Derin solumalarla, kâbuslar ve sis perdeleriyle korku filmlerinin gizemli sahnelerine taş çıkartan bir süreçte Murat’ın yaşadığı gerçeğini bölümlere serpiştirerek diziye ilgiyi diri tutmaya çabalayan senaryo, fazlasıyla basite indirgenmiş bir biçimde konağa döndürdüğü Özcan Deniz’i en kestirmeden bir ölüm sahnesiyle uğurlayarak kendisiyle çelişti.
Dizideki karakterlerin ruh halini sil baştan edip ekran başındakileri de tatminsiz bırakarak ‘Keşke hiç dönmeseydi’ dedirten Murat, Özcan Deniz’in Star’da başlayacak olan ‘Kaderimin Yazıldığı Gün’de Kahraman’lığa soyunma isteğinden dolayı, bir kez daha ölümü tadıp sahneden silinirken Halfeti’nin ‘Karagül’ünde de zoraki bir kırılma noktası oluştu…
ÖZCAN DENİZ’İN GELİŞ-GİDİŞİYLE HERŞEY SİL BAŞTAN
Yaşanmışlıklarda veya kurgularda türlü nedenlerle karşımıza çıkan kırılma noktaları olayların en can alıcı kısımlarını oluşturma özelliğini taşır. Onların açığa çıkmasıyla, o ana dek süregelen şeyler bundan sonra aynı şekilde devam edemez. İşte, bunca zaman senaryoyu ayakta tutan Murat gizeminin çözümü de ‘Karagül’ için bir kırılma noktasıydı! Yani önemliydi.
Ne var ki, hayli yetersiz bir akışla işlenen ve ardında pek çok ucu açık detay bırakarak yollanan Murat’ın ölüm süreci, olay döngüsü yaratmaktan ziyade hayal kırıklığına sebep oldu.
Baran’ı Ebru’dan kopartarak en büyük kötülüğünü yapan ve ailesinin sevgili oğlu sıfatıyla her daim baş tacı edilerek Kendal’ın ötelenmesine sebep olan Murat karakterinin dönüşü üstünden, iyi görünenlerin hainliklerini uluorta yapanlardan çok daha kötü olabileceğini ispatlayan ‘Karagül’, aslında bu detaydan çok büyük gelişmeler yaşatabilirdi.
Fakat alt yapısı olmadan geliştirilen Murat’ın kötü yüzünü yansıtma durumu ve onun diziden kopuşu o denli apar topar oldu ki, Özcan Deniz’in gelişi de, gidişi de tam anlamıyla büyük bir boşluğa dönüştü. Kendisinden beklenenleri veremedi. Dizinin örgüsüne hiçbir katkıda bulunmadan sadece bölüm uzatmaya yarayan ve kimi yerde sahne devamlılığı hatalarıyla yansıtılan bu geliş-gidişin yarattığı kırılma da, konak ahalisi arasındaki tüm çekişmeleri ve onca yaşanmışlığı sil baştan hale döndürmekten ibaret kaldı!
MEZARI ABARTILARLA DOLDURAN SENARYO ŞİMDİ NE YAPACAK?
Az sonra öleceği kesin olan bir adamın yakınlarına, sanki iyileşme sürecindeki bir hastaymış da rahatsız edilmemesi gerekiyormuşçasına, ‘Odaya teker teker girin’ diyebilen bir hastane mantığındaki gereksiz tedbir kaygısıyla hayli komik hale gelen dizide süreç baştan işlemekte. Konağa dönüşüyle, Ada dışında neredeyse herkese karalar bağlatan Murat’ın ölüm sonrasında ortalığı yeniden Ada’nın aşırıya kaçan bağrışlarına, anlamsız hırçınlığına teslim eden ‘Karagül’, onca zaman bir ilginçlik bekleyen izleyicinin umudunu boşa çıkartıp Murat’ın mezarını abartılarla doldururken ilerisi için hiçbir yenilik vaat etmedi.
Kimileri, ‘Başta öldürdüğü Murat sayesinde kendine uzunca bir yol çizen senaryo, onu bir kez daha öldürmenin ardından nasıl bir gelişim gösterecek’ diye düşünebilir. Tahmin zor değil.
Aslında örgüsünü, kadınsı çekişmeler ve çıkar çatışmaları üstüne kurup araya zorlu aşk-meşk serpiştiren ‘Karagül’ün senaryosu için bu, öyle uzun uzadıya düşünmeyi gerektirecek bir husus değil. Zira Halfeti’nin ‘Karagül’ü, ait olduğu toprakların atmosferinde ölümüne hayatta kalmaya çalışırken, Baran’ın ve Ayşe’nin ‘anne’ gizemini yedeklemişti. Zaten asıl hedefinin ‘Baran’ın sırrı üstüne oynamak olduğunu da en baştaki resim sergisinde açığa çıkartmıştı!
Dolayısıyla etkin bir kırılma noktası yaratamamış olsa dahi Murat’ın ölümü, senaryo için bir dönemeç. Kavgacılıkta ve çekişmelerde konu itibariyle geri dönüş yaşatacağı kesin olan dizi, mağdur-zalim pozisyonuna sokulan Kendal’ın, Özlem başta olmak üzere herkese karşı kötülüklerini sergilerken odak noktasına Baran’ı daha çok yerleştirecek.
Yanı sıra Baran-Ayşe, Oğuz-Narin, Serdar-Ada, Ebru-Fırat çiftlerinin duygusal ilişkilerinin çetrefili, Kendal’ın oğul sevdası ve onca zaman karnı yeterince büyümemesinin yanı sıra hamileliğine aldırmadan oradan oraya koşturmasıyla hayrete düşüren Sibel’in Ayşe’nin annesi olma gerçeği de ‘Karagül’ü sezon sonuna taşımaya yetecek malzeme yaratacaktır.
Kısacası; yeni sezonla birlikte daha bir cevvalleştirilen Emine’ye sürekli olarak ‘İyi misin ana? İlacını getireyim mi ana’ gibisinden kalıp sözler söyletmekten başka bir şey yaptırmayan… Sürekli kaçma eylemine girişerek potansiyel firari konumuna düşen Ada’ya ‘Senin yüzünden oldu’ çığırtkanlığını reva görüp gereksiz bir kavgacılık görevi yükleyen… Her durumda sfenks gibi durarak sözüm ona sakin-olgun şehirli kadın vakurluğu yansıtan Ebru’yu Halfeti’nin ve de konağın yeni hanım ağalığına terfi ettiren… Kendal’ı da ‘Kötü oldum ama bir sor hele neden oldum’ mantığıyla sunup Murat’a karşı galipleştirerek daha çok güçlendiren… Topyekûn bakıldığındaysa, karakterlerinin kullandığı cümlelerin aynılığı ve olay tekrarlarından ötürü ne ezber ne de konu gelişimi noktasında hiç zorlanmayan ‘Karagül’de her şey kaldığı yerden devam edecek. Anlayacağınız, gelişinden gidişine hiçbir kayda değerlik yansıtamayarak taşları yerinden oynatmayı beceremeyen Murat’tan sonrası tufan olmayacak.
MURAT YİNE ÖLMEMİŞ OLABİLİR Mİ?
Başarı kokusu alındığı takdirde, tüm dikkatlerini daha uzun süre ekranda kalmanın yollarını yaratmaya yönlendiren diziler bugüne dek öyle şeyler yaptılar, olmazları oldurdular ki, her gidiş sahnesi, ultra tahminini ve izleyici isteklerini de beraberinde getirir oldu.
Özcan Deniz’i İstanbul’da lüks bir yaşam süren modern iş adamı-sevgi dolu baba pozisyonunda devreye sokup ardından Halfeti’nin ağası kimliğine büründürerek Fırat’ın derinliklerine yollayan ‘Karagül’ de bu çizgide bir örnek… ‘Murat öldü’ iddiasına karşı ilk ‘Özcan Deniz dönebilir’ tahminini yaptığımız o günlerde, kim bilir belki de Murat’ın dirilmesi hiç hesapta bile yoktu! Motivasyonla, kuyudan dirilen Yusuf misali sonradan salındı ortalığa.
Yani bir bakarsınız, toprağın altında sandığımız Murat ‘Karagül’ün gücüyle yine diriliverir.
Büyük umutlarla yola çıkılıp yüksek rakamlara mal olan ve ‘taşıyıcı anne’likle yol haritasını çizen ‘Kaderimin Yazıldığı Gün’de Kahraman olma sevdasıyla ölen Özcan Deniz’in oradaki babalığı beklenen performansı gösteremezse, ‘Kahraman’lıktan feragat edip ‘Murat Baba’ olarak ‘Karagül’e dönmesi için formül bulmak o kadar da zor değil çünkü… Bilim sağ olsun.
Yabancı yapımlarda pek çok örneğine rastladığımız üzere, verilen bir ilaç sayesinde kişi geçici olarak ölmüş gibi gösterilebiliyor. Hani bu formül gerçek hayatta hapisten kaçmak isteyenler için ‘intihar etti’ senaryolarının düzenlenebileceği hakikatini de akla getirmiyor değil ya, bunu geçelim bir kalem. Şeytani gariplikler taşıyan tahminleri bir tarafa bırakmakta fayda var.
‘Karagül’e ve Murat’ın yeniden dirilebileceği konusuna dönecek olursak, işte böyle bir ilaçla öldü gösterilip gömülen Murat’ın hemen akabinde adamları tarafından mezardan çıkartılması her daim uygulanabilecek mevcut bir seçenek! Gidişata göre göz ardı etmemek gerek.
Hem nasıl ki, ATV’nin ‘Kaçak’ dizisinde Serhat karakteri uzunca bir süre mezara gömülü kaldığı halde capcanlı çıkmayı başarmıştı. Serhat çıkar da, Murat niye çıkamasın? Özcan Deniz’in ‘Kaderimin Yazıldığı Gün’de kaderinin layıkıyla yazılmadığını düşünmesiyle yaşanabilecek bir gelişme sonucu, ‘Karagül’ün ilerleyen sürecinde Murat da çıkabilir pekâlâ. Hem böylece Baran konusundaki ‘yalan’ günahını da düzeltebilir. Dahası, parası önceden yatırılmış tatilin keyfi de ailecek sürülebilir. Ne de olsa izleyici Murat ve Ailesi cephesinde mutlu bir gelişim beklentisindeydi. Ayrıca illa da Murat’ın görünmesi şart değil. Önceden olduğu gibi, bu havayı yaratacak sahnelerin varlığı ve dizinin finalinde gelmesi yeterli. Böylece hem sırlar açığa çıkar, hem Kendal cezalanır, hem de ‘Karagül’ hareketlenir. Fena mı olur?
Bu beklentiyi yönlendirmek, dönüş konusunda ipucu vermek için yapılacak şey de çok basit. İlk ölüşte olduğu gibi, Murat’ın mezarına bir ‘Karagül’ diksinler. O açarsa Murat döner, açmazsa dönmez. Böylece zorlama kırılma noktasıyla sergilenen kofluk da boşa gitmez.
Sonuçta; Bizdeki dizi senaryolarının kimi zaman eleştirel tahminler ve ekran başındakilerin arzuları doğrultusunda geliştiğini düşünürsek… Dizi âleminde her şey her an değişebilir, karakterler de ölüp ölüp dirilebilir. Hatta yeni bir sezon ufku bile açabilir.
Anibal GÜLEROĞLU
guleranibal@yahoo.com
www.twitter.com/guleranibal