Senenin finali: Muhteşem Showman

Senenin finali: Muhteşem Showman

Anibal Güleroğlu Yazar guleranibal@yahoo.com

2017’nin finaline sayılı gün kalmışken reklamlardan dizilere ekranda yılbaşı havası esmeye başlamışken, insanın içi de kıpır kıpır oluyor haliyle. En azından ben, yılsonu ekranlarına bu gözle bakıyorum. Yoruma açık gelişmelerin can sıkıcı haberleri beynimize işlenip karşılıklı atışmalar-toplumsal acılar üstümüze çökerken hiç olmazsa bu ışıltılarla avutmak istiyorum ruhumu. Zira bunları izlerken ister istemez bir coşkuya kapılıyor insan… Sanki o renklilik-canlılık hayatımızı kökten değiştirecekmiş gibi! Dünyanın bunca karalığı içinde ne denli ihtiyaç duyulan bir moral motivasyonu değil mi? Aksini düşünecekler olsa dahi, hiç olmazsa yeni bir yıla adam atarken zihinlerimizi, didişmelerden-tüm negatifliklerden uzak tutacak renkliliklere ihtiyacımız olduğunu hatırlamamız lazım. Çünkü nihayetinde Dünya tek ve hepimiz bu Dünya’nın ölümlü insanlarıyız.

Nitekim yılsonunun hissettirdiği bu duygularla, hayata güzel bakmanın ve olumsuzlukları pozitif düşünceyle aşmanın mümkün olduğunu gösteren bir yapımı ele almak istedim bugünkü yazımda… Seyircisini, müzik ve şov dünyasına götürüp eğlence coşkusunu hissettirerek, senenin keyifli finali konumunda olan, ‘Muhteşem Showman’ huzurlarınızda!

ŞARLATANLAR KRALINDAN MUHTEŞEM ŞOV

Sinemada senenin en ışıltılı finali olarak gördüğüm ve basın gösteriminde izlerken ‘Sinemanın gücü işte böyle yansıtılır’ diye düşündüğüm ‘Muhteşem Showman’, bedensel anomalilerden ötürü ‘ucube’ görülüp toplumda dışlanmışlara ve tenlerinin renginden dolayı istenmeyen kişilere gösteri yaptırdığı şovla ‘Barnum&Bailey’ ortaklığındaki ‘sirk’ olayını başlatıp dünya çapında yaygınlaştıran… İnsanlara eğlence satma maharetiyle günümüz PR’cılarına da ilham olan P. T. Barnum’un renkli hayat hikâyesinden esinlenilerek yaratılmış bir müzikal.

‘Bitmeyen bir merak, yaşlanmamak için en önemli ilaçtır’ diyen İngiliz şair Thomas Gray’den ilham almışçasına, insanların merak duygusunu şov dünyasının gelişimi için ustaca kullanmayı başaran Barnum, çocuk yaşta babasını kaybetmenin ardından ekmeğini taştan çıkartma çabasına giren biri. İnsanların kandırılmayı sevdiği felsefesini dillendiren ve ‘Her kalabalığın bir umut ışığı vardır’ diyen Barnum’un yaptıklarıyla, şov düzenleme mesleğini yarattığı ve televizyon başta olmak üzere pek çok alanda faaliyet gösteren reklamcılıkla halkla ilişkilerin temel prensiplerini geliştirdiği bir gerçek. Nitekim yaşamı süresince beğenilip alkışlandığı kadar eleştirilere de hedef olan Barnum’un sıfırdan başlayan çabaları, ölümünden sonra hak ettiği değeri bulmaya başlamış. Nasıl ki, ‘Sefiller’ uyarlamasında müzikal gücünü en başarılı biçimde ortaya koyan Hugh Jackman’ın başrolü üstlendiği ve sinemaseverlere yılbaşı hediyesi gibi beyazperdede yerini alan ‘The Greatest Showman/Muhteşem Showman’ isimli çarpıcı müzikal de bu değerin göstergelerinden biri! Filmin içeriğine kısaca göz atacak olursak…

Aralarında Türkiye’den Ekin Beril’in de yer aldığı, farklı ülkelerden seçilen isimler tarafından seslendirilen ‘This is Me’ adlı parça eşliğindeki muhteşem Barnum şovla açılışını yapıyor. Ardından terzi babasının yanında çıraklık eden ve parmakları delik ayakkabısına aldırmadan büyük hayaller kuran çocuk Barnum evresi geliyor karşımıza. Sonra da onun çocukluk aşkıyla kurduğu yuvaya çabucak geçiş yapılıp, kahramanımızın işsiz kaldığı gün çocuklarının aklına düşürdüğü fikri gerçekleştirme sürecine jet hızıyla dalınıyor. Amerikan Müzesi’nin sahibi olmak için bankadan kredi almayı başaran Barnum’un müzikal yaşamını izlerken bir yandan iş dünyasında ilerlemenin ‘yanıltıcı zekâya sahip olma’ becerisinden geçtiğini, bir yandan da Amerika’daki şov dünyasının temellerinin nasıl atıldığını görüyoruz. Tabii birbirinden renkli ve eğlenceli sahneler eşliğinde!

Filmin bundan sonrasını beyazperdede izleme keyfine bırakıp bir sinema yapımı olarak bize neler verdiği yönüne geçersek… Görsel efekt ustası Michael Gracey’nin yönettiği filmin baş özelliği, içerik yönünden ziyade müzikal eğlenceyi ön plana çıkartmış olması! Yani Michael Arndt, Jenny Bicks ve Bill Condon imzalı senaryo konuyu derinliğine işlemekte zayıf kalırken olayın özü, müzikal sahnelerin görsel ve işitsel gücüyle aktarılmak istenmiş seyirciye… Ki bunda da fazlasıyla başarılı olunmuş. Zira sıkılmadan seyredilen yapımın müzikal gücü, tıpkı kendisine yakıştırılan ‘Şarlatanlar kralı’ sıfatını memnuniyetle kabullenen gerçek Barnum’un yaptığı gibi, insanı, renklilik ve müzik coşkusuyla kandırıp kendine çekme kapasitesinde. Tabii bunda sahnelerin zengin kurulumunun yanı sıra Huge Jackman performansı başta olmak üzere ünlü kadronun yarattığı atmosferdeki bütünlüğün de etkisi büyük.

Kısacası; Hollywood’un öne çıkan yıldızlarından oluşan zengin kadrosuyla dünyada bir ilki gerçekleştirip sosyal medyadan canlı yayınlanan ilk tanıtım klibini paylaşan ‘Muhteşem Showman’, kusursuz hikâye anlatımıyla yaratılmış olmasa dahi, ‘Şarlatanlar Kralı’ Barnum’un başını çektiği eğlence dünyasının inceliklerini hissettiren ve gösteri yönü oldukça iyi olan bir yapım. Dahası eğlenceyle karışık mesajcılığa da sahip. Bu yönüne de kısaca bakalım şimdi.

‘MUHTEŞEM SHOWMAN’DE ‘X-MEN’ FELSEFESİ

Kurguların fikir empoze edip algı yaratmada kullanılması yeni bir şey değil. Lakin günümüzde sinema filmleri ve dizilerle mesaj verme alışkanlığı eskiye kıyasla çoğunlukla daha bilinçli bir biçimde yapılmakta. Esprilerle, eğlenceli hallerle kamufle etmek de bu bilincin aracı. Nitekim ‘Muhteşem Showman’de de naif vurgularla verilen, ders alınması gereken pek çok toplumsal mesaj mevcut. Bunlardan en önemlisi, insani farklılıklar üstüne olanı.

1850’li yılların Amerika’sında, Amerikan Müzesi’ni satın alarak işe koyulan ve gerçekleri değiştirerek sunduklarıyla pazarlama dehası olarak kendini gösterip düzenlediği şovlarla insanlara eğlence satan Barnum’un yaptığı atılımın temelinde, çocukluğundan beri hayalini kurduğu yükselip toplumda saygın bir yere gelme ve çocuklarına iyi bir hayat sunma amacı yatsa da… Onun başlattığı sirk şovlarının, toplum içine çıkamayan ve hep alay edilip hor görülen farklılıkları kabul edilebilir kılma gücüne sahip olduğu ve başlangıç teşkil ettiği bir gerçek. Dolayısıyla Barnum’un yaptıkları şarlatanlık-sahtekârlık-fırsatçılık gibi görülse bile, çoğunluğun baskısı altında ezilenlere ‘Biz de varız’ deme fırsatı yaratarak, istenmeyen farklılıklardan dünyanın beğeniyle karşılayacağı muhteşemlikler çıkartmayı başarması, bünyesindeki farklılıkları dışlayıp yok etme çabasındaki her toplum için örnek teşkil edici bir mesaj olarak değerlendirilmeli!

Bu noktada ‘Muhteşem Showman’ ile ‘X-Men’ filmi arasındaki benzeşmeye de dikkat çekmek isterim. Yıllar boyu Wolverine karakteriyle izlediğimiz Huge Jackman’ın yanı sıra, iki filmin içerik mantığı da aynı. Şöyle ki; ‘X-Men’ serisinde, sahip oldukları özel güçlerden dolayı toplumla kaynaşamayıp kendileriyle barışık olamayan ve Profesör Charles Xavier tarafından kurulmuş okul çatısı altında toplanmanın ardından kötülüklerle mücadele eden süper kahramanlara dönüşen mutant karakterler mevcuttu. ‘Muhteşem Showman’de de yine toplumun dışladığı farklı yapılardaki özel insanların içine kapanıklığı ve insanları eğlendirerek mutlu etmeyi hedefleyen Barnum’un kurduğu gösteri merkezinde onları bir araya getirerek dünyayı kapsayan bir iyilik hareketi geliştirdiğini görmekteyiz. Yani her iki yapım da felsefesi aynı… Farklılıkların, doğru taktikler sayesinde zayıflıktan çıkıp güce dönüşebileceğini ve bunu başarmak için birlikte hareket etmek gerektiğini vurgulamak! İnsanlardaki yaşam eşitliğini türlü yollarla yok edenler bu vurgulamayı dikkate almayacak olsa da hatırlatalım dedik.

‘Muhteşem Showman’in bir diğer önemli mesajı, merak ve yanıltma üstüne… Merakın insan doğasını kandırılmaya müsait hale getirdiğini, eğlence olayında yenilikçi bir kapı açan ‘sirk’ anlayışına gösterilen ilgiyle ortaya koyan yapım, en ‘ucube’ denilen şeylerin bile sırf meraktan dolayı gösterilen ilgiyle ünlü olabileceğini kanıtlamakta. Yanı sıra Barnum’un yükselişindeki temel taş olan ‘yanıltma’ becerisi de ‘Muhteşem Showman’in ders alınabilecek ayrıntılarından. İnsanların merak dürtüsüyle hareket ederken yanıltılmaya ne kadar hazır olduğunu gören Barnum, gerçekleri çarpıtarak yaratılan yanıltma girişimlerinin kazanç getirdiği gerçeğini en eğlencelisinden sergilerken, günümüz dünyasının reklam ve PR gücüne ayna tutup çağdaş şovların en kapsamlısı olan televizyondaki mantığı da hissettirmekte.

İnsanlardaki merak ve yanıltılma hevesinin gerçeklerini duygusal yansımalar ve şov eğlencesiyle ortaya koyan ‘Muhteşem Showman’de bir başka mesajcılık, eleştiri olayına ve eleştirmenlere yönelik. Gösteri merkezine gelip Barnum’un şovunu gazetedeki köşesinden ‘Sahtekârlık’ olarak değerlendiren tiyatro eleştirmeninin yorumlarını kızgınlıkla karşılamak yerine onları kullanmayı tercih ederek kendini geliştirme yoluna giden Barnum, böylece günümüzdeki eleştiri tahammülsüzlüğünün ne denli hatalı olduğunu ispatlamakta. İlaveten Barnum’un kendisine sahtecilik yaptığını söyleyen eleştirmene yönelik, yapılan işi sevip fikir sahibi olmadan o dalda eleştiri yazmanın asıl sahtekârlık olduğu yönündeki, sözleri de çalakalem eleştiri yazanlara taş mahiyetinde! Tabii üstüne alınan olursa.

Tüm bunların ötesinde yarattığı sirk dünyası, ‘Farklılıkları yok edip insanları kurtarma projesi’ olarak da değerlendirmeye müsait olan ‘Muhteşem Showman’in toplumlardaki sanat anlayışına dair de mesajı var. ‘Gerçek sanat insanları mutlu etmektir’ mantığındaki yapım, şampanyacı elit kesimin sanat anlayışının ciddi kalite üstüne kurulu olduğunu ve bu anlayışta heyecan yaratıcı bir renklilik-eğlence bulunmadığını işaret ederken sus pus durup sahnedeki oyunu izlemeyi de sıkıcı görmekte. Buna karşın halkın beğenisini kazanan işlerin basitliğinden dem vurup gösteri izlerken çerez yemeyi seven halkın salt meraka dayalı sanat anlayışının, kaliteden ziyade kendisini eğlendirip güldürenlerden yana geliştiğinin altı çizilmekte. Böylece insanı gerçeklerden uzaklaştıran eğlence gücünü, başarıdaki yegane kriter yapan ‘Muhteşem Showman’in bu saptaması, sıradan içeriklere sahip dizilerin karmaşık işlere göre daha çok reyting almasındaki mantığı da en eğlencelisinden dillendirmiş olmakta. Bunu hep söylüyor olsak dahi, şovları arasına karakter analizini katıp psikolojiye ‘Barnum Etkisi’ olarak katkıda bulunan bu şov dehasının yaptığı renkli saptamanın ayrı bir yeri olduğu muhakkak.

NETİCEDE; İngiliz Kraliçesi’nin bile ilgi gösterdiği… Halkın dışında elit kesimin dikkatini çekmek için de çabalayan Barnum şovun sihirli dünyasının önde gelen ismi olarak karşımızda. Onun şov dehasının ve dünyaca tanınmasını sağlayıp gelir azlığından dolayı kuruluşundan 146 yıl sonra 2017’de kapanan Barnum & Bailey Circus sirkinin başlangıç öyküsü olan ‘Muhteşem Showman’ de, görselliği ve müzikalitesiyle, senenin finalini eğlendirici bir izlenceyle getirmek isteyenlere birebir. Her gününüzün muhteşem şov tadında geçmesi temennisiyle…

Anibal GÜLEROĞLU

www.twitter.com/guleranibal

Tüm yazılarını göster