Gençliğe ‘erdem’ örnekleri…
Gençliğin yoğun olduğu bir ülkede dizi sektörünün gençlikle ilgili yapımlara yönelmesi kaçınılmaz oluyor haliyle. Beyazperdede gördüğü ilginin ardından dizi dünyasına adım atıp maceralarını televizyon ekranlarından sürdürmeye girişen ‘Çılgın Dersane’ de bu kaçınılmazlığın ürünü. Zaten filmine yönelik eleştiri yazımda da buna işaret etmiştim.
Dolayısıyla bu açıdan değerlendirildiğinde, ‘Çılgın Dersane Üniversitede’, televizyon dünyasının geç kalınmış bir projesi olarak görülebilir. Ancak izlenmesine büyük katkı sağlayan bikinili kızların beden şovlarından veya bel altı esprilerden nasiplenen bir yapımın, bunları sinemadaki özgürlüğüyle dizide kullanamayacağı gerçeği de mevcut önümüzde.
Nitekim bu hassas dengeye karşın filmlerinin devamı niteliğinde karşımıza çıkıp aile korkusuyla sınav başarısızlıklarını örtbas etmeye çalışan ve çare olarak özel üniversite kurma akılcılığını seçen gençlerin sözüm ona sorunlu dünyasını konu edinen dizi, ikinci bölümünde sinyallerini verdi bile… Ekranın tüm kısıtlayıcılığına rağmen, sinemada tuttuğu yoldan uzak kalamayıp üçüncü bölümünde filmlerindeki Amerikanvari gençlik yansımalardan ve partilerin renkliliğinden medet ummaya yöneldi.
Peki, birbirinden ilginç karakterleri koz olarak ekrana süren bu yapımın gençlere etkisi nasıl? Dizileşerek, her ne kadar kendi adına iyi bir iş yapmış olsa da, ailelerin üniversite takıntısını ortaya koyarken üniversiteliliği hafife alan yapımın gençliğe sunduğu akıl bulandırıcı ‘erdem’ örnekleri gerçek dünyadakilerden oldukça uzak yapıda. Sanki yanlışlar, doğrulaştırılmak istenmekte!
Hocaların hocası Mustafa Topaloğlu’nun ‘Ne enerji yüklerseniz onunla gezersiniz’ şeklindeki kafa yapıcı tavsiyesiyle şekillenip, kendine elektro şok yapacak kadar kafayı sıyıran Doktor karakteri sayesinde iyice garipleşen ‘Çılgın Dersane Üniversitede’nin sıra dışı erdem örnekliğine ‘Komedidir ne yapsa yeridir’ diyerek pozitif yaklaşmak olası…
Lakin dizideki, uyanıklığı çalışmaya tercih eden pratik zekâlı gençlik boşluğuna karşı tavır almak… Dizinin motivasyonunu, Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi birincisi Dr. Erdem Örnek’in, potansiyel suçlu konumuna sokulan, performans yarışına sürüklenen gerçek hekimliğin sorunlarını değme hatiplere taş çıkartırcasına dillendirdiği mezuniyet konuşmasındaki, gençlere örneklik eden üniversitelilik erdemiyle kıyaslayarak, negatifleşmek de mümkün. Tercih, hayata bakış tarzına ve erdem algısına bağlı… Tıpkı, kitlelere yapılan konuşmaların yorumu gibi.
BUNLAR SAKAT İŞLER
İnsanı sağlıklıyken de hasta eden ‘beden modunu düşürme’ ruh haline girmeden ‘Çılgın Dersane Üniversitede’nin içeriğindeki sahnelere, pozitiflikle yaklaşmaya çabalasak da neticede karşımızdaki dizi tablosu gençliği yönlendirici bir dile sahip olduğundan, eleştiride bulunmamak imkânsızlaşıyor. Baş eleştiri noktası, komedi niyetine yerleştirilenlerin ‘bilişim suçu’ başta olmak üzere cümle erdemsizliği motive ediyor olması!
Müzisyenlik hevesindeki Özlem, yapılmak istenenin yanlışlığını bir parça vurgulamış olsa bile Kerem’le evlenmekten kurtuluş için o da ‘okey’ diyor arkadaşlarının operasyonuna.
‘Sen yine de devlete bulaşmayacaksın. Muma çevirirler adamı’ tavsiyesinin uyarıcılığında, fakir borcu ödeme hayrına resmi kurumların kayıtlarına erişmeyi iş edinen Ahmet, dizinin erdemli sunulan sakıncalısı! Ona gözünün içine baka baka sulanarak, ‘kız çekişmesi’ ayrıntısını tamamlayan Ayşe ise hem onun hem de hacker’lığın baş sevdalısı…
ÖSYM binasına girip ana sunucudan puan değişmeyi komedi niyetine işleyerek üniversiteye girişteki sahtecilikleri işaret etmeye yeltenen ve ilk bölümüyle hayli iyi bir sıralama yakalayan ‘Çılgın Dersane Üniversitede’, böylesi bir içerikle gençliğin beğenisine hitap edebilir. Ama dizinin yarattığı ‘çalışmadan elde etme’ türü erdemsizlik motivasyonu bir yana, ana sunucu odasını bulma etabında yaşananlar başta olmak üzere genelindeki ciddiyetsizliğin adeta sabır testi oluşu da inkâr edilemez. Komedinin savsaklanmasının da bir sınırı olmalı. Karakterlerin mantıksızlıklarına bakıp, ‘Çörek otu muyuz biz’ mi desek, ‘Allah’ım bizi ne olur şimdi de Çılgın Dersane dizisi mantığıyla sınama’ mı? İlk etapta pek bilemedim.
Ama her gelen sahne, eskilerini arattıkça… Biz de, sudan çıkmış balık operasyonuyla başlayan dizinin içeriğindekileri izlerken, kafasını akvaryuma sokan Merve gibi ‘Lakin olmam gerek sakin’ lafıyla kendimizi motive etmeyi beceremediğimize göre… Ne kadar şirinlik muskası tavırlarıyla oyunculuk icra edilse de, benzerlerine mevcut gençlik dizilerinde rastlanmayan bu erdem sınamalarını hoş görmemizin mümkünü yok.
Dolayısıyla ölü taklidinin her zaman polise karşı iş yaptığını dillendirerek, küçümsemelerine küçümseme katan illegal kahramanlarımızın iş bitirici rahatlıklarının aksine ‘Bunlar sakat işler’ demeyi tercih ediyoruz. Başkaldırının ve mesajcılığın da erdemli bir raconu olmalı değil mi?
BU KADAR SAÇMALANIR MI?
Gençlik dizisi dendi mi, ilk akla gelenler devreye sokulan okul ortamını dekor olarak kullanan ve bolca saçmalayan abartılı içerikler olur. Ne var ki, ‘Pis Yedili’, ‘Güneşi Beklerken’, ‘Not Defteri’ gibi takipçisi bol okul öğrencisi aksiyonları, her ne kadar okuldaki problemlerden ziyade görünüm ve tavırlarıyla lise çağına hiç uymayan gençlerin sınırları yıkan aşk-meşk çekişmelerine ağırlık veriyor olsa dahi, hiçbiri ‘Çılgın Dersane Üniversitede’ dizisindeki kadar mantıksız çılgınlık sergilememekte…
İşin doğrusu, ‘Abi kimlik numaranı babama verdim’ başlangıcıyla ikinci bölümüne dalıp üçüncüsünü şıpın işi kurulan denize sıfır hayat üniversitesindeki partili martili atmosferle coşturmaya girişen ve dizideki resmi kurumlarla yetişkinleri her açıdan geri zekâlı konumuna sokarak hayatla dalgasını geçen dizi, bu tatil köyü ortamına gerçek öğrencileri doldurarak tam bir eblehlik yaratıp aşırılık konusunda tüyü dikmeyi becermiş.
Yolsuzlukların fitilini ateşleyip erdemleri yerle bir eden ‘Benim memurum işini bilir’ döneminden, ‘Benim gencim yolunu bulur’ noktasına gelinmiş de haberimiz yok demek ki!
Hadi Hoca’yı bile kandıran uyanıkların, başkalarını kandırıp suçunu örtbas etmenin en garantili yolunun, inkâr değil pişkince suçun üstüne gitmek olduğunu ispatladığı dizide en ilginç kişi, evrenle dirsek temasındaki Mustafa Hoca… Onu izlerken, sözünden özü anlaşılmayan varlığında kaybolmamak büyük başarı. Gerisi, hamam tasıyla dövülmeyi espri niyetine sarf eden Mustafa Hoca’dan ve yumurta atma meraklısı Nevra Teyze’den ne çıkarsa bahtımıza durumu…
Böylesi kendini aşmışlıklar silsilesinden yaratılan komedide bahtımıza kös kös yanarken, arkadaşların yumurtalanmış saç başlarını ve kıyafetlerini hangi ara temizlediklerini düşünmemeye çalışsak bile haciz borcu olan binanın ortadan kaldırılma işine kafayı takmadan edemiyoruz. Tapu’dan hacizli binayı yok ettiniz de, vergi borcu ne oldu? Bu ne büyük maharet böyle? Oldu olacak ‘Çılgın Dersane’ciler, tüm dış borçlarımızı sıfırlayıp Amerika’nın tüm kurumlarına girerek Beyaz Saray’ın tapusunu da bize geçirirsinler. Böylece Küçük Amerika olmaktan kurtulur Amerika’nın bizzat kendisi olurduk. Obama da bizden nasılsa…
Dahası; Mojo’nun kışkırttığı dövüş olayından antika kaldırmaya, hiç inandırıcı olmayan kumarbaz üçkâğıtçılıklarından kahve köşelerindeki okey bahislerine çeşitli erdem(!) örneklerini gençlere peş peşe sunan dizi, belki de Tapu Dairesi olayıyla, şakayla karışık bir mesaj yollayıp kimsenin tapu kaydının güvende olmadığını düşündürmek istemiştir.
Malum, zaman kötü… Kurgular kadar gerçekler de çeşitli senaryolara müsait. Gerçekleri kimin düzelteceğinin takdiri haddimiz değil ama dizideki aksaklıkları düzeltme işini Mustafa Hoca’ya uyup, tosbağalara versek mi? Hoş onlar da başlarını kabuklarına çekiyorlar ama…
Neticede; güvenlik görevlilerini, eblehlikte aile büyükleriyle yarıştıran ve dalaverenin türlüsünü komediyle süsleyip verirken ikinci bölümüyle reytinglerini düşüren ‘Çılgın Dersane Üniversitede’, mantıksızlıkları mantık edinen Doktor karakterinin mantığıyla, kaçan reytingler kovalanacak mı yoksa abartıda sınırsızlığı komedi sayarak gençliğe farklı erdem örnekleri aktaranları izleyici kovalayıp ekrandan mı kaçıracak? Bunu bir süre sonra göreceğiz. Şimdilik filmden gelen gazla ‘gapan da gaçan mı’ durumu hâkim.
Anibal GÜLEROĞLU
guleranibal@yahoo.com
www.twitter.com/guleranibal