Yaz dizilerine eskisinden fazla özen göstermeye başlayan kanallar, tutan işleri yeni sezona taşıyıp durumu onlarla idare etme yolunu tercih ederken daha masraflı yapımları ekrana çıkartmak için ağırdan almaktalar. Hem uzun uzadıya reklamla merak uyandırıp müşteri çekmek, hem de giderleri düşürmek adına akıllıca bir taktik diyebiliriz. Ayrıca pahallı olmasına karşılık tutmama ihtimali de var orta yerde. Dizilerin normal sezon başlangıcında devreye sokulmayıp geciktirilmesi bu açıdan nabız yoklama gibi… Nitekim bu yıl da aynı durum söz konusu. Aylardır adı geçen yapımlar kanalların dizi başlığı altında göründü nihayet. Durum kurtarıcı ‘ağır top’ misali, sezona orta yerden dalacak olanlar yeni yılla birlikte boy gösterecekler ekranda.
Tabii ‘yeni sezon’ rutinini bu mantıkla ortadan kaldıranlar mutlaka kazançlı çıkacak diye bir şey de söz konusu değil. Nasıl ki geçen yıllardan gördük, ara yerde ekran macerasına soyunanların izleyici tarafından benimsenmeyişini. Çünkü yeniler devreye girdiğinde zaten herkesin her gün için takip ettiği bir dizi var ekranda… Dolayısıyla izleyiciyi kapabilmek için ya mevcutların önüne geçebilecek derecede ilginç bir konuya sahip olmak ya da kadroyu büyük ilgi uyandıracak isimlerden oluşturmak lazım. Peki, kanalların tanıtımlarını paylaştıkları diziler bu özellikleri taşıyorlar mı? Aralarından hangileri daha fazla ilgi görme avantajına sahip? Yeniler ekranda arz-ı endam etmeden kısaca ön değerlendirmede bulunalım dedik.
ATV ‘YETER’ DİYEBİLECEK Mİ?
Gelişime uygun bir konuya sahip olmasına karşın yapılandırma ve sunum hatasıyla bekleneni veremeyip harcanan ‘Analar ve Anneler’ ile yeni sezondaki yol haritasını yanlış çizerek gördüğü ilgiyi kaybeden ‘Kara Ekmek’ dizilerine noktayı koyan ATV, bu firelerine ve ‘Kertenkele’nin performansındaki düşüşe rağmen sezonun başarılı kanallarından. Paramparça, Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz, Kırgın Çiçekler, Eve Dönüş, Evli ve Öfkeli dizileriyle gücünü sürdüren kanal, avantajını yeni dizi bakımından elini çabuk tutmayı tercih ederek koruma peşinde. Şimdilik kesinleşen tek yenisi olan ‘Yeter’i, diğer kanallara fark atarak, 2015’in son gecesi yayına sokuyor. İlginç ve cesurca bir taktik. Zira herkesin kendi havasında olduğu Yılbaşı’nda merhaba demek her babayiğidin harcı değil. Bu riskli yiğitliği ne derece kazanç sağlayacak göreceğiz.
Yılbaşı cengâveri olarak ekrana gelmeye mecbur tutulan ‘Yeter’ dizisi bize ne sunacak peki? Masal gibi başlayan bir ilişkinin, ‘O kadar güzelsin ki’ evresinden ‘Hayatta neyi doğru düzgün yaptın ki sen’ söylemine geçişini çeşitli olaylarla geliştirerek işleyecek. Konu, ilk baştan bildik gibi dursa dahi fragmandan gördüğüm kadarıyla sürprizlere açık bir yapıya sahip. Dahası yapımcılığını Koliba Film’in üstlendiği, senaryosunu Vilmer Özçınar ve Nalan Merter Savaş’ın kaleme aldığı ‘Yeter’de; Pelin Karahan, Yurdaer Okur başrolleri paylaşıyor olması da güzel bir uyumluluk tablosu sunuyor bize. Yanı sıra Korel Cezayirli, Ayşin Yeşim Çapanoğlu, Fatih Koyunoğlu, Selen Domaç, Tolga Evren ve Osman Albayrak gibi isimler de var tabii.
31 Aralık’ta tam da herkesin masa başında olduğu saatte başlayacak olan dizinin içeriğinin çatışmacı ve sürprizlere açık yönünün artısı bir yana en büyük kozu, ‘Karadayı’daki performansıyla ustalığını perçinleyen Yurdaer Okur ile duru oyunculuk diliyle rollerine yakışan Pelin Karahan çifti. Bu ikilinin tezatlıklarla dolu tablosu, ATV’nin ‘Yeter’ demesi için yeter de artar bile… Hele de konunun çatışmacılığıyla birleşince. Ama rekabete girdiği günün ‘Kurtlar Vadisi Pusu’, ‘Asla Vazgeçmem’ ve ‘Muhteşem Yüzyıl’ dezavantajını hesaba katarsak… İlaveten FOX’un da ‘Kördüğüm’ için Perşembe’yi seçtiğini düşünürsek ATV’nin ‘Yeter’ demesi sanıldığı kadar kolay olmayabilir. Onun için işi sıkı tutmak lazım.
FOX’UN ‘KÖRDÜĞÜM’ÜNÜN HANDİKABI, GÜNÜ!
Dizi portföyünü en idareli ve verimli biçimde kullanmakta ne derece usta olduğunu ispatlayan FOX’un sezon ortası yenisi, ‘Kördüğüm’… Daha önce ‘Kördüğüm’le ilgili olarak ön kritikte bulunmuştum. Orada da işaret ettiğim gibi, içerik, aşina olduğumuz türden çok köşeli aşk ilişkileri üstüne. Tabii henüz bütünü görmeden kestirip atmak hata ama ekstra bir senaryo heyecanı sunulacağını pek düşünmüyorum. Bu nedenle bir kez daha tekrarlarsak… ‘Kördüğüm’ün izleyiciye hitap edecek asıl avantajı, Rojda Demirer’in de yer aldığı kadrosundaki isimlerin taraftar kitlesine oynamak! Misal, Rojda Demirer’in fan kitlesinin oyuncuya ilgisinin büyüklüğünü düşünürsek… Bu yönüyle ‘Kördüğüm’ün rakipleriyle sıkı bir çekişmeye gireceğini öngörmemiz mümkün. Bunun dışında çekim kalitesi ve mekân zenginliği de ‘Kördüğüm’ün lehine detaylar.
Dizinin handikabına gelince… Başlıkta da belirttiğim gibi yayın günü! 7 Ocak 2016’da yayınlanacağı söylenen dizi de tıpkı ATV’nin yenisi ‘Yeter’ gibi Perşembe’yi seçmiş kendine. Gerçi kanalın sitesinde henüz net bir gün belirtilmemiş ama medyaya yansıyan böyle. Oysa ciddi bir rakibin bulunmadığı, mevcutların kan kaybettiği Cumartesi çok daha avantajlı bir gündü ‘Kördüğüm’ için. Sonuçta gideri büyük olan bir yapım. Dolayısıyla gelir beklentisi de aynı oranda büyük tutulacağından başarı isteniyorsa bu yayın günü meselesi bir kez daha düşünülsün ve şayet doğruysa Perşembe’den vazgeçilsin derim.
KANAL D’NİN ‘HAYAT’ MERAKI…
Kısa süre önce ‘Hayat Mucizelere Gebe’ diyerek Pazar rekabetçiliğine dalan Kanal D, hayattan beklentilerini karşılayacağına inanmış olacak ki bir kez daha ‘hayat’ demekten yana karar kılmış. Bu kez mucize gebelik değil ‘Hayat Şarkısı’ sunacak izleyicisine. Bu şarkı ruhumuzla bağdaşacak mı, yoksa nağmelerini benimsemeyip sesini kısıverecek miyiz? Kısa süre sonra alacağız bu sorularımızın cevaplarını. Lakin tanıtımdan gördüğümüz kadarıyla neşeli içeriğe sahip bir yapım gibi. Neşeli dizi demek, şamata-keyif demek. Nasıl yansıtılacak göreceğiz.
Çocukları üstünden kendi problemlerini çözmeye çalışan büyüklerin ve onlara rağmen yaşamlarını kendi istedikleri biçimde kurmayı kafaya koyan gençlerin yarattığı olaylar yumağında öyküsünü geliştirecek olan ‘Hayat Şarkısı’, yayınlanan tanıtımıyla bende geç kalmış bir ‘yaz dizisi’ izlenimini de uyandırdı. Aslında bu yönü dizi için bir avantaja dönüşebilir. Zira böylesi kargaşalarla gelişen yaz dizilerinin nasıl ilgi gördüğü meydanda.
Ayrıca erkek dayatmasına rağmen varlık göstermeyi bilen kadın yönünün ağır bastığı bir iş olacağının havasını da soludum fragmanından… Ki, şimdilerde bu dili kullanan dizilere rağbet malum. Neticede; ‘Hayat Şarkısı’nın ekrandaki başarı şansını bunca dişli yapım arasında pek yüksek göremesem bile, eğlenceli bir seçenek olacağını düşünüyorum. Hem belli mi olur? Bir bakmışsınız büyük başarı umulan işleri sollayıvermiş… Tabii bunun için de izleyiciyle buluşmadan önce kendini daha iyi ifade edebilmesi, tanıtımını daha yoğun ve ilgi çekici biçimde yapması şart! Büyük balıklara yem edilmemesi de… Hadi bakalım.
STAR TV İKİ KOLDAN SALDIRIYA GEÇİYOR
Beren Saat’in zaman atlamasına dahi gerek duyulmadan Anastasia haliyle gidip Kösem haliyle döndüğü şıpın işi bir anlamsızlıkla devreye sokulduğu ‘Kösem’de, uyanan merakların yarattığı yükselişin övgüsünü yaşasa dahi, nihayetinde ‘Muhteşem Yüzyıl’ın başarısına erişemeyeceği gerçeğinin farkında olan Star TV sanki bu hayal kırıklığının acısını çıkartmak ister gibi… Yeni yılda iki diziyle atağa hazırlanıyor. Bunlardan biri aylar boyu bir vesileyle medyada yer bulan, Meryem Uzerli ismi üzerinden bolca reklama oynayan ‘Gecenin Kraliçesi’…
‘Hayatta sevdiğini kaybetmekten daha beter bir şey yok’ felsefesini öne çıkartan yapımda Selin ile Kartal’ın bir gecede solan aşkının, intikamcılıkla pişmanlık arasındaki varyasyonlarına tanıklık edeceğiz. Tek gecelik aşkın meyvesini tek başına büyütme kararı alıp sonra da kendisine bu kazığı atan adamdan intikama soyunarak garip ilişkiler yumağını sergileyecek olan yapımın konu bakımından özgünlüğü olmadığını da hemen vurgulayalım. Ancak aklımızdan pek çok eleştiri geçirsek bile Fransa’dan Karadeniz’e oradan da İstanbul’a savrulan aşk hikâyesinden ne derece tatmin olacağımızı, sergilenenlerin inandırıcılığını şu an için yorumlamak etik değil. Bunların kritiğini ilk bölümden sonraya havale ediyorum.
İşin senaryo kısmını bir kenara bıraktığımızda elde kalan detay, dizinin hedefi! Arap ülkeleri başta olmak üzere dış satımlara odaklanarak yola çıkan projenin merkezindeki Meryem Uzerli ve Murat Yıldırım isimleri de hedefi uygulama sürecindeki vitrin oluyor haliyle. Zira Arap dünyasında her ikisinin gideri yüksek. Dolayısıyla, ‘Eşkıya’yla çekişmeye tutuşarak nihayet 12 Ocak’ta izleyicisiyle buluşacak olan ‘Gecenin Kraliçesi’, ekran yarışında kraliçelik tacını hak etmese bile dizi yolculuğundaki soluğu belli bir yere kadar yetecektir.
Star TV’nin elindeki diğer yeni, ‘Gecenin Kraliçesi’nin gölgesinde kalan ‘Göç Zamanı’… Limon Yapım tarafından gerçekleştirilen projede, çocuklarını felaketten kurtarmak isterken bilmeden daha büyük bir cehennemin içine sokan ve zorluklarla başa çıkmaya uğraşan güçlü bir kadının hikâyesi işlenecek. ‘Uğruna savaşamadığın hiçbir şey senin değildir, adın bile’ diyen dizinin yönetmen koltuğunda Veli Çelik bulunmakta… Mardin, Adana, İstanbul gibi yer değişimleriyle çekilen ve Vahide Perçin ile Talat Bulut’u buluşturan yapımın baş avantajı, konusu! Çekim mekânlarının sunacağı görsel zenginlik de bunu destekleyen diğer avantaj. Tabii Veli Küçük yorumunu ve oyuncuların gücünü de unutmamak lazım.
Kısacası; Star TV her ne kadar tanıtım ağırlığını ‘Gecenin Kraliçesi’ne verse de, dikkatini Meryem Uzerli popülerliğinin getiri ihtimaline yoğunlaştırsa da güncelle buluşan etkili içeriğinden dolayı ‘Göç Zamanı’ diğerine nazaran çok daha fazla ilgiyi hak eden bir dizi! Yine de ne yazık ki ekrandaki yolculuğu izleyicinin algısına bağlı. Dileyelim de algılar doğru yönde hareket etsin ve hiç olmazsa ekran çekişmesinde hak yerini bulsun.
TRT 1’İN MİNİ DİZİ MERAKI SÜRÜYOR
1944 yılında Stalin'in emriyle sürgün edilen Ahıska Türklerinin trajik hikâyesini anlatarak yakın tarihteki bu acı olaya dikkat çeken ve sahipsiz kalmış, unutulmuş bir halkın yürek burkan geçmişini kurgulaştıran ‘Büyük Sürgün Kafkasya’yı 15 Aralık'tan itibaren ekrana taşıyıp dört haftalık bir macera başlatan TRT 1, örnek alınması gereken mini dizi merakını sürdürmekte… Büyük projeleri bıktırmadan izletme zincirine bir halka daha eklemeye hazırlanan TRT 1’in yeni yıl hediyesi, ‘Seddülbahir 32 Saat’!
12 Ocak saat 20.00’den itibaren dört bölüm halinde ekrana gelecek olan Okur Film yapımı ‘Seddülbahir 32 Saat’ her yönden kayda değer… Öncelikle TRT 1’in son zamanlarda başlattığı ‘büyük prodüksiyon’ özelliklerine sahip bir iş. Çanakkale’de beş ayrı lokasyonda kurulan setlerde çekilen dizide figürasyona da önem verilmiş.
Yasin Uslu yönetmenliğindeki yapımın senaryosu, Funda Çetin’e ait… Çanakkale’deki kara savaşlarının ilk gününde, 32 saat boyunca hiçbir destek almadan kendisinden çok güçlü olan düşmana karşı direnç gösteren Binbaşı Mahmut Sabri ile komutasındaki Mehmetçiklerin Seddülbahir’deki destanını anlatan dizinin içeriği, tarihten gelen güçle, oldukça sağlam.
Öte yandan İbrahim Çelikkol, Okan Yalabık, Dolunay Soysert, Murat Ünalmış, İlker Aksum, Uğur Güneş, Deniz Celiloğlu, Timur Ölkebaş, Ahmet Mekin gibi pek çok ünlü ismi barındıran kadrosu da konusunu destekleyen büyük avantaj… İlaveten dört bölümde bitecek olması, hem işin cılkını çıkartmamak hem de izleme arzusu uyandırmak adına olumlu bir yön!
Tüm bu detaylardan çıkartılacak yorum; bildik konuların lastik gibi sündürülmesinden ve çarpık ilişkilerle dolu sözüm ona aile tablolarının sergilenmesinden bıkanlar için ‘Seddülbahir 32 Saat’ bir seçenek! Üstelik mini dizi olduğu için diğerleri gibi ekrandan kaldırılma korkusu veya reyting kaygısı da taşımamakta. Bu nedenle yeniler arasında ‘en şanslısı’ konumunda.
Sonuçta; Durumu yarışmalarla, şovlarla götürmekte olan TV 8’in yeni yıldaki dizi olayının bilinmezliğinde… Kendi halinde yuvarlanıp giderken kazanç sağlamadığını düşündüğü dizilerini bir çırpıda siliveren Show TV’nin kısa süre önce yayına soktuğu ve umduğunu bulamadığı yenileriyle ne yapacağının belirsizliğinde… TRT 1’in büyük projelerle ekranda iz bırakma özgüveninde… Diğer kanalların ‘yeni yıla, yeni dizi’ gayretkeşliğinden görünen manzara bu ahvalde. Umut çıtası da yüksekte!
‘Hangisinin ne verebildiğini, ne gibi eksiklerinin olduğunu daha sonra ılık cılık didikleyeceğiz elbet’ derken bol şans hepsine...
Anibal GÜLEROĞLU
guleranibal@yahoo.com
www.twitter.com/guleranibal