Her telden çalan ‘Boynu Bükükler’…

Şimdilik en göze batan şahsiyet, ‘Suskunlar’ın garibanı Iska’yı canlandıran Güven Murat Akpınar… Burada da garibanların bir numaralısı Menderes olarak karşımızda. 

Anibal Güleroğlu Yazar guleranibal@yahoo.com

Eskiye rağbet olsa bitpazarına nur yağardı, diyenler meğer çok yanılmış. Yeni konuların tükendiği ekranlarda, eski yapımların ters yüz edilerek pazarlandığına bakacak olursak bal gibi de yağıyor işte. Hem de reyting sağanağı halinde.

‘Yumurcak’tan türetilen ‘Küçük Ağa’yla ballanan Kanal D, kaymağını da eksik etmemek için yeni bir lise dizisi soktu devreye. Geçtiğimiz sezon aynı yapıdaki ‘Bizim Okul’u ATV ekrana getirmişti. Ancak daha ilk bölümden verimsizliğini ortaya koyan dizi kısa sürede finale gitmişti. Şimdiyse dizi dünyasına yeni bir ‘Hababam’ yaratmakta fazlaca kararlı olan Kanal D, kendini bu konuda ispat için çıktı meydana.

İlk bölümündeki performansına ve başlangıç sonuçlarına bakılırsa, kendini izlettiren bir iş olduğunu da söyleyebiliriz. Yani komedi ve gençlik yapımlarından yana ağırlığını koyan Kanal D, ‘Güneşi Beklerken’in ardından bir okul dizisiyle daha izleyiciyi kendine bağlamayı başardı gibi. Tabii net bir şey söylemek için bu ilk bölüm başarısının devamının gelmesi önemli.

BU KEZ KARAKTERLER OTURMUŞ

Öksüz, yetim ve dahi kimsesiz edebiyatının rüzgârıyla devreye sokulan ‘Boynu Bükükler’, yeni olmasına yeni ama işlediği konunun ilham kaynağı, herkesin de görebileceği gibi yine ebedi okul komedisi ‘Hababam Sınıfı’! Yanı sıra, ‘Pis Yedili’ havasını da solumak mümkün…

Dolayısıyla fakir okuluna gelen zengin öğrencileriyle yaratılan komedisine bakıp, tersine işletilen ‘Pis Yedili’nin Hababamlaştırılma hali, diyebiliriz bu dizi için. Bununla beraber ‘Boynu Bükükler’in sadece eskilerin üstüne yatan, ayaküstü hazırlanmış bir yapım olmadığı da meydanda.

Haftalar öncesinden İstanbul’un pek çok semtinde duvarlara ‘Boynu Bükükler’ baskısı yaparak adını akıllara işleyen ve sosyal medyada kendine yer edinen dizi, bu akıllılığını farklı yapımlardan esinlenip geliştirdiği içeriğiyle desteklemeyi bilmiş. Dikkat çeken dizilerden isimleri bir araya toplamak da ‘Boynu Bükükler’in avantajı!

Belli ki, ‘Bizim Okul’da düşülen hatalardan ders alınmış. Bir kere ‘Boynu Bükükler’deki karakterler öyle sulu cırtlak ve yapmacık değil… Ki bu ayrıntı, Selim, Menderes, Kocaman ve Hacı dörtlüsünden yeni versiyon ‘Hababam’ yaratmak adına çok önemli!

Şimdilik en göze batan şahsiyet, ‘Suskunlar’ın garibanı Iska’yı canlandıran Güven Murat Akpınar… Burada da garibanların bir numaralısı Menderes olarak karşımızda. Bu kez lakabı ‘Sarı’… Gerçi sarı da değil ama kendisine bu uygun görülmüş. Belki de ‘Suskunlar’dan kalma bir hevestir. Kim bilir… Aslında buradaki iş bitiriciliğine bakılırsa, ‘Suskunlar’daki Sarı’yla özdeşleştiğini de söylemek yanlış olmaz.

Ahmet Olgun Sünear’ın canlandırdığı Selim, grup lideri sıfatını kavgacılıkla bağdaştırma rutinini yerine getiren gariban yakışıklımız. Cevheri ileride daha çok çıkacaktır.

Cüneyt Çeliksoy’un Kocaman’ıysa grupların olmazsa olmazı iri kıyımı. At kullanmayı bilmediğini söylerken ne kadar da masum ve doğaldı!

‘Boynu Bükükler’in en orijinal tipi, Hacı Yılmaz… ‘Öyle Bir Geçer Zaman Ki’de Osman olarak tanıdığımız Gün Koper, diğer gençlik dizilerinden farklı olarak yatılı mektebin dindar öğrencisi tipini yansıtıyor.

Bunun ötesinde karakter şablonu her okul dizisinde karşılaştıklarımızla aynı.

Kaç yıllık garibanların, okulu kurtaracak paralı şımarıklarla savaşındaki baş düşman yine bir üçlü; Ersen ve Galoşlar… Ancak bu zengin üçlü ‘Pis Yedili’dekine oranla hayli zayıf. Çağlar Ertuğrul’la can bulan Ersen’in haşinliği tamam da, Galoşlar karakter olarak işlevsiz kalmış.

Temizlik tutkunu Doruk karakteri de işlenmeye müsait olduğundan daha verimli kılınabilir. Aynı şekilde güvenlik görevlisi Samet de…

Nil-Hülya ikilisine gelince… Nihan Tarhan’ı ve Bengi İdil Uras’ı ‘Babam Sınıfta Kaldı’nın dışında yeniden bir arada görmek güzel. Gerçekten de oradaki zıtlıklarıyla mükemmel bir çift oluşturmuşlardı.

Ahmet Yelan Saraçoğlu’nun canlandırdığı Fuat, Müdür tiplemesi için biçilmiş kaftan olmuş. ‘Boynu Bükükler’i boynu büzüklere çeviren Fuat’ın, mimikleriyle desteklediği esprileri hem güzel hem de bulunduğu makamın vasıflarını rencide etmeyecek türden.

Şimdilik çok kısıtlı varlık gösteren öğretmenlerin sergiledikleri tavırlarda da pek aşırılık yok. Ufak tefek şapşallıkları da komedi sınırları dâhilinde kabul etmek mümkün.

LAKAP AYİNİ SAÇMALIĞI VE DİĞERLERİ…

Genele uygunluk gösterilerek yaratılan karakterleriyle, ‘okul dizisi’ kriterlerini kendine göre yerine getiren ‘Boynu Bükükler’de doğal olarak her şey güllük gülistanlık değil tabii… Karakterler gerçekçi duruyor ama yapılan esprilerde göze çarpan saçmalıklar da var.

Kendini sorgulatan ayrıntıların başında ‘lakap ayini’ geliyor. Hacı Yılmaz’ın, yeni gelenleri kucağına yatırıp kulaklarına hızlı hızlı ezan okuyarak isim takması pek hoş olmamış. Sunum açısından sanki dalga geçer gibi algılanma ihtimali bir yana, bu sahneden komedi çıkartmak da imkânsız.

Yarışma programı kıyaslamasıyla Selçuk Yöntem’i Kenan Işık’a dövdüren dizide Tarihçi Tahir Bey’e yapılan manken atma şakası, kabak tadı veren bir basitlik olarak tekrarlanmış. ‘Bizim Okul’da da karşımıza çıkan, öğrenci intihar etti, oyununa kanan öğretmenlerin yerde yatanın manken olduğunu anlamayacak kadar saftrik olması ve ona suni teneffüs yaptırması anlamlı geliyor mu? Bu devirde böyle şeylerin hala komik olduğunu düşünmek büyük hata! Artık daha yaratıcı olmanın vaktidir.

Bir diğer espri saçmalığı ise Ersen ve Galoşlarına taytla tütü giydirip yataklarıyla birlikte bahçeye çıkartmak. Anladık ilaçlı çay içirildi de, insanları uyandırmadan o taytları giydirmek; koca koca karyolaları bahçenin ortasına getirmek de hiç kolay değil. Dolayısıyla mantığı dibe vurduran bu sahne de dizinin eksi hanesinde.

İlaveten ‘Bizi istemiyorsan baba olmayacaktın’ sözüyle ebeveynlik dersi veren… Edebiyatın gönül işi olduğunu vurgulayan ‘Boynu Bükükler’deki ‘Süleyman Demirel’in gençliğe hitabesi’ esprisine anlam vermek güç. Aynı şekilde ‘Arto’yu iki günde Nihat Hatipoğlu yapma’ söylemi de ne mana?

Bunlarla toplumda öne çıkan kişiler üstünden prim yapmaya mı çalışılmış yoksa alttan alta göndermelerle bir şeyler mi ima edilmek istenmiş? İzahı ne olursa olsun, rencide edici yönleri ağır basan bu sözüm ona esprilerin saçmalıkları ve gereksizlikleri kesin.

Trabzonspor’un UEFA karşılaşmasına ve ‘Kutlar Vadisi Pusu’nun yokluğuna denk düşen ilk bölümden yansımalarla yaptığımız ‘Boynu Bükükler’ değerlendirmesi şimdilik bu kadar. İlerleyen bölümlerde izlenecek yol, her telden çalan çiçeği burnunda okul komedisinin ‘Boynu Bükükler’ olarak varlığını sürdüreceğini ya da ‘Boynu Büzükler’e dönüşüp gözden düşeceğini tayin edecektir.

Anibal GÜLEROĞLU

www.twitter.com/guleranibal

Tüm yazılarını göster