Bodrum Masalı da devşirme çıktı!

‘Bodrum Masalı’, totalde ikinci AB’de beşinci olarak başladı masal yolculuğuna. Bu yolculukta bana en büyük hayal kırıklığını yaşatan ayrıntı, dizinin buram buram Schitt's Creek kokması.

Anibal Güleroğlu Yazar guleranibal@yahoo.com

Ayaküstü uydurulan çocuk masallarından, büyükleri ayaküstü uyutmak için özene bezene yaratılanlarına… Masallarla büyür, masallarla avunur, masallarla oyalanır insanoğlu… Hayatın kendisinin baş masal olduğu şu fani dünyada! Yani hepimiz istesek de istemesek de masallarla iç içeyiz. Bununla birlikte masalların herkesi aynı oranda etkilediğini veya masalda mantığa ihtiyaç olmadığını düşünmek de hata. Zira hep dediğim gibi, masal bile olsa körü körüne kapılmamak, içeriğini sorgulamak gerekir. Aksi durum, insanın özüne-zekâsına hakaret… Kaldı ki, çocukların bu noktada daha hassas oldukları ve büyüklerden daha çok masalları sorguladıkları da bir gerçek.

Sözün kısası; Hedef kitlesinde sınır tanımayan ve dinlemeye hazır olan herkesi kucaklayan masallar, imkânsızları olduran avuntular. Tarih boyunca da rağbet görmüşler. Hatta öylesine vazgeçilmez bir alışkanlığa dönüşmüş ki masal sevdası, eksikliğini hissetmeyelim diye, inandırıcılık iddiası taşımayan masallara dönüşmüş kurguların da dili. TMC imzası taşıyan ‘Bodrum Masalı’ da bunlardan biri. Tabii her masalın bir de gerçekle yüzleşme anı olduğunu unutmamak lazım. Kurgusal masalların gerçekle yüzleştiği an da, içeriğin yayına girdiği gün. Çünkü takke düşüyor ve ‘masal masal matitas’ olayının mantığı bu aşamada netleşiyor.

Nicedir gündemde olan ve yaz dizisi olarak beklenirken güze doğru yüzünü gösteren ‘Bodrum Masalı’nın gerçeklerine gelecek olursak… ‘Bodrum Lisesi’nden ‘Bodrum Masalı’na dönüşen dizide ilk göze çarpan, orijinallik beklerken yabancıdan ‘devşirme’ duruşuyla yarattığı ve ‘Bodrum Masalı da devşirme çıktı’ dedirten tablo!

‘BODRUM MASALI’, YERLİ ‘SCHITT'S CREEK’ OLMUŞ

18 Eylül 2003 tarihinde ekrana çıkarttığı ‘Bir İstanbul Masalı’yla iki sezon idare eden TMC’yi 18 Ağustos 2016’da bir kez daha masal anlatmaya yönlendiren ‘Bodrum Masalı’, totalde ikinci AB’de beşinci olarak başladı masal yolculuğuna. Bu yolculukta bana en büyük hayal kırıklığını yaşatan ayrıntı, dizinin buram buram Schitt's Creek kokması.

Yabancı dizi izleyenler muhakkak ki iki yapım arasındaki benzeşmeyi fark etmişlerdir. Ancak biz bilmeyenler için, benzerliği işaret etmek adına, her bölümü 22 dakikadan oluşan ve TLC ekranında da yayınlanan Schitt's Creek dizisinin genel öyküsünü kısaca özetleyelim…

Maliyenin haciz baskınıyla başlayan yapım bir pembe dizi. Johnny Rose oldukça varlıklı ve ailesiyle ilgili bir işadamı. Ancak kendisine atılan kazık sonucu tüm varlığını yitiriyor. Devlet kendilerine yeniden başlamaları için bir fırsat tanıyor ki, o da geçmişte aldığı mülk. Böylece Rose ailesi, Johnny’nin zamanında şaka olsun diye oğluna aldığı Schitt's Creek isimli kasabaya göç ediyor. Havalı oğlu, zengin sevgilisinden medet uman kızı ve mücevherlerinden bazısını almayı akıl edebilen yıldız eşiyle birlikte kasabaya giden Johnny’yi orada bekleyen sürprizse, belediye başkanı ve motel sahibi olan Roland. Rose ailesinin kamyonculara hitap eden sefaletteki motele yerleşip fakirlikle ve kasabadaki sıradan insanlarla sınandığı, gençlik ilişkileriyle renklenen öykünün genel çerçevesi bundan ibaret.

Gelelim aylar öncesinden tanıtım turu düzenlenen ve birilerince ‘en sağlam iş’ olarak lanse edilen Kanal D’nin ‘Bodrum Masalı’na…

Evren Ergüven, zengin bir iş adamı. Ama birdenbire her şeyini kaybediyor. Bu iflastan elinde kalansa, karısının üstüne yaptığı eski otelin yarısı ve Yıldız’ın baba mirası evi. Evlerine gelen haciz memurlarının ardından birer bavulla Bodrum’a taşınan aileyi, tıpkı Schitt's Creek’teki gibi bir duruş pozuyla harap evin önünde göstermeyi ihmal etmeyerek görsel benzeşmeyi de yakalayan ‘Bodrum Masalı’, Su karakterini Alexis’le özdeşleştirirken, Ateş de David’e denk.

Anlayacağınız orijinalindeki Rolando karakterinin karşılığını Faryalı ile yaratan ‘Bodrum Masalı’ başlangıç itibariyle yerli Schitt's Creek olmuş. Schitt's Creek ile yaratılan çerçevenin içini doldurmak için de sürekli kullanılan yerli unsurlar seçilmiş. Faryalı-Yıldız arasındaki eski sevgililik olayı… Her şeyini kaybettiğini bildiği halde Bodrum’daki metresine koşup yeni dolapçılıklar peşine düşecek kadar duyarsız davranan Evren’in Gözde merakı… Bodrum Lisesi’nin varoş gençleriyle, kolejin züppe çocukları arasında gelişecek çatışmacılık ve aşk çekişmeleri yaratılmış.

Sonuçta; Komediden ziyade dramatik yönü ağır basan Schitt's Creek’in Kanada ilhamı, klişe yerli sosa bandırılınca ‘Bodrum Masalı’ huzura gelivermiş. Hoş gelmiş safa gelmiş de… Keşke tam özgün olsaydı veya özgünüz havasına girilmeyip ilham alınan eser zikredilseydi. Yoksa Schitt's Creek ismi zikredildi de biz mi fark etmedik?

BODRUM MASALI’NIN NELERİNİ SEVDİK?

TLC ekranında da yayınlanan Schitt's Creek dizisin yerli versiyonu gibi duruyor diyerek söze başlayıp bir parça iticileştik ya… ‘Bodrum Masalı’nın da kendine özgü güzellikleri, hoşa giden detayları var elbet. Kimse kusura bakmasın ama bu memnuniyetin senaryoyla uzak yakın ilgisi bulunmamakta. Yöresel güzellikleriyle elini güçlendiren ‘Bodrum Masalı’nın sağlam yönü, devamında belirteceğim mantıksızlıklarla ilerleyen esinleme senaryosu değil, oyuncuları. Öncelikse, popülerliğin ve fanların temeli olarak genç izleyiciye hitap edenlerin.

Alperen Duymaz, ‘Bodrum Masalı’nı cazip kılma noktasında başı çeken isim! ‘Acı Aşk’ta da beğenerek izlediğim Alperen Duymaz, role adapte olabilen performansıyla gelecek vaat ediyor. Ona buna benzemeden, kendine has duruşu ve mimikleriyle canlandırdığı Ateş karakterinin de hakkını vererek oynuyor. İlerleyen süreçte neler yapacağının takipçisi olacağız. Tebrikler.

Şevval Sam’ı aşırı iyi niyetli ve saf Yıldız olarak ekrana döndürerek aldatılan kadın ayağını yaratan… Timuçin Esen’i, şiveli ve salaş görünümlü Faryalı olarak devreye sokarak içeriğini geçmişteki aşk ve rekabet olayına dayayan… Med Cezir’deki Faruk’un batmış iş adamlığından ‘Bodrum Masalı’nın müflis Evren’ine devşirerek bir bakıma diziye ‘The O.C.’ havası da aşılayan… Toprak Sağlam’la, evli erkeklere musallat olan kadınların yüzsüzlük derecesini gösterecek Gözde karakterini kara çalı gibi konuya sokan ‘Bodrum Masalı’nda, yarışmalarla göze çarpan Bodrumlu Hilmicem İntepe de dizinin efsunlarından. Kelebek karakteriyle her tarafa yetişirken kendini ispatlayacağı kesin. Schitt's Creek’teki Alexis’ten esintiler bulduğum Su karakterini canlandıran Dilan Çiçek Deniz de, hoşluğuyla diziye ilgiyi artıracak isimlerden.

Kısacası; Uzay’ın tam dayaklık gıcıklığını mükemmel hissettiren Serhan Onat’la, farklı dizilerde yer alan ve henüz tam göremediğimiz Cenk karakteriyle güzel uyuşan Bora Cengiz… Haşarı çocuk görünümündeki Aslı’yı narenciye ağacından kucağımıza bırakarak dizinin neşeli yüzünü gösteren Ezgi Şenler… Aşkı paraya tercih eden Alara’yı oynayan ama şu an için bir parça gergin duran Serel Yereli… Ve kıyısından yüzünü gösteren Rana’nın Ateş’e tutkusunu devreye sokmasını beklediğim Zehra Yılmaz… Hepsi de gençlik dizisi imajı yaratmakla birlikte bunu doğrudan beyan etmekten kaçınan ‘Bodrum Masalı’nın sevilmesini sağlayacak yönleri.

BU MASALDA TUTARLILIK YOK

‘Masallar çocukken uyuyana kadarmış, büyüyünce uyanana kadar’ demiş yazar Cezmi Ersöz… Aşkın Nur Yengi’yi konuk ederek sürprizini yaratan ‘Bodrum Masalı’nın masalcılığı da, mantık tutarlılığının dibe vurduğu noktaya kadar!

Öyle ki Bodrum Havalimanı’ndan başlayan ve her şey çok güzel giderken taklaya gelerek dost bildikleri tarafından sırtından vurulanların dramla karışık gençlik komedisi harmanını sunan ‘Bodrum Masalı’nın tutarsızlık sergilediği pek çok sahne mevcut…

‘Nasıl yaşayacağız biz burada’ sorusundan üç gün öncesine giderek fakirliğe geçiş aşamasını vermeye çalışan dizinin bu süreçteki ilk tutarsızlığı, henüz konservatuara dahi girmemiş olan Su kızın Cenk’in annesinin konserinde yer alma safsatasında çıkıyor karşımıza. Prova dahi yapmadan şıp diye ekibe uyum gösterip su gibi notaları çalan Su, bu sahneyle hak edenin değil adamı olanın ilerlediğini de gösteriyor böylece.

Saçma bir köpek gezdirme tartışmasıyla sözde aile içi sıcak ilişkileri yansıtan dizide ikinci tutarsızlık, iflas ve haciz olayında çıkıyor karşımıza. İhale-Türkmenistan gibi lafları ağzında geveleyen ve elindeki USB belleği evirip çevirirken avukata laf olsun misali hesap soran Evren Bey niye batmıştır, anlayan beri gelsin. Evren’in oteller zinciri olduğu söylenirken ktipiyoz Ergüven Otel’ini uzaktan gösteren ve denizin ortasındaki yük gemisinde parti vererek bir ilke imza atan dizide, orijinal yapımın aksine uluslararası ve Bakanlar düzeyinde gelişen bir uydurma el koyma durumunun vardığı nokta, yasadışı örgüt şüphelilerine baskınlar gibi.

Gecenin bir vakti ellerinde resmi belge olmadan korsan gibi gemiye dalan ve hangi resmi sıfatı taşıdıkları belli olmayan kişilerce yaratılan tuhaf sahneye bakıp ‘Bu nasıl bir saçmalık’ dememek mümkün mü? Su ve Ateş’in, Uzay periscope’uyla herkese ilan edilen mağdur gençlik ajitasyonunu bu baskın sahnesiyle yaratan senaryonun bir başka tutarsızlığı, Yıldız’ın mücevherlerini vermesinde yaşanıyor. Hastane kurulu İpek kızın durumunu ümitsiz görüp tedavisini karşılamaktan kaçınıyor ama çulsuz kalan ve Ateş’e ekranı çatlamış telefonunu verirken ‘Daha ekonomik sinirlenme’ konusunda nasihat eden Yıldız, bütün mücevherlerini sonu belli olmayan bu ümitsiz vakaya yatırmaktan çekinmiyor. Varsa böylesi helal olsun.

‘Bodrum Masalı’nın tutarsızlıkları ne yazık ki bu kadarla sınırlı kalmıyor. Meteliğe kurşun atar haldeki Evren ve ailesini uçakla Bodrum’a gelirken görüyoruz. ‘Para yokken niye otobüs tercih edilmemiştir? Yoksa önceden alınmış ucuz bilet mi kullanılmıştır’ derken bir de bakıyoruz ki, aileyi almak için özel araç bile gelmiş. Sanki havaalanından servis yokmuş gibi özel araçla seyahati tercih eden ve yüzlükleri toslayan Evren’in tesisatçının parasını vermekten kaçındığı akışta, gençleri yakınlaştırmak için seçilen yollar da bir hayli tutarsız.

Bütün bavulları indirip kapıya yığan Kelebek, neden kemanı alıp onların yanına koymuyor da durup durup kemanı almaları hususunda uyarıyor? Diğerlerinin hiç oralı olmaması ve Kelebek’in sırtını kemana dönerek araca binip gazlaması bir yana, sanatçı geçinmeye hevesli Su kızın kemanı bırakmasına ne demeli? Gerçek bir sanatçı enstrümanını canı gibi korurken, . Schitt's Creek’teki Alexis gibi elinden telefonunu düşürmemeye özen gösteren Su, kemanı umursamak şöyle dursun, Kelebek’ten çekiç isteme saçmalığıyla alelacele poster asma derdine düşüyor. Sonra da gelsin kızgınlık ve özür faslı. Aslında bu keman olayı başlı başına tutarsızlık. Çünkü icra memurları Su’yun kemanını alıp gidiyorlar. Peki, o zaman bu keman nereden çıkıyor? Yedeği varsa o zaman niye onu da almıyor hacizciler? Evren, ağa gibi ortalıkta gezerken boya işine girişen Yıldız’ın saflığından medet umarak Gözde olayını devreye sokan ‘Bodrum Masalı’nda Su ve keman ikilisiyle ilgili tutarsızlık olarak mimlediğim bir başka ayrıntı Cenk’in Su’ya kemanı getirmesi… Cenk, kızın gecenin o vakti sokağa çıkıp otele geleceğini nereden bildi de çalıların arasına saklanıp keman sürprizini yaptı? Sana Bir Sır Vereceğim’den kalma doğaüstü güçleri mi vardı acaba?

Zenginken gayet havalı davranan ama Bodrum’da birdenbire hayatta kalmak için gururunu öteleyen varoş çocuğuna dönüşerek ‘Ne iş olsa yaparım abi’ havasına bürünen Ateş’in yaptıkları deseniz… Tutarsızlıkta hak getire. Arabadan iner inmez sanki üç yaş çocuğu gibi çiş yapma yaygarası sergileyen Ateş, banyoyu kullanamayınca evin arkasına vs. geçip ihtiyacını gidermek yerine, uluorta yerleri, milletin narenciye bahçesini seçiyor. Yaşlı çiftin sanki ilk kez çiş yapan adam görmüşçesine abukluk sergilediği bu sahnede tam isabet Aslı’nın tepesinde olduğu ağacı bulan Ateş’in, bunca hengâme arasında çişini yapıp yapmadığını anlamasak da, ağacı attığı tohumla sahiplenecek kadar masalcı olan Aslı’yı kucaklamasına ve tanışmasına şahit oluyoruz neyse ki. Zaten bunca saçmalığın amacı da bu değil mi?

Ve Bodrum Lisesi’ndeki Ateş-Su kardeşlerin okul müdürüyle muhabbetleri… Kemanını korumayan Su kızımızın ısrarla okulda keman bölümü olup olmadığını sorması ne denli komikse aynı şekilde Ateş’in havuz derdine düşmesi de hayli yapay durmuş. Tamam. Zenginler, fakirlerin halinden anlamaz ama bu ülkede herkes bilir ki, devlet okullarında havuzmuş, keman bölümüymüş öyle lüksler bulunmaz! Bu meyanda müdürün hırçınlığına ve ‘20 yıldır bu koltukta oturuyorum kurduğum düzeni kimseye bozdurmam’ demesine de hiç mana veremedim doğrusu. Ayrıca cep telefonuna el koyan öğretmenin ‘Justin Bieber ararsa haber veririm’ cümlesini de, genç tribünlere oynamak olarak gördüm

Nihayetinde; Schitt's Creek’ten ilhamla ve büyük iddialarla yola çıkıp ilk bölümünü gençlerin sempatikliğiyle kotaran ‘Bodrum Masalı’ kötü değil ama kritik bir iş! Zira tutarsızlıklarla dolu varlığının şu an için yegâne avantajı, yaz boşluğu. Sanki bünyesinde bölüm karmaşası yaşıyormuşçasına yansıyan dizinin ilerleyen bölümleri senaryo gelişimi açısından ilgi çekici özgünlükler sunar mı bilemem ama gerçek şu ki, yeni sezon başlayınca işler şimdiki kadar kolay olmayacak! Temennimiz her ne kadar tüm dizilerin uzun ömürlülüğünden yana olsa dahi, rekabetin kızıştığı ortamda ‘Bodrum Masalı’nın masal olmasının ihtimal dâhilinde bulunduğuna dikkat çekerek koyalım noktayı. Umarım yanılırım.

Anibal GÜLEROĞLU

guleranibal@yahoo.com

www.twitter.com/guleranibal

Tüm yazılarını göster