Savcı diyor ki, “Başbakan adam gönderdi, soruşturmayı durdurmazsam kötü olurmuş.” Hem yargıya müdahale, hem tehdit! Bunu söyleyen devletin savcısı.
Başbakan cevap verdi, “savcı iftira atıyor.”
Savcı rest çekti, “Başbakan 22 kez yurtdışına çıktığımı ispatlasın istifa ederim, ispatlayamazsa o etsin.”
Başbakan cevap veremedi.
Savcının tatil masrafını Ali Ağaoğlu “ben karşıladım” dedi, bu kez savcı “yalan” dedi ama harcamalarının faturasını gösteremedi.
Geçen hafta ‘devlet çöktü’ diye yazmıştım. Hala inanmayan kaldı mı?
Hadi, Başbakanın dediğini doğru kabul edelim. Keşke imkanımız olsa da sorabilsek; Savcı Öz, bu kadar kolay yalan söyleyebilen, iftira atabilen bir insansa, geçmişte hazırladığı iddianamelere, ortaya koyduğu delillere inanmalı mıyız?
Onun hazırladığı iddianamelerle hapis yatan insanlara haksızlık yapılmış olabilir mi? Eğer öyleyse, kaybettikleri yılların hesabını kim verecek?
Peki Başbakan, savcının çektiği istifa restini görecek mi? Ne diyor Zekeriya Öz; “22 kez yurtdışına çıktığımı ispat etsin”
Başbakan derhal, bunu kanıtlayan belgeleri ortaya koymak zorundadır. Aksi takdirde onun iftira attığı şüpheleri güçlenir. Ama belki de hiçbir şey olmamış gibi yapar.
Mesela bir ara “camide içki içenlerin görüntüleri var, dağıtacağız” da demişti. Tıpkı türbanlı kadına saldıran üstleri çıplak, deri eldivenli 50 kişilik grubun görüntüleri gibi. Neyse unutup gittiğimiz konulara yeniden dönmeyelim.
Durum gerçekten vahim. Polis, savcıların emrini uygulamıyor. Ağalara, beylere dokunan polisler anında görevden alınıyor. Yüzlerce emniyet müdürü sürgün yedi. Üç haftada 5 kez görev yeri değiştirilen müdür var.
Madem bu insanlar suçlu, paralel devlet kuruyorlar. Niye haklarında soruşturma açılmıyor. Müdür koltuğunda iktidarı yıkmaya çalışan adamı, niye polis okulunda görevlendiriyorsunuz? Polis adaylarını da kendisi gibi çeteci yetiştirsin diye mi?
Yolsuzluk iddiaları ise görmezden geliniyor. Hükümet, Zafer Çağlayan’ın kolundaki 700 bin liralık saati, ayakkabı kutularındaki milyonları, Muammer Güler’in oğluna bağlanan 15 bin liralık maaşı, bakanların eniştelerinin, bacanaklarının rüşvet pazarlıkları resmen unutturulmaya çalışılıyor.
Hadi yargıya intikal etmiş konular için sustunuz, adı geçen bakanlar için partinizin disiplin mekanizmalarını neden işletmiyorsunuz?
Türkiye, bugüne kadar siyasi kriz de devlet krizi de çok gördü geçirdi ama böylesi hiç olmamıştı. Sonumuz hayır olsun.