Bazı konular vardır, yaz yaz bitmez… Çünkü birileri göze batan olumsuzluğun bir türlü giderilmemiş olmasının rahatsızlığı içindedir ve bundan dolayı da sürekli o konuyu işaret edip gündeme getirmeye çabalar. Kanal D’nin ‘Güneşi Beklerken’ isimli yapımı da bu mekanizmayı harekete geçirip bize malzeme verenlerden.
İzleyici kesimi gençlik ağırlıklı olan dizinin fanlarında gittikçe yoğunlaşan rahatsızlık duygusu, öncelikli olarak, Zeynep karakterinin hak etmediği biçimde öteleniyor olmasıyla ilgili!
Bununla bağlantılı olarak, ‘Güneşi Beklerken’in ilk bölümlerine oranla Melis karakterinin daha ön plana çıkartılıyor şeklinde algılanması, bir nevi karakter torpilcisi görülen senaryoya karşı, ‘ZeyKer’cilerin tepkisini de kendiliğinden doğurmakta…
Bu konuda yoruma geçmeden önce, her zamanki gibi, ‘Elçiye zeval olmaz’ diyerek izleyici görüşlerini paylaşmak isterim.
‘ZEYKER’CİLER MELİS’İN KAYIRILDIĞI GÖRÜŞÜNDE!
‘‘Güneşi Beklerken haftalardır uyarmamıza rağmen aynı kafada devam etti. Şimdi senarist değişti ama pek fazla bir şey değişmedi’’ şeklinde söze başlayan Aslı Hanım, oldukça ayrıntılı olarak kaleme aldığı tepki satırlarında özetle, ‘‘Şimdi diziler hele ki böyle genç erkek-kız için izlenilen gençlik dizileri sırf senaryo ve yönetmen çok iyi diye izlenmiyor. Bu dizi de Zeyker aşkı ve özellikle genç kızlar Kerem Bursin aşkı için izliyor’’ demekte…
Yağmur Tanrısevin ve İsmail Ege’nin oyunculuklarını zorlama bularak Melis karakterine karşı hoşnutsuzluklarını dile getiren fanlar, onun her hafta öne geçirilmesini de ‘‘Yani sen bu diziyi zeyker, kerem ve hande için izliyorsun. 40 dakika sorunlu ergen bir kız TV’de… İşten güçten gelmişsin ya da okuldan sınavdan çıkmışsın. Zaten okulda ondan var birebir görüyorsun ne diye izleyesin? Dizideki aileler analar babalar zaten Allahlık hiçbiri toplasan bir adam etmez’’ görüşleriyle eleştirmekte.
Bunların yanı sıra, ‘Dizi için 6 kilo verdi’ türünden haberlerle Melis karakterinin şişirildiği ve Zeynep-Kerem birlikteliğinin gölgede bırakıldığı düşüncesiyle yapılan reyting yorumunda, bu taktiğin ters teptiği, fanları daha çok kızdırdığı belirtilerek ‘‘Resmen pazarlama ve strateji hatası. Bu kadar böyle tutulmuş dizinin ekibi profesyonellikten uzak olur mu’’ diye dizinin gidişatı sorgulanmakta.
‘‘Kerem Bursin dışarıda büyümüş. Bu işlerin, Türkiye şartlarının farkında değil. Farkında olsa o da her hafta hayranlarını kızdıracak resim vermez. Bunları hiç uyaran yok mu? Yani zaten dizi aşkları o diziyi olumsuz etkiliyor bir sürü örneği var. Diziler sırf konuları ya da çok kaliteli oldukları için izlenmiyor. Başroller için izleniyor. Fakat bunun farkına varan bir zihniyet yok. Bu kadar tutan bir dizinin ekibi bu kadar large olur mu? Bunlara lütfen değinin bu kafayı değiştirmedikten sonra erken final yakındır’’ cümleleriyle durumu özetleyen ve dizi aşklarının yapımları olumsuz etkilediğine işaret eden satırlarda göze çarpan ayrıntı ise Kerem Bürsin hayranlarının çıkartılan aşk ve birliktelik dedikoduları yüzünden diziyi televizyondan izlemeyi bıraktıkları yönünde…
ELEŞTİRİLER GERÇEĞİ YANSITIYOR MU?
Şimdi izleyici görüşlerini ve rahatsızlık yaratan şikâyetlerini aktardıktan sonra gelelim maydanozluk etmeye…
En baştan başlayacak olursak, Yağmur Tanrısevin’in canlandırdığı ve boşanma-hastalık halleriyle son birkaç haftadır dizideki ‘baş kız’ konumuna gelen Melis, gerçekten de ‘Güneşi Beklerken’in başlangıcına oranla hayli öne çıkmış durumda.
Görünen o ki, Zeynep-Kerem çekişmesi üstünden yaratılan aşkla izleyiciyi kendine bağlayan dizinin senaryosu, şimdi de Melis’le kendini geliştirmeyi yeni sezon yatırımı olarak görmekte.
Tepkilerle dile getirilen konuya, duygusal ve oyuncu taraftarlığı dışında, yaklaşacak olursak bir yerde, senaryo gelişimi mantığında izlenen bu yol gayet tutarlı görünmekte. Zira öykünün Zeynep ayağında pek çok sorun şu an için çözüme kavuşturulmuş durumda.
Başlangıçtan bu yana Zeynep karakterinin geçirdiği aşamalara şöyle bir bakalım…
Babasını arama konusu kapandı. En baştaki meşhur koşuculuğu ve yarışçılığı da, onca sorun arasında rafa kaldırıldı. Zeynep’in, fazlaca zorlama duran Barış’la sevgililik macerası bir yere kadar durumu kurtardı. Onun tükendiği yerde Kerem’le bölümler boyu süren çatışması da aşk kavuşmasıyla noktalandı. Araya, yaşıyla dahi Kerem’le eski sevgililiğe hiç uymayan ithal hatun kıskançlığının aksiyonu sokuldu ama o da bir yere kadardı.
Yani sözün kısası Zeynep karakterini sürekli önde tutabilmek için en büyük kozlar tüketildi. Senarist kim olursa olsun, bu noktada tıkanan dizinin gelişimi için yeni yan öyküler açmak gerekirdi. İşte Melis’in parlaması ve diğerleri de bu zorunluluk gereği!
Ancak ‘Güneşi Beklerken’i senaryodan ziyade ‘Zeynep-Kerem’ aşkı için izleyenler bu zorunluluğu ne dikkate alır, ne de önemser. Kendi açılarından onlar da haklı tabii.
Çünkü gerçekten de, diziyi geliştirmek ve sonraki sezona aktarabilmek amacıyla dahi olsa, Zeynep karakteri ‘Güneşi Beklerken’in son bölümlerinde bir hayli silikleşmiş durumda.
Onun baştan alıştığımız güçlü ve her soruna çözüm üretmekte kararlı profili yerle bir edildi. Yerine, anne-dede baskısına boyun eğerek Kerem’den uzaklaşmayı kabul eden, koşuculuğuna rağmen ormanda ayağını burkacak derecede mızmızlaştırılan ve barış çubukları tüttürüp Melis’in peşinden koşturan bir Zeynep getirildi.
Tüm bunların neticesinde ortaya çıkan tablo, eski çizgisinden sapan ‘Güneşi Beklerken’in Hande Doğandemir’in canlandırdığı Zeynep’i harcama hallerinde olduğu!
Yeni karakter imajıyla sinsileştirilip oldukça iticileştirilen Barış’ın ve baştaki içine kapanıklıktan caniliğe dönüştürülen Sayerlerin geçmişini kendine ilerleme dayanağı yapan senaryonun, bu çaba sırasında Zeynep-Kerem aşkını ihmal etmekle, dizinin can damarını kurutmaya yüz tuttuğunu da belirtelim.
Öte yandan kendi ayakları üstünde duran kadınlardan çok hoşlandığını söyleyen ve magazin medyasının gündeminde aşk hayatıyla sıkça yer bulan Kerem Bürsin, ‘Âşık oldum’ diyebilecek kadar aşkı anlar mı bir gün bilemeyiz… Ancak Hande Doğandemir’le çıkartılan dedikoduların ve diğer rol arkadaşı Yağmur Tanrısevin’le çektirdiği fotoğrafların Kerem Bürsin’e tutkuyla bağlı olan hayranların duygularını incittiği apaçık meydanda.
Herkesin özel hayatı kendine… Fakat tıpkı bir zamanlar ‘Lale Devri’nde yapıldığı gibi, ilişkiler üstünden gündeme haberler pompalayıp diziye ve oyunculara ilgiyi artırmaya çalışmak da büyük hata. Konunun ve yeteneğin tükendiği yerde hiçbir faydası olmuyor çünkü. Ayrıca ilişkilerin diziler bittikten sonra ne hale geldiği bir yana, o karakterlerle ilgili hayalleri olanların bu yaşanmışlıklar sonrasında onlardan soğuyup uzaklaştıklarını da unutmamak gerek.
Neticede; nasıl ki senaristlerin senaryoyu istedikleri gibi şekillendirmeye hakları varsa, elbette ki her oyuncunun da kendini parlatmaya ve rol çalmaya hakkı var. Ama madalyonun diğer yüzünü çevirip, kalıcı bir hoşnutsuzlukla karşılaşma ihtimalini de görmek lazım.
Kanal D’nin verimli yapımlarından olan ‘Güneşi Beklerken’ bunu sürdürmek istiyorsa Zeynep’e yoğunlaşıp fanlardan gelen bu uyarı sinyallerini dikkate almalı ve ZeyKer’cileri diziden uzaklaştırmamalı, diyerek konuya burada noktayı koyalım!
Anibal GÜLEROĞLU
guleranibal@yahoo.com
www.twitter.com/guleranibal