FOX TV’nin Pazar gecelerindeki rakipleriyle boy ölçüşmek için ekrana sürdüğü ‘O Hayat Benim’, başlangıcının aksine bir performans sergileyerek, kanalının yüzünü güldürmekte…
İlk bölümüyle pek tatminkâr bir sonuç alamayan ve içeriğindeki abartılardan dolayı eleştirdiğim yapım, sonrasında bir hayli yol kat etti. Bu sürpriz çıkışla kendi izleyici kitlesini oluşturmayı başaran dizi, tüm kişiler sıralamasında ‘Güneşi Beklerken’i geçti. Dahası, A/B grubundakilerin de aynı ölçüde dikkatini çekmeyi başardı.
Övgüyü hak eden bu yükselişte hem kanalın dizisinin arkasında durmasının, hem de senaryodaki mantık aksaklıklarının büyük oranda düzeltilmesinin etkisi var. Yanı sıra ‘Bahar-Ateş’ birlikteliği beklentisi yaratılarak dizilerdeki karakterlerden ikili oluşturan takipçilerin ilgi alanına girilmesi de ilgiyi artıran bir etken. Ancak bunların ötesinde asıl faktör, ‘O Hayat Benim’in yapı itibariyle ‘Lale Devri’nin özelliklerini sergilemeye başlaması!
Konu olarak kısmen, yine başka bir FOX dizisi olan ‘Zehirli Sarmaşık’ı da anımsatan yapım, ilk bölümün yol haritası oluşturma evresini atlatıp tıpkı ‘Lale Devri’ndeki gibi entrikayla rekabet kıskançlığına odaklandığında, izleyiciyi de mıknatıs gibi çekti kendine. Hele bir de buna, masumiyetin duygusal ezikliği ilave edilince ‘Survivor’, ‘Güneşi Beklerken’ ve ‘Küçük Gelin’ egemenliğindeki Pazar gecelerinin tercih edilen yapımına dönüşmesi de kaçınılmaz oldu. Demek ki, sezon ilerledikçe saçmalamaları artan ve sıkıcı hale gelen ‘Lale Devri’ndeki ‘kimin eli kimin cebinde’ mantığı işe yarıyormuş hâlâ!
‘O HAYAT BENİM’İN ANTİPATİK ÇEKİCİLİĞİ
Ekrandaki ilk gününde hayal kırıklığı gibi görünüp verimli olamayan bir dizinin sonrasında nasıl rahatlıkla ilgi çekici hale gelebileceğini ispatlayarak da, FOX tarafından yıldızı parlatılan ‘Lale Devri’yle aynı kulvarda buluşan ‘O Hayat Benim’e gösterilen ilgide, ‘Lale Devri’ misali yol alması etkili dedik ya… İşte bu noktada, antipatik tavırları ve kıskançlıkla örülü hırslarıyla öne çıkan Efsun ve Nuran Hanım, yarattıkları atmosferle televizyon izleyicisindeki çatışma merakını giderecek yeterlilik sergilemekte.
Nasıl ki ‘Lale Devri’nde Ilgazların onca zarar vericiliğine karşın sadece Zümrüt Hanım kendi hırsları için kızlarını kullanan ve bu uğurda türlü dalavereyi yapmaktan çekinmeyen biri olarak işlenip ‘baş kötü’ göreviyle diziyi ayakta tutuyor idiyse burada da kaza sonucu Yusuf’un ölümüne sebep olup zenginliğe erişmek için şartları zorlayan ve insan harcamaktan korkmayan Nuran Hanım’ın, dizinin kötülük tetikleyicisi kıvamında sunulmasının getirisinden bolca faydalanılmakta. İlk bölümden bu yana temposunu düşürmeyen Yeşim Ceren Bozoğlu da insanları kışkırtmak için yaratılan bu rolün hakkını gayet başarıyla veriyor doğrusu.
‘O Hayat Benim’in kötü kızı olup tavırlarıyla şimşekleri çeken ve ekran başındakileri kızdırarak kendine bağlayan Efsun için söylenecek söz ise FOX’un yeni Yeşim’i olduğu…
Ceren Moray’ın duruşuna ısmarlama elbise gibi oturan ve bir bakıma tıpkı Yeşim gibi anne kurbanı olan Efsun karakterinin yarattığı antipatik hava, dizinin konusunun güçlenip gelişmesinde büyük etken. Hele ki, karakterin ilk bölümdeki cıvıklığına oranla daha ayakları yere basar bir hale getirildiğini düşünürsek, Ateş’e göz koyan Efsun için ‘Senaryonun bel kemiğine dönüşmüş durumda’ diyebiliriz!
Ezgi Asaroğlu’nun canlandırdığı Bahar ise dizinin masum yüzü… Ancak, saflığı ve iyiliği ‘Bu kadarı da olmaz ki’ dedirten türden fazlaca abartılı! Kimi zaman gerçekçi durmayan bu haliyle ‘Lale Devri’ndeki Toprak’la tıpatıp eşleşmekte.
Ateş yüzünden Efsun ile ‘erkek kapma’ rekabeti pozisyonunda kalan Bahar da belli ki, Polyanna’yı bile gölgede bırakacak türden tavırlarla adeta kanatsız meleğe döndürülen Toprak karakteri gibi dizide uzun bölümler boyunca saf saf boy gösterip çoğu zaman izleyicinin ‘iyilik’ mantıklarını yerle bir ederek yol alacak.
Tesadüf klasiklerinden olan ‘merdiven-asansör’ denkliğiyle ihanetin öğrenilmesinin önüne geçen senaryodan beklentim, Bahar’ın iyilik olayında doz aşımına gidilmemesi ve bu karakterin gereğinden fazla ezilerek neredeyse aptal durumuna düşürülmemesi!
DNA testi için uyanıklık yapıp kendi saçını veren Efsun’un öz kızı olduğuna inanan Mehmet Emir’in Bahar ile Hasret’in benzerliklerini göremeyecek kadar kör olması ‘Evlat hasreti çeken baba’ mazeretiyle bir derece hoş görülebilir. Ama elinden her iş gelecek kadar meziyetli olan ve Nuran’ın Efsun’a karşı gösterdiği ayrıcalıklı tavrı ‘üveyliği hissettirmeme çabası’na bağlayarak gülümseten Bahar’ın olaylara bundan daha fazla iyilikle yaklaşması saçmalamaya girer.
Her ne kadar böylesi bir saflığın aşk çiftleri yaratanlar tarafından hoş karşılandığına, her türlü olumsuzluğun sırf ‘ikili’ fanı olma gayretiyle yok sayıldığına tanıklık etmiş olsak bile, bir süre sonra kan kaybedilmeye başlandığını da, saflıkta sınır tanımayan Toprak’ı kapı dinleyen haline getiren ‘Lale Devri’ örneğinde görmüşlüğümüz var. Yani her şeyin azı karar çoğu zarar. İzleyicinin saf merakı da bir yere kadar.
Sonuçta; ‘FOX TV yeni bir Lale Devri yarattı’ dedirten ve zenginlerin fakirleri hakir görme havasını da çatışmacı içeriğindeki kutuplaşmalarla hissettiren ‘O Hayat Benim’, bu haliyle kendini kabul ettirmiş durumda. Lakin oyunculukların gayet başarılı olduğu dizinin gelecek sezon ve dahi sonrasında varlık gösterebilmesi için senaryonun uzatmalar uğruna yoldan çıkanların yozlaşma sürecine girmemesi gerek.
Anibal GÜLEROĞLU
guleranibal@yahoo.com
www.twitter.com/guleranibal