Kertenkele yeniden doğabilecek mi?

Ağır toplarını sonraya saklayan kanalların yeni sezon dizileri çoğunlukla yüz güldüren bir performansla başlangıçlarını yaptılar. Yanı sıra geçen dönemden devreden yapımlar da reyting açısından pek büyük hayal kırıklığı yaşamadı.

Anibal Güleroğlu Yazar guleranibal@yahoo.com

Dahası yeni diziler arasında öykü açısından ciddi probleme sahip olanı da yok gibi. Tabii şimdilik. Buna karşılık sezon finallerinde karakterlerini topyekûn ölümle karşı karşıya bırakarak merak ateşini körüklemekle birlikte, senaryo gelişimleriyle mantığı sıfırlayıp izleyici zekâsını hiçe sayan eski dizilerin yeni sezonlarıyla kendilerini tekrar ettikleri gerçeği de kabak gibi ortada.

Peki, bu hakikat eskilerin yeni sezonunda ne oranda etkili oldu? Sezon finallerindeki soru işaretlerini boşa çıkartıp devamında ‘İnsaf’ dedirtecek derecede ölümle dalga geçerek yeniden doğuş sergileyip yola devam edenler, buna rağmen izlenmeye değer bir tablo sundu mu bize? Her biri için sözümüz var ama… Bugünlük, defalarca izlense de azalmayan Recep İvedik tutkusunun tüm dizileri geride bırakarak zirveye kurulduğu Cumartesi reytinglerinde ilk haftasına göre gerileyerek dördüncülüğe düşen ‘Kertenkele: Yeniden Doğuş’ üstünden cevap arayalım bu sorulara… Ve yeni ‘Kertenkele’nin ilerleyen süreçte yeniden doğup doğamayacağını irdeleyelim.

KERTENKELE’NİN ‘COMİCS’LEŞEN YENİDEN DOĞUŞU

Timur Acar, Şemsi İnkaya, Erdinç Gülener, Sera Tokdemir, Sinan Çalışkanoğlu gibi isimlerle yola çıktığı günlerde eksiklerini işaret etsem de severek izlediğim ve aldığı eleştirilere karşı desteklediğim bir yapımdı ‘Kertenkele’. Lakin ilk sezonunda hem güldüren hem de Kertenkele karakterinin sözleriyle düşündürebilen dizinin ikinci döneminde aynı tadı bulamamıştım. Çünkü yapımın özünü bozan, komedi dahi olsa kabul edilemeyecek hal alan mantıksızlığın tavan yapmaya başladığı bir gelişim çıkmıştı karşımıza. Dahası, başlangıçtaki mizahi yönünün aksine dikte edici bir hal almaya, saçmalamaya başlamıştı güzelim ‘Kertenkele’. Meğer beterin beteri varmış. Kertenkele ‘Yeniden Doğuş’ diyerek başlattığı üçüncü sezonunun ilk anından itibaren bunu çok net ispatladı. Şimdi sorun nedir diye bakacak olursak…

‘Kertenkele: Yeniden Doğuş’un ana sorunu geçen sezonun finalinden kaynaklanmakta. Bu noktayı, ‘Bu sezon finalleri hayal kırıklığı’ başlıklı yazımın içinde KERTENKELE’DE DİBE VURAN SEZON FİNALİ bölümünde değerlendirmiştim. Nitekim ‘Kertenkele, ölüp ölüp dirilenlerin dizisi olarak televizyon tarihine geçme derdinde gibi’ saptamasını yaptığım yazımdaki her satırın ne denli yerinde olduğunu da ‘Yeniden Doğuş’la gördüm.

‘Yeminimi bozdum adi herif’ diyerek Kızıl Ejder gudubetine şak şak saldıran, pardösüsüz çıkmam abi tarzlı Akıncı’nın kayalıklardan uçup kumsalı aşarak mucizevî biçimde denize iniş yaptığı ve sadece maske yırtılmasıyla işi kurtardığı başlangıç, yeni sezonun mantıksızlıkta sınır tanımayacağının işaretiydi. Nasıl ki, ‘Akıncı, peleriniyle uçup denize kondu zahir’ dedirtmenin ardından, şapşallıkta Gizem’i bile aşan maskeli saldırganlardan kurtuluş aşamasını da Süpermen’e taş çıkartan bir aksiyonla sundu bize. Ancak ‘Yeniden Doğuş’un diziye uyumlu oyuncuları yaşatma formülü bu kadarla sınırlı değildi. Konuşturmaya çalıştığı saldırganı bayıltarak yeni sorgulama tekniği yaratan Akıncı’yı yücelten ‘Hızırlık’ söylemi sonrası daha büyük saçmalıkla yüz yüze geldik... Kara Kemal’le Melis’in ultra hayatta kalış masalı!

Sezon finalinde Melis’in arabayı çalıştırmasını ve bombanın patlayışını veren dizi, el çabukluğu marifet diyerek sahneyi değiştirivermişti. Melis’e duygudan nasiplenmemiş ses tonu ve sahte duruşla aşkını ifade eden Kara Kemal, bu hisli ana ve karanlığa rağmen elinde patlatma mekanizmasını tutan adamı fark edivermişti. Gerçi adam da orta yerde armut gibi duracak kadar embesildi ve patlatma düğmesinin aleti de nal gibiydi ama… Kara Kemal’in dikkati de Oscar’lık türdendi hani. Kara Kemal, Melis’e defalarca aşağıya atlamasını söylerken şapşik tetikçinin bir türlü bombayı patlatamayışını izleyip saçını başını yolan bendeniz, uçurumdan kıyıdaki kayaların üstüne sırtüstü düşüp tek bir hasar almadan kurtulan Kızıl Ejder’i görünce iyice dibe vurdum. Mantığı ve zekâyı ezerek ilerleme becerisi sergileyen ‘Yeniden Doğuş’ta daha ne gibi yaratıcılıklar(!) izleyeceğim acaba diye merakla beklemeye başladım. Yani ‘saçmalayarak merak uyandırmak’ böyle bir şey olsa gerek!

Derken efendim, onca alevin arasında dakikalarca yanmadan kalma becerisi sergileyip her tarafının yanıklarla dolu olduğunu söyleyen doktorların elinde kurban giden Zehra’nın diziyle pardon, hayatla ilişiğinin kesilişine geldi sıra. Ardından sezon finalinin kurtarılacaklar listesini tamamlayan akış iki yıl sonrasına sıçrayıp, Timur Acar’la Sera Tokdemir’in mukadderata kurban gidişini telafi etmek istercesine Murat Komiser’i ve Zeynep Şanlı’yı çıkarttı ortaya. Böylece Levent’in kafayı tırlatıp vınladığı ‘Kertenkele’ âleminde ‘Yeniden Doğuş’ yaratıcılığında sınır tanınmayanların hayal gücünü gördük. ‘Kırmızı kukuletalı konsey’ modasından nasiplenerek Kızıl Ejder’in misyonunu güçlendirmekle kalmayıp, ‘Flash’vari duruş sergileyen ‘Ay Yıldızlı Adam’ ve ‘Kedi Kız’ misali dört ayak üstüne düşen ‘Maskeli Kız’ cevherlerini yumurtlamasına tanıklık ettik. Tabii bir de Kızıl Ejder’in kadını var bonus olarak ki, ona da Kızıl Sonya desek yeridir. Beşik kertmesi Deli Meryem’i de unutmayalım… Ki o da, maskesiz komik kahraman cephesinden katıksız yerli model kadın tipidir! Heyhooo…

Neticede; İstanbul’u, içinde maskeli kahramanların ve kötülerin cirit attığı DC Comics tarafından kurulan ‘Gotham City’ye çeviren Kertenkele’nin ‘Yeniden Doğuş’u tüm bu dönüşümle tam anlamıyla ‘Comics’leşmiş oldu. Daha neler göreceğiz bakalım? Hadi hayırlısı.

‘KERTENKELE: YENİDEN DOĞUŞ’U AYAKTA TUTANLAR

Meczup Azmi’nin mantar gibi biten çocuklarına Yılmaz Komiser’i de ekleyen… Ne hikmetse iki yıl boyunca Gizem’le evlenememiş olan Hicabi’ye Karadeniz’den beşik kertmesi türeten… Kertenkele’nin ve Zehra’nın hayatta oluşlarını yüz değişimine bağlayarak bu ikiliyi Murat Komiser, nam-ı diğer Ay Yıldızlı Adam’a ve Zeynep Şanlı, nam-ı diğer Maskeli Kız’a dönüştürme pozisyonuna girip Kertenkele-Zehra aşkını sürdürmeye niyetlenen ‘Yeniden Doğuş’un eksileri saymakla bitecek gibi değil. Buna karşılık diziyi yeniden doğurabilecek detaylar da mevcut tabii. Hak yememek için bunları da sıralayalım kısaca.

Bunlardan ilki, en başından beri kendini sevdiren bir karakter olan Hicabi’nin varlığı. Çekirgelikten, Süpermen gibi anında kılık değiştirip olağanüstü dövüş yeteneği olan ‘Akıncı’ haline nasıl geldiğini bir türlü çözememiş olsam ve dahi Akıncı’nın kıyafetini çok itici bulsam bile Fatih Doğan’ın başarılı canlandırması, dizinin yürümesinde en büyük etken. Alkışlar.

İkinci olarak diziye adını veren ‘Kertenkele’nin yaşayıp yaşamadığı konusu da, yapımın ilgi görmesini sağlayanlardan. Şüphe yok, ‘Kertenkele’ yaşıyor. Ama dizinin adından da anlaşılacağı üzere, yeniden doğmuş bir şekilde. Yani daha net ifadeyle sadece yüz olarak değil bedensel değişim de yaşayan Murat Komiser olarak. Zaten ikinci bölümde Yılmaz Komiser’in yaptığı araştırmada geçmişinin çıkmaması, bunu teyit eden bir ipucu. Şöyle ki, uçurumdan düşen Kertenkele’yi istihbarat bulmuş ve yüzünü değiştirerek adamı yapmıştır. Daha önce imam ve öğretmen olan Kertenkele şimdi de ajan-komiser olmuş çok mu? Bu meyanda Ahmet Kayakesen’in canlandırdığı Murat Komiser’in diziye yakıştığını ifade edeyim. Gerek Komiser, gerekse ‘Ay Yıldızlı Adam’ halleriyle hiç sırıtmamış. Ama aksiyonda biraz daha profesyonelleşmesinde fayda var. Yanı sıra sevgilisinin resminin bulunduğu çerçeveyi nereye saklayacağına da bir karar vermeli. Çünkü kitaplığa hangi ara gizli bölme yapıldığını anlamadığım kiralık odasında sakladığı çerçeveyi bir dolaba koyuyor, bir çekmeceye.

Komedidir denerek göz ardı edilmemesi gereken hataların dolu olduğu yapımı ayakta tutan üçüncü ayrıntı, ‘Filinta’nın Tabibe Leyla’lığından kalma aksiyonerliğini ‘Maskeli Kız’ olarak sürdüren Asena Tuğal. Onun katılımı da, ayrılıkların ardından iyice kan kaybeden dizi kadrosuna büyük katkı olmuş. Umarım devamında, sahte sahnelerle karakteri bozmazlar.

Ve ‘Kertenkele’ takıntılı Ünsal Komiser’le Levent karışımı bir karakter olan Yılmaz Komiser’i canlandıran Bülent Polat… ‘Karagül’deki dramatik kanun kaçaklığının ardından kanun adamlığını mizahla harmanlamasını çok sevdim. Dolayısıyla diziye etki gücü yüksek olan Yılmaz Komiser, parlatılmayı hak eden bir karakter konumunda. Dikkate sunulur…

Sonuçta diyeceğim o ki; ‘Bu dünyada neler oluyor neler. Mevzular çok derin’ göndermesiyle içeriğinin mesajcı yönünü derinleştireceğine dair sinyalini veren ‘Kertenkele: Yeniden Doğuş’, cümle mantıksızlıklarına, çocuk oyunundan beter aksiyonlarına ve izleyeni aptal yerine koyacak derecede basite indirgenmiş içeriğine rağmen yeni sezonda günü kurtarmayı başaracak kapasitede. Zira kod adı ‘Kertenkele’ olan görevi üstlenen Ay Yıldızlı Adam ve telefonla talimat alan Maskeli Kız sayesinde ‘Görevimiz Tehlike’ ile ‘Geçmişi Olmayan Adam’ havalarına bürünen dizi, ekran başındakilerin ‘Du bakali nolcek’ merakı ve saflığına hitap ederek kendini izlettiren bir yapım niteliğinde. Ancaaak… ‘Kertenkele’yi yeniden doğurtanların bu merak ve saflığı istismar etmemesi; diziyi, dizilikten çıkartıp ‘az komedi çokça dayatma’ haline getirmemesi gerek. Aksi takdirde işin suyu iyice çıkarsa ikinci haftasından düşüşe geçen yapım düştükçe düşer ve ölüverir. Bizden dost uyarısı!

Anibal GÜLEROĞLU

www.twitter.com/guleranibal


Tüm yazılarını göster