Cumhuriyet Bayramımızı kutladığımız bu anlamlı günde Mustafa Kemal Atatürk sanırım kendi kurduğu partinin geldiği duruma çok üzülüyordur.
Siyaseti sevmem ama bu gerçekleri görmüyorum demek değildir.
Bitaraf olmanın verdiği çekingenlikten dolayı politikaya bulaşmaya çekinirim.
O kadar!
Çünkü tarafsızsan kimseye yaranamazsın.
İlla da bir tarafı tutmanı rengini belli etmeni isterler.
Tıpkı futboldaki gibi.
Ya Galatasaraylı ya Fenerbahçeli ya Beşiktaşlı olacaksın.
Milli Takımı tutuyorum dersen olmaz.
Ama görünen köy kılavuz istemez.
Aradan 97 yıl geçti ve Mustafa Kemal Atatürk’ün Cumhuriyet’i ilan etmesinden önce 9 Eylül 1923’te kurduğu parti bakın ne hale geldi.
Kendi içlerinde kavga etmekten muhalefet yapmaya fırsat bulamıyorlar.
Koltuğa her yapışan kalkmak bilmiyor.
Deniz Baykal’ı apar topar zorla başkanlıktan aldılar.
Onun yerine gelen Sayın Kemal Kılıçdaroğlu 10 yılda tam 9 seçim kaybetti ve hala partisinin başında.
Böyle bir lider olabilir mi?
Kemal Bey son derece düzgün ve saygıdeğer biri olabilir ancak lider değil.
Vasıfsız lider türünden.
Başarısız olmak için daha ne yapması gerekiyor acaba?
Bir 9 seçim daha kaybetmesini bekliyorlarsa bilemem.
Ama onu da başarması mümkün değil.
Çünkü partisinin başında olmasına rağmen seçimlerde kendisi aday olmuyor.
Kaybedeceğini biliyor da ondan.
İşin kötüsü kendisinin yerine Cumhurbaşkanlığı seçimine gösterdiği adayların da kazanma şansı olmuyor.
Çünkü parti olarak gereken desteği göstermiyorlar.
Kemal Bey gibi gibi kazanamayacağından emin oldukları adayları seçiyorlar.
Önce kimsenin tanımadığı Ekmeleddin İhsanoğlu Bey’i aday gösterdiler.
Kaybetmesini sağlama almak için de ‘Ekmek için Ekmeleddin’ diye dünya siyasi tarihinin en saçma en komik en absürt seçim sloganını eklediler.
Seçimi açık farkla kaybettiler.
Ekmeleddin Bey’in şansına o zaman askıda ekmek muhabbeti de yoktu.
İkinci defasında istemeye istemeye partinin popüler isimlerinden Muharrem İnce’yi aday yaptılar.
Muharrem Bey partisinden destek görmemesine rağmen başarılı bir kampanya yürüttü.
Çok çalıştı güzel konuştu meydanları doldurdu.
Hatırı sayılır da bir oy oranı aldı.
Ancak o da seçim gecesi saçmaladı.
Sırra kadem bastı.
Bir televizyon habercisine ‘Adam kazandı’ diye mesaj yolladı.
Kendisine oy veren umut bağlayan milyonlarca seçmene saygısızlık yaptı.
Normalde seçimi kazanan nasıl zafer konuşması yapıyorsa kaybeden taraf da çıkar rakibini kutlar başarılar diler bir dahaki sefere daha çok çalışacağını falan söyler.
Muharrem Bey bunları yapmadı.
Partisi de yenilgi sonrası fırsat bu fırsat deyip onu iyice dışladı.
Bardağı taşıran son damla olarak Kurultay’da en münasebetsiz yerde oturttular.
Akıllarınca adamı aşağıladılar.
Kendi seçtikleri Cumhurbaşkanı adayını!
Muharrem Bey de haklı olarak alındı, darıldı.
Şimdi çıkmış kendi harekatını başlatmak istiyor.
Sivas’tan başlayıp memleketi dolaşıyor.
Meydanlarda halka sesleniyor.
Bundan kötü bir zamanlama olamaz.
Salgın dorukta insanların bir araya toplanması son derece sakıncalı.
Yani siyasi bir harekata başlamak için bundan daha uygunsuz bir zaman olamaz.
Muharrem Bey ortaya çıkması gereken yerde kayboldu çıkmaması gereken bir dönemde mitingler yapmaya başladı.
Ayrıca seçim gecesi kaçakları oynayan birine kimse güvenmez.
Çünkü zor zamanlarda bu yine ortadan kaybolur diye düşünür.
Olayların gelişmesinde Muharrem Bey’in kendi hatası kadar parti teşkilatının da payı var.
Adamı yalnız bıraktılar sahiplenmediler.
Çünkü seçim kazanmak istemiyorlar.
Muharrem Bey biraz olsun umut ışığı verdi.
Seçimi kazanma şansını şahsi çabasıyla yükseltti.
Partisi de el ele verip bakın onu ne hale getirdi.
Yani benim dar görüşüm ve geniş vizyonuma göre CHP halinden memnun.
Kazandıkları belediye başkanlıklarıyla yetiniyorlar.
Memleketi yönetmek kolay iş değil.
Çıkıp her şeyi eleştirmek hiçbir şeyi beğenmemek çok daha işlerine geliyor.
Çözüm önermeden umut ve güven vermeden muhalefet yapmak boşa kürek çekmeye benzer.
Sonuç elde edemezsin.
Ne uzarsın ne kısalırsın olduğun yerde kalırsın.
Onların da herhalde istediği bu.
İktidara gelmekte gözleri yok.
Kendine muhalif bir muhalefet olarak yuvarlanıp gidiyorlar.
Bir an önce toparlanmazlarsa ellerindekinden de olacaklar!