Kanal D Yalan Dünya'yı da kaldırır mı?

Dizilerin seri üretime geçmesi kanalları da ‘Mal bulmuş mağribi’ durumuna düşürdü. Biz de, bu bollukta ne yapacağını bilemeyen kanalların, yayına sokma-yayından kaldırma arasında kendilerince bir denge kurma çabalarındaki git-gellere, kimi güzel işlerin harcanmasına tanıklık eder olduk. Öyle ki, reytingi bir parça düşen veya A/B’deki sıralamasını total izleyici...

Anibal Güleroğlu Yazar guleranibal@yahoo.com

Hesapsız kitapsız, plansız programsız, gelişine yayıncılığın ciddiyetsizliğini ve izleyici olgusunu hiçe sayan keyfiyeti hissettirerek ‘Yabancı televizyonların yayıncılık seviyesine erişmemiz için daha çok fırın ekmek yememiz gerek’ diye düşündüren bu ekran gerçeği, kanalın başarı çıtasının bir parça gerisinde kalan çoğu dizi için kaçınılmaz sonuçta…

Bana Artık Hicran De’yi bir kalemde silip Ankara’nın Dikmeni’ni de, sadece dört bölüm fırsatı tanınan ‘Üç Arkadaş’ı yayından kaldıran, ATV’ye yolcu eden… ‘Final yapıyor’, ‘Yok, kalkmadı devam ediyor’ gibi haber kirliliğiyle mundar ettiği ‘Benim Adım Gültepe’nin yayınını da Arap saçına çeviren Kanal D, bilindiği üzere kıyımcılık konusunda en gözü karalardan.

Öte yandan Hicran ile Gültepe’nin gözden çıkartılacak kadar kötü olmadıklarını, başlangıçta ilk 10’larda gezinen reytinglerinin de dizileri kaldırtmayı marifet sayan felaket tellallarınca pompalanan haberler ve gün-saat değişimleriyle aşağılara çekildiğini uzun uzun yazmıştık. Ammaaa… Hem yenilere, hem de geçen sezondan devreye girmeyi bekleyenlere yer açmak lazımdı. Bunun en kolay yolu ise her alanda olduğu gibi, dişinin geçtiğini çiğneyip tükürmek! Seçenekleri, istemedikleri kadar çoğalan kanalların yaptığı da bu zaten.

Neticede; bizim ekran mantığımızda hak eden değil de hak etmeyen gidiyor genelde. Daha doğrusu gönderiliyor. Gelenler de hoş gelirken, her an yollanma ihtimaliyle, yürekleri pır pır ediyor... Peki, gönderilenlerin yerine gelenlerin performansı ne? Gelen, gideni aratıyor mu? Haydi bakalım…

‘YALAN DÜNYA’ DA YALAN OLUR MU?

Senaryo asiliğiydi, carttı curttu derken hesabı külliyen kapatılan ‘Bana Artık Hicran De’nin yer açtığı ‘Urfalıyam Ezelden’in hal ve gidişatını bir başka yazımızda değerlendirmiştik. Dolayısıyla başlangıca göre biraz gerileyen diziyi, şu an için geçiyoruz bir kalem. Geriye, ‘Hayat Yolunda’ ve ‘Yalan Dünya’ kalıyor.

D Productions yapımı olduğu halde tıpkı ‘Kayıp’ gibi dolu dolu reklamlarla tanıtılıp sonrasında harcanmasında sakınca görülmeyen ‘Benim Adım Gültepe’nin kalkmasıyla birinci kuşağa çekilip ‘Yalan Dünya’ya yer açan ‘Hayat Yolunda’ya bakacak olursak…

‘Muhteşem Yüzyıl’ın ardından yeniden aynı projede yer alan Engin Öztürk ile Nur Fettahoğlu’nun birbirlerine pek yakıştıkları dizi, doktorluk mesleğinin zorluklarıyla insan ilişkilerini buluşturan güzel ve başarılı bir iş.

Gönlümüz, ekranlardaki tür eksiğini oldukça iyi bir sunumla gideren bu dizinin kalıcılığından yana! Ama… Kanal D’nin gün-saat değişimli, fırtınalı şartlarında A/B grubunun ilgisini çekmesine karşın toplamdaki izleyicinin tercih sıralamasında ilk 10’un dışında kalan ‘Hayat Yolunda’ için tehlike çanlarının har an çalma ihtimali de, aklımızın bir köşesinde beklemede.

Gelen-giden dengesinde kazanç ibresinin yönünü değerlendirirken asıl gözümüze çarpan ise ‘Yalan Dünya’!

Geç de olsa sezonuna başlayan dizinin aldığı sonuçlar; ‘Beyaz Show’un yeni sezonunu başlatan, ‘Poyraz Karayel’ ve ‘Şeref Meselesi’ için gün sayan Kanal D’nin yüzünü güldürecek cinsten değil. A/B’de üçüncü olan yapımı asıl zora sokan, totaldeki 31’incilik.

Anlaşılan 75 dakikaya çekilen sürenin bir tesiri olmamış. Esprileri çekici kılma beklentisiyle yaratılan fark ve Gülse Birsel’in ‘sürükleyicilik’ konusundaki iddiası da seyirci tarafından pek keşfedilememiş. Nasıl keşfedilsin ki, ortada kayda değer bir fark olmayınca?

Yine bir yaz tatili dönüşü… Menemen tepsisi gibi kapıya dizilenler… Ve yine bildik esprilerle, çekişmelerle yaratılan komedi muhabbeti. Full kadro yanda olanlarla özlem gideren Deniz’in mıçını açık bırakan iç çamaşırının şovunu, Nursel’e yalakalıktan gözü toprağa bakan Selahattin-Tülay ilişkisi üstüne durum karmaşasıyla harmanlayan ‘Yalan Dünya’da, gelecek hayatından fragman izleyen Deniz ile Rıza’nın nişanlılık halinden gayri cazibe ve yenilik yok.

86 dairesinden kira toplamak için gençliğini tüketip isabetli öngörüler yaparken kimilerini şişiren kimilerinin iliğini kurutan Vasfiye Teyze ve Marksist söylemli Cumali’nin(Necip Memili) ekstra katkısı da olmasa… İki hafta boyunca sarhoştum hatırlamıyorum ayağına Nurhayat’ı aldatıp Kaş’la göz arasında uyutan Emir ile Kardo’sunun kadın oyunbazlığında veya andropoza girmesi yaklaşan karanlık ruhlardan Orçun’un hikâyesinde eskisine fark yaratacak bir sürükleyicilik bulunmamakta.

Kısacası; Zerrin’in birikmiş parasıyla Sinsinati’den çıkış olmadığını ilan ettiği ‘Yalan Dünya’yı, Bünyamin Hoca’nın dingonun ahırı olmayan seti de kurtaramıyor. Deniz’in özverili gelin kız moduna girerek başlangıcını yapan ve ‘Dünya yalan bir gerçeğiz’ diyen ‘Yalan Dünya’, bu performansıyla yalan olmaya fazlaca müsait! Peki… Düşük reytinge tahammülü olmayan Kanal D, diğer yapımlarda olduğu üzere, A/B’deki başarısına karşın toplam izleyiciye hitap etmekten hayli uzak kalan ‘Yalan Dünya’yı da kaldırır mı? Göreceğiz.

BENİM ADIM GÜLTEPE’NİN SUÇU NE?

‘Benim Adım Gültepe’yi heba eden Kanal D’nin ‘Yalan Dünya’ cephesinde durum böyleyken, sit-com’ların kısır döngüsüne düşen ‘Yalan Dünya’nın da kısa süre sonra ekrana veda edebileceği konusu ister istemez akla geliyor. Her ne kadar dileğimiz bu olmasa da…

Bu noktada ‘Benim Adım Gültepe’nin haksızlığa uğradığı gerçeği de kendini gösteriveriyor. Onun yerine yerleşen ‘Hayat Yolunda’nın tazeliğinden ve ‘Küçük Ağa’, ‘Arka Sokaklar’ gibi günün her saatinde müşteri bulmaya elverişli yapısından yola çıkarsak… ‘Hayat Yolu’nun bu avantajlarına, şu an için çok da kötü olmayan sıralamasını eklersek… 2012 başından bu yana ekranda olan ve 87. bölümünü ‘Lan oğlum bi yürü git’ sözüyle noktalayan ‘Yalan Dünya’ cephesi hepsinden çok daha vahim gözükmekte.

Buna karşılık her iki dizinin ortak avantajı da var… Yapımcılıkların, kendin pişir kendin ye usulünde, D Productions tarafından üstlenilmiş olması! Eeee… ‘Benim Adım Gültepe’ de bir D Productions işi değil mi? Üstelik sorun reytingse, bırakın totalde 31’inci olmayı, ilk 10’un altına dahi düşmemiş.

Öyleyse çok daha kapsamlı bir konuyu gayet güzel yansıtan Gültepe’nin suçu ne? Bu çifte standart niye? Üvey evlat gibi çabucak gözden çıkartılabilen ve baştan itibaren gidiciliği yönünde kulislere muhatap olan ‘Benim Adım Gültepe’nin başı kel miydi ki böylesine oyuncağa çevrildi, izleyicisi üzüldü?

Kel olmasına kel değil de… Sanal reklamın gücü sağ olsun. Ürün yerleştirme olayını önceki sezonlarda alabildiğine kullanma başarısı göstererek elini güçlendiren ‘Yalan Dünya’ya karşı ‘Benim Adım Gültepe’nin reklam dezavantajı mevcut. Öyleyse vurun ‘Gültepe’ye… Reytingin meytingin masal olduğu yerde iş bileninse, ekran da reklam kapanın sonuçta!

Anibal GÜLEROĞLU

guleranibal@yahoo.com

www.twitter.com/guleranibal

Tüm yazılarını göster