1932 yılının Noel arifesinde, Londra'da bulunan Whitehall caddesindeki meşhur Cenotaph anıtı eteğinde kızıl saçlı bir kadın can çekişiyordu. Birinci Dünya Savaşı'nda ölen İngiliz askerlerin anısına dikilen görkemli anıtın önünden alınarak Chelsea St. Stephen's Hastanesi'ne götürülen kadın kurtarılamayarak burada yaşamını yitirdi. (Daily Mirror, 02 Şubat 1933)
Fulham Road morgunda yatan kadının adı Zeynep Vlore idi. Arnavut asıllı Djemil Vlore'den boşanmış Zeynep Vlore...
Ölüm nedeni kayıtlara zehirlenme olarak geçti. 25 Aralık 1932'de, henüz 42 yaşındaki Zeynep Vlore potasyum permanganat zehirlenmesi sonucu ölmüştü. (Lancashire Evening Post, 01 Şubat 1933)
Parazitlerin yok edilmesinde etkili bir kimyasal olduğu bilinen bu madde, Arnavut güzeli Zeynep Vlore'nin ölüm sebebi olmuştu. Bu gizemli kadının ölüm haberi haftalar sonra basında yer buldu.
Ölüm belgesinde intihar ettiği yazılıydı. Bazı İngiliz gazetelerinde Madam Vlore'nin Ekim ayında Paris'e geldiği, Noel öncesinde Londra'da bulunduğu, bir aşk ilişkisi neticesinde bunalıma girerek intihar ettiği vurgulandı. (Daily News, 01 Şubat 1933)
Zeynep Vlore'nin kocası Djemil Vlore, Arnavutluk'un feodal ailelerinden Vlore (Avlonya) ailesine mensup zengin bir adamdı. (Birmingham Daily Gazette, 03 Şubat 1933) Bir çok Avrupa başkentinde güzelliğiyle tanınmış Madam Vlore, eşiyle bir süre İtalyan Rivierasında yaşamış; daha sonra Paris'e gelmek zorunda kalmıştı. (Western Morning News, 02 Şubat 1933)
Zeynep Vlore'nin Londra'da ne amaçla bulunduğu ise merak konusuydu. Trajik ölümünün ardında kıskançlığa bağlı bir aşk cinneti mi yoksa uluslararası politikalar mı yatıyordu? (Daily Herald, 02 Şubat 1933) Cesedi günlerce morgta bekletilmiş ve soruşturması diplomatik nedenlerle gizli tutulmuştu. (Daily Mirror, 02 Şubat 1933)
Cenazesinin nerede defnedileceği bile belli olmayan Zeynep Vlore'nin ölümü, kamuoyunda beklenenin ötesinde bir etki yaratmıştı. Londra'daki Arnavut büyükelçiliği, ölümüne dair resmi bir açıklama yaparak bunun bir intihar olduğuna işaret etti. Eşinden ayrılmış olan Zeynep Vlore'nin akut nevrasteni hastası olduğu vurgulandı. (Daily Mirror, 04 Şubat 1933) Yapılan resmi açıklama tatmin edici görünmüyordu. Avam Kamarası, soruşturmaya ilişkin İçişleri Bakanını sıkıştırdı.
Soruşturma hangi nedenle ve kim tarafından talep edilmişti? Noel arifesinde Pont Caddesinde Arnavut elçiliğini ziyaret ettikten sonra kendini zehirleyen Zeynep Vlore'nin ölümü neden günlerce gizli tutulmuştu? Bu gizemli kadın uluslararası bir casus muydu? (Daily Herald, 15 Şubat 1933) Gazetelerde "Arnavut Kadının Ölümünün Sırrı" başlıklı haberler göze çarpıyordu.
Zeynep Vlore'nin bir zamanlar, Arnavutluk Kralı Zogo'nun metresi olduğuna dair söylentiler yayılmaya başlayınca Londra Arnavut Büyükelçiliği bu haberi yalanlayan bir bildiri yayınladı. Zeynep Vlore'nin Kral Zogo ile ilişkisi olduğu haberi, 22 Ağustos 1933 tarihli Vakit gazetesinde de yer buldu. Kralın onu terkederek İtalyan bir güzele gönlünü kaptırması üzerine genç kadın hırslanmış ve casusluğa soyunmuştu. Bir süre sonra Zeynep Vlore'nin ölümüne ilişkin soruşturmanın, Arnavutluk Bakanının talebi üzerine gizli tutulduğu bilgisi kamuoyuyla paylaşıldı. (Weekly Dispatch, 05 Mart 1933)
Ölümünden haftalar sonra kızıl saçlı Arnavut güzel, Surrey'deki Brookwood mezarlığında gizlice toprağa verildi. (Sunday Mirror, 05 Mart 1933) Ancak hakkındaki söylentiler devam etti. Zeynep Vlore'nin ölümü Türk basınında da ilgi uyandırdı. Son Posta gazetesinde adı Zeynep Lora olarak geçen Zeynep Vlore, bir zamanlar İzmir'de esrarengiz bir hayat yaşamıştı.
18 yaşlarında Selanik'ten İzmir'e gelen Zeynep, avukat bir ailenin yanına hizmetçi olarak girmiş; bu vesileyle Vali Rahmi Bey'le tanışmış ve aralarında gizli bir aşk yaşanmıştı. Daha sonra ortadan kaybolarak bir Fransız zabitle önce Atina'ya sonra Fransa'ya giden genç kadın, burada bir süre Fransızların daha sonra da İtalyanların emrinde çalışmıştı. Gazetedeki habere göre salon hayatına meraklı Zeynep Hanım, Londra'da bir otelde öldürülmüştü. (Son Posta, 22 Şubat 1933)
Aynı tarihli Vakit gazetesi ise; Londra'da Meçhul Asker Anıtı önünde zehirlenmiş halde bulunan Arnavut güzel Zeynep Hanım'ın bir zamanlar, Arnavutluk'un en nüfuzlu ailelerinden birine mensup Cemil Vlore ile evli olduğunu yazdı. Boşandıktan sonra Balkanların en tanınmış simalardan biri olmuş; Arnavutluk ve Balkan siyasetinde önemli rol oynamıştı.
Vakit gazetesinde çıkan bu haberin ardından; İstanbul Arnavutluk Krallığı Başkonsolosluğu bir açıklama yaptı. Vakit gazetesine gönderilen mektupta: Zeynep Vlore hakkındaki haberlerin asılsız olduğu; bunların Daily Herald muhabirinin kaleminden çıktığı, Zeynep Hanım'ın epey zamandır yurtdışında yaşadığından Arnavutluk Delvine'deki akrabalarıyla da ilişkisini kesmiş olduğu belirtildi. (Vakit, 23 Şubat 1933)
Arnavutluk konsolosluğunun tekzibine rağmen Londra basını Zeynep Vlore olayını yazmaya devam etti. Bir süredir Fransa ve İngiltere için çift taraflı casusluk yaptığı ve bu nedenle diplomatlara özel imtiyazlardan yararlandığı anlaşılan Zeynep Hanım, tehlike sezince derhal Paris'ten Londra'ya hareket etmişti. Londra'da hatrı sayılır bir şahsın himayesine girmek istediyse de başarılı olamamıştı.
Ölümünden önce Paris'e yazdığı bir kaç mektup Fransız emniyetinin eline geçti. Diplomatlar ve askerler arasında bir çok dostu bulunan bu güzel kadın, uzun zamandır Fransız istihbaratı tarafından takip edilmekteydi. Paris'ten Londra'ya geçtiğinde Fransız polisi hala onun peşindeydi. (Vakit, 24 Şubat 1933)
Zeynep Vlore'nin ölümünden birkaç ay sonra Hammersmith'te Thames Nehri üzerinde çürümüş bir erkek cesedi bulundu. Adamın cebinden çıkan küçük bir nota dayanarak bunun Vlore soruşturmasıyla ilgili olabileceği düşünüldü; ancak adli tabip iki ölüm arasında bir bağlantı bulunmadığını açıkladı. (Daily Mirror, 28 Nisan 1933)
İlerleyen yıllarda Zeynep Vlore'nin Kral Zogo'nun eski metresi olduğu ve gözden düştükten sonra nasıl casusa dönüştüğüne dair haberler tekrar gündeme geldiyse de kısa bir süre sonra yazılanların arkası kesildi. (Weekly Dispatch, 14 Kasım 1937) Zeynep Vlore dosyası gizemini korumaya devam ediyor.
Şairin dediği gibi "Zaman unutturmaz, sadece uyuşturur."