Ekranda Acun varsa reyting var!

Rekabet içeren yapımların gerek kanallara ve yapımcılara, gerekse izleyiciye cazip geldiği televizyon âleminin bilinen gerçeklerinden… Bizde bu gerçeği en önce keşfedip en kazançlı biçimde işlevselleştiren kişi de ‘Survivor’ ile yıldızlaşan Acun Ilıcalı.

Anibal Güleroğlu Yazar guleranibal@yahoo.com

Yerleşimden uzak bir ıssızlıkta soyutlanmış haldeki yarışmacıların mahrumiyetlerle kamçılanmış maceracılığıyla, ‘para kazandıran tatil’ şeklinde de tanımlayabileceğimiz ‘Survivor’, 1992’de İngiliz televizyon yapımcısı Charlie Parsons tarafından oluşturulmasından günümüze dünyanın pek çok ülkesinin gözde programlarından.

Bizdeki varoluşunu Acun’a borçlu olan ‘Survivor’, 2005’te ilk kez Kuzey-Güney takımlarının çekişmesiyle Kanal D ekranından izleyiciyle buluşmuştu. 2008-2009 hariç başlangıcından beri ilgi çekerek ekranda kalan ‘Survivor’ Show ve Star’daki yolculuğunun ardından şimdi de ‘All Star’ olarak Acun Ilıcalı’nın sahiplendiği TV 8’de… Yani bir anlamda baba ocağında!

Peki, baba ocağındaki ‘Survivor All Star’ın kanala katkısı, kalitesi, izleyiciye etkisi nasıl? Buna geçmeden önce TV 8’in yol haritasındaki püf noktasına değinelim diyorum.

İŞİN SIRRI ACUN’DA…

Öncelikle şunu bir kez daha hatırlatmakta fayda var… Kendi yağıyla kavrulan bir kanalı alıp onu çabucak izleyici alışkanlığına dönüştürmek kolay iş değil. Dahası bunu başarabilmek için şimdilerde pek rağbet görmeyen kaliteli kapsamlı içeriklerden ziyade, her devrin geçer akçesi olan reytinge oynayan çatışmacılıktaki işler yaratmak lazım. Kavga, gürültü, hakaret, şiddet ne kadar bol olursa medyada ses getirmek, izleyicinin ilgisini çekmek o derece kolaylaşıyor.

Bir anlamda büyük risk alarak yola çıkan Acun Ilıcalı’yı medya patronu yapan TV8 de bu formülü harfiyen uygulayanlardan. Üstelik gayet başarılı da olmakta... Zira kanalın gelişimi meydanda… Bu kadar kısa zamanda TV 8’in performansı sıfırdan nerelere geldi. Bravo.

Ancak bu başarıyı takdir ederken şu gerçeği de vurgulamak lazım… Dizilerdeki hayal kırıklığının yanı sıra programlarının geneli itibariyle de istenen verimliliği sağlayamadığı gözlemlenen TV 8’i ayakta tutan, Acun’un varlığındaki bildik yapımlar ve buralarda sergilenen reytingci şov taktikleri! Yoksa Acun’suz yenilerin durumu çok da parlak değil.

Mesela; büyük beklentilerle sunulan bir yenilik diyebileceğimiz ‘Ütopya’ bana göre tam bir hayal kırıklığı! Hayli gerilerdeki sıralamasıyla ‘Ütopya’ ne öyle çığır açabildi, ne de yarışmacılarının tartışmacılığı bir işe yaradı. Doğrusu, ‘Ütopya’nın adıyla paralellik gösterip daha ilgi çekici bir şeyler sunabilmesini beklemiştim. Ama bu tadı yakalayamadım.

‘Ver Fırına’, ‘Aslında Neler Oluyor’, ‘3 Adam’ gibi yapımların da göz doldurmada yetersiz kaldığı kanalın transfer ettiği stil yarışmasına gelince… Yarışma formatından çıkarak reyting uğruna insan onurunu zedeleyici hale geldiği için ceza alan ‘İşte Benim Stilim’in de başarı hususunda kanala büyük katkısı olduğu söylenemez. Tüm çatışmacılığına, Nurella’nın triplerine, İvana’nın saç yolmasına(!), Kemal Doğulu’nun yarışmacılarla kavgasına ve cümle rencide edici şovuna rağmen yetersiz.

Kısacası; hazırlıkları süren ‘Maral’ ve ‘Ayrılsak Da Beraberiz’ ekrana çıktığında TV 8’e istenen reytingi kazandırıp kanalın dizi yönünü öne çıkartabilirler mi bilemeyiz ama TV 8’in mevcut şov ve yarışma tablosundaki yansıma işin sırrının yapımlardan çok Acun’da olduğu yönünde… Yani Acun’un bizzat yer aldığı işler izleyiciyi çekmekte, gerisi Allah kerim!

REYTİNG UĞRUNA BİLİNÇALTI ŞİDDETE YÖNLENDİRİLİYOR!

TV 8’in başarı formülünde işin sırrı Acun’da dedik ya… Hemen ilave edelim, bunun etkisi de bir yere kadar. Nasıl ki, ‘O Ses Türkiye’ kimi zaman totalde başa güreşememişti… ‘Yetenek Sizsiniz Türkiye’ de ‘Poyraz Karayel’, ‘Diriliş’, ‘Güzel Köylü’ gibi dizilere yenik düştü. Dolayısıyla dizilerin ve haberlerin çekişmeciliğinde, şimdilik yarışma ve şovlarla varlık göstermeye çabalayan TV 8’in başarı formülünde, Acun’un varlığına ilaveten çatışmacılık dozunun yüksekliğini de hesaba katmak gerek.

Bu noktada TV 8’in en verimli işi olarak ‘Survivor All Star’ girdi devreye. Hem de ne giriş… ‘O Hayat Benim’i geçip birincilik koltuğuna oturarak ekrana çıkan ‘Survivor All Star’, sosyal medya ölçümlerinde de reyting rekoru kırdı. Böylece TV 8’in ve Acun’un yüz akı oldu. Harika.

İşin başarı kısmı tamam ama ya bu başarının kalitesi, izleyiciye etkisi? İşte burada biraz durup düşünmek lazım… Çünkü reyting uğruna şiddet gösterisi ve kavgacılık hak getire, kalite de güme gitmekte!

Şampiyonları, finalistleri ve unutulmayan isimleri bir araya toplayarak ‘En iyi’ çatışmacı çekişmeyi sunmayı hedefleyen ‘Survivor All Star’, ilk konsey gecesinden cevherini saçtı ortaya. Geçen sezonla ilgili değerlendirmeler yaparken maçoluğunu ve sivri dilini kullanmaya başlayan Turabi sayesinde öyle bir sahne yaşattı ki ekran başındakilere, ‘‘Şiddet eleştirisi konusunda Nihat Doğan’a haksızlık mı yapıldı’’ sorusunu akıllara düşürdü.

Kavşaklı mavşaklı, itli mitli sözlerle laf vurmacılığı ‘Geçmişte gömdüklerimiz gelecekte gömeceklerimizin garantisidir, alayınıza gider’ noktasına vardıran Turabi’de cevherlerin bu kadarla sınırlı kalmadığını daha sonra izledik. Ödülün, patates olduğu yarışmada tartıştığı Hakan’ı yenmekle yetinmeyen Turabi oyundaki galibiyetini ‘kelle avcılığı’ ile taçlandırdı.

Reytingci şovunu rakibine arkadan yaklaşıp ‘kafa kesme’ hareketiyle doruğa çıkartan ve sözde elinde kesik baş taşıyormuş gibi yapan Turabi’nin daha sonra ‘Patates çuvalının kellesini aldık’ sözleriyle yarattığı çirkin tabloyu perçinlemesi, Nihat Doğan’ın kadına yönelik şiddeti teşvik edici bulunan mesajı kadar sakıncalı! Daha da vahimi banttan verilen ‘Survivor All Star’ın bu sahneyi ve sözleri sansürlemek yerine defalarca ekrana taşıması.

Bayanların ağız kavgasıyla reytingciliğe katkısını bir yere kadar kabul edelim ama IŞİD misali kelle koparma canlandırmasına göz yumulmasının ne yarışmacılıkla ne de reyting avcılığıyla bağdaşır bir yanı olmadığı kesin. Acun’la bütünleşen ‘Survivor’ın oyunlarının büyük küçük ayrımı olmadan izlenecek derecede ilgi gördüğünü varsayarsak, buradaki konuşmaların ve davranışların örnek teşkil edeceği de aşikâr.

Zaten bu konuda izleyiciden de pek çok tepki var… İşte birkaçı…

‘Cahil insanların ve şiddetin çok olduğu yerde bu hareketi tekrar tekrar vermek akıllıca mı’ diye soran Çiğdem Hanım, ‘Acun kaliteli olmak istiyorsa şiddeti teşvik edenlere meydanı bırakmasın’ demekte.

Bu tarz programları uyutma taktiği olarak gören Süleyman Bey de başka ülkelerde böyle şiddeti teşvik eden hareketlere ekranda izin verilmeyeceği yönünde fikir beyan etmekte.

Suna Hanım ise bundan böyle bu programı izlemeyeceğini belirterek ‘Milletçe Özgecan ve diğer kadınların şiddete uğramasını kınıyoruz ama sonra ekran karşısına geçip yarışma şiddeti izliyoruz. Nerde kaldı şiddet karşıtlığı’ sözleriyle ekranla yaşamın ters düşen yüzünü eleştirmekte.

Stil yarışmalarındaki olumsuzluğu ve dizilerin yönlendiriciliğini yazarak önemli noktalara dikkat çektiğim için teşekkürlerini yollayan Buket Hanım ve arkadaşları da ‘Patates çuvalı diyor, kelle kesip sallıyor… Bu mu yarışmacı ruhu? Bir de kalkmış marifet gibi övünüyor. Acun bunları görüyor ama boş veriyor. Eğer Survivor ilgisi sürsün istiyorsa yarışmayı şiddet reklamından uzak tutsun. Her yerde şiddet var. Yarışma diye izlediğimiz yerde de şiddet merakı istemiyoruz’ sözleriyle görüşlerini paylaşmakta.

Nihayetinde; Acun’un TV 8’i kanatlandırma formülünde tepki çeken gerçek, ‘rekabetçiliği şiddete çevirme’ olumsuzluğu! Biz de buradan hem kendi görüşlerimizi, hem de okurlardan gelenleri paylaşarak bunu vurgulamak istedik.

Çünkü Meclis’inden sade vatandaşın yaşamına her yerde yeterince şiddet görüntülerine maruz kalıyoruz zaten. Dolayısıyla ‘Reyting uğruna bilinçaltını şiddete yönlendirme’ hatasından acilen vazgeçmemiz gerekiyor. İyi şeyler başarmak isteyip Nihat’a geçit vermeyen ve yapıcı eleştirileri dikkate alan Acun da umuyorum ‘Survivor All Star’daki nahoşluğa yönelik bu saptamaları kulak ardı etmeyerek kimilerinin şiddet merakını dizginleyecektir.

Anibal GÜLEROĞLU

guleranibal@yahoo.com

www.twitter.com/guleranibal

Tüm yazılarını göster