August Fölsch: “Fires in Theatres” adlı çalışmasında; 19.yy’da Avrupa’daki tiyatrolarda 352 yangın vakasının görüldüğünü söylemiştir.
Fölsch’ün tespitine göre; 1821-1830 tarihlerinde 30, 1831-1840 arasında 25, 1841-1850’de 43, 1851-1860 arası 67, 1861-1870 arasında 97 ve 1871-1877 yılları arasında 90 tiyatro yangını kaydedilmiştir. Bunlar arasında; tüm dünyada kalıcı yasaların hayata geçirilmesini sağlayan yangınlar mevcuttur.
Sözü edilen yangınlardan biri; Avusturya’daki Ring Theater yangınıdır. 1873 yılında mimar Emil von Forster, Viyana’daki tarihi Ringstrasse’de; içinde 1760 kişilik oditoryumu bulunan görkemli Ring Theater binasını inşa etti. (Illustrated Sporting and Dramatic News, 24 Aralık 1881:20).
Ring Tiyatrosu modern bir donanıma sahipti ve zamanla Sarah Bernhardt gibi dünyaca tanınmış oyuncuların sahne aldığı popüler bir tiyatro salonu haline geldi.
08 Aralık 1881 perşembe akşamı, Offenbach’ın Les Contes d’Hoffmann adlı opereti oynayacaktı. Saatler yediye doğru ilerlerken salon tıklım tıklım dolmuştu; herkes heyecanla oyunun başlamasını bekliyordu. Operetin başlamasına bir kaç dakika kala ortalık bir anda karıştı. (Belfast Morning News, 10 Aralık 1881:3). Oyuncular “Yangın!” diye çığlık çığlığa bağırıyordu. Sahneden yayılan alevler hızla etrafı sardı. Bina bir kaç saat içinde küle döndü. (The Brisbane Courier, 25 Ocak 1882:3).
Resmî makamlar ölü sayısını 794 olarak bildirdi. (Dundee Courier, 19 Aralık 1881:3). Allgemeine Zeitung, ölü sayısını 886 olarak geçti. (Essex Herald, 13 Aralık 1881:4). Kayıp ve yaralı sayısı da oldukça fazlaydı.
Olayı araştıran müfettişler görgü tanıklarına, şüpheli birini görüp görmediklerini sordu. Yangının gaz lambalarının arızalanmasıyla meydana gelen patlamadan ötürü çıktığı söylendi. (Western Mail, 10 Aralık 1881:2). Can kaybı; en bariz biçimde görev ihlalinden ve uyarıların dikkate alınmamasından kaynaklanıyordu.
Tiyatronun emniyet perdesinin neden indirilmediği ve sahnedeki su musluklarının neden çalıştırılmadığı anlaşılamadı. Aydınlatma sistemi yangının yayılmasını hızlandırmamak için kapatıldığından; dehşete kapılan insanlar karanlıkta ana girişe doğru koşmaya başlamıştı. Binanın kapıları yalnızca içeriye doğru açıldığından insanlar ana girişte sıkışıp kaldılar. Alevlere yenik düşmeyenler, yaşanan izdihamdan dolayı boğularak öldü. Tiyatro müdürü suçlu bulundu; ancak bir kaç hafta sonra serbest bırakıldı. (Salisbury and Winchester Journal, 29 Nisan 1882:2).
Ring Tiyatrosu trajedisinden sonra Viyana’da yangınla ilgili tedbirler arttırıldı, ilgili yasalar sertleştirildi. Bu durum diğer ülkelerdeki kent yöneticilerine de sirayet etti. Önlemlerin arttırılması ve acil kaçış için hangi araçların sağlanabileceği konusu masaya yatırıldı. ABD şehirlerindeki yetkililer, tiyatrolardaki acil çıkış kapılarının incelenmesi talimatını verdi. (London Daily Chronicle, 16 Aralık 1881:5).
ABD Chicago’daki Iroquois Theatre felaketi; ülke tarihindeki en ölümcül tiyatro yangını olarak kayıtlara geçti. Iroquois Tiyatrosu, Paris’teki meşhur Opera Comique binası model alınarak inşa edilmiş yeni ve tam donanımlı bir yapıydı. (Manchester Evening News, 31 Aralık 1903:4).
30 Aralık 1903 Çarşamba günü tiyatro salonu, Noel tatilinin keyfini çıkarmak isteyen çocuklar ve ailelerle doluydu. Bir müzikal komedi olan Mr. Blue Beard’ı (Mavi Sakal) izlemek için 1700’den fazla seyirci bir araya gelmişti. Gösterinin başrol oyuncularından komedyen Eddie Foy’un beyanına göre; ayakta izleyenlerle birlikte içeride 2000’den fazla seyirci vardı. Oyunun ilk perdesi çok başarılı geçti. İkinci perdenin açıldığı 15:15’te sahneye balerinler girdi ve dans etmeye başladı. (Royal Cornwall Gazette, 31 Aralık 1903:5).
Bu sırada spot ışığının yakınında bir flaş görüldü. Ay ışığı dansı için çok fazla ışık gerekmişti. Sahnedeki ark lambası aşırı ısınarak perdeleri tutuşturmuş; alev alan perdeler seyircilerin üstüne uçmuştu. İnsanlar alevler arasında kaldı ve yanarak can verdiler. Bir çoğu kadın ve çocuk olmak üzere 600’den fazla kişi öldü. (Edinburgh Evening News, 31 Aralık 1903:2). Balkonda bulunanlar yangın merdivenlerine açılan kapılardan çıkmışlardı. Merdivenlere doğru panik halinde koşan yaklaşık 120 kişi aşağı düştü.
Olaylar sırasında yangın kurbanı bir kadını soymaya çalışan üç adam yakalandı. Ölüler arasına girerek kurbanların kulaklarını kesen bir kişi de tutuklandı. (St. James’s Gazette, 20 Ocak 1904:10).
Bina yanıp kül olduktan sonra; yeterli sayıda yangın alarmı ile yangın söndürme cihazının olmadığı tespit edildi. Yangına dayanaklı perde ortadan kaldırılmıştı. Tiyatronun on bir acil çıkışı, panik sırasında kilitlenmişti. Olaydan sonra tiyatronun idarecisi, yardımcı sahne yönetmeni, bir kaç oyuncusu ve yedi çalışanı tutuklandı. (Dundee Courier, 02 Ocak 1904:4). Chicago Belediye Başkanı C. Harrison da tutuklananlar arasındaydı; ancak daha sonra serbest bırakıldı. (Derby Daily Telegraph, 30 Ocak 1904:3).
İngiliz gazetesi Daily Mirror: “Kendi güvenliğimizi sorguladığımız korkunç bir felaketle karşı karşıyayız.” diyerek olayı manşetine taşıdı. Gazete; tiyatro binasının her ayrıntısının düşünülerek inşa edildiğine ve donanımlı cihazlarla dolu olduğuna işaret etti. (Daily Mirror, 01 Ocak 1904:6). Chicago yangını Birleşik Krallık’ta korku uyandırmıştı. Gazeteler acil durum tedbirleri konusunda aralıklarla uyarıda bulunuyordu. Ancak her alınan tedbir bir insan engeline takılıyordu. İrlanda ve İskoçya’da meydana gelen trajik iki olay gibi…
İrlanda’ya bağlı Limerick’teki Dromcollogher köyünde 05 Eylül 1926 akşamı korkunç bir yangın meydana geldi. On Emir filmini izlemek için ahşap bir evden bozma sinemaya giden 50’den fazla insan yanarak öldü. Ölenlerin çoğu çocuktu. (Daily Mirror, 10 Eylül 1926:2).
Derme çatma sinema salonunu aydınlatmak için mumlar kullanılmıştı. Film sırasında mumlardan biri devrilerek açıkta duran film makarasını ateşledi. Alevler kısa sürede her yeri sardı. Film makaralarını şehirden köye taşıyan bisikletçinin ağırlığını azaltmak için, ateşe dayanıklı metal kasalar şehirde bırakılmıştı. Olayda sinema işletmecisi ve operatör suçlu bulundu. (Daily Mirror, 02 Ekim 1926:3).
İskoçya tarihine geçen en önemli felaketlerden biri ise Paisley Yangını idi. 31 Aralık 1929 günü Paisley’deki Glen Sinemasında çıkan yangında film izlemeye giden çocukların 70’i öldü. (Daily Mirror, 01 Ocak 1930:3). The Crowd filminin gösterildiği sinemada çocuk matinesi sırasında operatör odasında yangın çıktı. Çocukların büyük çoğunluğu dumandan zehirlendi; bir kısmı ise çıkış kapısına doğru koşarlarken ezilerek öldü.
39 çocuk yaralandı. (Birmingham Daily Gazette, 06 Ocak 1930:7). Sinemada yeterli sayıda çıkış kapısı ve yangın söndürme cihazı yoktu. Çocukların ölümünden sorumlu tutulan sinema müdürü tutuklandı; ancak bir kaç ay sonra suçsuz bulunarak serbest bırakıldı. (London Daily Chronicle, 03 Mayıs 1930:7). Paisley trajedisi herkese İrlanda’daki Dromcollogher felaketini hatırlattı. (London Daily Chronicle, 01 Ocak 1930:4).
Yaklaşık 4000 yıl önce Babil Kralı Hammurabi; yanan bir evden hırsızlık yaparken yakalanan herkesin ateşe atılarak cezalandırılacağı hükmünü getirdi. Roma hukuku; Culpa lata dolo aequiparatur (Ağır ihmal kastla eşdeğerdir) kuralını koydu.
İhmallerin tedbirleri doğurduğu bir gerçektir; ancak tedbirlere direnenleri nasıl ehlileştirmeli?