içlerindeki suçlulardan öyle sokağa arınmak için dökülenlerin çoğu zaten topluma zararı dokunan suç eğilimliler. Öldürülenler de masumlar olduğuna göre yasallaşmış cinayetlerle toplumun arınması hiç mümkün değil. Aynı şekilde bu kısıtlı ve isabetsiz ölümlerle nüfus planlaması veya refah yükseltilmesi de kara komedi unsuru.

O zaman nedir ‘Arınma Gecesi’ ritüelinin esprisi?

Amerikan halkındaki silah karşıtlığını kırıp herkesin, kendini korumak için alabildiğine silahlanarak sektörü canlandırması yani para babalarının istiflerini kabartmasını teşvik dışında ‘Arınma Gecesi: Anarşi’nin en önemli saptaması, toplumsal şekillenmeleri sağlamayı hedefleyen ülkelerde anarşinin kökünün yönetimdekilere dayanması!

Suç kontrolü propagandasının ardına sığınanların gerçek yüzünü finalinde veren… Her Amerikalının farklı bir arınma gecesi olduğu gerçeğini ortaya koyarken ilaveten tüm inançlarla kutsal değerlerin altını çizen… Amerika’daki yasaların da boşluk taşıyabileceğine işaret eden yapım, bu gerçekleri gösterirken vatandaşın yönetimler ve onların destekçisi olan zenginler gözünde kurbanlık koyundan farksız olduğunu da bir güzel hissettirmekte.

Bu ince mesajlar ise ‘yönetimler desteklemediği sürece anarşinin olmayacağı’ gerçeğini farklı sorunlarla buluşan karakterler üstünden öyküleyip seyirciyi, her yıl bir gece tüm suçların yasal olduğu Amerika’nın olası düzenine götürürken toplumsal arınmanın, bireylerden ziyade yönetimlere bağlı olduğunu da ispatlayan filmden arta kalan yegane detay! Suların kokuştuğu dünyada balık baştan kokar misali…

Anibal GÜLEROĞLU

guleranibal@yahoo.com

www.twitter.com/guleranibal

Tüm yazılarını göster