Trendler, yeniye olan açlığımız ve fırsatları kaçırma (fear of missing out) korkumuzun tavan olduğu günleri yaşıyoruz. Özellikle içerik tüketimi konusunda.
Netflix platformu 149 milyon abone sayısına ulaşırken, yepyeni içerik opsiyonları sunan pfatformlar çıkmaya başladı ve biz içeriğe göre platform aboneliği yaptırır hale geldik. Fear of missing out’un dibini görüyoruz yani.
Şöyle örnek vereyim. Fi için Puhu Tv’yi, Handmaid’s Tale için Blu Tv’yi, Chernobyl için Digiturk Play’i derken; aboneliklerden abonelik beğenir olduk. Mesela sırf bu yüzden 2 bölüm ondan, 3 bölüm bundan izleyen bir grup var ki; sosyal ortamlarda konuşabilmek için çareyi böyle bulmuşlar.
Şimdi bir de Disney+ eklenecekmiş. 12 Kasım’da aylık 6,99 Usd’ye lanse edileceği söyleniyor. Marvel ve Star Wars severler için efsane bir haber olsa gerek.
GÖZDE ÜNVER / MEDYAFARESİ TV
Platform tanıtmak değil elbette amacım. Sadece içerikler değil, yaşamımızı kolaylaştıracak yeni ürünler/teknolojiler konusunda da bunu yaşıyoruz.
Mesela akıllı saatlerde Avrupa ve Amerika’yı 3 yıl geriden takip etmemize en çok ben içerliyor olabilirim. Apple Watch 4 serisi (Cellular) halen TR pazarına giremedi. BTK’nın E-sim testleri bitemediği için mi? Nedenini gerçekten merak ediyorum ve operatörlerle ilgili olduğunu düşünmüyorum.
Neden biz telefonsuz bir hayatın nimetlerinden yararlanmayalım ki?
Spor yapanlar anlayacaktır beni, koşarken o telefonu bir türlü nerenize iliştireceğinizi bilemezsiniz. Bir yandan müzik dinlemek istersin, kol bantları desen işlevsiz. Bu sefer de ekrana dokunmak için çıkartman gerek. Algılamaz vs veya ağırlık yapar kolundaki kafam kadar I-Phone’un..
Apple pay keza halen TR pazarında yok. Nedeni ise sanıyorum finans politikaları.. Çünkü teknoloji basını altyapı olarak kullanılabileceğini söylüyor.
Bir çok nimeti de beraberinde getirecek oysa ki.
Amerika’da outdoor spor yapıyorsunuz diyelim, spor bitti ve kahve almak istediniz. Saatinizle ödeme yapabiliyorsunuz.
Ne cüzdan ne de telefona gerek yok yani…
Bir yandan toplu taşımada bile kullanılabiliyor. Otobüse binip saatinizle ödeme yapmak efsane olmaz mıydı?
Starbucks ve McDonald’s Pre-Order aynı şekilde.
Starbucks uygulaması kullanılabiliyorken, önden sipariş vermemizin ne sakıncası olabilir? Sıra beklemeyi mi seviyoruz yani?
Instagram müzik özelliği neden bizde yok? Sakıncalı bir durum mu bu?
Mobike ve Self Drive çılgınlığı ise sanıyorum en son nokta.
Tabi Self Drive aracın özelliği ama kiralama şirketleri istediğin noktaya alıp bırakabileceğin Self Drive özelliği olan araçlar sunuyor.
Bizde benzerini Garenta Moov yapmaya başladı ama halen çok fazla eksik var. Servis alanı çok kısıtlı, üstelik araçlar standart yani Self Drive özelliği yok. Fakat bu bile sevindirici bir gelişme pek tabi.