Güneşi Beklerken’deki ibretlik sahne!

Dizi oyunculuğu yapan annesinin baskı ve motivasyonuyla zayıf kalmak için çabalayan, kendini yiyeceklerden uzaklaştıran Melis’in yemek yeme konusundaki dengesizliğini hemen her bölüm kıyısından köşesinden ortaya koyan ‘Güneşi Beklerken’, nihayet bu problemin adını da hastalık teşhisiyle açığa çıkartıyor.

Anibal Güleroğlu Yazar guleranibal@yahoo.com

Kanal D’nin gençlik dizisi ‘Güneşi Beklerken’in yapım başarısı ve izleyiciden gördüğü ilgi malum… Ancak bundan önemlisi, gençlerin fenomenine dönüşen yapımın, yine en çok gençleri ilgilendiren bir konuya bünyesinde ibretlik biçimde yer vermesi!

Nedir bu konu? Kilo takıntısıyla hayatları kararan gençlerin, özellikle de güzel görünmek hevesindeki genç kızların kâbusuna dönüşen ‘Bulimia’ hastalığı.

Dizi oyunculuğu yapan annesinin baskı ve motivasyonuyla zayıf kalmak için çabalayan, kendini yiyeceklerden uzaklaştıran Melis’in yemek yeme konusundaki dengesizliğini hemen her bölüm kıyısından köşesinden ortaya koyan ‘Güneşi Beklerken’, nihayet bu problemin adını da hastalık teşhisiyle açığa çıkartıyor.

Annesi kariyer peşinde koşturan, babası ise geçmişten gelen anılarla bunalım takılan Melis’in sıkıntılı zamanlarda abur cuburları tıkınıp ardından bunları midesinden atmasına şahitlik ettiren senaryo, bu tarz beslenme bozukluğuna bünyesinde yer vererek ‘Bulimia’ hastalığının nelere sebep olabileceğini düşündürmek adına olumlu bir iş yapmış.

Boşanma krizi sayesinde bu hastalığın ne denli kötü bir şey olduğunu gençlere görsel olarak da hissettiren ve anne babasının ayrılık kararının hesabını Demet ile Zeynep’ten sormaya çalışan Melis’in baygınlığıyla hastalığın adını koyan ‘Güneşi Beklerken’, bu tarz zayıflama yolunda hayati tehlike riskinin varlığını gençlerin beyinlerine sokmak için birebir!

DİZİ KARAKTERLERİ ‘BULİMİA’YI TETİKLİYOR!

20. yüzyılın endüstrileşme hızıyla paralel olarak gelişen ‘çekicilik’ algısındaki değişikliklerin, beraberinde zayıflama çılgınlığını da getirmesi günümüzün önemli sorunlarından... İnsanların, daha çok da kadınların incelme konusunda ipin ucunu kaçırmalarına ve ‘incenin de incesi’ olma modasını saplantıya dönüştürmelerine yol açan bu çılgınlıkta en çok da rol model alınan oyuncuların görüntüleri etkili olmakta.

Dizilerdeki kadınlar başta olmak üzere hemen her oyuncunun bir deri bir kemik görüntülere bürünmeleri, kabul etmek gerekir ki yetişme çağındakileri özendiren büyük bir olumsuzluk.

Onların cicili bicili kıyafetler içinde yüksek topuklarla ortalıkta salınırken yarattıkları görselliğin tetikleyiciliği, bunları ‘çekicilik’ kıstası olarak algılayıp aynı inceliğe ulaşmak için çabalama psikolojisine bürünen ve beyinlerini nasıl olursa olsun kilo verme kültürüne yoğunlaştıran gençlerin bir takım ilaçların yanı sıra yeme bozuklukları geliştirerek kilo kontrolü yapmalarına da yol açmakta.

Bu gerçeği Tülin-Melis ikilisiyle ortaya koyan ‘Güneşi Beklerken’, annesi gibi ince ve güzel olmaya özenen Melis’in durumuyla asıl adı ‘Bulimia Nevrosa’ olan bu psikolojik bozukluğun, insan sağlığını her geçen gün artan boyutta tehdit eder hale geldiğini çok net vurgulamakta.

Dolayısıyla Aksel’de teselli bulmaya çalışan Melis’i ve yaşadığı sıkıntıları izlerken, olayı sadece dizinin kurgusal akışı olarak algılamamak lazım. Bu karakterle birlikte başarı ve çekiciliğin kilodan bağımsız olduğu, kendini insanlara beğendirmek için yalnızca ince görünme hevesine kapılmamak gerektiği, aksi takdirde sağlık başta olmak üzere hayatımızdaki pek çok güzelliklerin yitirilebileceği gerçekleri de akla getirilmeli. Dizinin alttan alta söylediği de bu!

BULİMİA HASTALIĞINI YAŞATAN DİZİYE TEBRİKLER

Dizilerle, reklamlarla ve farklı çıkar hesaplarıyla ‘ideal’ gibi gösterilen vücut ölçülerine sahip olabilmek için çabalarken, ruhsal dengelerini bozup kilolarıyla ilgili ciddi endişelere kapılmaya başlayanlarda görülen Bulimia hastalığı, kişinin hazır ve kalorisi yüksek besinleri kısa sürede tüketme eğilimiyle kendini gösteriyor.

Tıpkı çekmecelerine paket paket abur cubur gizleyen Melis’in yaptığı gibi, sıkıntılı anlarında bunları gizlice ağzına dolduran ve çiğnemeden hızlı biçimde yutan zayıflık çılgınları, bu anormal yemek krizi sonrasında suçluluk duygusuyla midelerini boşaltmaya yöneliyorlar.

Dış görünüşleriyle ilgili sürekli endişe duyan ve yine Melis gibi kendilerini hep kusurlu görerek varlıklarından memnuniyet hissetmeyen bu kişiler, ‘Güneşi Beklerken’de yansıtıldığı şekliyle, en ufak bir problemde intihar eğilimi ve davranış bozuklukları da yaşayabiliyorlar.

Kadınlarda, erkeklerden 10 kat fazla görüldüğü Dünya Sağlık Örgütü tarafından tespit edilen Bulimia hastalığının belirti verme yaşı 13-20 arasında. Yani tam da dış etkilere ve yönlendirmelere fazlasıyla açık olunan yetişme çağında!

Bu açıdan uzun soluklu bir tedavi süreci gerektiren Bulimia hastalığına özellikle gençlerin ilgi duyduğu bir dizide yer verilmesi; belirtilerine, Melis karakteri üstünden dikkat çekilerek zayıflama merakının abartılmasının nelere yol açabileceğinin genç beyinlere aktarılması çok önemli. Günümüzde bir dizi sahnesi, bin nasihatten iyi çünkü.

İşte bu yüzden ünlüler gibi olma taklitçiliğiyle hız kazanan ve başlangıçta anlaşılması güç olan bu ölümcül alışkanlığı detaylandırarak ekrana taşıdığı için ‘Güneşi Beklerken’i özellikle kutlamak lazım. Öpüşme sahnelerinden dolayı kimilerince eleştirilmekten, geçici süreliğine de olsa, baskıcı anne-baba dizginlemesine yönelmek zorunda kalan gençlik dizisinin bu olumlu katkısını görmemek haksızlık olurdu.

Anibal GÜLEROĞLU

guleranibal@yahoo.com

www.twitter.com/guleranibal

Tüm yazılarını göster