Gerek sezon başlarında, gerekse ortalarında farklı diziler kanalın ekranında yer buluyor tabii… Bu açıdan bir sıkıntı çekilmiyor da asıl sorun, ‘Su akar yolunu bulur’ misali gidişine bırakılarak izleyicisini bulması beklenen Show dizilerinin bu kanalda uzun süre tutunabilmesinde! Zira ‘Ezra’ dizisini ani bir kararla ikinci bölümünde kaldırarak tepkileri yoğunlaştıran kanalda, ‘Yılanların Öcü’ dışında gelen, çabucak gider oldu. Arada bazı dizilere ekstra şans tanısa bile neticede finale yollamaktan sakınmayan Show’un rutine bağlanan bu alışkanlığının izleyicide takip keyfi bırakmadığı kesin. Dizilerinin çoğu da bu yüzden reyting alamıyor zaten. Öyle ya, insan Show’un hangi dizisini izlemeye koyulsa sonuç hep aynı. Kim kısa süre sonra postalanması büyük ihtimal olan bir yapımı izlemek ister ki! Neticede gelen gidiyor. Böyle devam ederse Show’un dizi defteri hepten kapanacak. Biraz sebatkar ve sabırlı olunması lazım… Diyeceğiz de, baştan gözden çıkartılan ‘Beyaz Yalan’ ve birkaç bölüm sonra finali kararlaştırılan ‘Asla Vazgeçmem’ örnekleri ortada.
SHOW TV BİR YANLIŞTAN DÖNDÜ
Önceki yazımda ‘Beyaz Yalan’ dizisini ele alarak kanalın daha ilk bölümün ardından diziyi, sepetleme sürecinin baş göstergesi olan, ‘gün-saat’ değişimine tabi tutup Cuma gecesi saat 23.15’e yollamasının yanlışlığını belirtmiştim. İzleyiciye cazip gelen her özelliği bünyesinde barındıran ‘Beyaz Yalan’ın bunu hak etmediğini ayrıntısıyla ele aldığım yazıda topu, diziyi yanlış günde yayına sokma hatasını yapan Show’a ve çifte standartlılığa atmıştım. Bana göre ‘Beyaz Yalan’ izlenmeye değer bir yapıdaydı ve kendini göstermek için fırsata ihtiyacı vardı. Neyse ki, yapılan açıklamaya göre kanalın reva gördüğü ‘ileri saate atarak gözden uzak tutma’ yanlışından dönülmüş. ‘Beyaz Yalan’, Cumartesi saat 20.00’ye alınmış. ‘Survivor’ın kemik izleyicisini saymazsak dizi meraklılarının yöneldiği ‘Güllerin Savaşı’, ‘Kertenkele’ var ama… Yine de Cuma’nın geç vaktine kıyasla, nispeten kendini anlatma şansının yakalanabileceği bir gün ve saat. Hele bir de tekrarları sıkça gösterilirse… Neden olmasın? Hadi hayırlısı.
SHOW ‘İKİ DOĞRU’ HAKKINI DOLDURUNCA…
Hani bozuk saat bile günde iki kez doğruyu gösterirmiş. Reyting ve maliyet bahanesiyle dizi tırpanına dönen ve gün güne gözden düşmenin kapısını aralayan Show da, ara ara bu söze uygun davranışlar sergileyebiliyor.Misal; gayet güzel bir ‘doktor’ dizisi olacakken bu tarz yapımları ‘Doktorlar’ dizisinden ibaret sayıp sonrasını sıfırlayan izleyiciye kendisini fark ettirmeyi başaramayan ‘Acil Servis’i finale yollayarak yerine ‘Acil Aşk Aranıyor’ formülünü getirmesi… Bu akılcılığını reyting başarısıyla taçlandıran Show, böylece olayı kökten sıfırlamak yerine değişime giderek çözüm üretmenin de bir çare olabileceğini gösterdi bize. Ardından ‘Beyaz Yalan’ı sürgün etmekten vazgeçmesi ve şansını artırması da akıllıca oldu. Yani anlayacağınız an itibariyle Show’un ‘iki doğru’ hakkı dolmuş durumda. Akabinde ‘Asla Vazgeçmem’in final haberi geldi. Doğrular tükenince yanlış da kaçınılmaz oldu tabii. Tolgahan Sayışman ile Amine Gülşe’ye bel bağlanılarak yola çıkıldığı ve yeni bir ‘Lale Devri’ yaratma hevesi taşıdığı gün gibi ortada olan dizi 13. bölümde noktayı koyacakmış. Show’un dizilere tahammül karnesine baktığımızda ‘Geç bile kaldı’ diye düşünmemek elde değil!
‘ASLA VAZGEÇMEM’ BAŞARISIZ MIYDI?
Şimdi aklım alamadı doğrusu… Hadi ötekilerin mazereti reytingdi de peki, bu dizinin kalkış nedeni nedir? Başlarda durumu pek parlak olmamasına karşın ekranda tutulan yapım, yükselişe geçince mi gözden çıkartılır hale geldi? ‘Asla Vazgeçmem’in kaldırılacağı haberinin açığa çıkarttığı en önemli düşündürücülük; dizilerin devamlılığında reyting başarısının bile artık yetersiz kaldığı… Yapımcıların tatminsizliği, oyuncuların kaprisi gibi başka etkenlerin dizilerin ömrünü biçici faktörler olarak devreye girdiği.Niye yalan söyleyeyim, büyük bir sırrın gölgesinde yıldırım aşkının zorluklarını hikayeleştirmeye soyunan ‘Asla Vazgeçmem’in başlangıçtan itibaren bende bıraktığı izlenim pek olumlu değildi. Annesinin cennette olduğunu sanıp ağaca çıkarak gökyüzündeki yıldızlardan medet uman Mert’in bu sahneyle ‘Çalıkuşu’nu anımsattığı dizide, buna gülüp geçerken özellikle Amina Gülşe’nin podyumdaymışçasına yürüyüşü ve soğuk oyunculuğuna fena halde takılmıştım. Çünkü bu detaylar normalde, dizinin hitap gücünü düşürecek türdendi. Yanı sıra senaryonun gidişatı da inandırıcılık ve doğallıktan uzak duruyordu. Ayrıca sürekli vurgulanan ilgili ve sevgi dolu babalığını gergin tavırlarıyla gölgeleyen Tolgahan Sayışman’ın ‘Lale Devri’ni hatırlatacak tarzda karşımıza çıkması… Yine ‘Lale Devri’ni çağrıştıran Aytül’ün şiddet yüklü kavgacılığı… Yiğit’le Nur’a damdan düşer gibi bir aşk yaratan içerikte İclal’in komadan hafıza kaybıyla uyanıp annelikten ziyade kıskanç bir baş belasına dönüşmesi… Hele hele Yiğit’in teyzesini kandırıp boşanmasının ardından, çatışmacı bir başlangıçla tanışıp yıldırım hızıyla aşık olduğu Nur’la apar topar evlenmesi… Nur’a aşık olan erkekler, Yiğit’in peşinden dolanan kadınlar… Ve masum-mağdur esas kızın dışındaki tüm kadınların dibine kadar kötü olduğu bir aile düzeni… Her ayrıntı o kadar bildikti ki.
Kısacası yine bir geniş aile çekişmelerinin mantığında yaratılan ‘Asla Vazgeçmem’in, klişelerden asla vazgeçmem diyen senaryosundan yansıyanlar, çıkarlarını korumak için tek çatı altında yaşamayı marifet sayan büyük ailelerin ürkütücü-entrikacı rutininin dışında fark hissettirecek bir güzellik ve ilginçlik yakalamaya müsait değildi bana göre.
Ancaaak… Tüm bu dezavantajlara karşı total grubun izleyicisi, başlangıçta gözden kaçırdığı ‘Asla Vazgeçmem’in içeriğini kısa sürede kendine yakın bulup sevdi. İlgisini, beğenisini de diziyi ilk 10 içine sokarak hatta Perşembe’nin kıran kıran rekabetine rağmen dördüncülüğe yükselterek gösterdi. Yani az bir sabırla ‘Asla Vazgeçmem’ kendini göstermeyi başardı.
FİNAL YAPMA GEREKÇESİ NEDİR?
‘Asla Vazgemem’ başardı dedik ya… Kuşkusuz bu başarıda pek çok eksiği-mantıksızlığı bulunan senaryodan ziyade, gittikçe dizilerin vazgeçilmezine dönüşen, erkek-para avcılığına soyunan kadınların hemcinslerine yönelik ‘entrikacı şiddeti’ ve Tolga Sayışman hayranlığının katkısı büyük. Yani diziyi toptan kusursuz sayamayız. Ama bunun yanında izleyicinin beğenisi, ekranda kalmasından yana talebi de dikkate değer. Diyeceğim o ki; öyle veya böyle, bir dizinin ekran tablosunda önemli husus, sebep değil elde edilen başarı oranı neticede!
Dolayısıyla ‘Asla Vazgeçmem’in izleyici ilgisini hiçe sayarak birkaç bölüm sonra finale yollanması hayretle karşılanacak bir durum. Bunu, hep yapıldığı gibi reytinge bağlama kolaycılığına kaçmak da, hata olur.
Öte yandan şayet gerçekse, dizinin yapımcısının ekibinden toplu ücret indirimi istediği de söylenmekte. Neden, niye bu indirim talebi? Hani dizi izlenmiyor da buna rağmen devamı isteniyor olsa, herkesten fedakarlık beklenebilir ama… Totaldeki reytingler, indirim talebine gerekçe olarak dizinin tutmadığını öne sürmeyi mümkün kılacak kadar düşük değil ki! Öyleyse yapımcıyı bu talebe yönlendiren sebep ne?Tam da bu noktada nihai karar yetkilisi olan ‘kanal’ detayı düşüyor akıllara. Belli ki kanal, AB’ye karşı totaldeki reytingi yükselen ‘Asla Vazgeçmem’in yapımcısını tatmin edecek bir rakam ödememekte. Yapımcı da kazancını düşürmemek adına ödemelerde indirime gitmeyi çare görmekte. Yani olayın fedakarlığı, dizinin finalinden doğrudan etkilenecek olan ekibe yüklenmek istenmekte. Ünlülüğün kaymağını yemek isteyenler bunu yapar mı? Yapmaz.
Söylenti ihtimalinden geliştirdiğimiz bu fikir jimnastiği gösteriyor ki, iyice dibe vurmuş yapımlar hariç, dizilerin finallerinin arka planında reytingler meytingler değil doğrudan ‘yapımcı-oyuncu-ekip’ çıkarları yatmakta! Senarist, yönetmen ve oyuncu bolluğunda ‘Asla Vazgeçmem’ demenin lüksü kalmayınca da harcanan harcanana…
Anibal GÜLEROĞLU
guleranibal@yahoo.com
www.twitter.com/guleranibal