Nerede hareket, orada bereket demiş atalarımız. Biz de onların sözünü boşa çıkartmamak için sürekli yeni hareketler yaratıyoruz kendimize. Tabii her hareket arzulandığı gibi bereketli olmuyor ama maksat meşgale yaratmak, boşluk doldurmak olunca bunun da pek bir önemi kalmıyor. Neticede elde kala, haybeye yorulan çenelerimiz oluyor.
Ancak dizi üstüne dizi üreten televizyon dünyamızda hareketi, bol bereketli kılmak için çekişmeye tutuşan kanalların durumu daha farklı. Onlarda bereket şart. Fakat yeni dizilerini yayına sokarken bazen öyle hatalı kararlar alıyorlar ki, yenilikçi hareketleri çene yormanın ötesinde, en baştan güme gidiyor. Nitekim FOX’un yeni romantik-aile komedisi ‘Aşk Yalanı Sever’ de ziyan edilen diziler kategorisinden adımını attı ekrana. Kısmeti buymuş mu diyelim?
‘AŞK YALANI SEVER’ İÇİN UYARMIŞTIK AMA…
FOX’un aşka dair işlerine ‘My Girl’ isimli Güney Kore dizisinden uyarlanarak katkıda bulunmaya niyetlenen ‘Aşk Yalanı Sever’ için ön değerlendirmede bulunduğumda yapımın özelliklerine değinip, ‘İyi bir konu harmanı sunma potansiyeline sahip’ demiştim. Çünkü hem aile işiydi, hem de romantik komedi türündeydi. Öte yandan orijinal konunun aşk üçgenini oluştururken kullandığı mizah gücü de yapımın faydalanabileceği, ilgi çekiciliğini artırabileceği bir destekti. Anlayacağınız avantajlı görünen yenilerdendi.
Bununla birlikte, gerçekçi davranıp önündeki engelleri belirterek, dizi için her şeyin güllük gülistanlık olmayacağına da dikkat çekmiştim. ‘‘Dizinin yeni bir ‘Kocamın Ailesi’ başarısı yaratabilmesinin önündeki başlıca engeller, şu an için pasifliği ve yayın günü gibi durmakta. Kanala düşen, bu handikapları aşıp gününü doğru tayin etmek. FOX’un dizisiz geceleri Pazartesi ve Çarşamba ya… ‘Aşk Yalanı Sever’in hangisini doldurması lehine olur acaba? Pazartesi’nin riski daha büyük diyebiliriz. Çünkü ‘Kırgın Çiçekler’, ‘Paramparça’ gibi izleyicisi sabit işler var. Çarşamba daha avantajlı. ‘Diriliş’ zirveye kurulmuş olsa dahi, diğer yapımlardan kopuş yaşanabilir. Bu açıdan, başarılı biçimde sunulması halinde, ‘Aşk Yalanı Sever’in yenilik cazibesiyle izleyiciyi yakalaması ve Çarşamba gecesindeki diğer rakiplerini geride bırakması mümkün. Bizimkisi öneri, FOX’a kalmış gerisi’’ uyarısında bulunmuştum.
Nitekim FOX tam da işaret ettiğim hatalara düşüp ‘Aşk Yalanı Sever’i ateşe attı. İlk etapta, dizinin varlığını hissettirmedeki pasiflik konusunda yeterli hassasiyet gösterilmedi. Dizinin izleyicinin ilgisini çekebilmesi için gereken girişkenliği pek göremedik. Yani onu parlatacak bir sunum yapılmadı. Hadi bu hususta yeterli çaba harcandı da ben fark edemedim diyeyim. Peki ya, gün tercihi? Yayın gününün Pazartesi olmasındaki riski, Çarşamba’nın ehven-i şer olduğunu işaret etmişiz ama... ‘İmam bildiğini okur’ diyerek bunu da geçsek bile, ‘Survivor’ın zirveye yerleştiği Pazartesi gecesinin yola yeni çıkacak bir romantik komedi için yanlış seçim olduğunu görmemek mümkün mü? Olaya mantıkla yaklaşınca, değil tabii.
Öyleyse FOX neden Pazartesi gecesini tercih etti? Bu noktada bakış açımızı genişletip ihtimallerimizi sıralayalım. Zira ‘Aşk Yalanı Sever’in yayın günü seçiminde bizim yalın hassasiyetimizden öte bir mantık hissedilmekte… Bu mantıktaki etkenler neler olabilir? Birkaç ihtimal var aklımda.
Birincisi; FOX, en son ‘Tatlı İntikam’ı baş tacı eden izleyicinin romantik komedi merakından cesaret alarak zorlu rekabetçilik yolunda ilerlemeyi göze almış, hiç çekinmeden ‘Aşk Yalanı Sever’i Pazartesi ekranına sürmüş olabilir. Hani ‘Senin açtığın dükkân yeni dükkânların açılmasını sağlayacaktır’ diyen İngiliz atasözündeki girişimcilik mantığı hesabı!
İkincisi; Yine bir Mia Yapım işi olan ‘Kocamın Ailesi’nin damakta bıraktığı hoş tadın referansıyla büyük güven duyulmuş olabilir. Anlayacağınız ‘Aşk Yalanı Sever’in aile cephesine çok güvenerek bu yoğun ve şaşmaz izleyicili günün seçilmesi de mümkün. Ünlü dizi deyimine dönüşen ‘Özgüven patlaması’ misali! Ama evdeki hesap çarşıya uyamadı ne yazık ki.
Bir diğer ihtimal; FOX’un, bu diziyi şimdiden yaza yatırım olarak görmesi de mümkün. ‘Nasılsa sezon sonu yaklaşıyor. Ana diziler gidince bizimki önceden adını duyurduğu için avantajlı hale geçer’ fikriyle hareket etmiştir belki. Neden olmasın da, onca zaman dayanır mı? Meçhul.
Ancak tüm bunların dışında bir ihtimal daha geliyor aklıma ki, bu hepsinden beter. Yabancı film aramaktansa yerli diziyle boşluk doldurma yaklaşımı gün seçimini yönlendirmiş; dizi öylesine, gidişine sokulmuştur devreye. Yani ‘Aşk Yalanı Sever’ baştan gözden çıkartılmış, ‘Ya tutarsa’ mantığıyla sürülmüştür ekrana. Bu ihtimali düşünmesi bile kötü.
Neticede en baştan tehlikeyi işaret ettiğimiz malum. Bu ihtimallerse uyarıları es geçip gözle görüneni umursamama durumunda geliştirdiğimiz ihtimali fikir jimnastiği. İhtimal olarak sıraladıklarımızdan hiçbiri uymayabilir; biri ya da hepsi etken olabilir. Ancak hatalı yayın günündeki mantık ne olursa olsun görünen gerçek, ‘Aşk Yalanı Sever’in üzücü hezimeti!
‘AŞK YALANI SEVER’ BU SONUCU HAK ETMEDİ!
Dizi sektörünün, tabiri caizse fabrikasyon üretime geçtiği günümüzde, yeni işleri harcamanın ne denli kolay ve önemsiz olduğunun altını çizerek ‘Aşk Yalanı Sever’i ilk etaptan başarısızlığa sürükleyen yanlış taktiklere değinmenin ardından gelelim dizinin yorumuna…
Otel baltalama, siber saldırı, at yarışı tutkusu ve Çölyak hastalığı karışımından komedisini yaratarak başlangıcını yapan ‘Aşk Yalanı Sever’, ilk andan itibaren şirin ve kendine has bir tablo sundu bize. Özellikle de Aslan ailesinin sevimli üyesi Mario’nun varlığı bambaşka. Bu tarz dizilerdeki küçük çocuk avantajına dört ayaklı dost cephesinden bir alternatif getirmiş!
Dizinin Koçoğlu ve Aslan ailelerinin sorunlarına odaklı başlaması da güzeldi. Böylece sulu sepken romantik komedilerdense, tıpkı ‘Kocamın Ailesi’ gibi ‘aile dizisi’ vasfının ağır basacağı ortaya kondu. Zaten ‘Kocamın Ailesi’nde rol alan Zuhal Yalçın, Murat Okay gibi isimlerin varlığı da bu kanıyı güçlendiren detaylar olarak üstlerine düşenleri layıkıyla yaptılar. İki derede bir arada kalan, davul fırın düşkünü Canan Hala ile dürüstlükten ödün vermeyip tefeciyi bile haklı bulan Rafet Amca çok güzel karakterlerdi. Yanı sıra Arif Erkin, Ünal Silver, İlhan Şeşen, Yeşim Gül, Makbule Müezzinoğlu da ailelerin iç dinamikleri olarak kazanlarını kaynatan karakterleriyle tam uyum sağlamışlar. Orijinale göre ileride rekabete girişecek olan işine düşkün Ferit(Eren Hacısalihoğlu) ile uçarı Serdar (İsmail Ege Şaşmaz) da aşk ve iş-güç çekişmesini yaratmak için biçilmiş kaftan. Başlangıçtaki pasifliklerine aldanmamak lazım. Savaş Alp Başar ile Ecem Uzun’un gençler cephesinden katkıda bulunacağı ‘Aşk Yalanı Sever’in en büyük avantajına gelince… Tabii ki, Peri-Ece rolündeki Buse Aslan!
Pratik zekâsını kumarbaz babasının yarattığı maddi çıkmazları çözüme ulaştırmak uğruna heba ederken, başarılı yalancılığın yolunun kendi yalanına inanmaktan geçtiği tüyosunu da veren rasta saçlı rehberimiz Peri’yi çok sevdim. Çünkü renkli kişiliği diziye ışıl ışıl bir hava katmış. Hem rolünde hiçbir zorlanma hissettirmedi, hem de bu karakter için yaratılmış sanki.
Diyeceğim o ki; ‘Aşk Yalanı Sever’in oyuncu kanadında hiçbir problem yok. Senaryo derseniz, Güney Kore’nin gözde romantik komedilerinden ‘My Girl’e dayalı olduğundan, temeli zaten sağlam. Bu noktada Peri’nin halası-amcası gibi ek karakterleri saymazsak, mümkün mertebe uyarlama yapıldığı dizinin çizgisinde ilerliyor diyebiliriz. Fakat orijinalinin 16 bölüm olduğunu düşünürsek, ilerleyen bölümlerde bizden katkılar yapılması kaçınılmaz. Tabii bu da ‘Aşk Yalanı Sever’in ekran ömrüne bağlı! Bakalım Peri kızın karlı doğum gününü izleyebilecek miyiz?
Sonuçta; ‘Karagül’ü ve büyük ihtimalle ‘O Hayat Benim’i yolcu etmeye hazırlanan… ‘Aşk Yeniden’ ve ‘Çifte Saadet’te düşüş yaşayan… ‘Kördüğüm’le az çok mutlu olan FOX’un dizi cephesinde bir ışık olmaya müsait nitelikteki ‘Aşk Yalanı Sever’, özünde iyi ama işlevsellikte düşük bir performansla çıktı huzura. Çünkü kanalın yeni dizisini yanlış değerlendirmesi, güzel bir işin aksak başlangıç yapmasına yol açmıştı. Göre göre yazık edilmişti.
Ne ekersen onu biçersin derlermiş… Vurdumduymazlık ekilince, alınan sonuç da totalde 21’incilik, AB’de 23’üncülük oldu. Oysa gayet eğlenceli bir dizi olmaya aday gördüğüm ‘Aşk Yalanı Sever’ sergilediği performansıyla, ne bu sonuçları ne de kanal özensizliğini hiç hak etmedi! Neyse, henüz vakit geç değil. Bir ihtimal daha var… Belki yanlıştan dönülür ve bir umut… Belki izleyici de gözden kaçırdığı diziyi fark eder. Umarım ve hatırlatırım… ‘Kocamın Ailesi’ de ilk bölümden sonra fark edilmişti! Hadi inşallah.
Anibal GÜLEROĞLU