Şu sıralar ekranlarda ortalık feryat figan… Tapeler mapelerle tepetaklak olmalar… Yasaklamalar, hakları yok sayıp yasaları savsaklamalar… ‘Kahpe Bizans’ta aldığı kılıç darbelerini ‘Acımadı kiii…’ arsızlığıyla karşılayan Mehmet Ali Erbil’in canlandırdığı komedi benzeri, yaşananları algılama duyarsızlığı… Dizilerin, rutinleştikçe heyecanını yitirme tatsızlığı… Seçim sürecinde daha da bıktırıcı hale gelen haberlerin montajdı, paraleldi, olmadı hepsini bastırmak için yaratılan savaş çığırtkanlığıydı… Derken, oynatmaya az kaldı… Tüm bu kaynar kazanda beyinlerimiz haşlanmış yumurtaya döndü dönecek.
Sabahın köründen gecenin bir vaktinde yatağa girene dek hep aynı teraneleri dinlemekten, her kanalda benzer içerikleri görmekten, eften piften sebeplerle sabah haberlerinin ceza yemesinden daral geldi. Kendi namıma, bazen o denli bunalıyorum ki bu bezdiren tablodan, ‘İmdaaattt… Yok mu kurtaran’ diye avaz avaz bağırmak geliyor içimden.
Nafile bir haykırış tabii bizimkisi… Bizi, bizden başka kurtaracak kimse olmayacağına göre… O halde galiba en iyisi, bilincimizle kötüleri savuşturmak ve bizi tüketenlerin kıskacından kurtulup biraz gezentilik etmek!
Atalarımız da, çok gezenin çok yaşayandan daha fazla bildiğini söylediğine göre, daha ne duruyoruz haydi dalalım ‘Gezenti’ hallerine…
TELEVİZYON DÜNYASINDA SEYAHAT
Seyahati sevmeyen var mıdır? Bu soruya olumsuz yanıt verilme olasılığının yok denecek kadar az olduğunu düşünüyorum.
Zira nasıl olursa olsun, nereye yapılırsa yapılsın günlük temponun stresinden uzaklaşmak, bir parça değişiklik tatmak için bir ‘soluk alma’ sürecidir seyahat. Dolayısıyla olanakların el verdiği ölçüde her insan bu özgürlüğü yaşamak ister.
Peki, yaşayamadığımız zamanlarda ne yapacağız? İşte bu noktada da televizyonun engin dünyası yetişiyor imdadımıza.
Samanyolu TV’deki Murat Yeni’nin sunduğu ‘Maceracı’ ile Turgay Başyayla’nın ‘Davetsiz Misafir’i Cumartesi ve Pazar sabahları yurdumuzun dört bir yanını gezdirip yöresel yemeklerini tanıtırken, TRT 1 ekranındaki ‘Bekir Develi ile Keşif Zamanı’ da Pazar günlerinin öğlenden sonralarını dünya turuyla geçirmemizi sağlamakta. NTV’sinden TV 8’ine farklı gezi programları da mevcut seyahat havasını ekranlardan solumak isteyenlere...
‘Herkes iyi yazamaz, herkes güzel çizemez ama herkes mükemmel gezebilir!’ sloganıyla yola çıkan ‘Gezenti’ programı da bu türe meraklılara hizmet amacıyla, 29 Mart Cumartesi saat 17.15’te TV 2 ekranında olacak.
Beğeniyle izlenmiş olan dizileri yeniden ekrana getirerek sevenleriyle bir kez daha buluşturan ve yabancı filmleriyle sinema keyfi yaşatan TV 2’nin geniş kitlelere ulaşmayı hedefleyen yayın politikasıyla ortak dili konuştuğu vurgulanan ‘Gezenti’, ekran başındakilere farklı bir seyahat programı tadını hissettirme iddiasında…
Henüz yayına girmemiş olsa da tanıtımından anladığım kadarıyla ‘Gezenti’ için, hayli modern ve neşeli bir üsluba sahip bir gezi programı, diyebilirim. Sırf bu özellik bile onu benzerlerinden ayrı bir noktada ele almak için yeterli.
BURAK AKKUL SİZİ ALIP GÖTÜRECEK
Köşenizde kös kös otururken canınız dünya turu istediğinde imdada yetişecek türden bir görselliğe sahip olduğu izlenimini veren ‘Gezenti’ öyle bir seyahat programı profili ortaya koyuyor ki, onun eğlenceli rotasında gezip tozmaya karar verme durumunda, ‘gitmiş kadar olmak’ hissiyle ‘Ben özgür değil miyim? Kalkıp gideyim’ kışkırtıcılığı arasında kalmak fazlaca olası. Artık hangisini tercih ederseniz…
İzleyicisine, her bölümüyle dünyanın farklı yerlerinde geziyormuş hissini yaşatmayı ve belgesel-kurgusal karışımıyla çok özel bir gezi programı olmayı hedefleyen ‘Gezenti’nin baş sihirbazı; metin yazarı, şehir gezeni ve bunları sunanı konumundaki Burak Akkul.
Aynı zamanda mizah yazarı ve televizyon editörü de olan Burak Akkul, ‘Gezenti’de izleyiciye seyahat etme duygusunu yaşatmak için azami gayreti sarf edecek gibi… Bunu da kişisel gelişiminden anlamak mümkün.
Barış Manço’nun seyahat programlarından gözünü ayırmayarak ‘Gezenti’liğin başlangıcını çocukluktan yapan Burak Akkul, yetişkinliğindeki seyahat kültürünü de Travel Channel kanalında ‘No Reservations’ adlı bir TV serisi yaratıp değişik tatlar bulmak için dünyayı dolaşan ve İstanbul’a da hayran kalan Anthony Bourdain’in programlarının her bölümünü üçer kez izleyerek geliştirmiş.
1990 yılından beri televizyona yazan, 1994’ten beri de yurtdışı seyahatleri gerçekleştiren ve biri seyahat fotoğraflarından oluşan üç kitabı bulunan Akkul, nihayetinde bugüne kadarki tecrübelerini izleyiciye aktarmak için ‘Gezenti’de birleştirme yoluna gitmiş.
Anlayacağınız her ay farklı bir şehirle, farklı bir seyahat programı özelliğini yaşatacağını belli eden ‘Gezenti’, başlangıcını Pekin’den yapıp belgesel-kurgusal sürecini salyangoz pişen soya soslu caddelerden Çin Seddi’ndeki akıl almaz maceralara sürüklerken, Burak Akkul’un çocukluktan yetişkinliğe uzanan deneyimleriyle izleyicisini alıp seyahatin çekici dünyasına götürecek. O dünyada kalıp kalmamak sizin bileceğiniz bir şey.
GERÇEKÇİ BİR ‘GEZENTİ’LİK
Ekranların monotonluğuna ve yaşamın bunaltıcılığına alternatif olarak ‘Gezenti’yi ballandıra ballandıra bu kadar tanıttıktan sonra geriye gerçekçi bir ‘Gezenti’likten başka yapılacak pek bir şey kalmıyor doğrusu.
Nasılsa pasaportlar hazır, vizeler alınmış, uçakta yerler en ucuzundan ayırtılmış, internetten oteller bulunmuş, alışveriş bütçesi denkleştirilmiş… Bu hazırlıklar tamamlandığına göre heyecanlı bir seyahat için aşılamayacak Çin Seddi yok.
O zaman ne duruyorsunuz? Erken kalkan yol alır… ‘Gezenti’ izleyen dünyayı herkesten farklı tanır. Bizden söylemesi… Artık Çin’de çin çin mi oynarsınız yoksa Hindistan’da Taç Mahal’e mi uzanırsınız bilemem. O sizin ‘Gezenti’liğinize kalmış bir tercih meselesi.
İşin doğrusu her ne kadar yollara dökülüp ora senin bura benim dolaşmak çok güzel olsa bile televizyon karşısına kurulup, ayaklarınızı uzatıp çayınızı-kahvenizi yudumlarken kılınızı kıpırdatmadan dünyayı dolaşmanın keyfi de bir başka… Neticede bu kesatta cepten para da çıkmıyor, değil mi ama?
Üstelik böyle sanal bir gezi durumunda hissedilecek tatmin, uygulamalar sayesinde kendini hiç gitmediği yerlerde tag’leyip sanal arkadaşlara hava atmaktan da daha fazla gerçekçi! Bir taşı daha gediğine koyduğumuza göre iyi yolculuklar…
Anibal GÜLEROĞLU
guleranibal@yahoo.com
www.twitter.com/guleranibal