Üzerinde yaşadığımız coğrafyada, binlerce yıl boyunca "anlatılmaya değer olayların hikayeleri" hüküm sürmüş; "insan hikayeleri" bu olayların gölgesinde kalmıştır.
Toplumsal yaşam ve kültür merkezli tarih anlayışını benimseyen "Annales Ekolü", bu tabuları yıkmış; bireyin yaşam ve eylemlerini multidisipliner biçimde inceleyerek onu anlamaya çalışmıştır.
Böylece insana dair her şey, tarihe konu olmuştur. İşte bugün size, bu hikayelerin birinden söz edeceğim:
1 Kasım 1929 tarihli Cumhuriyet gazetesinin küçük bir köşesinde rastladığım bu haber, oldukça ilgimi çekmişti.
"Ayının Aşkı" başlığıyla verilen haberi aşağıya aynen aktarıyorum.
Hasan Ali Toptaş'ın "Gölgesizler" adlı romanını okuyanlar, bu hikayeyi anımsayacaklardır. Hatta roman, 2009 yılında ünlü oyuncu ve yazar Hakan Karahan'ın girişimiyle sinemaya da uyarlanmıştır. Güçlü bir oyuncu kadrosuna sahip film; konusu, kurgu tekniği ve girift yapısıyla dönemin ilgi çeken yapımlarından da biri olmuştu.
Eserin ana olay örgüsü, Güvercin ismindeki bir kızın kaybolması üzerine yoğunlaşmıştır. İlerleyen bölümlerde Güvercin'in bulunması ve bir süre sonra hamile olduğunun anlaşılmasıyla, olaylar muğlak bir finale bağlanmıştır.
Romanda bu kısım, bir gazetede geçen haberle eş zamanlı olarak verilir.
Sözü edilen haberde, bir ayının kız kaçırdığı yazılıdır. Filmin finaline de, bu habere gönderme yapılarak, Güvercin'in doğum yaptığı, aralanan kapıdan uzanan ayı tırnaklı bebek eli sahnesi damgasını vurur...
Tarih Dedektifi köşemizde sizlerle, matbuatımızdan haberler ışığında, 1920 ve 30'lu yıllara ait dünyadan ve Türkiye'den insan hikayelerini paylaşacağım.
Bir başka yaşam öyküsünde görüşmek dileğiyle.